29 yıllık mücadele bininci haftasında: ‘Zorla kaybetme uygarlığın utancıdır’
.
İHD ve TİHV’in "Kayıplar Haftası" dolayısıyla İzmir’de düzenlediği program başladı. TİHV Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, “Zorla kaybetme uygarlığımızın kara deliği, utancıdır" dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İzmir Temsilciliği’nin, aynı zamanda Cumartesi Anneleri’nin eylemlerinin bininci haftası olan” 17-31 Mayıs Kayıplar Haftası” dolayısıyla İzmir’de düzenlediği etkinlik programı başladı. Fransız Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlik kapsamında iki gün boyunca 7 ayrı filmin gösterimi yapılması planlanırken, 22 Mayıs günü ise Cumartesi Annesi İkbal Eren Yarıcı ve Hafıza Merkezi’nden Özlem Zıngıl’ın katılımıyla “Türkiye’de kayıplar gerçeği” konulu söyleşi düzenlenecek.
29 YIL SÜREN MÜCADELE…
Etkinliğe ilişkin Gazete Duvar’a konuşan TİHV Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, 17-31 Mayıs tarihlerinin Türkiye’de 29 yıldır zorla kaybetmelere karşı mücadele eden Cumartesi Anneleri’nin anlam yüklediği özel bir hafta olduğunun altını çizdi. Bir süredir Cumartesi Anneleri’nin mücadelesinin engellenmeye çalışıldığını ifade eden Üsterci, yaşanan süreci şu sözlerle anlattı;
“Bu mücadele 29 yıldır Türkiye’de gözaltında zorla kaybedilen, bir kısmının cenazesine hiç ulaşılamayan, bir kısmı ise işkence edildikten sonra bir köprü altına, bir tarla kenarına bırakılan insanların yakınları tarafından sürdürülen bir mücadeledir. Bu mücadelenin inişli çıkışlı süreçleri oldu. Cumartesi Anneleri Galatasaray Meydanı’nda bu etkinliklerini sürdürüyorlardı. 700’üncü haftada kolluk müdahalesi söz konusu oldu. İşkence ve kötü muamele niteliğindeki uygulamalarla gözaltına alındılar. Haklarında dava açıldı. AYM’ye yapılan bireysel başvurular sonucu bu durumun toplantı ve gösteri özgürlüğünün ihlali olduğu yönünde karar verildi, ancak yine de fiili olarak uzun süre engellendi. Son olarak 2 Aralık tarihinde 10 kişiye izin verilerek Galatasaray Meydanı’nda Cumartesi Anneleri taleplerini dile getirmeye başladılar”
‘GALATASARAY MEYDANI BİR HAFIZA MEKANI NİTELİĞİNDEDİR’
Galatasaray Meydanı’nın kayıplar açısından bir hafıza mekânı niteliğinde olduğunu ve oranın özgür bir alan olması gerektiğini vurgulayan Üsterci, “Türkiye’nin vicdanı orada tecelli ediyor. İnsanlar orada sürdürülen mücadele ile zorla kaybetme gerçekliğini dile getirdiler. Zorla kaybetmeler tamamen durmasa bir büyük oranda durmasını sağladılar. Bu bakımdan çok kıymetlidir. Galatasaray Meydanı bu konuda simge bir alandır” dedi. “Bininci haftaya gelmiş olmak çok önem arz ediyor. Bir yandan da üzüntü verici. Çünkü zorla kaybetmeler insanlığa karşı suçtur. Dolayısıyla bin haftaya gelmeden çok daha erken durdurmamız gerekiyordu” diyen Üsterci, bu gerçekliğin bütün toplum tarafından görülmesini ve anlaşılmasını amaçlayan Kayıplar Haftası’na katkı sunmak amacıyla bu etkinliği gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
‘ZORLA KAYBETME UYGULAMASI UYGARLIĞIN KARA DELİĞİ, UTANCIDIR’
Son olarak tüm topluma kayıpların bulunması ve faillerin, sorumluların yargılanması için sorumluluk alma çağrısında bulunan Üsterci, “Aslında zorla kaybetme olayı sadece Türkiye’de değil dünyanın pek çok ülkesinde yaşanan bir hak ihlalidir. Uygarlığımızın kara deliği, utancıdır. Bir insanın varken yok edilmesi ve kaybetmeyi gerçekleştiren aktörlerin böyle bir gücü kullanmaları kabul edilemezdir. Kayıplar haftasında bu etkinliklerle bu insanlık onuruna aykırı, insan olmanın değerlerine ve var oluş koşullarına aykırı bu eylemi görünür kılmak istiyoruz. Bir ihlal görünür olursa önlenebilir hale geliyor. Bu hafta vesilesiyle bütün toplumun bu soruna yoğunlaşmasını talep ediyoruz. Geçmiş yıllarda da yetkililer bu sorunu çözeceğini dile getirmişti. Hala o zamandan bu yana bir şey yapılmadı. Herkesin yurttaş olmanın sorumluluğunu üstlenerek, kayıplar bulunsun failler yargılansın talebini yaygınlaştırmalarını istiyoruz” diye konuştu.
Üsterci, tüm duyarlı kamuoyunu 22 Mayıs Çarşamba günü düzenlenecek söyleşiye de davet etti.
‘BÜTÜN İNSANLIĞI KAYIPLARIMIZI SAHİPLENMEYE ÇAĞIRIYORUZ’
İHD İzmir Şube Yöneticisi Gülay Bilici de tüm duyarlı kamuoyunu kayıpları sahiplenmeye ve faillerin cezalandırılması için mücadele etmeye çağırdı. Bilici, “2024 yılı Kayıplar Haftası’nı yine kayıplarımızı arayarak ve kayıplarımızın akıbetinin ne olduğunu sorarak geçiriyoruz. Bütün insanların da bir gün kaybedilebileceğini ya da kayıplarını bulamayabileceklerini hatırlatarak, bu durumun herkesin başına gelebileceğini bilerek bir yaşam geçirmeleri gerektiğini düşünüyoruz. 1980 darbesinden sonra yaşanan kayıpların hala bulunamadığını biliyoruz. ‘Berfo Ana’mızın hala kapısının açık, oğlunu bekler vaziyette. Bütün insanlığı kayıplar haftasında kayıplarımızı sahiplenmeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.