Büyük Ortadoğu Projesi Basit Bir Olay Değil
Kimler Niçin Bu Ortamı Hazırladı:
Senaryo:ı. İkiz Kulelerin vurulması.
Tarih 11 Eylül 2001salı günü. New York Manhattan’da.Dünya Ticaret Merkezi, diğer adıyla İkiz Kule’lerin yolcu uçaklarıyla füze gibi vurulması tesadüfi bir olay değil. İkiz Kulelerin vurulmasında 2974 kişi öldü. İkiz Kulelerin vurulduğu gün niçin, Dünya Ticaret merkezinde, Yahudi iş adamlarının bulunmaması insanların dikkatini çekiyor.
Senaryo: ıı. Arap Baharı
17 Aralık 2010 tarihinde Tunus’ta bir gencin kendini yakmasının ardından tüm Tunus halkının giriştiği eylemlerle beraber Arap dünyasına gelen bunalım dönemidir. Yapılan protesto sonucu birçok Arap ülkesi,Tunus’tan etkilenerek özgürlük için savaş başlattılar. Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Ürdün ve Yemen gibi ülkeler Arap Baharından etkilenen ülkeler oldu.
Bilindiği üzere Araplar arasında büyük petrol rafinelerini elinde bulunduran belli aileler zenginlik içinde yaşamaktır. Acaba bütün Arap milletleri zengin mi? Tabi ki hayır, bir kısmı yani büyük ticaret erbapları veya soylu aileler zenginlik içinde yaşarken diğer Araplar sefalet içinde yaşıyorlardı.
Senaryo: ııı. Üzerinde Arap harfleri ile yazılı siyah bayraklılar DAİŞ’in doğuşu ve yükselişi
"Warrick; Zerkavi'nin içki âlemi yapılan Ürdün sokaklarından çıkıp nasıl dünyanın en acımasız cihatçılarından biri haline geldiğini kayıt altına alıyor. IŞİD militanlarının, ideolojilerinden infaz videolarına, tutsaklarına ve giydikleri tulumların rengine kadar tüm eylem ve sembolleri 2006'da öldürülen Zerkavi'ye ne derece borçlu olduklarını ortaya koyuyor. IŞİD militanları, Warrick'in kaynaklarından birinin söylediği gibi, Zerkavi'nin çocuklarıdır."
Senaryo:ıv. DAİŞ’in Musul işgali
1500 kişilik DAİŞ’in terör örgütü 10 Haziran 2014’te Irak’ın ikinci büyük kenti olan Musul şehrini ele geçirdi. Musul da bulunan, Irak askerleri her türlü silah ve cephaneye sahip oldukları halde, tek kurşun atmadan Musul şehrini, DAİŞ çetelerine teslim ettiler. Ordu da görevli olan subaylar resmi üniformalarını çıkararak sivil giysilerini giyerek kaçtılar. Komutansız kalan askerler, DAİŞ çetelerine savaşmadan teslim oldular. DAİŞ çeteleri hiç bir direnişle karşılaşmadan, Musul da bulunan bütün silahlar ve cephaneliklere el koydular. DAİŞ ise bu silahları ele geçirerek Musul’u örgütün geçilmez kalesi haline getirdi.
Irak’ın kuzeyinde bulunan Musul kenti, Türkiye ve Suriye sınırına yakın olması, aynı zamanda Türkiye için stratejik bir konuma sahip. Musul aynı zamanda petrol zengini Ninova eyaletinin başkenti durumunda ve bir buçuk milyon nüfusuyla Irak’ın en büyük ikinci kenti. Musul dan kaçan subayların kaçması ve başıboş kalan askerlerin savaşmadan DAİŞ çetelerine teslim olması sonucunda on binlerce Musullu, Erbil’e kaçarak Kürtlere sığınmaları oldu.
Sünniler kentin çoğunluğunu oluşturuyor. Petrol zengini Musul’da Kürtler, Türkmenler ve Şiilerin yanı sıra Hıristiyanlar da bulunuyor.
Kentte kalan Hıristiyanlar din değiştirme veya IŞİD’e haraç verme baskısı nedeniyle göç etmek zorunda kaldılar. Geriye kalan büyük çoğunluk Sünni Araplardan oluştu.
Suriye ve Irak’ın bir bölümü üzerinde hükümdarlığını kuran DAİŞ terör örgütü, 29 Haziran 2014’te Musul’da halifelik ilan etti.
