Bakanlık ‘Rojbash’ın yayınlanmasına izin vermedi, MLSA yargıya taşıdı
.
Kültür Turizm Bakanlığı, Özkan Küçük’ün yapımcılığını üstlendiği ve bir grup Kürt tiyatrocunun 25 yıl sonra bir araya gelişinin hikayesini anlatan “Rojbash” filminin “ticari dolaşıma uygun olmadığına” karar verdi. MLSA Hukuk Birimi, kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali için dava açtı. Filmin yönetmeni Özkan Küçük, “Filmimizi sinema salonlarına taşıyabilme hakkımızı mahkeme salonlarında arayacağız” dedi.
DENİZ TEKİN
Kültür Bakanlığına bağlı olan Sinema Filmlerini Sınıflandırma ve Değerlendirme Kurulu, Özkan Küçük'ün yönetmenliğini ve yapımcılığını üstlendiği “Rojbash” (Merhaba) filmi, Küçük’ün başvurusu üzerine filmin “ticari dolaşıma ve gösterime sunulmasının uygun bulunmadığına” karar verdi. MLSA Hukuk Birimi, Kültür Bakanlığı’nın film hakkında verdiği kararın iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle Ankara İdare Mahkemesine dava açtı.
‘Film, Kürtçe‘ye yönelik baskının yıllar içerisinde değişmediği konu ediniyor’
Özkan Küçük’ün altı yıllık emeğinin sonucunda meydana gelen Rojbash filmi, bir grup Kürt tiyatrocunun 25 yıl sonra Kürtçe Rojbash isimli Kürtçe tiyatro oyununu tekrar sahnelemek üzere bir araya gelişini ve karşılaştıkları zorlukların hikâyesini anlatıyor. Çoğunluğu Kürtçe olan filmde ve oyuncular kendilerini canlandırıyor. Filim Kürtçe‘ye yönelik baskının yıllar içerisinde değişmediğini konu ediniyor.
Yapımcı Küçük: Kürtçe tiyatronun yaşadığı sorunlardan bir kesit vermeye çalıştık’
Rojbash filminin yapımcısı ve senaristi Özkan Küçük, Kültür Bakanlığının film hakkında verdiği yasaklama kararını MLSA’ya değerlendirdi. Filmin, yıllar içerisinde değişen arkadaşlıkları, ülkenin değişen politik atmosferini ele aldığı kadar değişmeyen şeyleri de konu edindiğini söyledi. Film ile doksanlı yıllardan günümüze Kürtçe tiyatronun yaşadığı sorunlardan bir kesit vermeye çalıştıklarını ifade etti.
Veysel Ok: Filme getirilen yasak Kürtçe’ye yönelik genel tutumun devamı niteliğinde
Filme yönelik kararı Mahkemeye taşıyan MLSA Hukuk Birimi Direktörü Av. Veysel Ok, Kültür Bakanlığı’nın kararının, Kürtçe’ye yönelik baskı ve yasaklamalardan bağımsız olmadığını söyledi. Bakanlık kararında hiçbir gerekçe bulunmadığını kaydeden Ok, çoğunluğu Kürtçe olan bir filmin tercüman olmaksızın incelenerek reddedildiğini, filmin asıl yasaklanma nedeninin Kürtçe olması nedeniyle olduğunu vurguladı.
AİHM daha önce filmde oynayan oyuncu için hak ihlali kararı vermişti
Filmde, “Kemal” karakterini canlandıran oyuncu Kemal Ulusoy’un çalıştığı Teatra Jiyana Nû (Yeni Hayat Tiyatrosu) grubunun 1999’da sahnelediği “Komara Dinan Sermola - Deliler Cumhuriyeti” isimli Kürtçe oyunun 1999 yılında Ankara Valiliğince yasaklandı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önüne giden davada, AİHM, Türkiye'nin bir tiyatro eserini Kürtçe olduğu için yasakladığını, bu nedenle başvurucuların ifade özgürlüğünü ihlal edildiğine hükmederek, Türkiye'yi tazminat ödemeye mahkûm etmişti.
Film ilk defa 2023 yılının Aralık ayında Duhok (Irak) Uluslararası Festivalinde seyirciyle buluştu. Filmin Avrupa prömiyeri Düsseldorf Kürt Film Festivali'nde yapılırken, filmin başka uluslararası festivallerde gösterilmesi planlanıyor. Türkiye’de henüz gösterimi yapılmayan filmin gösterilmesi Bakanlığın kararının ardından imkansız hale geldi.
‘Bu kararla sanatsal ifade özgürlüğü ihlal edilmiştir’
MLSA’nın dava dilekçesinde, filmin seyirciyle buluşmadan doğrudan yasaklanmasının hem filmde yer alan tüm sanatçıların sanatsal ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine yer verilirken, aynı zamanda filmi izlemek isteyen seyircilerin de filmi izlemesinin imkansız hale getirildiği belirtildi. Anayasa Mahkemesi kararlarına atıfta bulunulan dilekçede, İdarenin işleminin bir ön sansür niteliğinde olduğu kaydedildi.
‘Filmin sinema salonlarından mahkeme salonlarına uzanacağını düşünmemiştim’
Filmin yapımcısı Özkan Küçük, Bakanlığın film için verdiği yasaklama kararını şu sözlerle değerlendirdi: “Kürtlerin anadillerinde sanat yapmasını odağına alan bu filmin sinema salonlarında yer alması için bir hazırlık yaparken bu işin mahkeme salonlarına uzanacağını hiç düşünmemiştim açıkçası. Bütün çabam filmin olabildiğince daha çok kişi tarafından izlenmesi için vizyona girmesini sağlamak içindi. Sınıflandırma başvurusunun sonucunu beklerken ilgili kurul tarafından filmimizin ‘ticari dolaşımı ve gösteriminin uygun bulunmadığını’ belirten kararı ile filmimizin fiilen yasaklandığını öğrendim. Yaklaşık altı yıldır üzerinde çalıştığımız ve emek harcadığımız bir filmin, asıl işi filmlere sınıflandırma işareti vermek olan bir kurul tarafından seyirciye ulaşmasının engellenmesi kabul edilebilir bir durum değil.
Bu karar, bir sanat eserinin sansürlenmesi de değil, yasaklanması anlamına geliyor. Bugünkü politik atmosferin etkisiyle bu kararı kolaylıkla alanların yaptıkları şey, yıllarca verdiğimiz emeği, alın terimizi, düşünce ve ifade özgürlüğümüzü, umutlarımızı hiç etmek ve değersizleştirmekten başka bir şey değil. Filmimizin ve ifade özgürlüğümüzün, anayasal güvence altında olduğuna inanıyorum. Bu karara karşı, filmimizi sinema salonlarına taşıyabilme hakkımızı mahkeme salonlarında arayacağız. Toplumsal barış adına eleştiri yapma hakkımız, filmi izlemek isteyen seyircimizin de hakları da bunun içinde.
Filmimiz hakkında alınan kararla ilgili olarak, yürütmeyi durdurma talebiyle açtığımız davanın kısa sürede filmin lehine sonuçlanacağına ve filmin vizyona gireceğine inanıyorum” dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.