PKK ile bağlantılı olduğu ve İBB’ye eleman yerleştirdiği iddiasıyla Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğine (DİAYDER) yönelik hazırlanan ve 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede bazı Kürtçe kelimler PKK tarafından kullanıldığı iddiasıyla “suç” gerekçesi olarak gösterildi.

İddianamede bazı Kürtçe kelimelerin Kürtler arasında yangın olarak kullanılmadığı, bu kelimelerin PKK tarafından benimsendiği, din adamlarının da hutbelerinde bu kelimeleri kullanarak “örgütle bağlantılı” olduklarını gösterdiği varsayıldı.

Söz konusu kelimler arasında “civak, bawermend, jiyan, rûmet, rojhilat, aşitî ve hêja” gibi kelimeler yer alıyor.

İddianamede, sanıklar arasında yer alan Mehmet Emin Aslan’ın sunduğu hutbeye dikkat çekilerek şu ifadeler yer aldı:

“Mehmet Emin Aslan’ın verdiği hutbe içerisinde ülkemizde kullanılan Kurmanci lehçesi içinde bulunmayan, yöre halkı tarafından kullanılmayan, sonradan PKK/KCK terör örgütü tarafından kullanılıp benimsenen civak (topluluk cemaat) bawermend (inananlar), heja (değerli, yaşam (Jiyan) hember (karşı), rümet (değerli), parastın (savunma), armanç (amaç), navent (orta) taybet (özel) astengi (sıkıntı), aşıti (sulh adalet), ol (din), cüda (ayrı), davi (son), wekhavi (benzerlik eşitlik) bersıw (cevap) ve rojhilat (doğu) Kürtçe terminoloji kelimelerini kullandığı…”

İddianameye sosyal medyada tepki gösterildi. İstanbul Kürt Enstitisü tarafından Kürtçe’nin Kurmanci ve Zazaki lehçelerinde tweetler atılarak Kürtçe’ye sahip çıkılması çağrısı yapıldı.

Enstitünün Twitter hesabından, iddianamede sözü edilen kelimler kullanılarak,  “Bu yok saymaya/inkara cevabımız Kürtçe okumak, yazmak ve konuşmak olmalıdır; dilbilimsel eserlerin genişletilmesi ve genişletilmesine izin verin” mesajı paylaşıldı.