Batman’da tefecilik: İntiharlar-cinayetler yaşanıyor, yuvalar dağılıyor
Batman’ın Sason ilçesinde 22 Şubat 2019’da Hadi Yar adlı 60 yaşındaki baba, oğullarını tabancayla yaraladıktan sonra yaşamına son vermişti. Baba Yar, intiharından önce bir mektup bırakmış ölümünden tefecileri sorumlu tutmuştu.
Ekonomik kriz bütün ülkenin sorunu ancak bunu Kürt kentlerinin bunu daha yakıcı bir şekilde hissettiği, hem verilerle ispatlanan hem de çıplak gözle gözlemlenebilen bir gerçek. Ekonomik darboğaz nedeniyle, çözümü tefecilerde bulanlar ise öngöremedikleri risklerle karşı karşıya. Batman, tefecilik sorununun yaygın olduğu kentlerden biri.
İş yapamayan, para sıkıntısı çeken veya kısa yoldan zengin olmak isteyen vatandaşlar, bankalardan temin edemediği parayı, tefecilerden yüksek faizlerle temin ediyor. Yüksek faizli parayı, tefeciye ödemekte güçlük çekenler ise çareyi ruhsal bunalım yaşıyor. İşin ucu, boşanma, cinnet geçirme, intihar gibi vakalara uzanıyor. Kentte meydana gelen birçok silahlı kavga, intihar ve boşanmanın arkasında, tefecilerden alınan paraların ödenememesinden kaynaklı sorunlar yatıyor.
Batman’ın Sason ilçesinde 22 Şubat 2019’da Hadi Yar adlı 60 yaşındaki baba, oğulları 38 yaşındaki Feyzullah ve 34 yaşındaki İsmail’i tabancayla yaraladıktan sonra yaşamına son vermişti. Baba Yar, intiharından önce bir mektup bırakmış ölümünden tefecileri sorumlu tutmuştu.
Son olay ise geçtiğimiz haftalarda yaşandı. Kentteki özel hastanelerden birinin bahçesinde bedenini falçata doğrayarak intihar etmeye çalışan bir kişi “Tefeciden aldığım 30 bin TL para, 300 bin TL oldu. Evimi, işimi aldılar. Şimdi de çocuklarımı ve eşimi rehin alacaklarını söylüyorlar. Kendimi öldüreceğim. Son isteğim, annemle konuşmak” dedi.
Kendisi de bir tefeci kurbanı olan ve ailesinin yardımıyla bundan kurtulan Ahmet Z., sürecin nasıl işlediğine dair şunları anlatıyor:
“Ekonomik zorluklar nedeniyle çareyi kredi kartlarında arayanlar, bu nedenle artan borçlarını da yine borçlanarak çözmeye çalışıyor. Bunu fırsat bilen bazı kişiler de paralarına para katıyor. 5 bin liralık kredi kartı borcu karşılığında vatandaş 500 lira faiz ödüyor. Önce tefeci kart borcunun tamamının bedelini ödüyor. Sonra dükkânındaki POS cihazından ödediği borcun üzerinde yüzde 10 ilave ederek 12 taksitli çekim yapıyor. Sanki alışveriş yapmış gibi kredi kartından çekilen bu parayla vatandaş yüzde 10 faizle borçlanmış oluyor. Sistemin tefeci için hiçbir riski yok. Kart sahibi taksitleri bankaya ödüyor.”
POS tefeciliği yöntemiyle tüketiciye ait kredi kartının gerçekte mal veya hizmet satışı olmadığı halde bir satış işlemi varmış gibi POS cihazından geçirildiğini anlatan Ahmet Z., sözlerini şöyle sürdürüyor:
“İnsanlar bankalardan kredi çekerek iş yapmaya çalışıyor. Ancak, alışveriş istenen türde gitmediğinde kredilerin geri ödenmesinde zorlanılıyor. Bankalara olan kredi ve kredi kartı borçları arttıkça, bankalarla sorunlar yaşanıyor. Sorun, nakit para bulamama gibi bir aşamaya geldiğinde ise yasadışı faaliyet gösteren tefecilerden yardım alınıyor. Onlara ödenen çok yüksek faizler, insanları maddi manevi bitiriyor. Alınan borca karşılık, aylık yüzde 15-20’ye yakın faiz ödeyen vatandaş, elinde avucunda ne varsa tefecilere kaptırıyor. Tefeciler, Batman´da bazı sanayici, işadamı, esnaf ve çaresiz insanın sonu oldu. Ekonomik sorunları yüzünden ve bankalardan gerekli krediyi alamayan veya borçları nedeniyle darboğaza düşen bazı kişiler, tefecilerin kucağına düştü ve yüksek faizle aldıkları paraları ödeyemediler.”
