Cemal Özçelik'in "Göbekli Tepe" kitapları üzerine - Erdoğan Yalgın*
.
Erdoğan Yalgın
Kitap güzelleştirir
Cemal Özçelik: ”Göbekli Tepe - Öteki Dünyaya Açılan Kapının Şifreleri -l” ve ”Göbekli Tepe - Kozmik Doğuş, Kutsal Evlilik ve Ölümden Dirilişe -2” 2020
Baraj suları-göletleri altında bilerek bırakılan, yok edilen Mezopotamya’nın yer altı zenginlikleri; bütün kötülüklere rağmen, yerli ve yabancı arkeologlar tarafından yine de gün yüzüne çıkarılmaya devam ediliyor.
Neolitik Çağdan yani MÖ.12 binlerden süzülüp gelen Urfa’daki Göbekli Tepe/Gire Mirazan, Batman’daki Hasankeyf, Urfa/Hilvan’daki Nevala Cori, Mardin’deki Tarla/Girê Çemka, Bismil’deki Halan Çemi (Halan Çayı), Ergani’deki Çayönü Tepesi/Girê Berçem, Dersim-Çemişgezek’teki Sakyol ve bunlara benzer daha nice antik tarihin yerleşim birimlerini sıralayabiliriz. Zira bu coğrafya, antik halklara ev sahipliği yapmış kadim bir coğrafyadır.
Bu alanlarda yapılan kazılar sonucunda yer yüzüne çıkarılan, yer altı hazineleri antik halklardan günümüze bakiye kalan otokton Kürt aşiretlerinin merkezi coğrafyasına aittir. Tarihsel kaynaklarda Diçle-Fırat arası “Yukarı Mezopotamya“ yada Torosların Güneyinde Zağros Dağlarının batısında yer alan kısmi “Verimli-Mümbit Hilâl“ coğrafyası, adeta Uygarlık tarihinin açık hava medeniyetini oluşturmaktadır. Bu kült mekanları, insanlığın çağımızdaki gelişimine renkli fragmanlar sunmaktadır. Bu renkli sunumları, bizlere yaşatanlardan birisi de Mardinli Arkeolog Cemal Özçelik’tir.
Hep beraber hatırlayalım! Ne demişti bizim “yürek işçi” Ahmet Arif’imiz: ”Beşikler vermişim Nuh’a. Salıncaklar, hamaklar. Havva Anan dünkü çocuk sayılır…” Evet açığa çıkarılan arkeolojik bulgular, bölgedeki mitolojileri, dinleri, dilleri, kültürel değerleri vs. derinden etkilemiştir.
Kim ne derse desin! Vallahi de, Billahi de, Tillahi de; Ahmet Arif haklı çıktı. Göbekli Tepe yok mu, şu Göbekli Tepe! Tıpkı Cemal Özçelik’in de dediği gibi; adeta ”Öteki Dünyaya Açılan Kapının Şifreleri” ni gözlerimizin önüne sermekte. O da yetmez! Bu Göbekli Tepe; “Kozmik Doğuş’tan, Kutsal Evliliğe ve oradan da “Ölümden Dirilişe” olan o ince yollarda, yormadan yürütmeye hala devam ediyor bizleri. Sakın yorulmayın! Çünkü Cemal Özçelik; Göbekli Tepe hakkındaki bütün bilinmezlikleri, sinsice çarptırılmış hakikatleri, yine bu topraklarda aramış ve kendine özgü bir dille, ilgili görsellerle bizler için deşifre etmiş. Öyle ki, kozmik dünyayı, bizler için anlaşılır kılmış. O, ne güzel bir İnsanmış!
Kapsamlı iki ciltlik bu kitaplarıyla Özçelik; Ülkesinden kopup-gelmiş, İsviçre’nin Bern kentinde Arkeoloji, Etnoloji ve Yeni Doğu Filolojisi okumuş. Toprağına aşık bir bilim insanı. Kısaca şöyle özetliyor, Göbekli Tepe Xerabreşk’le alakalı elde ettiği bulguları.
“Göbekli Tepe'nin gerek mimaride gerekse de sembollerde dışa vuran kompleks yapısı onun dar bölgesel bir oluşum olmadığına da işaret etmektedir. Görünen o ki binlerce yıllık süre zarfında geniş bir coğrafyada yaşayan değişik toplumlar vasıtasıyla birbirlerinden kültürel inançsal alışverişte bulunan çok renkli kültürler yumağının bir ürünü ve sentezleşmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. (…) Buraları sadece ibadetlerin yapıldığı yerler değil; aynı inanca sahip olup bir birlerinden uzak oturan insan topluluklarının yılın belli dönemlerinde toplanmalarını da sağlayan bir çeşit hac ziyaretinin yapıldığı yerlerdi aynı zamanda.”
Kim derdi ki; Harran’da 12 bin yıl öncesinde o “unutmakla nisyan olan İnsan;” üstün aklıyla kendisini, çağımız dünyasında bizlere hatırlatacak ve doğru bildiğimiz bazı yanlışları zihnimizde kurcalayacak? Bazılarımızı da rahatsız edecek?
Kim derdi ki; Urfa'ya 18 kilometre mesafede yer alan Kürtçe adıyla Girê Mirazan/Dilek Tepesi, Xerabreşk/ Xirapreşk (Örencik) köyü yakınlarında inşa edilen, arkaik kutsal tapınak mimarileri günümüz dünyasına renkli bir ışık tutacak?
Uygarlığın yeniden doğuşunu, bizlere hatırlatan Xerabreşk; yalnız bizleri değil, aslında tüm Dünyayı kendisine hapsetmeyi başardı.
İnanın, anlatmakla bitmez! Cemal Özçelik sadece bu alanda var olan boşluğu doldurmadı. Bir de genel anlamda Alevi toplumu, özelde ise Réya Heqi İnancı bağlamında Göbekli Tepenin ve bölge arkeolojisinin önemini bizlere sundu. Lakin Özçelik; birinci kitapta (180-190 sayfalar); Réya Heqi İnancının, arkeolojiyle olan arketip bağları hakkında öznel bilgiler vermekte. Devriye, Huma ve Pir kavramlarını, Aryen halklarının öteki dünya inanışını, Ruhun yolculuğunu, Cennet-Cehennem inancını ve daha bir çok batıni bilgilerin saklı olduğu küplerin kapağını aralamakta. Hiyografik nakışlarla, Réya Heqi inancındaki köksel donelere ışık tutmakta. Her iki kitabında, bir bütün olarak adeta Hak Yol-Alelevilik inancının arkeolojisini bizlere sunmakta.
Hak Yol-Alevilik tarihini, sadece İslamiyet’le ele alan dostlarımızın; özellikle Cemal Özçelik’in bu çalışmalarını, mutlaka gözden geçirmelerini öneririm. Hatırlatmalıyım; "Ölümden dirilişe" yi, unutmayın lütfen! Zira bu demler, tam da kitapla güzelleşme zamanıdır derim! Siz ne dersiniz?
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.