Araştırma: Kürt gençlerinin toplumsal beklentileri mercek altında
Rawest Araştırma, Kürt gençleri hakkında “Kürt Gençleri ne İstiyor?” başlıklı kapsamlı araştırmasını perşembe günü açıkladı.
Haber Merkezi - Geçtiğimiz günlerde O Ses Türkiye'de jüri üyelerinden özel ricada bulunarak söylediği 20 saniyelik Kürtçe ninniyle kısa süre önce gündemin üst sıralarına yerleşen Hayri Kasaç'ın daha sonra sosyal medyadan tehdit mesajları alması ve hakkında linç kampanyası başlatılması, eski bir tartışmayı yeniden alevlendirmişken, Rawest Araştırma, Kürt gençleri hakkında “Kürt Gençleri ne İstiyor?” başlıklı kapsamlı araştırmasını perşembe günü açıkladı.
17-30 yaş aralığındaki bin 565 gençle Diyarbakır, Mardin, Van, Şanlıurfa, İzmir, Adana, Mersin ve İstanbul illerinde 100 mülakat ve bin 565 anket sonucu araştırma bulgularına ulaşıldı.
Araştırmaya göre, Kürt gençleri arasında, batı metropollerinde yaşayanlar iş bulma konusunda kimlikleri sebebiyle ayrımcılık yaşadıklarını ifade ediyor. Türk kimliğinden arkadaşlarıyla samimi ilişkiler kurmalarına rağmen, siyasi gerilimin yüksek olduğu dönemlerde siyasi düşüncelerini dile getirmekten çekindiklerini de belirtiyorlar.
Türk-Kürt evlilikleri azalıyor
Rawest Araştırma Genel Müdürü Roj Girasun, çözüm süreci ve öncesinde Türk-Kürt evliliklerinin arttığını, ancak son dönemde Türk-Kürt gençler arasında ilişkilerin azaldığını, bekar çiftlerin ise kimlik gerilimini arkadaşlık ilişkilerinde ciddi şekilde hissettiklerini kaydediyor.
Araştırmaya katılan gençler, ideal evlilik için yoğunlukla 25-27 yaş aralığını gösterirken, Kürt gençleri ekonomik güvencelerinin sağlanamaması ve öngörülebilir bir hayat düzenlerinin kurulamamasını evlenmekten kaçınma sebepleri olarak belirtiyor.
euronews Türkçe’ye konuşan Girasun, geçmiş yıllarda Türklerle evlenmiş Kürt gençlerinin, günümüzdeki kimlik gerilimleri karşısında bu dönemde evliliklerine onay almalarının çok daha zor olacağını belirtiyor. Ayrıca eş seçiminde Kürt gençlerinin aynı köken ve kültürden biriyle daha iyi anlaşacaklarını belirttiklerini, dolayısıyla evlilik tercihlerinde kimliksel aidiyetlerin ön plana çıktığını kaydediyor.
Bununla birlikte, araştırmaya göre, tüm çevrelerden gençlerin özellikle ‘Türk ile evlenmem’ gibi ifadelerden sıklıkla kaçınması ve bu söyleme sert şekilde karşı çıkmasına rağmen, özellikle alt gelir grubundan Kürt gençlerin farklı etnisitelerden gençlerle ilişki kurma sıklığının da oldukça zayıf olduğu görülüyor.
İşe alımda ayrımcılık iddiaları
Araştırmanın diğer çarpıcı bulgularına bakıldığında, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen başarısız darbe girişiminin ardından Kürt gençlerin önemli bir kısmında işe alımlarda mülakat ve güvenlik soruşturması gibi durumlarda ayrımcılığa maruz kalındığı yönünde ifadeler ağırlık kazanıyor.
“Öte yandan, Güneydoğu’da Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı illerde Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yakın olan Kürt gençlerin batıda yaşayan Kürt gençlere oranla daha az ayrımcılık hissettiklerini dile getiriyorlar,” diyor Girasun ve bu sebeple Kürt gençlerinin devlet memurluğundan beklentisinin azaldığını veya memur olarak görevini sürdüren Kürt gençlerin kendilerini güvencesiz hissettiklerini belirtiyor.
Zorunlu göç etkisi
Araştırma, zorunlu göç ve ekonomik belirsizlik sebebiyle Kürt gençlerinin Avrupa’ya göç etme eğiliminde olduğunu gösteriyor. Ayrıca Kürt gençlerinde Batı ve Amerikan karşıtlığı, genel gençliğe oranla daha düşük düzeyde.
“Her şeye rağmen Türkiye’yi seven, Türkiye’de yaşamak isteyen bir Kürt genç nüfus var ve bunlar, yerleşmiş olmak, alışmış olmak, olumsuzlukları olsa da burayı sevmek gibi gerekçeler sıralıyorlar” diye belirtiyor Girasun.
