Ali Fikri IŞIK

Ali Fikri IŞIK

Yazarın Tüm Yazıları >

DalKurd Çok Önemlidir!

A+A-

DalKurd bir çok bakımdan çok önemli bir takım: İlkin, Kürt kimliğine yoruma kapalı bir adanmışlıkla sahip çıkıyor. İsveç  Süperettan Ligi'nde Kurdistanî bir takım olarak yarıştığını hiç saklamıyor. İkinci olarak, UEFA'ya bağlı Kürt sportif kurumları arasında, sıralamada en üstte. Eğer bu yıl süperettan şampiyonu olmayı başarırlarsa gelecek sezon İsveç süper liginde (Allsvenskan ligi) oynamaya hak kazanırlar.

Bu nitelik ve imkanlar sizin için önemli olmayabilir ama ben öyle düşünmüyorum. DalKurd Allsvenskan ligine katıldığında başarısının derecesine göre UEFA'nın düzenlediği bütün turnuvalara katılabilir. Bu ne demek? Bu şu demek; DalKurd en çok ihtiyaç duyduğumuz tanınırlık ve uluslararası meşruiyetin en değerli aktörü olur demek. Bu itibar ve meşruiyet bir partinin yıllarca çalışıp kazanmadığı saygınlığın, bir çırpıda üstelik altın tepside ayaklarımızın altına serilmesi demek.

Bu nitelikleriyle DalKurd, bütün Kürt coğrafyasında resmen ve fiilen Kürt ''Milli takımı'' statüsündedir. Kim ne derse desin, bu gerçek reel olarak değişmiyor ve rasyonel olarak da şimdilik bu uluslararası konjonktür de alternatifsizdir. Dolayısıyla dünyanın neresinde olursa olsun her futbolsever hem Kürt DalKurd'e katkı yapmak sorumluluğuyla karşı karşıya hem de DalKurd sevgisini toprağa ekilen tohum gibi etrafında hare hare büyütmek zorunda.

Bugünkü maç kazanıldı. Kazanmak elbette önemlidir ama kazanmayı sürekli tekrarlanabilir hale getirmek ondan daha da önemlidir. 2-0 lık skoru küçümsemiyorum tam tersine bu başarıdan büyük sevinç duyuyorum. Ama bu sezon boyu ileri sürdüğümüz eleştirilerin çözümleri konusunda en küçük bir iyileştirmenin yapılmadığını da söylemeliyim.

DalKurd rakip ataklarını nerede karşılayacağına dair bir kararsızlık içinde. Rakip için direnci yüksek bir hat oluşturmak ve rakibi o hattın içinde hem karşılamak hem de etkisiz hale getirmek stratejik bir oyun kararıdır. Bu önemli karar ve kararlılıktan yoksun olduğu için DalKurd'un bütün rakipleri ellerini kollarını sağlayarak ceza sahası içine kadar gelebilmektedirler. Bu kabul edilemez.

Önemli bir sorun daha, DalKurd'un oyun merkezi hem yetersiz hem de oyun merkezinin merkezi işlevi nerede oluşturacağı belirsiz. Hiç bir takımda oyun merkezi bir oyuncudan oluşmaz. Yok böyle bir şey. Rawez Lawan'ın omuzlarına yıkılan bu görev bu haliyle bir dizi sorunun gerçek sebebidir. Oyun merkezi için Lawan'ın yanı sıra Diego Montiel'in acil olarak monte edilmesi gerek. Montiel'in savunmacı nitelikleri gelişmemiş ama eğer Montiel savunma da yapmaya ikna edilirse, DalKurd oyun üstünlüğünü ele geçirmek için büyük avantaj sağlamış olur. Hem savunmada hem de hücumda yetenekli bir oyuncu, DalKurd oyununun çehresini değiştirir.

Üçlü savunmada bu kadar ısrar ediyorsa Roya, o zaman üçlü savunmayı biraz daha ileri çıkarıp Lawan ile bir blok haline getirmelidir. Üçlü savunma çok geride kaldığı için Lawan kendisine atılan topların neredeyse yarısını geriye doğru oynamak zorunda kalıyor. Geriye doğru oynamak elbette gereklidir. Prensip olarak gerinizdeki oyuncu sizden daha iyi bir oyun açısına sahip olduğu için topu ona atıp daha avantajlı bir pozisyona geçmek doğru bir oyun davranışıdır. Ama Lawan her seferinde ilk tercihini geriye doğru yapıyorsa burada ciddi bir sistem zaafı var demektir.

Bunun en büyük kanıtını bu maçta yaşadık. Maçın 11. dakikasında İmed Louati sakatlanıp kenara gelince oyun durmadı ve 15. dakikaya kadar Frej, DalKurd'e top yüzü göstermedi. Düşünsenize rakibiniz sizi tam 4 dakika baskı altına alıyor ve siz 10 kişi oynamak zorunda kalıyorsunuz. 5 Dakika futbolda büyük zaman, çünkü Messi bile 90 dakika ancak 3 dakika topla oynama şansına sahip olabiliyor. Bütün dünyada oyuncunun 90 dakika içinde topla oynama istatistiği en çok 3 dakikadır. Burada iki büyük problem var, bir tanesi defansınız orta sahanızla birlikte çok geriye çekildiği için, dönen hiç bir topu kazanamıyor ve rakip kazandığı bütün ikinci toplarla size nefes aldırmıyor. İkincisi; 10 kişi oynamanıza rağmen kenar yönetimi oyuna bir biçimde müdahale etme ihtiyacı duymuyor. İnsan bir sarı kartı göze alır , sahaya ikinci bir top atar ve oyunu durdurur.

Önemi bu kadar büyük olan bir takımın başında insan işini gerçekten bilen bir teknik adam görmek ister. Teknik adam yetersiz olduğu için oyuncuların zihni açık değil ve şarjları da tam dolu değil. Ne diyordu Claudio Raineri '' Biz şampiyonluğu iki şeyle aldık. Oyuncuların zihni açıktı ve şarjları da doluydu'' Problem şu; ya oyuncular bu sistem için ikna değiller ya da oyuncuları ikna edecek bir sistem yok ortada.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.