Batman’da yerel gazetecilik yapan Recep Kavuş da soruna dikkat çekenlerden. Şunları anlatıyor:
“Muhafazakâr bir şehirde yaşamamıza rağmen üzülerek belirtmek istiyorum ki tefecilik günden güne sektörleşip yayılıyor. Bu işi yapanlar genelde etrafında dört beş adam toplamış veya bir feodal güce dayanan kişilerden oluşuyor. Bu çarkın dönemsinde çünkü zaman zaman zorluklarda yaşanıyor. Tahsilâtta zorluk çıkanlara karşı zaman zaman zor da kullandıkları oluyor. Şehrimizde bu kirli sektöre hemen hemen her kesimden insan bulaşıyor. Memurundan, en küçük esnaf ve işadamına kadar hemen, hemen her kesimden insan tefecilerle iş çeviriyor. Kar oranı yüksek olan bu sektördekileri ne sorarsanız bankalar nasıl bir işlem yapıyorsa onlarda aynı işi yaptığını söylüyorlar. Oysa madalyonun gerçek yüzü hiç de öyle değil. Tefecilik toplumda çürümüşlüğe yol açan büyük bir bataklık gibi ve bu bataklığa her gün birisi düşüyor ne yazık ki. Düşenin de genelde hayatı kararıyor.”
Batman’daki tefeciliğin sonuçları üzerine gözlemlerini anlatan ve yakın bir dostunun yaşadıklarından örnekler veren, Abdulkadir T., ise sözlerine şöyle başlıyor: “Sırf bu bataklığa düştü diye intihar edenler var, şehri terk edenler var, psikolojileri bozulanlar var, bütün malvarlığını kaybedenler var, ailesi dağılanlar var. Geçenlerde tefecilerin eline düştüğü için işinden olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan bir kamu çalışanı tanıdıkla karşılaşınca ayaküstü durumunu sordum. Adeta yıkılmıştı. Meğerse o da tefecilerin ağına düşmüş. Daha doğrusu kefil olduğu bir yakını kaçınca tefeciler bu kez yakasına yapışmış. Anlattığına göre 20 bin TL’lik para katlana katlana 100 bin liraya çıkmış. Borçlulardan kısa süreliğine kaçınca da neredeyse işinden olacakmış.”
Batman’da tefeciliğin günden güne geliştiğini, hatta tefecilerin itibarlı insan muamelesi gördüklerini söyleyen Abdulkadir T., “Anlatılanlara göre bir gecede oteller, binalar, arsalar el değiştiriyor” diyor.
Oğlunun bahis merakı yüzünden tefecilerin tuzağına düşen Sıddık M., gençlerin tefecilerden para alarak bahis oynadığını ve bir daha kendilerini kurtaramadıklarını söylüyor: “Oğlum bahis oynayarak büyük bir borcun altına girdi, bu parayı da tefecilerden almış. 30 yıllık bütün birikimim bu yolda heba oldu. Sadece benim oğlum değil ki, gençler tefecilerden büyük meblağlarda para borç alıyor. Çocukları bahis oynayan bazı kamu çalışanları, iş adamları ve esnaflar evlerini, işyerlerini ve bunun gibi tüm mal varlıklarını kaybettiler. Gençlerimiz üzerinde bu kadar büyük yıkımlara neden olan ve aile birliğini temelden sarsan tefeciliğe göz yumuluyor, görünüşte bazı operasyonlar yapılıyor ama gerçekte tefecilik aynen devam ediyor.”