Buna örnek olarak da gençlerin, göç ettikleri illerde o şehrin kimliği ve sembolleriyle olumlu bir ilişki kurmaları, “şehre tutunma taktikleri” geliştirmeleri gösteriliyor. Örneğin, Adanalılık, Adana Demir Spor taraftarlığı, Karşıyakalılık gibi vurgular öne çıkıyor.
Diyarbakır merkezli 'Kurdish Studies Center' adlı düşünce kuruluşundan Suna Kahriman da Kürt gençlerin artık kentle daha farklı bir bağ kurduklarını, 1990'larda aileleri Batı illerine göç etmiş gençlerin artık kendilerini memleketleri üzerinden değil doğup büyüdükleri kent üzerinden tanımladıklarını söylüyor.
euronews Türkçe'ye konuşan Kahriman, "Kürt gençleri artık yerel siyasetle kendilerini özdeşleştiriyorlar ve bunun ardında Halkların Demokratik Partisi'ni (HDP) başarlı bulmaları yer alıyor. Türklerle daha az evlenme eğilimleri de, farklı kimlikten biriyle evlenmenin ilerideki aşamalarda getirebileceği toplumsal zorluklardan çekinmeleriyle alakalı" diyor.
Kahriman'a göre, Kürt gençleri asimile oldukça milliyetçilikleri güçleniyor ve bunun altında da şehirleşme ve orta sınıf kültürü etkili oluyor.
Batı illerinde yaşama isteği baskın
Öte yandan araştırma, Kürt gençleri arasında, Türkiye’nin Batı illerinde yaşama isteğinin Irak, Suriye ve İran’da bir Kürt kentinde yaşama isteğinin çok önünde seyrettiğini gösteriyor. Benzer şekilde, AK Parti seçmeni Kürt gençleri, AK Partili Türk gençlerinden çok daha fazla şekilde yurt dışında yaşamayı isteklerini dile getiriyorlar.
Araştırmanın bir diğer dikkat çeken bulgusu ise, siyasi yelpazenin sol kesimindeki Kürt gençlerinde de Küba’ya gitmek ve yaşamak isteği ağır basıyor. Daha önceki gençlik araştırmalarında ise, muhafazakar Kürt gençleri Körfez ülkelerinde çalışıp yaşama isteğini ağırlıklı olarak ifade etmişlerdi. Bu araştırmada ise bu eğilim göze çarpmıyor.
Oxford Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde misafir öğretim üyesi Galip Dalay, iktidarın son yıllarda milliyetçiliğe ve güvenlik politikalarına daha fazla kaymasının ve Kürt kimliğini güvenlikleştirme paradigmasına hapsetmesinin araştırma bulgularına ve Kürtlerin sosyal ilişkilerine yansıdığını belirtiyor.
“Araştırmada özellikle evlilikten kaçınma gibi eğilimlerde Kürt gençlerin kaygıları genel anlamda gençlerin kaygılarıyla örtüşüyor. Kimlik politikaları Kürt gençlerde mağduriyet hissi yaratsa da, halen ne ölçekte Türkiyeli olduklarını görüyoruz, çünkü başka ülkelere göç etmek yerine Türkiye’deki büyükşehirler tercih ediliyor. Aidiyet meselesinin her gün yeniden inşa edildiğini unutmamak gerek” diyor Dalay.
euronews Türkçe’ye konuşan Dalay, “Hükümetin politikaları bu kimliksel mağduriyetleri azaltıp artırabiliyor. Ontolojik bir Kürt kimliğinin değişmez mağduriyetlerinden ziyade, iktidar politikalarının bu mağduriyet algısını dönüştürebildiği görülüyor. Siyaset hem mağduriyet yaratıyor, hem de yegane çözüm merkezi olduğunu gösteriyor” diyor.
Radikalleşme konusundaki tavır
Araştırmanın önemli bir boyutunu ise, Kürt gençlerinin radikalleşme konusundaki tavırları oluşturuyor. Girasun, araştırma verilerine göre, Kürt gençlerinin eski dalga siyasi alışkanlıklardan uzaklaştığını, uzlaşmacı bir siyasi tavır geliştirdiklerini belirtiyor.
“Politize Kürt gençlerinde daha önce var olan karizmatik lider anlayışı, şu an legal Kürt siyaset aktörlerinin üzerinde yoğunlaşıyor” diyor Girasun ve Hizbullah geleneğine sempatisi olan İslamcı çevrelerden gelen Kürt gençlerin önceki kuşaklara kıyasla silahla olan mesafelerini açtığını ve kendilerini Hizbullah’tan çok Hüdapar ile tanımlamaya başladıklarını kaydediyor.
Öte yandan, genç Kürt kadınların, genç Kürt erkeklere kıyasla milliyetçi kimliği daha zayıf iken, daha az oy kullanıyorlar ve Kürt meselesine dair konuları takip etme, yorumlama, bununla doğrudan ilinti kurma halleri daha düşük düzeyde.
Araştırmaya göre, “hem Kürt meselesine yaklaşımları sebebiyle PKK ile tekfir ilişkisi kurmaktan uzaklaşılması hem de genç kadınların daha ılımlı politikalar kuran AKP’ye sempatilerinin artması sekülerleşmenin ve ılımlaşmanın göstergelerindendir.”
