Birlik ruhu kültürü ve algısı
Birleşmek demek içten içe erimek demek değildir. Korkmayın birlik kimseyi aşındırmaz. Birlik kimseyi aynılaştırmaz. Ne münasebet, neden böyle bir şey yapsın ki? Haydi diyelim buna tenezzül etti, bunun gerçekleşeceğini kim söylüyor?
Birliğin, birleşmenin aynılık anlamına gelmediğini idrak etmek, birlik kültürü için en ölümcül halkadır. Birlik için yan yana gelen iki şey birleşir, aynılaşmaz. Hiç kimse kusura bakmasın aynılaşma, tanrının bile başarabildiği bir şey değildir. Bunun doğru olduğunu anlamak için yeryüzündeki bütün canlıların doğasına bakmak yeterlidir. Türler ve diller çeşitliliği bunun şaşmaz kanıtıdır. Evleniriz ama aynılaşamayız. Doğururuz ama dünyaya getirdiğimiz yeni insanla aynılaşamayız. Severiz, aşık oluruz, uğruna ölümü göze alırız ama bir türlü aynılaşmak mümkün olmaz. Olmuyor işte. Olamıyor.
Birliğin aynılık anlamına gelmediği bu kadar açık ve aşikarken, Kürtler neden birlikten bu kadar korkuyorlar? Birlik fikri neden onları dehşete düşürüyor? Kim ne derse desin birlik fikri Kürtlerin en büyük korkulu rüyasıdır. Birlik içinde kaybolma endişesi, bir bataklıkta yavaş yavaş ölmekten daha dayanılmaz geliyor. Birliğe bu kadar ihtiyaç duyan bir halkın, birlikten bu kadar uzak düşmesi başka da nasıl açıklanabilir?
Kürtler için birlik destedeki jokerdir, manzaranın ortasındaki karanlık lekedir, kKişisel ve toplumsal tarihlerinin muamması ve şakasıdır. Daha da ileri giderek tüm anlayış yetisini aşan bir ucubedir. Birleşerek kazanabilecekleri her şey orta yerde ve netken, mevcut dağınıklığı ve sefaleti kabullenmeleri inanılır gibi değildir.
Birliğin aynılık anlamına gelmediğini Wittgenstein felsefi soruşturmalar adlı çalışmasının 215. bendinde böyle kavramsallaştırmaya çalışıyordu: “Ama en azından aynı, aynı değil midir? Bir şeyin kendisiyle aynılığı, bize aynılık için şaşmaz bir paradigma sağlar gibi görünmektedir. Şunu demek istiyorum; ‘Burada çeşitli yorumlar olamaz artık. Karşısındaki şeyi gören biri, aynılığı da görür.’ Yani iki şey, bir şey gibiyse, aynı mıdır? Ve bana bir şeyin gösterdiğini, iki şeyin söz konusu olduğu duruma nasıl uygularım ki?”
Aynılık kapsam ve öz itibariyle tekliği ima eder. İki şey aynı olmaz. Bir şeyin gösterdiğini iki şey söz konusu olduğunda, aynısını gösteremez. İki şey, her şeyden önce tek şeye indirgenemez. Aynılık, manasında bu boş bir çabadır. Eğer Wittgenstein’i doğru anlamak söz konusuysa, aynılık kendisinden başka bir şey ifade etmez ve iki şeyden de birbirlerinden ayrı oldukları için dehşete düşmemiz gerekmez.
Birlik bir ilişki biçimidir. Formel bir şeydir ve Katolik nikahında iddia edildiği gibi ebedi değildir. Her ilişki binlerce biçime yatkındır ve doğası gereği de binlerce biçim alabilir. Geçici olabildiği gibi, azıcık olasılık dahilinde kalıcı da olabiliyor. Ama asla aynılığı içermiyor.
Tuhaf olan şu: Ulusal talepler, adı üstünde bir ulusun talepleridir ve bütün ulusal bileşenleri içermek zorundadır. Ulus kendi içinde zengin ve çoğulcu dinamik demektir. Ulusun temsili, nihayet bu dinamiklerin temsili anlamına gelir ki bu da söz konusu dinamiklerin kendine uygun formalar bulup birleşmeleri anlamına gelir. Ulus birleşmeden, uluslaşamaz.
Ulus birleşmeden siyasallaşamaz. Ulus birleşmeden itibar kazanmaz. Ulus birleşmeden ciddiye alınamaz. Ulus birleşmeden partner bulamaz. Ulus birleşmeden ulusal taleplerde bulunamaz. Ulus birleşmeden hukuk üretemez.
Birleşmek demek içten içe erimek demek değildir. Korkmayın birlik kimseyi aşındırmaz. Birlik kimseyi aynılaştırmaz. Ne münasebet, neden böyle bir şey yapsın ki? Haydi diyelim buna tenezzül etti, bunun gerçekleşeceğini kim söylüyor? Birliğin eritme gücü yok.
Birlik en basit ifade ile dünyevi çıkarlar için geçici olarak yan yana oturabilme yeteneğidir. Hepsi bu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.