Dalkurd'un geleceği ne olacak? Rekani İle Söyleşi!
Ali Fikri Işık
2004 yılında kurulmasına rağmen kısa sürede üst üste elde ettiği başarılarla İsveç Allsvenskan Ligine (Süper Lig) kadar yükselen Dalkurd Kulübünün hissedarı olan Kürt asıllı Milyarder Kawa Junaid Rekani ile Yazar Ali Fikri Işık eğrisiyle doğrusunu konuştu.
Kawa Junaid Rekani İle Söyleşi!
‘’DalKurd’un gelecek vizyonunda anlaşamıyoruz’’
Önce küçük bir giriş yazısı yazmayı gerekli görüyorum; Ben Sayın Rekani’nin adını iki yıl önce DalKurd hisselerinin bir kısmını satın alırken ilk kez duydum. O günden, şu satırları yazdığım bu ana kadar, hiç yan yana gelmiş ya da gözlerimiz birbirine değmiş değil.
Ben de herkes gibi onu İsveç basınından tanıyorum. Bir Kürt girişimci olarak DalKurd hisselerini satın aldığı zaman, her Kürt yurtseveri gibi ben de hem çok sevinmiş hem de DalKurd’e ciddi bir maddi kaynak sağladığı için bu girişimi coşku ile karşılaşmıştım. Öyle sanıyorum ki bu girişim ve katkı geçen sene DalKurd’un Superettan’da şampiyon olmasında büyük rol oynamıştır. Bu sezonun başında, çağdaş kurumsallaşma adına iş başına getirilen CEO’yu da profesyonel bir davranış olarak kabul etmiş ve selamlamıştım. Nitekim, İsveç medyasında Sayın Ramazan Kızıl, CEO ve Evin Çetin’in resimlerini yan yana aynı kare içinde görünce ‘bu iş tamam, artık DalKurd Allsvenskan’ın tozunu atar’ demiştim. Ama maalesef gelişmeler bu güzel birliktelik resmini doğrulamadı ve DalKurd ligde tepe taklak devrildi. Freni patlamış kamyon gibi gidip, puan tablosunun en altına demirledi.
Lige iyi başlangıç yapamayan DalKurd’un hangi sorunların sonucu olarak bu sevimsiz hale düştüğünü herkes gibi ben de merak etmeye başladım. Kusura bakmayın ama o futbol cahili Valentiç’i kimin veya kimlerin ve hangi nedenlerle transfer ettiğini bilmek ve sorumlusundan hesap sormak için ben de can atıyorum. Valentiç’in acemi çaylak bir teknik direktör olduğu daha ilk maçlarda belli olmuştu. Bu ve benzer bir dizi sorun ve meseleleri konuşma fırsatı ancak şimdi doğdu. Hiç kuşku yok ki, bu soru ve sorunların esas muhatapları Sayın Ramazan Kızıl ve Sayın Kawa Rekani’dir.
Şimdi aşağıda okuyacağınız röportaj, DalKurd’un neden bu halde olduğunun birinci el muhatabı olanlardan sayın Rekani ile yapılan söyleşidir.
Soru;- Sayın Rekani, şimdi dolaşımda olan spekülasyonlara göre siz DalKurd’u bir İsveç takımı haline getirmek istiyormuşsunuz? DalKurd’un Kürtlük ile olan bağını zayıflatıp tipik bir İskandinav takımı haline getirmek istiyormuşsunuz? İddia bu? Bu iddialara cevabınız nedir?
Cevap;-Bu ve benzer iddiaları ben de duydum. Her şeyden önce adında Kürt sözcüğü geçen bir kurumu ben nasıl olur da onun kimliğinden uzaklaştırabilirim ki, Adı üstünde DalKurd. Bakın ben Dahok’lu bir Kürt aileden geliyorum. Ana dilim Kürtçe. Sizinle de Kürtçe bu söyleşiyi gerçekleştiriyoruz. Hemen söyleyeyim, bu iddialar toptan yalan ve uydurmadır. Bir takımı öz kimliğinden nasıl uzaklaştırıp onu başka bir hale getirebilirim ki? Tam tersine ben DalKurd’un Kürt kimliği ile dünya futbol ailesi içinde saygın bir yer edinmesini istiyorum. UEFA turnuvalarında alarengin’in her düzeyde onurluca dalgalanmasını arzuluyorum. Kürtlüğüm ile gurur duyuyorum. Ve bir Kürt takımına yapmış olduğum katkı benim için ancak onur olur. Bazı insanlar kurumların iç işleyişini profesyonel hale getirmek çabasını maalesef böyle tavırlar ile karalamaya çalışıyorlar. Benim arzu ettiğim şey çağdaş, profesyonel bir DalKurd yapılanmasıdır. Hepsi bu.
