Barzani: Kürtler artık birlik olmalı, Abdi: Birlikte karar verelim

Barzani: Kürtler artık birlik olmalı, Abdi: Birlikte karar verelim

DSG Genel Komutanı Abdi, ile Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani Kürtlerin birliği konusunda hemfikir.

A+A-

Haber Merkezi- Rûdaw’a demeç veren Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, Rojava’nın “tarihi bir süreçten geçtiğini ve bölgede yeni dengeler oluştuğunu” dile getirdi.

Mazlum Abdi, “ABD, Rusya, Suriye hükümeti ile ilişki halindeyiz. Türk devleti ve onlarla hareket eden cihadist gruplar gibi Kürtleri katletmek ve yerinden etmek isteyen güçler de var, Kürtlerle dost olan, Rojava’da devrim kazanımlarının korunmasını ve Kürtlerin haklarına kavuşmasını isteyen güçler de var” dedi.

Abdi sözlerine şunları ekledi:

“Bu tarihi süreçte bizim de halkımızın kaderi hakkında tarihi kararlar almamız gerekiyor. Demokratik Suriye Güçleri olarak tüm siyasi hareketlerin de bize destek vermesini bekliyoruz. Bu kararları birlikte alalım. Halkımızın çıkarına olan kararları tek başımıza almak istemiyoruz. Rojava’daki tüm Kürt siyasi hareketlerinin de bizimle hareket etmesini istiyoruz. Bunun için çağrımız oldu. Bu süreçte tüm taraflarla görüştük, tüm parti temsilcileri ile konuştuk. Doğrusu tüm tarafların yaklaşımı olumluydu, çağrımıza olumlu yanıt verdiler. Bu konuda üzerlerine düşeni yapmaya hazır olduklarını belirttiler. Bu adımın devam etmesini, Kürtlerin tek bir söyleme, ortak tavra ve bir karara sahip olması için önümüzdeki dönemde herkesin elini taşın altına koymasını, kendi cephesinden fedakarlık yapmasını bekliyoruz.”

Bu konuda Kürdistan Bölgesi yönetimine önemli bir rol düştüğünü vurgulayan DSG Genel Komutanı, “Birçok Kürt tarafın onları dinlediğini, onlarla hareket ettiğini biliyoruz. Kürdistan Bölgesi yönetimine ve özellikle de Başkan Barzani’ye çağrımız bu konuda olumlu bir rol oynamalarıdır, Kürt hareketinin bir bütünen bu direniş etrafında birlik olması için yürüttüğümüz çalışmada rol almalarıdır. Birlikte bu süreci başarılı bir şekilde Kürt halkının çıkarlarına göre sonuçlandıralım” ifadelerini kullandı. 

Neçirvan Barzani: Ben bunları General Mazlum’a da söyledim

Başkan Neçirvan Barzani, “Hiç şüphe yok ki duygusal açıdan hepimiz, tüm Kürtler Suriye’de Kürtlerin başına gelenlerden rahatsızlık duyduk, başka türlü olmasını istiyor” dedi.

Erbil merkezli Ortadoğu Araştırma Enstitüsü’nün (MERİ) düzenlediği panelde konuşan Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, Irak’ta yaşanan gelişmeler, Rojava’daki durum ve Kürdistan Bölgesi yönetiminin bölgedeki gelişmeler karşısındaki tutumuna ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

“Türkiye’nin Suriye’deki sorunu hiçbir şekilde Kürtler değildi”

Panelin moderatörlüğünü yapan MERI Başkanı Dr. Dilawer Alaaddin’in, “ABD, Türkiye, Rusya, İran ve hatta PYD’li liderlerle iyi ilişkileriniz olduğu biliniyor. Sizin ağzınızdan duymak istiyoruz; orada istikrarın sağlanması için bu ilişkileriniz üzerinden ne yaptınız, etkiniz ne oldu?” sorusuna Neçirvan Barzani şu sözlerle yanıt verdi:   

“Hiç şüphe yok ki duygusal açıdan hepimiz, tüm Kürtler Suriye’de Kürtlerin başına gelenlerden rahatsızlık duyduk, başka türlü olmasını istiyor. IŞİD geldiğinde büyük bir direniş gösterdiler, birçok şehit verdiler. Bunu sadece kendilerini, yani Kürtleri korumak için yapmadılar. Arapları ve diğer Suriye bileşenlerini savunmak için de yaptılar.

