Araplaştırma süreci tehlikeli boyutlara ulaştı: Kürdistani bölgelerde gerginlik tırmanıyor
..
Kürdistan Bölgesi idaresi dışında kalan Kürdistani bölgelerdeki Araplaştırma süreci tehlikeli boyutlara ulaştı.
Araplaştırma süreci, Ekim 2017 olaylarından sonra yeni formlarıyla göze çarpıyor. Kürtlere ait makamların işgal edilmesi, Kürtlere ait mülklere el konulması ve gıda formlarının (her ay ailelere düzenli olarak gıda maddeleri dağıtılmasını sağlayan bir çeşit belge) değiştirilmesi, Araplaştırma politikasının en belirgin girişimleri olarak öne çıkıyor.
Araplaştırma politikasının en yoğun olarak uygulandığı yerlerin başında Kerkük'le birlikte Mahmur geliyor. IŞİD tehdidi, altyapı hizmetleri eksikliği ve Araplaştırma politikası nedeniyle Erbil’den sadece 64 kilometre uzakta bulunan Mahmur sınırları dahilindeki onlarca köy boşaltılmış durumda.
Mahmur’a bağlı Qereç nahiyesinde daha önce nüfusunun çoğu Kürt olan onlarca köy boşaltıldı. IŞİD'le savaş ve 2017 bağımsızlık referandumundan sonraki süreçte 30 köy daha boşaltıldı. Şu an bölgede sadece 7 Kürt köyü kaldı.
Rûdaw’da 22 Eylül’de Renc Sincawi’nin sunduğu “Lagal Renc” programının bu haftaki konuğu, Kürdistan Bölgesi idaresi dışında kalan Kürdistani bölgelerdeki Araplaştırma süreci oldu. Programa katılan birçok siyasetçi, akademisyen ve bölgede tanınan şahsiyetler, yaşanan son durumu değerlendirdi.
Programa katılan Musul İl Meclisi'nin güvenlik ve savunma komitesi başkanı Muhammed Casim Kakayi, Kürt siyasi partilerin Kürdistan Bölgesi idaresi dışında kalan Kürdistani bölgelerde tek ses ve renk olmasının çok önemli olduğunu söyledi.
Kakayi, daha önce Musul’a bağlı Zummar nahiyesinde bir Arap milletvekilinin yoğun bir Araplaştırma politikası uyguladığını, ancak Musul İl Meclisi'ndeki bazı üyelerin çabalarıyla bu girişimin durdurulduğunu belirtti.
Mahmur’daki 30 bin Arap Haşdi Şabi’ye katıldı
Tüm Kürt siyasi taraflarının Kürdistan dışındaki Kürdistani bölgelerde birlik olması gerektiğini anlatan Kakayi, "Bu bölgelerde Kürtlerin tek bir sese ihtiyacı var, özellikle son istatistiklere göre Mahmur ve Qereç bölgesindeki 30 bin Arap'ın silahlandırılıp Haşdi Şabi’ye katıldığı bir dönemde" dedi.
Diğer taraftan, tartışmalı bölgeler üzerine yüksek lisans yapan Sirvan Mahmuri, Mahmur ilçesinin şu anda idari olarak iki hükümet arasında bölündüğünü ve Karaçok Dağı'nın sınırı ayırdığını vurguladı.
Sirvan Mahmuri, "Mahmur ilçesinin toplam alanı 2 bin 693 km'dir. Bunun bin 450 km'si, yani toprakların yüzde 59'u, Irak hükümetinin kontrolündedir. Bin 243 km'si, yani yüzde 41'i ise Kürdistan Bölgesi Hükümeti'nin sınırları içindedir. Irak hükümetinin kontrolündeki bölgede büyük bir güvenlik boşluğu olduğu için sürekli güvenlik sorunları yaşanıyor. Bu da bölgedeki 49 Kürt köyünün boşalmasına neden oldu" ifadelerini kullandı.
"Qereç, yaşayan insanların mezarlığıdır"
Mahmur bölgesinin önde gelen isimlerinden, Qerec nahiyesinde Molla Abdullah olarak tanınan Abdullah Abdurrahman, bölge halkının tamamen ihmal edildiğini ve hiçbir destek almadıklarını söyledi.
Molla Abdullah, "Qereç halkı sadece ruhen hayatta, her alanda ihmal edilmişler. Qereç, yaşayan insanların mezarlığıdır; çünkü gerçekten Qereç'te Kürtler için yaşam çok zorlaştı. Hiçbir desteğimiz yok, bu yüzden Bağdat'ta haklarımızı savunacak gönüllü bir avukat ekibine ihtiyacımız var" dedi.
Irak Anayasası'nın 140. maddesini uygulamak için hiçbir planları olmadığı için Kürt siyasi partilerini eleştiren Molla Abdullah, "Musul'da KDP ve KYB ayrı ayrı çalışıyor; bu da bize zarar veriyor" diye konuştu.
Molla Abdullah, şu anda Mahmur’a bağlı Bakırt nahiyesinin müdürü olarak atanan kişinin babasının daha önce bölgedeki Kürt köylerinin işgalinde rol oynadığını hatırlattı.
Molla Abdullah, "Ali Boş'un oğlunu Bakırt nahiyesinin müdürü yapmışlar. Zamanında Ali Boş o kadar çok Kürt köyünü işgal etmişti ki, Kürt köylerini işgal eden şeyh olarak ün salmıştı" dedi.
20 Kasım'da yapılması beklenen nüfus sayımının bölgedeki Kürtler için çok önemli olduğunu aktaran Molla Abdullah, "2010 yılında yapılması planlanan ancak daha sonra gerçekleştirilmeyen nüfus sayımı hazırlıklarında, Qereç nahiyesinde bin 612 Kürt vardı. Ancak şu anda bu sayı sıfıra düştü; kimse kalmadı. O zamanlar tüm bölgede 31 bin kişi vardı ve bunların 17 bin 300'ü Kürt'tü" değerlendirmesinde bulundu.
Anayasa’nın 140. maddesinin uygulanması için belirlenen zamanın üzerinden 20 yıldan fazla geçmesine rağmen, bu maddenin 3 bendi hâlâ uygulanmamış durumda.
140. madde nedir?
2003 yılından sonra Irak Anayasası’nda yerini alan 140. madde, Kerkük, Diyala, Musul ve diğer tartışmalı bölgelerin statüsüyle ilgili olan maddedir. Kürtler, 140. maddenin uygulanmasını talep ederken, Arap ve Türkmenler ise buna karşı çıkıyor. Ayrıca, 140. madde normalleşme, nüfus sayımı ve referandum gibi 3 adımı uygulamayı kapsıyor. (Rudaw)
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.