Başak Demirtaş: “İnanamadım, Emine Hanım’a ilişti gözüm”
.
Erdoğan’ın Beştepe’deki balkon konuşması sırasında toplanan kalabalığın “Selo’ya idam” bağırışları hakkında Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş ilk kez konuştu: “İlk gördüğümde inanamadım. Emine Hanım’a ilişti gözüm. Düşünün ki sizin eşiniz bir kez daha Cumhurbaşkanı olmuş, halen tutuklu olan birine “katil” diyor, on binlerce kişi de hedef gösterdiği kişinin öldürülmesini istiyor, siz de bunu büyük bir keyifle izliyorsunuz. Bir anne, bir kadın olarak korkunç geldi bana”
T24’den Murat Sabuncu’ya konuşan Başak Demirtaş’ın o gece ve sonrasıyla ilgili anlattıkları şöyle:
– Başak Hanım; 28 Mayıs gecesi bir yandan yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan eşinizin hapisten çıkamayacağın söyledi, öte yandan onu dinlemeye gelenler ‘Selo’ya idam’ sloganları attı. Bunları ilk nerede duydunuz? Duyduğunuzda ne hissettiniz? İki kız evladınız var, onlar bu duruma nasıl tepki verdi?
Canlı izlemedim. Haber manşetlerini gördüm önce. İlk gördüğümde de inanamadım. Erdoğan’ın seçimi öyle ya da böyle kazandıktan hemen sonraki ilk konuşmasında bile Selahattin’e “katil” demesi beni şoke etti.
Düşünün ki 21 yıldır iktidardasınız, beş yıl daha iktidar olacaksınız ve yedi yıldır cezaevinde tuttuğunuz biriyle ilgili hem yargıya talimat vermeye devam ediyorsunuz hem de halkı kin ve düşmanlığa teşvik ediyorsunuz.
Bir gün sonra videoyu izlemeye karar verdim. Bu sefer de bambaşka bir şeye üzüldüm. Emine Hanım’a ilişti gözüm. Yani düşünün ki sizin eşiniz bir kez daha Cumhurbaşkanı olmuş, halka sesleniyor, halen tutuklu olan birine “katil” diyor, on binlerce kişi de hedef gösterdiği kişinin öldürülmesini istiyor, siz de bunu büyük bir keyifle izliyorsunuz. Bir anne, bir kadın olarak korkunç geldi bana.
Bir şey daha dikkatimi çekti, Erdoğan aynı konuşmasında idam edilen Adnan Menderes’ten de bahsetti. Menderes’in idamı siyaseten neyse Selahattin’e istenen de aynısı Murat Bey. Ne farkı var yani? Düşünün ki bir kitle toplanmış ve Erdoğan’a idam istiyor veya Sayın Kılıçdaroğlu‘na ya da hiç fark etmez Sayın Akşener’e. Bunu kim kabul edebilir? Siyaset alanına idam sözünün asla girmemesi gerekiyor.
“Muhalefetten tek kişi aramadı, tepki göstermedi”
– Peki destek için arayan özellikle muhalefetten, siyasetçilerden kimse oldu mu acaba? Siyasi dayanışma ya da kadın dayanışması?
Sağ olsunlar, destek için arayan dostlarımız oldu ama siyasetçilerden, muhalefet partilerinin tümü dahil olmak üzere, tek bir kişi bile aramadı, kimse bir mesaj bile göndermedi. Ya bırakın beni aramayı, o korkunç çağrıya karşı tek bir söz söyleyen siyasetçi oldu mu diye sorsak daha iyi olur, üzülerek söyleyeyim o da olmadı. Bence tüm siyasetçilerin tepki vermesi gerekiyordu. Sayın Kılıçdaroğlu sustu, HDP Eş başkanları sustu, ittifakımızdaki partiler sustu. Kimse tepki vermedi ve bu maalesef normalleştirildi. Bakın Murat Bey, tüm samimiyetimle söylüyorum, Erdoğan’a idam istense karşısında ilk ben dururum, Selahattin olur; ama Selahattin’e idam istenilirken ne yazık ki büyük bir sessizlik oldu.
“Büyük bir kırılma yaşıyorum”
– Bir kız çocuğuyken babanızın, bir eş-anne iken, kızlarınız evdeyken eşinizin götürülüşüne şahitlik ettiniz. Pek çok Kürt kadının yakınlarıyla ilgili böyle anıları var. Halen hapiste olan Kürt kadın siyasetçiler var. Bu nasıl bir kırılma yarattı sizde?