Fakat şu an yaşananlardan bahsedebilmek için biraz geçmişe gitmemize ihtiyaç var. Maalesef diyorum, biz Kürtlerin tarihi öğrenmek için pür dikkat tarih okumamız ve bilmemiz gerekiyor. Bir şey olduğunda doğrudan falanın veya filanın hatasıdır, bu hükümet böyle yaptı, böyle komplo yapıldı diyoruz. Böyle bir alışkanlığımız var. Ama birazcıkta, ‘biz nerede hata yaptık’ diye sorgulamıyoruz. Biz dikkatlice bu hataları sorgulayıp ileriye dönük adım atmayı başaramıyoruz.

“PKK Suriyeli Kürtler üzerinden meşruluk kazanmak istedi”

Suriye krizinin başlangıcında Türkiye’nin Suriye’deki asıl sorunu Kürtler değildi, PKK’ydi. Bu konuyu açıkça ifade etmişlerdi. ‘Suriye sınırlarımızda hiçbir şekilde PKK bayrak ve flamalarının bulunmasına müsaade etmeyiz’ demişlerdi. Bu görüşlerini bizimle de paylaştılar. Biz de sürekli Suriye’deki kardeşlerimize bunun büyük bir tehlike olduğunu  kavratmaya çalıştık. Bunun için çok ciddi çabalarımız da oldu. O süreçte Kürdistan Demokrat Partisi’nin PYD ile iyi ilişkileri de yoktu. Türkiye gelip bize arabuluculuk teklifinde bulundu. Kürtlerden kendilerini PKK’den ayırmalarını istedi. En büyük hata şuydu; maalesef, PKK Suriyeli Kürtler üzerinden meşruluk kazanmak istedi. Orada Kürtlerin başına gelen bu felaket de bu yanlış siyasetin bir sonucu oldu.

“General Mazlum’la diyaloğumuz vardı”

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Erbil’e geldiğinde, Kürtlerle Şam arasında barışçıl bir çözüm için çaba göstermesini talep ettim. Suriye içerisinde Kürt sorununun çözüme kavuşturulmasını istedim. Kendim de şahsen birkaç defa General Mazlum ile telefonda konuştum ve aynı zamanda görüşmemiz oldu. Bunları kendisine de söyledim. Başkan Trump’ın görüşlerine saygı duyuyorum ama kendisi de ABD askerlerinin neden Suriye’de olduğunu bilmiyor. Suriye konusunda ABD’nin açık bir politikası yoktu. IŞİD meselesi başlıca bir meseleydi ve bize bu konuda yardım ettikleri için de kendilerine müteşekkiriz. Biz bu yüzden her zaman ABD ve koalisyon güçlerine teşekkür borçluyuz. Onlar olmazsa ne biz ne de Suriye’dekiler IŞİD’i yenilgiye uğratamazdı.

Biz Suriye’deki Kürtlerin meselesinin Suriye hükümeti ile barışçıl yollardan çözülmesinden yanayız ve bu Suriye’deki Kürtler için gerçekçi bir çözüm yoludur. Lavrov gelmeden önce ben Mazlum Kobani ile konuştum. O ‘tamam’ deyip bu talebi Rusya’ya iletebileceğimizi söyledikten sonra ben bu talebi Lavrov’la konuştum.

“Türk ordusu ile hareket eden silahlı gruplar endişe sebebidir”

Türkiye konusundaki endişelerimiz ilk olarak Türk ordusu ile operasyona katılan silahlı gruplara ilişkindir. Çünkü bu güçler Efrin’e geldikten sonra çok ama çok kötü şeyler yaşandı. Bu bu şeylerin Suriye’de tekrar yaşanması konusunda ciddi endişelere sahibiz. İkincisi; Kürdistan Bölgesi hükümeti yeni bir göç dalgası konusunda ciddi endişeler taşıyor. Bu olaylardan önce yaklaşık 2 milyon Iraklı ve Suriyeli göçzedeyi barındırıyorduk. Bu sayı daha sonra 1 milyon 100 bine indi. Bu göçler yüzünden Kürdistan Bölgesi’nin nüfusu yüzde 25-30 civarında arttı. Bunun Kürdistan Bölgesi’nbe masrafı 1 buçuk milyar dolar oluyordu ve bu büyük bir yüktü.

Başka bir endişemiz ise IŞİD konusudur ve biz IŞİD fikrinin bittiğine inanmıyor ve bu örgütü hala Irak ile Kürdistan üzerinde ciddi bir tehdit olarak algılıyoruz. Bu tehlikenin bir kez daha canlanmaması için Bağdat ile ciddi bir çalışma içerisinde olmamız gerekiyor. Bu konuda sürekli İran ve Türkiye ile diyaloğumuz olmuş.