İstanbul’da yaşayan ancak yakın akrabalarının tefecilerden alınan borç nedeniyle darmadağın olduğunu anlatan Adile G., ise şu bilgileri veriyor:
“Yakınlarımız orta halli geniş bir aileydi. Ailenin kendini bilmez bir ferdinin yaptığı borçlanma, o geniş aileyi darmadağın etti. Tefecilere olan borç zamanında ödenmeyince, katmerli faiz artışıyla ailenin tüm mal varlığına haciz konuldu ve ellerinden alını. Tefecilere olan borç tam kapatılmadığından, ölüm tehditleri nedeniyle aile ata yadigârı arazileri satmaya çalıştı. Ailenin bazı bireyleri başkalarının yanında günlükçü olarak çalışmaya başladılar. Düne kadar kendilerine yeten ve çok sayıda işsize de ekmek kapısı olan bir aileyken, şimdi yoksullukla boğuşuyorlar.”
Adile G., sadece yakınlarının değil, yakın zamanda Batmanlı varlıklı bir ailenin de sırra kadem basarak kenti terk ettiğini, bunun nedeninin de tefeciler olduğunu belirtiyor.”
Bir başka Batmanlı gazeteci Muharrem Biten de, Adile G.’nin anlattıklarını doğruluyor:
“Tefecilik her eve girdi ve mağdurlar ordusu oluştu. Bu konuda defalarca Cumhuriyet Başsavcılarına yapmış olduğumuz ihbarlar hiç itibar görmedi. Tefecilik bugün Güneydoğu’nun en büyük suç örgütüdür. Bu örgütün ulaştığı noktayı tahmin edebilme kabiliyetine sahip kimse yok. Çünkü en sıkıntılı durum bu suç örgütünün siyasilerce destekleniyor olmasıdır. Bölgenin milletvekillerinin tümü tefecilere borçludur. Savcılık ve Emniyet teşkilatı takibe başlar başlamaz, haber tefecilere ulaştırılacak tedbir almaları sağlanıyor. Tefeciyi şikâyet ettiğinde bir gün sonra bölge milletvekilleri ile savcının makamında çaya davet ediliyor. Emniyete şikâyet ediyorsun aynı gün tefeciye baskın yapılacak ihbarı gidiyor. Gariban halk nasıl davranacağını şaşırmış, çare bulamadığını bildiği için de boyun eğmiş durumda.”
Gazeteci Ubey Baş da, Batman’da esnafın tefeci batağına saplandığı iddiasında. Baş’a göre; türlü tefecilik yöntemleriyle yüksek oranda faizlerle borç batağına giren esnaf ne yapacağını bilemiyor:
“Farz edelim ki 60 liraya ihtiyacınız var. Eş dosttan borçlanmak ilk aklınıza gelen de olsa maalesef ne eş ne de dost derdinize derman olmuyor. Bankaya başvuruyorsunuz, banka size borç vermemek için bin dereden su getiriyor. İşte o zaman düşüyorsunuz tefecinin kucağına. 60 bin liralık ihtiyacınızı bakın nasıl veriyor size. Kapısında ederi 60 lira eden arabasını size 100 liraya 3 ay sonra ödemek üzere borç ile satıyor. Alıyorsunuz arabayı kontağı çevirip çalıştırıyor sonra inip aynı arabayı demin aldığınız kişiye peşin 60 liraya satıyorsunuz. 60 liranızı alıp arabayı bırakıyorsunuz. Haliyle ne oluyor, cebinizde 60 lira nakit ve üç ay sonra ödenmek koşuluyla 100 lira borçla çıkıyorsunuz oradan. Sözüm ona bunun adı alışveriş oluyor.”
Esnafın çoğunlukla bu parayı ödeyemediğini, bu yüzden cinayetlere kurban gidenler olduğunu, intihar vakalarının yaşandığını belirten Baş; “Pos tefecilerini, telefon hattı üzerinden, taksitle telefon alıp peşin satanları ve benzerlerini saymıyorum bile” diyerek şu tespitleri yapıyor:
“Emniyet tedbirleri yok denecek kadar az. Kanıtlanması zor olduğu için şikâyetler para etmiyor. Tefecilerin eline düşen vatandaşlar kanaat önderlerine gittiğinde genelde tefecilerle vatandaşı uzlaştırma yoluna giderken, dönüp de tefeciye bu pis işi neden yapıyorsun diye sorulmuyor. Sivil Toplum, özellikle de İslamcı Sivil Toplum, bu konuda daha parmağını kıpırdatmadı.”
Ahval
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.