Aslında evet, büyük bir kırılma yaşıyorum. Evet, ben daha beş yaşındayken babam gözümün önünde işkenceyle götürüldü, cezaevine konuldu. Belki de şu andaki mücadele amacımın, kararlılığımın taşları ben daha beş yaşındayken döşendi. Ve ben istedim ki, benim yaşadıklarımı başka çocuklar yaşamasın. Ama maalesef, yıllardır yürütülen onca mücadeleye rağmen yeterince başarılı olamadık. Benim yaşadıklarımın fazlasını kızlarımız ve başka çocuklar yaşadı, halen de yaşıyor.
Benim babam cezaevinde iki yıl kalmıştı, kızlarımızın babası yedi yıldır cezaevinde. Ve çok daha kötü şeyler de yaşanıyor. Şu anda maalesef cezaevlerinde yüzlerce çocuk annesiyle birlikte kalıyor. Binlerce kadın siyasi nedenlerle cezaevinde.
Yani bence bugüne kadar siyaset yürütenlerin artık derinlikli düşünmesi gerekiyor. Geç bile kalındı. Sene olmuş 2023 ve Cumhurbaşkanı’nın kışkırtmasıyla meydanlarda idam isteniyor. Yani ne diyeyim ki…
– Birlikte yaşama karşı bir umutsuzluk var mı peki?
Hiç yok. Çünkü meydanlarda binlerce kişi idam diye bağırıyor olabilir ama çok daha fazlası insanca ve özgür şekilde; eşitlik, barış ve huzur içinde yaşamak istiyor.
“Seçim çalışmalarımdan rahatsız olan parti yetkilileri olduğunu öğrendim”
– Seçim kampanyasının son döneminde siz de aktif şekilde birey olarak HDP ile de mitinglere katıldınız. Alanda çalışma yaptınız. Nasıl geçti sizin için?
Şöyle oldu; Kadın Meclisi’nden iki arkadaşımız beni evimde ziyaret ederek çalışmalara katılmamı istedi ben de seve seve kabul ettim. Sonrasında onların da önerileriyle bir program çıkardık ve saha çalışmalarına başladım.
Çalışmalara başladıktan sonra, pek çok yerden davet aldık ama programı büyük ölçüde planlamıştık. Genel merkezin önerisi doğrultusunda birkaç yer değişikliği yaptık. Bu vesileyle davet eden tüm il örgütlerimize çok teşekkür ediyorum, hepsine yetişmek maalesef mümkün olamadı.
Benim için değişik bir deneyimdi doğrusu. En çok da gençlerin, kadınların sevgisi, ilgisi, coşkusu, kararlılığı çok güzeldi. Zaman zaman da duygulandım, şunu bir kez daha anladım, halkımız için ne yapsak azdır. Halkımıza çok teşekkür ediyorum. Bir taraftan da hem bana hem Selahattin’e çok büyük moral oldu.
Murat Bey, şunu da belirtmek istiyorum, tüm çalışmaları kendi imkânlarımızla yaptık, partiden hiçbir talebimiz olmadı. Bunu bir görev olarak yaptım, çünkü her partili gibi sorumluluğumun gereğini yapmak istedim ama çalışmalar sırasında bundan rahatsız olan parti yetkililerinin olduğunu öğrendim ve ne yalan söyleyeyim, üzüldüm doğrusu. İnsanız neticede.
Bir de birileri çıkıp bizim çalışmalarımıza ‘sosyal medya fenomenliği, pop star kampanyacılığı’ diyerek sanki suç işlemişiz gibi yapmaya kalktı. Bu hem etik olarak hem de siyaseten hiç doğru değil, benim de bunu kabul etmem mümkün değil.
– Bu soruyu bir de şöyle sorayım. Mayıs 2023 seçimleri Demirtaş ailesi için ne ifade ediyor?
Türkiye’deki her aile için neyi ifade ediyorsa bizim için de farklı değil aslında. Adaletli, barış ve huzur içinde bir ülke, daha güzel bir gelecek hedefimiz vardı, şimdilik olmadı. Çok üzgünüm ama çok da moralliyim çünkü umudumu koruyorum, umudum halen cezaevinde olsa da.
“Selahattin Kürtçe şarkı söyledi, şarkı söylemesini de özlemişim”
– Eşiniz yaklaşık yedi yıldır hapiste ve siz her hafta Diyarbakır’daki evinizden Edirne’ye gidip dönüyorsunuz. Bu hafta görüşe gittiniz mi? Ya da telefon hakkınızı kullandınız mı? Birbirinize ilk ne söylediniz? Moralini nasıl buldunuz?
Görüşe gittim tabii, gitmez miyim
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.