"Çözümün 3 tarafı vardır"

"Çözümün 3 tarafı vardır"

Çözümün 3 tarafı vardır. Tüm Kürd partileri, Türk Devleti ve uluslararası garantörler.

A+A-

Azad Celikanî

 Şırnak, Yüksekova gibi kentlerde sokağa çıkma yasakları, çatışma ve operasyonlar sürdürülürken, diğer yandan ölüm haberleri de gelmeye devam ediyor. Sivil toplum kuruluşlarının hazırladıkları raporlarda 2 bine yakın insanın yaşanan çatışmalar sonucu hayatını kaybettiğini, 1,5 milyon insanın bu savaştan etkilendiği görülüyor.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, çözüm sürecine ilişkin olarak, "Halkın Çözüm Süreci’nden beklediği şey, silahların tümüyle terk edilmesi. Böyle bir şey olursa, 2013 Mayıs’ına dönülürse, o zamanki gibi PKK tüm silahlı unsurları Türkiye dışına çıkarıp ülke içinde tek bir silahlı unsur kalmazsa, her şey konuşulabilir" dedi. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davutoğlu’nun yeniden müzakerelerin başlaması sinyalini veren bu söylemlerine karşı “savaşa devam” mesajı verdi: "Operasyonların başladığı temmuz ayından bu yana 153 polisimizi şehit verdik. Ya baş eğeceksiniz ya baş vereceksiniz. Bu vatanda kimseye operasyon yaptırmayız.”

Erdoğan ve Davutoğlu’nun zıt söylemlerini, yaşanan çatışmalı süreci, Kürd sorununun kalıcı çözümü konusunu ve Davutoğlu’nun “PKK, Erbil’i tehdit ederse bunu kendimize yönelmiş sayarız” şeklindeki sözlerini ana akım Kürd siyasi hareketi dışındaki Kürd partileri BasHaber’e değerlendirdi. 

PAK: Çözüm değil, çatışmasızlık sürecidir

Partiya Azadiya Kurdistan (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik, hiçbir zaman gerçek anlamda Çözüm Süreci’ne geçilmediğini ifade ederek, PKK ile devlet arasında 3 yıl süren görüşmelerin, çatışmasızlık olduğunu dile getirerek, şöyle dedi: “Kan dökülmemesi anlamında olumluydu. Ama Kürd ve Kürdistan sorununun çözümü anlamında herhangi bir süreç yaşanmamıştır. Çatışmaların tekrar durdurulması elbette ki en temel talebimizdir ve mümkündür. Çözümün 3 tarafı vardır. Tüm Kürd partileri, Türk Devleti ve uluslararası garantörler. Gerçek anlamda bir çözüm sürecinin başlaması için çatışmalara son verilmesi ve bu 3 bileşenin muhatap olacağı, Kürd ve Kürdistan sorununun çözümü için kısa, orta ve uzun vadeli programların temel alındığı bir konseptte anlaşma sağlanması gerekir.”

Devletin çözümü ölüm, yıkım ve şiddette değil siyasetle ve diyalogda bulması gerektiğini ifade eden Mustafa Özçelik, “PKK’nin de şiddetin bugün Kürdlere zarar verdiğini görmesi gerekir” dedi. Erdoğan’ın söylemlerini devlette egemen olma anlayışını yansıttığını dile getiren Özçelik şu ifadeleri kullandı: “Davutoğlu’nun bu konudaki vurguları, Erdoğan’ın balans ayarı ile esas mecrasına akıyor. Bunun çok derin bir ayrılık olmadığı da açıktır.”

Davutoğlu’nun “PKK Erbil’i tehdit ederse bunu kendimize sayarız” sözlerini de değerlendiren Özçelik, Davutoğlu’nun bu söyleminin söylendiği anlamda ‘Erbil’i koruma’ amacından çok, Kürdler arası güvensizliği derinleştirme amacını taşıdığı tartışma götürmez. Türk Devleti’nin ‘Kuzey Suriye’de, Kuzey Irak’taki gibi sürecin yaşanmasını kabul edemeyiz’ yaklaşımı aslında KBY’deki federe devlet gerçekliğini de hazmedemediklerinin ifadesidir. KBY yönetiminin ‘kardeş kavgaları’ ve bölge devletlerinin fesat siyasetleri konusunda derin bir tecrübeye sahip olduğu dikkate alındığında, Davutoğlu’nun bu söylemlerinin bir etkisinin olmayacağını tahmin edebiliriz” ifadelerini kullandı.

