Ayşe Hür: Amid/Amed neresi, Diyarbekir/Diyarbakır neresi?
.
Ayşe Hür
Yerel tarihçi Şevket Beysanoğlu'na göre Amid adı ilk olarak Asur hükümdarı I. Salmanasar'ın MÖ 1260'daki fethinin hatırası olarak bir kılıç kabzasına 'Amidî' diye yazılmış. Yine Asurlu I. Tiglatpilaser'in MÖ 1162'deki fethinde ve Asurluların MÖ 800, 762, 726 ve 705 senelerine ait yıllıklarında "Amidi valileri" anılırken kullanılmış.
MÖ 1. yüzyılda Ermeni egemenliğinde şehrin adı Dikranagerd/Tigranakert olmuş. Yunan ve Latin tarihçileri Amid veya Amida; Arap kaynakları Amid diye bahsediyorlar.
Osmanlı döneminin tahrir yani tapu belgelerinde ve ruznamçe yani gelir-gider defterlerinde ise bugünkü Diyarbakır il merkezi olan şehrin yani "paşa sancağı"nın, yani Diyarbekir eyaletinin merkezi için sıklıkla Amid, bazen Kara Amid ya da Kara Hamid adları kullanılıyor. Örneğin bir belgedeki “Defter-i mücmel-i liva-i Amid der-vilâyet-i Diyarbekir fî 13 Rebiü'l Ahir sene 932...” ifadesindeki gibi.
17. yüzyıl yazarı Evliya Çelebi Rum tarihçilerin şehrin etrafını çevreleyen siyah taşlardan örülü surlardan dolayı şehre "Kara Amid" dediklerini, Acemlerin ise "Diyar-ı Bikr" yani "kız şehri" dediklerini söylüyor. (İki adın etimolojisine ilişkin iddialara girmiyorum.)
Şehir merkezine Amid yerine Diyarbekir denmesine dair tespit edilen en eski tarih belge Hicrî 1104-1105, Miladi 1691-1692 tarihli Maliyeden Müdevver Defterler kataloğunun 3639 numaralı Cizye Defteri'nin girişi olup, ifade şöyle: “Defter oldur ki bin yüz dört senesinin fermân-ı şerîf-i âlişân ile nefs-i Diyârbekirin (yani Diyarbekir şehir merkezinin) cizye müstehak olunan mahallerin neferleridir ki beyan olunur fî sene 1104.”
1682 yılına ait bir Fransız haritasında "Diar Beck" merkezli "CVRDISTAN" yazısının üstünde Diarbekir ve Amadie okunabiliyor.
Yazarların Diyarbekir Şeriyye Sicilleri'nde Amid adı yerine Diyarbekir adının kullanıldığına dair tespit edebildikleri en eski tarihli belge ise Hicri 1135, Miladi 1723 tarihli imiş. Ancak bu tarihten yarım asır sonra şehre hem Diyarbekir hem Amid dendiğini gösteren Temmuz 1786 tarihli belgede “...Diyarbekirde pederimiz Seyyid Mehmed Efendi vefât idüb Diyârbekirde Mesûdiye medresesinde mutasarrıf olduğu....” ifadesiyle “Vakf-ı medrese-i Mes'ûdiye der-Amid” ifadesi okunabiliyormuş.
H. Kiepert'in 1845 tarihli "Küçük Asya" haritasında Diyarbekr ile Amida alt alta yazılmış.
1867'de kurulan Diyarbekir Vilayeti ise Diyar-ı Bekr, Mamüret-ül Aziz (Elazığ), Mardin ve Siirt sancaklarından oluşuyordu ve merkezi Amid idi. (Aynen bugün ilin adının İçel, merkezin adının Mersin olması veya ilin adının Sakarya, merkezin adının Adapazarı olması gibi...)
Nihayet Şevket Beysanoğlu'na göre 3 Ağustos 1869 gününden başlayarak şehirde haftalık olarak çıkan “Diyarbekir” isimli resmi vilayet gazetesi ve memurların resmî yazışmaları sayesinde, şehrin "Amid" adı yavaş yavaş unutularak yerini "Diyarbekir"e bırakmış.