Davutoğlu'nun yeni partisine ilgi
Araştırma ayrıca Kürt gençleri arasında yeni partilerin tanınırlığını da inceliyor. Buna göre, Ali Babacan’ın tanınırlığı Kürt gençleri arasında çok düşük düzeydeyken, AK Parti seçmeni Kürt gençlerde Ahmet Davutoğlu’na ve yeni kurduğu Gelecek Partisi'ne ilgi daha yüksek görülüyor.
Kürt gençleri haber takip etmek için Twitter ve Facebook’u baskın olarak kullanırken, anonim hesapları tercih ediyorlar. Ayrıca, Instagram ve TikTok’u da Kürtçe kullanma eğilimi göze çarpıyor.
euronews Türkçe’ye konuşan İstanbul merkezli Küresel Siyasi Eğilimler Merkezi’nden araştırmacı Yasin Küçükkaya’ya göre, anadil, özerklik ve eşit yurttaşlık gibi Kürt kimliğiyle ilgili bir talebi olan Türkiye'deki Kürt toplulukları, özelde Kürt gençleri için, Kobane önemli bir kırılma noktasıydı.
“Türkiye'nin Kobane meselesindeki tutumu sebebiyle neredeyse ilk kez Türkiye’deki Kürtler arasında bir kamusal alan oluştu. Her yaş, ideoloji, grup ve sınıftan Kürtler bu meseleyi sahiplendi” diyen Küçükkaya şu şekilde açıklıyor:
“Suriye'de YPG'nin (Halk Koruma Birlikleri) ABD desteğiyle IŞİD’in saldırılarını boşa çıkarması önemli bir kazanım olarak görüldü. Sonraki süreçte kapsayıcı bir söylem geliştirerek siyasal başarılar elde eden HDP, 7 Haziran 2015 seçimleri ile başarısını taçlandırmış oldu. 7 Haziran 2015 seçimlerinden hemen sonra erken seçime doğru giderken güvenlik güçleri ve PKK arasındaki çatışmaların yoğunlaşması, çatışmaların kentsel özellikler taşıyan il ve ilçe merkezlerine taş(ın)ması güçlü bir kırılma yarattı. Bu tarihten sonra sivil alan, şiddetten uzak bir siyasal kültür geliştirdi.”
"Muhasebe döneminin" etkileri gençlere yansıyor
Küçükkaya’ya göre, Suriye’de Arap yoğunluklu Tel Abyad ile Rasulayn’ın el değiştirmesi ile devam eden bir yenilgiler dizisi ile karşı karşıya olan Kürt alanı bugün bir muhasebe dönemi yaşıyor ve bu durum gençliğin de sorgulamalarına konu olmakta.
Mevcut "Kürt alanına" hakim olan bu uzlaşmacı yeni söylem ve eylem biçimi, her ne kadar gençliğin etkisizliği şeklinde telakki edilse de, bu durum gençliğin kendisini kamusal alanda bir şekilde var edebilmesinin de olmazsa olmazlarından biri haline geldi. Bugünün şiddetten uzak ve uzlaşmacı tarzının köklerini biraz da burada aramak gerekiyor” diye açıklıyor Küçükkaya.
Ayrıca bu tutum, Küçükkaya’ya göre, politik bir "davranışsal strateji" olarak da kavramsallaştırılabilir.
Araştırmaya katılan Kürt gençleri, Türklerle gündelik ilişkilerini apolitik düzlemde kurmaya çalıştıklarını kaydederken, “belirli bir saygı çerçevesinde” ve/veya “belirli bazı siyasi konular dışında” diyalog kurduklarında genellikle sorun yaşamadıklarını belirtiyorlar.
“Stratejilerle yaşamayı öğreniyorsunuz zaman içerisinde” diye açıklıyor Küçükkaya. “Çünkü politik görüşünüzü öne çıkarmadan sosyal yaşantınızı sürdürmek, kamusal alanda yer edinebilmek sürekli bir oto-kontrol işi.”
Küçükkaya, duruma şöyle açıklık getiriyor:
“Siyasal topluluklar ait oldukları ya da aidiyet besledikleri grubun pozisyonunu taklit ederler. Grubun yenilgisi ve zaferi bu siyasal topluluğun söylemini de şekillendiriyor. Bugünün sinik ve uzlaşmacı siyasal kültürü her ne kadar son yıllarda devletin Kürt yoğunluklu bölgelerdeki güvenlik politikalarıyla ilgili görünse de temelde bu durum, ait olunan yahut aidiyet beslenen grubun aldığı somut yenilgilerle ilgilidir."
2019 yılının Aralık ayında 155 kişilik kontenjanla İSMEK'te Kürtçe kurslar başlatılmış ve İstanbul'un iki yakasında açılan Kürtçe kurslara kent sakinlerinin farklı kesimlerinden yoğun ilgi gösterilmişti.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.