Videolara yansıyan bu görüntülerde DAİŞ’in lideri olduğunu söyleyen Ebu Bekir El Bağdadi Musul’daki bir camide diyor bundan sonra şeriat kanunları geçerlidir.
DAİŞ, Temmuz 2014’de Şii türbelerini ve kutsal mekanları hedef aldı. Terör örgütü militanları Yunus peygamberin türbesinin bulunduğu cami ve Hz. Adem’in üçüncü çocuğu olduğu belirtilen Şit’in türbesini dinamitle havaya uçurdu.
DAİŞ çeteleri, Irak’ta bu vahşeti insanlara karşı uygularken, Irak Başbakan’ı Nuri el Maliki niçin sivil giysileri giyip kaçan subaylar hakkında soruşturma açmadı. O günlerde Başbakan Nuri el Maliki’nin düşüncesi ne idi. Bu düşündürücüdür. Kürtlere karşı, Nuri el Maliki, acaba DAİŞ çeteleriyle bir antlaşması var midi? Çok iyi biliniyor ki Nuri el Maliki halen düşman gözüyle Kürtlere bakıyor. Merhaba diyen herkese, Kürtlerin inanmaması gerekiyor. Musul işgalinden sonar, DAİŞ çeteleri yönünü Bağdat’a çevirdiler. DAİŞ çeteleriyle Bağdat şehri arasında elli kilometrelik bir mesafe kalmıştı. Aniden, Bağdat’tan geri dönen DAİŞ çeteleri Güney Kürdistan’ın başkenti olan Erbil’e doğru yöneldiler. Irak’ta, DAİŞ çeteleri, Kürtlere karşı savaşamayacağını anlayınca, Arapların yaşadığı bölgelere doğru ilerlemeye başladılar.
1932 yılında bağımsızlığını alan 82 yıllık Irak devleti, DAİŞ çetelerine karşı hiç bir cephede başarılı olamadı. Irak ordusunun savaşamayacağını anlayan DAİŞ çeteleri hiç zorlanmadan,Irak’ta Arap topraklarının bir bölümünü işgal ettiler.
Savaş bitmedi, Suriye’ye sıçradı. Savaşın Suriye’ye sıçraması, Rusların 500 yıllık hayalının kapısını araladı. 1556 yılında Paris’te yapılan toplantıda, Almanların verdikleri destekle, Ruslar sıcak denizlere indiler. Kısa bir sure sonra İngilizlerin girişimiyle altı ay dolmadan Londra da yapılan ikinci toplantıda, Ruslar sıcak denizlerden çekilerek soğuk denizlerde hapis edildiler.
Büyük Ortadoğu Projesi aşamalı olarak ilerliyor. Irak’ta ve Suriye de, ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri ve Rusya istedikleri zaman DAİŞ çetelerine karşı savaş uçaklarıyla, DAİŞ hedeflerini bombalıyorlar. Rusların, Suriye topraklarında askeri üsler kurması ve Lazki de deniz üssü kurması, Rusların mumla aradıkları fırsatı en iyi şekilde değerlendiriyor. Bundan sonra hiç bir kuvvet, Rusları sıcak denizlerden çıkaramaz.
ABD kademeli olarak, Ortadoğu’da, istedikleri ülkede istediği yerde askeri üsler kurmuşlar ve kurmaya devam ediyorlar. ABD,İran’a ambargo koyduğu gibi, İran’la ticari ilişkileri olan ülkelerin de, İran’a karşı ABD’nin yanında yer almasını istiyor. İran’la ticari ilişkilerini devam etmek isteyen ülkelere ve o ülkelerin şirketlerine de ambargo koyacağını açıkladı. Fransa Total petrol şirketi, İran da çalışmalarını durdurdu. Fransa (Renault)otomobil şirketi, İran’daki fabrikasına kilit vurdu. Alman (Mercedes) otomobil şirketi de İran’daki şirketini kapattı.
Henüz Büyük Ortadoğu Projesi tamamlanmamış. Yakında tamamlanacağını tahmin ediyorum. Rusya sıcak denizlere inmekle istediği hedefe ulaştı. Rusların petrol ve doğalgaza ihtiyaçları olmadığı gibi, petrol ve doğalgazı dış ülkelere ihraç ederek dolar kazanıyor.
