ABD ve AB`nin Türkiye ve Ilımlı İslam stratejisinin naivliği
ABD ve AB`nin Türkiye ve Ilımlı İslam stratejisinin naivliği
[Yedi yıl önce, kurdinfo.com da yazdığım bir yazının tek bir virgülüne dokunmadan yine yayınlıyorum. Tesbit ve öngörülerimin doğruluğunu veya yanlışlığını, siz değerli okuyuculara bırakıyorum..]
Selim Acar
ABD ve AB`nin Türkiye ve Ilımlı İslam stratejisinin naivliği
T.C hükümetinin başı R. Erdoğan' ın Daos' ta İsrail Cuhurbaşkanı Şimon Peres ile katıldığı bir Tv panelinde, İsrail devletini diplomatik bir dille yoksun bir şekilde itham etmesi ve sinirli bir tarzda paneli terketmesi ve 'Daos`un onun için bittiğini' yalın bir cümleyle kamuoyunun önünde deklere etmesi konuları daha çok tartışılacaktır.
Türk ve Arap kamoyunda Erdoğan'ın iyi puanlar kazanacağı kesin, hatta bu yıl da belediye seçimlerinde oylarını bu davranışıyla artıracağına, kesin bir gözle bakılıyor. Erdoğan'ın bu davranışıyla popülerliği artsın veya artmasın, Türkiye dış siyaseti yeni bir rotada izliyeceği açıktır. Artık batıya daha yakın olmaktan çok arap ve ortadoğu siyasetinin bir parçası olacaktır ve AKP hükümetinin gerçek yüzü daha çok ortaya çıkacaktır.
Uzun bir zamanda ben de şu kanı hakimdi: AKP hükümeti, konumunu sağlamlaştırmak için, Avrupa Birliğini ve ABD yi kandırıyor. AKP islamdan ve milli Görüşten uzaklaşmamış, ancak gücünü sağlamlaştırana kadar kendilerini daha çok batıya yakın göstererek, takiye yapıyor, başka bir deyişle, "batıyı" kandırıyor. ABD ve AB de kendilerini kandırıyorlar ve AKP nin ve hükümetinin politikasını anlamıyorlar. Erdoğan Daosta gösterdiği davranışıyla bu kanımı güçlendirdi. Bunu biraz daha açayım.
ABD ve AB Türkiyedeki islam hareketlerine ve Kemalizmin kemikleşmesine ve değişmezliğine, diktatörlüğüne karşı, AKP hükümeti ılımlı islam aşı altında islam dünyasına örnek olabileceğini düşündü, politik stratejilerini buna göre geliştirdiler ve AKP yi desteklediler. Ama ABD ve AB Sovyet yanlısı 1978 Afganistan "devrim"inden sonra kurulan hükümetlere karşı islami güçleri destekledi. Ayrıca Mucahidinleri örgütlendirdi, askeri destek olmak üzere her türlü desteği verdi.
Mucahidn islam hareketi, Talibanları doğurdu. Mohamad Omar Pakistan da yetiştirdi ve Pakistan ABD nin en yakın mutafiğidir.Pakistan ABD den rağmen Mohamed Omer i destekliyemezdi. Ve gün geldi ABD nın bizzat desteklediği ve beslediği islam hareketleri, Talibanlarla başı belaya girdi. Usa Bin Ladin ve El Qaida hareketi ABD nın politikasinin ürünüdür. Ve onun baş düşmanı oldu.
Batı başta Fransa Riza Sah Pehlevi diktatörlüğüne karşı Ayatullah Rohallah Humeyni'yi desteklemesiyle aynı yanlışı yaptı. ABD ve AB nin politikasının yanlış olduğu ortaya çıktı. Şimdi aynı yanlışı AKP hükümetini desteklemekle yapmaktadır. Görüşüme göre AB nin AKP hükümütine olan desteği naivlikten başka birşey değildir.
