Amedspor 1960 model

Amedspor 1960 model

.

A+A-

Ali Fikri IŞIK

Amedspor neden ikili mücadele kazanmakta bu kadar çok zorlanıyor? Çünkü Amedspor’un mevki hatları arasındaki mesafe çok uzun, sanki Diyarbakır Bismil yolcu minibüsü gibi, uzun yolculuk yapıyormuş gibi. Amedspor neden temaslı oyun oynamıyor? Çünkü her oyuncu önce kendi mevkisi sınırlarının içine mevzileniyor ve dolayısıyla rakibe basmak yerine, rakibi kontrol etmeyi daha güvenli buluyor. Rakibe basmak, bozmak yerine, rakibe gideceği yere kadar refakat etmek, çok doğal olarak takımı geriye doğru itiyor ve bu itmelerin şiddeti, rakibi kolayca altı pasın içine sokuyor. Nitekim gol de böyle geldi, böyle ağlarla buluştu.

Amedspor’un defans anlayışı mutlaka değiştirilmelidir. Tehdit ve tehlike algısı mutlaka revize edilmelidir. Her şeyden önce top rakibe geçtiğinde geriye doğru koşulara son vermek, onun yerine, rakibi karşılamak için ileriye doğru hamle yapmak, çağdaş oyunun manetüsü olmuş. Bunu yapmadan top ve rakibi kendi kalenizden uzak tutamazsınız.
Bugünün defans felsefesinin altında yatan en büyük düşünce devrimi, rakibi ve topu olabilecek en yüksek düzeyde, kendi kalenden uzak tutmaktır. Defansın tek anlamı budur. Bu anlamın sorumluluğu da, savunma hattını ikinci bölge ile bitişik olarak yerleştirmekten geçiyor.

Servet Çetin, doğru bir kararla, solda Ömer Bayram’a sağda ise Murat’ a ataklara katılma özgürlüğü tanımış. Peki bu özgürlük neden Veli ve diğer stoperi kapsamıyor? Neden iki stoper akan oyunda, oyunun gereği olarak pozisyon devamında yer almıyor? Çünkü Servet Çetin oyunu böyle düşünmüyor. Oyunu böyle düşündüğünde mevki oyunu yerine ”yapı” oyunlarına geçmek zorunda. Bu da çok ciddi bir oyun aklı, cesaret ve risk almayı gerektiriyor.

Mevki oyununun en büyük tehlikesi, boyu uzun bir oyuna mahküm olmaktır. Boyu uzun oyunda temas, pres ve agresif özellikler, istenilse bile, yapılamaz. Çünkü mesafeler buna izin vermez. Oysa bu oyunu değiştirip geliştirmek pekâlâ mümkün. Alternatifi de bölgelere göre ”oyun yapıları” organize etmekten geçiyor. Top ve rakip nerede olursa olsun, üçlüden biri, genellikle rakibe en yakın olan oyuncu, şiddetli ve bir o kadar agresif şekilde prese başlar. Rakibi bozar, diğer iki oyuncu ise alanı daraltarak, rakibin atak geliştirme yönünü değiştirmeye zorlar. Her bölgede üç oyuncu bu görev ve sorumlulukla hareket etmediği müddetçe bu yavaş ve hantal oyunu kader diye sineye çekmek zorunda kalırız.
Boyu kısa bir oyun, kompakt bir organizasyon, ”üçlü oyun çeteleri”, Amedspor’a dinamizim getireceği gibi, takım, temaslı her pozisyonun içinde olan ve ikili mücadele kazanan bir takıma dönüşecektir. Hem savunmada hem hücumda bu yapılanma Amedspor’un çehresini değiştirecektir.

Amedspor 1960 model. Hücum girişimlerimiz de bu yapılardan yoksun olduğu için, ataklar, uzun paslara havale edilmiş durumda. İstanbulspor ilk yarı çok temkinli oynadı. Boyu uzun oyunumuzun zaaflarını çok yerinde ve isabetli şekilde gördü. Hücum girişimlerimizin yavaş ve hantallığı da tuz biber oldu. İkinci yarı da bambaşka bir kimlikle Amedspor’un avucunda kor ateşe dönüştüler. Boyu uzun oyunun geniş aralıklarına girerek, buralarda sayısal olarak çoğalıp, Amedspor’u en derine itmeyi başardılar. Deyim uygunsa ikinci yarı Amedspor’un ceza sahası içinde oynandı. Bütün Amedspor’lu oyuncular ‘’Çanakkale geçilmez’’ zihniyetiyle ceza sahasında toplanınca, İstanbulspor, uzaklaştırma amacıyla atılan bütün topları toplayarak, atakları sürekli hale getirdi. Bu vaziyette gol kaçınılmazdı ve golü buldular.
Amedspor geriye düştüğünde ne tepki verdi? Oyuncu değiştirdi. Oyun değiştirmek doğruydu ama yeterli değildi, oyunu da değiştirmek gerekiyordu. İhmal edilen oyun olunca, oyuncu değişklikleri skoru değiştirmeye yetmedi.

SERBESTİYET

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.