“PYD ve ENKS’den birlikte hareket etmelerini istedik”

Şunu söyleyebilirim; şu an içinde olduğukları durumdan kurtulmak, yüklerini hafifletmek için Suriyeli kardeşlerimiz için elimizden geleni yapacağız. Fakat şöyle birşey de var; bizim sorumluluğumuz Kürdistan Bölgesi içerisindedir. Biz hiçbir ülkenin, Türkiye, İran ve Suriye’nin içişlerine karışmıyoruz, Kürtlerin yaşadığı yerlerde meselenin çözümü için bizden istendiği taktide üzerimize düşeni yaparız.

Öte yandan biz PYD ve ENKS’den birlikte hareket etmelerini istedik. Birlikte hareket etmeleri halinde Suriye hükümeti ile sorunu çözebilirler ve yine anayasa yazım çalışmalarında önemli kazanımlar elde edebilirler.”

“Kürt meselesi Türkiye’de ciddi bir sorundur”

Neçirvan Barzani, “Türkiye’nin Kürt meselesine kapsamlı ve kalıcı bir çözüm yerine genel anlamda güvenlikçi politikalarla yaklaştığını görüyoruz. Konu şu anki operasyonlar değil, siyasi boyutu da var, siz ne düşünüyorsunuz?” şeklindeki soruya ise şu sözlerle yanıt verdi:

“Kürt meselesi Türkiye’de ciddi bir sorundur. Biz Kürdistan Bölgesi olarak Türkiye’de Barış Süreci’nin başlamasında rol oynadık. Türk yetkililerle yaptığımız tüm görüşmelerde de biz bu konuyu dile getirmekten sakınmadık. Fakat biz sadece yardımcı pozisyonunda olmaya çalışıyoruz. Biz bu konuda serih olduk kendileriyle, Kürt meselesinin şiddetten bağımsız barış yoluyla çözülmesini savunduk. Bu görüşümüz hiç değişmedi ve bugün burada oturduğumuz anda bile mesajımız aynıdır, bu sorun barışçıl yollarla, Türkiye sınırları içerisinde çözülmelidir. Bu sorun askeri yollarla çözülmez. Doğrusu bu konuda General Mazlum ile yapmamız gereken konuşmaları yaptık. Duymasını zaruri gördüğümüz konuları kendisine duyurduk. Bu sözlerimizi dile getirmeye devam edeceğiz. Onlara yol göstermek için değil, bizim yaşanmış bir tecrübemiz var. Tecrübelerimize dayanarak doğru olan yolu kendilerine de göstermek istiyoruz. Burada ayrıntıya girmek istemiyorum ama kendisi ile çok açık konuştum ve çok da gerçekçiydik. Onlara bu konuda yardım konusunda şu ana kadar elimizden geleni yaptık ve bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz.  

“Iraklı göstericilerin taleplerini meşru bulunuyoruz”

Irak’ta protesto gösterileri ile yaşanan durum hakkında da değerlendirmelerde bulunan Neçirvan Barzani, kendilerini Irak’ta yaşanan durumdan soyut tutmadıklarını ve olanları yakından takip ettiklerini söyledi.

Gösterilere katılan kesimin daha çok gençler olduğunu, ne Saddam rejimini ne de ABD’nin gelişini hatırladığını belirten Barzani, “Bu gösteriler halkın meşru taleplerini dile getirebilmesi için yapılan gösteriler. Gösteriler 2003 yılından beri ülkeyi nasıl yöneteceğini bilmeyen ve ülkenin ereye gittiğini bilmeyen yönetime karşıdır. Göstericiler daha iyi yaşam koşullarına, hizmet ve iş imkanlarına sahip olmak istiyorlar. Genel anlamda kendilerine yıllardır verilen ve yerine getirilmeyen vaatlerden rahatsız olmuş kesimlerdir” dedi.