Erdoğan'ın Daosta gösterdiği hareket şunu işaret ediyor. Erdoğan hükümeti ve Türkiye konumunu göçlendirdikçe, ABD ve AB ne karşı arap ve İslam dünyasını arkasına alarak ABD Ve AB ye karşı çephe alacaktır. Hatta ABD, AB ve İsrail devletlerine karşı çephe açacaktır.
Elbette AB ordu ve kemalistlere karşı çıkmaları ve daha demokratik bir güçün güçlenmesini desteklemeleri kendi yargılarına göre yanlış bir şey değildir, Ama bu güç AKP olamaz.
AKP ve onun dünya görüşü demokratik bir felsefe ve politikaya denk düşmez. AB nin poltikacıları ve büroksasisi bunu göremez, çünkü onlar bildikleri kurallara göre davranıyorlar, ama AKP onları kandırmak için geçici bir dönem için takı yapıyor.
ABD ve Bush'un Ilımlı islam politikası İslamın yapısına terstır. İslamın ılımlısı ve 'şanısı' yoktur. İslam islamdır. İslam siyaset güç olarak iktidarda olduğu zaman demokratik ve hiristiyan, yahudi dünyasıyla çatışması kaçınılmazdır.
AKP ve hükümeti Hamas hareketinin destekleyicisiydi ve ona daha da yaklaştı. Zaten Gül'ün Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Hamas'ınn Şam'da ikamet eden yötecisi Khalıd Meshalı Ankaraya davet etmesi, AKP nin Hamas'ın dostu olduğunun açık göstergesiydi.
Her nekadar Türkiye bu davetin Dışişleri Bakanlığından bağımsız bir davet olduğunu iddia etmesine rağmen, AKP ve hükümeti Hamas' ın desteklenmesini Hamas'ın Gazza da secimde birinci parti olduğuna bağlasa da yani seçilmişlerin olduğunu ileri sürse de, bu da AKP nin iki yüzlülüğünden geliyor. Ayni parti ve hükümet kendi meclisindeki seçilmişlerden yüz çevirirken (DTP) Hamas'ın seçilmiş bir parti olduğunu bundan dolayı tanıdığını ileri sürse de onun iki yüzlülüğünden gelmektedir.
Gazze de ölürülen çocuklar için dökülen gözyaşları iki yüzlülüktendir. Kurdistan da kendi asker ve polisleri çocukları öldürürken sesini çıkarmıyanlar, hatta gösterilerde bulunan çocukları tehdit eden bir başbakanın gözyaşları, timsah gözyaşlarına benzemektedir, ya da ta kendisidir.
AKP ve hükümeti hayatın bütün alanlarında iki yüzlü davranıyor, gerçek yüzlerini gizlemek icindir. Bir yanda Israil'e askeri anlasmaları güçlendirirken, öbür yandan Israil düşmanlığını yapmaktadır. Bunu ordudan kopuk ele almamalı. Ordunun en keskın savuncusu Yalçın Küçük ve Doğu Perincek İsrail ve yahudilerin açık düşmanlığını yapmaktadır. Ahtapot her birine ayrı bir rol vermiştir. AKP de rolünü oynuyor.
Erdoğan'ın Ortadoğuda İsraile karşı direnen güç olarak semboleşmesi Kurdlerin yarına değildir. Bu da Arap ve Pers kamuoyunu arkalarına alarak Güney Kurdlerini zor durumda bıraka bilir. Öte yandan ABD ve AB, bu hükümetten ve Ordudan da umutlarını keserse, daha çok kurdlerin meşru haklarına kulak verebilirler. Kuşkusuz bu da Kuzey Kurdlerin ve Doğu Kurdlerin yararınadır. Tabii ABD ve AB nın ticari ve ekonomik çıkarını gözardı etmiyorum, sorunu ABD ve AB kamuoyunda görünen yönüyle irdeliyorum.
Sanırım yavaş yavaş ABD ve AB politikacıları ve bürokratları naivlikten uyanacaklar, "ılımlı islam" stratejilerinden vazgeçecekler. Önümüzdeki aylar ve yıllar bunu gösterecek.
2009/02/01
http://www.kurdinfo.com/arsiv/nivis/s_acar_26.htm
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.