T-KDP: Kürdleri birbirine düşürmek istiyorlar

Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (T-KDP) Genel Başkanı Mehmet Emin Kardaş da, Çözüm Süreci’ne yeniden geri dönüleceğine inanmadığını ifade ederek, yaşanan can kayıplarına ve yıkımlara dikkat çekti: “Bu kadar insan hayatını kaybetti, şehirler harabeye çevrildi, köyler viran oldu böyle bir ortamda nasıl barış sağlanabilir ki?” Davutoğlu’nun Erbil ile ilgili sözlerini eleştiren Kardaş, “Söylenilen açıklamanın Erbil’le hiçbir ilgisi yok, bu Kürdler arasında çelişkiyi derinleştirmek ve Kürdleri birbirine düşürmek için dile getirilmiştir. Bu açıklamaya çok da önem verilmemesi gerekiyor” dedi.

Çözüm Süreci’nin hangi şartlarda yapıldığını, yapılan görüşmelerde nelerin konuşulduğu bilmediklerini ifade eden Kardaş, yine de insanların süreçten umutlu olduklarının altını çizerek, Çözüm Süreci’ne dair bugün söylenilen sözleri yorumladı: “Davutoğlu ile Erdoğan arasında ‘iyi polis kötü polis rolü’ oynanıyor. Onların arasında hiçbir fark ve çelişki yoktur. Mesele Kürdler olunca herkes ağız birliği yapmışçasına bir oluyor. Örneklerden birisi de MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin ‘baş üstünde baş, taş üstünde taş bırakılmasın’ sözleridir.”

ÖSP: “Milli çıkar” ekseninde bütünleşiyorlar

Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek ise, devletin tepesinde Kürd ve Kürdistan meselesine dair farklı bakış açılarının olduğunu, ancak yine de egemen sistemin farklı partileri arasında Kürd meselesi konusunda birliğin olduğunu ifade etti. Çiftyürek, bu farklı ideolojik yapıların “milli çıkar” ekseninde bütünleştiklerini ifade ederek, sözü Erdoğan ve Davutoğlu’nun söylemleri arasındaki farka getirdi: “Erdoğan’la Davutoğlu arasında bir kısım fark var, o bir parça bilinçli olarak oynanıyor. İyi polis-kötü polis meselesi oynanıyor. Başbakan’ın söylemi, Erdoğan’dan çok farklı değil. Davutoğlu diyor ki, ‘PKK tüm silahlı güçleriyle sınır ötesine çıkmayı kabul ederse çözüme geri dönülür’, dolayısıyla Davutoğlu da yeni bir şey söylemiyor.”

Davutoğlu’nun Erbil çıkışıyla ilgili ise “İran’a yönelik söylenmiştir” diyen Çiftyürek, KBY’nin bağımsızlık ilanına dikkat çekerek, Türkiye’nin İran’a bir mesaj vermek istediğini söyledi.

HAK-PAR: Çözüm sürecine geri dönülmeli

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkan Yardımcısı Hasan Şeşeoğlulları, PKK’nin silahları bırakmasının kendilerinin temel taleplerinden birisi olduğunu ifade ederek, işin başından beri şiddeti öngörmeyen bir süreç yürüdü, çözüm sürecinde bir nebze de olsa bunlar sağlandı. Başbakan’ın PKK’yle ilgili söylediklerinin önemli olduğunun altını çizen Şeşeoğulları, “Çözüm sürecine bir an önce geri dönülmesini istiyoruz. Bu işler ‘PKK silah bırakmalı’ demekle olmuyor, bunun alt yapısının oluşturulması lazım” dedi. Davutoğlu ile Erdoğan arasında bir sorun olduğunun ve her ikisinin söylemlerinin birbiriyle uyuşmadığını ifade eden Şeşeoğulları, “PKK Erbil’i tehdit ederse buna önce biz karşı çıkarız” ifadelerini kullandı.

KDP-Bakur: Kürd sorunu bir şekilde çözüme ulacaktır

Kürdistan Demokratlar Partisi – Bakur (KDP-Bakur) Başkanı Sertaç Bucak ise, şuan bulunduğumuz koşullarda çözüm sürecine geri dönüşün olanaksız olduğunu ifade ederek, bu sorunun ileriki tarihlerde çözüme kavuşacağını söyledi. Zaman konusuna değinen Bucak, “Savaşan taraflar adım atarlarsa silahlar susarsa o zaman çözüm yolu açılabilir” dedi. Kürsü dokunulmazlıklarının korunması gerektiğini dile getiren Bucak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece siyasi nedenlerde değil, eğer kalkacaksa diğer tüm konularda dokunulmazlıkların kaldırılması lazım. Erbil’i tehdit etmek gibi bir şey söz konusu olursa, uluslararası koalisyon, demokratik ülkeler bu anlamda tavırlarını ortaya koyarlar. Erbil kendi kendisini müdafaa edecek güçtedir.”

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.