Göstericilerin taleplerini meşru bulduklarını dile getiren Barzani, “Bugün yaşananlardan sadece şu anki Başbakan sorumlu değil, 2003’ten bu yana iktidara gelen tüm hükümetler sorumludur. Mevcut Başbakan bir yıldır hükümetin başında ve elbette elinde sihirli değneği yok ki bir dokunuşta tüm sorunları çözebilsin. Kesinlikle kendisine daha fazla imkan tanınmalı. Ama elbette halk da artık bu durumdan yorgundur. Bu paylaşım üzerine kurulan sistemden rahatsızdır. Ama umuyoruz ki tüm Iraklı siyasi taraflar bundan tecrübe ve pay çıkarır. Biz Kürdistan Bölgesi olarak bu durumdan etkileniyoruz ve ciddi endişe duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

“Irak’ta sistemin kendisi sorun”

Neçirvan Barzani, Kürdistani parti liderleri ile bugün gerçekleştirilen toplantıda bu konuyu ele aldıklarını hatırlatan Neçirvan Barzani, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz bu durumun aşılması için Bağdat hükümetine yardımcı olabiliriz. Bugün hükümet değişikliğinden, erken seçimden ve anayasa değişikliğinden bahsediliyor. Bizce bunlar çözüm değil. Tüm Iraklı güçler oturup başka bir çözüm mekanizması üzerinde çalışmamız lazım. Bu mekanizma bugün sokağa çıkan halkın taleplerine cevap bulabilme temelinde olmalı. Irak’ta sistemin bir bütünü sorun teşkil ediyor. En önemlisi de ekonomi konusudur. Şimdiye kadar da Irak’ta serbest Pazar ekonomisi mi, sosyalist ekonomi mi geçerli belli değil. Şimdiye kadar da her bir bakanlığın onlarca, yüzlerce şirketi var. Dışarıdan başka bir şirket geldiğinde önünü alıp çalışmasını engelliyorlar. Bunlar bir bütün olarak yolsuzluğa ve bulanıklığa yol açıyor. Bu konulara ciddi çözüm bulunmalıdır.”

“Irak’ta yönetim aklı ve yönetme biçimi sorundur”

“Şu ana kadar da Irak’ta en temel sorun yönetim aklı ve yönetme biçimidir” diyen Barzani, “Ne anayasa, ne de seçim sorundur. Irak’ta siyasi sistem yeni baştan tartışılmalıdır. Ben onların yerinde olsam IMF ve Dünya Bankası’nı tekniki açıdan yardıma çağırırdım. Irak hem doğal kaynaklar bakımından hem de insani kaynaklar bakımından zengin bir ülkedir” değerlendirmesinde bulundu.

Neçirvan Barzani, konuşmasının devamında, “Bir zamanlar Iraklı siyasetçiler oy toplamak istediklerinde televizyona çıkar ve Kürdistan Bölgesi’ne karşı konuşurlardı. Kendilerine, ‘neden böyle konuşuyorsunuz?’ diye sorduğumuzda ise ‘sokakta oy toplamak için’ şeklinde cevap verilerdi. Fakat ilk defa bu gösterilerle halk onlara ‘yeter artık biz o sözlerinize doyduk, biz hizmet ve daha iyi yaşam koşulları istiyoruz’ dedi” ifadelerini kullandı.

“Anayasa değişikliği ile amaçlanan nedir?”

Başkan Neçirvan Barzani, Irak’ta gündemde olan anayasa değişikliği hakkında sorulan soruya ise, “Anayasa değişikliği ile amaçlanan nedir? Sanırım her bir şahsın buna cevabı, anayasa değiştirilerek Irak’ta siyasi istikrarı pekiştirmek istiyoruz şeklindedir. Bizim de sorumuz şudur; Kürdistan Bölgesi’nin kazanımlarını kısıtlayarak Irak’ta siyasi istikrar pekişir mi, kötüleşir mi? Bunlardan hangisidir? Asıl soru budur ve yerinde bir sorudur” sözleriyle yanıt verdi.

“Irak 2003’ten beri federalizm esaslarını uygulamadı”

Barzani, “Hangi maddeyi değiştirerek Irak’ta halkın yaşam koşullarını düzeltebilir, taleplerine karşılık verebilirsek başımız üstüne, buyurun değiştirelim. Biz Basra’dan Zaho’ya bütün Irak vatandaşlarının yaşam koşullarının iyileştirilmesine destek veriyoruz. Ama Kürdistan Bölgesi’nin hak ve kazanımlarını kısıtlayarak siyasi istikrar sağlanır mı? Bizce hayır. Bizce sorun anayasa değil, anayasanın uygulanmamasıdır, anayasanın gözardı edilmesidir. Bağdat hükümeti 2003’ten beri federalizm esaslarını uygulamadı ve hiçbir dönemde federalizm olmadı. Her dönemde de merkeziyetçiliği uyguladı” dedi.

Kaynak: Rûdaw

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.