ABD ve Batılı ülkeler, Ortadoğu da geri kalmış ülkelerin yeraltı zenginliklerini sonuna kadar talan etme hesabını yapıyor ve başarılı olacağına da inanıyorum.
ABD ve Rusya, Ortadoğu’daki zenginlik kaynakları için birbirileriyle savaşı göze alamıyorlar. Ortadoğu’daki ganimetleri paylaşmak için, ABD ve Rusya çoktan anlaşmışlar.
Soğuk savaş dönemiydi. Kesin tarihini iyi hatırlayamıyorum. Aklımda kaldığına göre elli yıl civarında olması lazım. Birleşmiş Milletler toplantısında Rusya Devlet Başkanı, ABD’nin Devlet Başkanına dedi dünyanın babasısınız. ABD Devlet Başkanı da Rusya Devlet Başkanına dedi sizde dünyanın dedesisiniz. O yıllarda buna benzer cümleleri bir gazette de okudum. Hangi gazette olduğunu da hatırlamıyorum. O günkü gençlik yıllarımda, ABD ve Rusya’nin dünyayı paylaştıklarını fark ettim.
Dünyadaki dengeyi sağlamak için üçüncü bir kuvvete ihtiyaç var. Bugünlere geldik halen üçüncü kuvvet oluşmadı. Matematikte bir kural var. Üç ayaklı tabura dört ayaklı sandalyeden soğlam duruyor. Üç ayaklı taburadan bir düzlem geçiyor. Dört ayaklı sandalyeden birden fazla düzlem geçiyor.
Bugünlerde bazı siyasetçiler ve bazı stratejisyanlar diyorlar Üçüncü Dünya Savaşı, Ortadoğu da çıkacak. Buna da inanmiyorum. Bana gore Rusya Devlet Başkanı Vilademir Putin ile ABD Devlet Başkanın Donald Trup birbirileriyle adata meydan okuyorlar. Bana göre bu bir bülüftür. Bu iki devlet savaşacaklarına veye Üçüncü Dünya Savaşını çıkarackların da inanmiyorum.
Ancak önümüzdeki yüz yıl içinde dünyada su savaşları çıkacağına kesin olarak inanıyorum. Su savaşı, petrol savaşından daha çok büyük can kaybına sebep olacak. Kaç yüz milyon insanın öleceği kesin olarak tahmin etmek çok zor görünmüyor.
20 Ağustos 2018 günü İran, Avrupa’ya 2015 tarihli nükleer anlaşmayı kurtarma çabalarını hızlandırma çağrısında bulundu.
Ancak anlaşmanın tarafı olan Avrupa Birliği (AB) üyeleri İngiltere, Fransa ve Almanya’nın yanısıra Çin ve Rusya anlaşmanın çökmesini önleme çabalarında zorlanıyor. Çünkü Washington, Tahran’la iş yapan her bütün şirketlerin Amerika’yla iş yapmasının yasaklanacağını açıklamıştı.
Amerika'nın Sesi radyosında yer alan habere göre, İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasemi devlet televizyonundan da yayınlanan basın toplantısında, “Avrupalılar ve diğer imzacılar anlaşmayı kurtarmaya çalışıyor. Ancak süreç yavaş ilerliyor. Hızlandırılmalı. İran, Amerika’nın yeni yaptırımlarının üstesinden gelmek için öncelikle kendi kapasitesine güveniyor” dedi.
Avrupa ülkeleri İran’ın anlaşmada kalmaya ikna etmek için yeterli miktarda ekonomik fayda görmesini sağlamaya uğraşıyor.
Washington, Ağustos’ta İran’a yönelik yaptırımların ilk dilimini tekrar yürürlüğe koymuştu.
Son olarak İran Petrol Bakanı Bijan Zanganeh, Fransız petrol devi Total’in İran’dan resmen çekildiğini açıklamıştı. Bakan açıklamasında şirketin, açık denizdeki Güney Pars adlı geniş doğalgaz sahasını geliştirmeye yönelik 5 milyar dolarlık, 20 yıllık anlaşmayı Amerika’nın tekrar yürürlüğe koyduğu yaptırımlar nedeniyle iptal ettiğini söyledi.
2017 tarihli proje İran’la 2015 yılındaki nükleer anlaşmadan sonra imzalanan ilk büyük çaplı doğal gaz anlaşmasıydı. Dünyanın en büyük doğal gaz sahası olan Güney Pars, İran ve Katar tarafından paylaşılıyor.