Nitekim Şemseddin Sami'nin Kâmûs-ı A'lâm (1889-1898) adlı eserinin 1. cildinde Amid'in şehrin eski adı, Diyarbekir'in ise şehrin yeni adı olduğu “Amid el-Cezirenin cihet-i şimalinde vâki, Diyarbekir şehrinin ism-i kadîmidir" diye ifade ediliyor.
Diyarbekir adının Diyarbakır'a dönüşmesi ise 1937'de çıkarılan bir kanunla gerçekleşti. Bu konuda Seyyid Rıza ve arkadaşlarının idamları sırasında 16 Kasım 1937 günü Diyarbakır'a gelen Atatürk'ün şahsi gayreti var. İlgili anekdot (işadamı İsmail Gürel'in anısı) şöyle:
Atatürk, 1937 sonbaharında Diyarbakır ziyaretinde akşam saatlerinde Halkevi binasına teşrif etti, halk binaya doldu. Atatürk umumi müfettişlik için tahsis edilen orta yerdeki büyük locaya geldi; ben de onun yanındaki locada arkadaşlarla birlikte idim. Alkış “yaşa” seslerinden Atatürk şu şekilde halka hitabetti:
“Muhterem Diyarbakırlı hemşerilerim.”
Ben birden afalladım! Diyarbekir’i Diyarbakır diye telaffuz etti. “25 sene sonra Diyarbakırlı hemşerilerime bu modern binanın çatısı altında hitabetmekten bahtiyarım” dedi. Üç defa Diyarbekir’i Diyarbakır olarak söylemesi tesadüf değildi herhalde.
Başımı çevirdim, yanımda Belediye Reisini gördüm “Reis” dedim, “Paşa şehrin ismini değiştirdi. Şehrin ismi Diyarbakır oldu, arkadaşların hepsi burada, bir karar al imzalayalım, ne olur ne olmaz. Paşa bizlerle konuşurken bu mevzuyu açacaktır, hazırlıklı olalım” dedim.
Reis yanımdan ayrıldı. Paşa halka hitaptan sonra salona geçtiler, bizler de gittik karşılarına oturduk.
“Merhaba Diyarbakırlı arkadaşlarım” dedi. “Belediye Reisi Kim?” dedi. Reis kalktı “Bendeniz Paşam” dedi. Atatürk “Diyarbakır’ı çok iyi buldum” dedi. Reis ''Diyarbekirimiz sayenizde çok iyi olacak Paşam” dedi .
Atatürk, “Sen Diyarbekir diyorsun, ben Diyarbakır diyorum, hangisi doğru?” dedi. Reis ve ben bir ağızdan “Diyarbakır” dedik. “Bugünden itibaren buyurduğunuz isimle şehrin adı Diyarbakır olmuştur Paşam” dedik.
Atatürk, “Tamam, şimdi ben sizlere bu ismi neden koyduğumu anlatayım. Burası hiçbir zaman bekirin diyarı olamaz, burası bakırın diyarı olur; çünkü Cenabıallah diyara bakır madeni vermiş, yakınına da keşker taşını vermiş, bakır için lazım olan suyu da vermiş. Onun için burası Diyarbakır’dır” dedi ve 1937 Ekim ayından sonra Diyarbekir şehrinin adı Diyarbakır olarak değiştirilmiş oldu."
Ya işte böyle! Ebedi Şef ne dediyse o olmuş şehrin adı...
Ancak Kürtlerin Amid (Kürtçe fonetiğe uygun olarak Amed?) adını sevmeleri ve futbol kulüplerine ad olarak vermeleri de gayet meşru! Hatta Ebedi Şeflerin değil halkların dediği daha meşru!
Kaynak: Tanzimat'dan Günümüze Diyarbakır, editörler: Oktay Bozan, Hakan Asan, Hatip Yıldız, Mehmet Salih Erpolat, cilt 1, Manas Yayıncılık, Ankara, 2019; Şevket Beysanoğlu, Bütün Cepheleriyle Diyarbakır, Şehir Matbaası, İstanbul 1963.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.