Soru;- Peki, kendinizi bu kadar net ifade etmenize rağmen, bu spekülasyonlar neden hala dolaşımda? Neden hala bu arzu ve talepleriniz olduğu gibi anlaşılmıyor? Muhataplarınız ile bir iletişim problemi mi yaşıyorsunuz? Aynı ortak dilde buluşmanın neden imkanı yok?
Cevap:-Doğrusunu söylemek gerekirse bu soruların cevabını ben de merak ediyorum. Ben her şeyi bu kadar açık açık ifade etmeye çalışıyorum ama neden bu ifadeler kendi anlamları içinde değerlendirilmiyor? Sanırım mantalitelerimiz farklı. Ben açıkça profesyonel, şeffaf bir kurumlaşma istiyorum. Karşı taraf galiba aile şirketinde ısrar ediyor. Galiba dememe bakmayın. Sorunun özü aslında burada yatıyor. İsveç yasaları bir kulübün yüzde 49’unu almaya izin veriyor. Dolaysıyla çok arzu etseniz bile İsveç’te bir kulübü tamamen satın alamazsınız. Biz şimdi DalKurd hisselerinin ancak yüzde 49’unu kontrol edebiliyoruz. Geriye kalan yüzde 51’lik hisse Sayın Ramazan Kızıl ve diğer iki arkadaşın kontrolünde. Aslında diğer iki arkadaştan söz ettiğime bakmayın. Bütün Hisseleri Ramazan Kızıl Kontrol ediyor. Yaptığımız bütün toplantılarda diğer iki hissedar bugüne kadar hiçbir konuda hiçbir şekilde görüş beyanında bulunmadılar. Ramazan Kızıl söyler, onlar da bunu kabul ederler.
Soru;- Bana şunu mu demek istiyorsunuz? Aslında Anonim şirkette iki muhatap var. Siz ve Sayın Kızıl mı?
Cevap; Aynen öyle. Resmiyeti ve resmi prosedürü bir kenara bırakırsak pratikte biz iki kişiyiz ve anlaşamıyoruz.
Soru;- Peki hemen anlaşmazlık noktalarına gelelim? Size göre en temel olarak hangi meselelerde anlaşamıyorsunuz?
Cevap;- Ortak bir karar ile Sayın Ramazan Kızıl’ın tanıdığı bir CEO’yu işbaşına getirdik. Mikael Ahlerup daha önce İsveç’in en büyük kulüplerinden biri olan AIK FF’nin CEO’suydu. Kendini kanıtlamış bir yönetici. İşte ne olduysa bundan sonra başladı. Daha doğrusu aramızda var olan gerginlik bundan sonra gizlenemez hale geldi. İşbaşına getirdiğimiz CEO haliyle kendi alt kadrolarıyla çalışmak istedi. Bu onun doğal hakkıydı. Biz ondan başarı bekliyorduk, o da başarının ancak kendi kadrosuyla çalışma imkanı bulursa vaat edebileceği bir şey olduğunu söyledi.
Soru;- Esasında meselenin bam teline geldik galiba. Sorunun kaynağı budur diyebilir miyiz?
Cevap; Evet, budur diyebiliriz.
Soru:- Peki, CEO hangi pozisyonlarda değişiklik yapmak istiyordu?
Cevap:- CEO daha iyi bir sportif direktör, daha iyi bir basın ve tanıtım uzmanı ile çalışmak istedi.
Soru;- Ama bu özellikle Adil Kızıl’ın görevden alınması demektir. Sayın Ramazan Kızıl’ın bunu kabul edeceğini hiç sanmıyorum?
Cevap;- Evet nitekim de öyle oldu ve ipler kopma noktasına geldi. Ben Adil Kızıl’ın kulüple ilişkisinin kesilmesini önermiyorum. Hayır, önerdiğim bu değil, Adil Kızıl DalKurd içinde pekala başka bir pozisyonda da görevlendirilebilir. Bakın, benim niyetim şudur. Ben bu sezon DalKurd’un kümeden düşmesini istemiyorum. Gelecek sezonda orta sıralarda yer almasının bence sakıncası yok ama üçüncü senenin sonunda herkes gibi ben de ciddi başarılar bekliyorum. Bunu yapacak finansman gücümüz var. İsveç’in en iyi teknik direktörleri ile sözleşme imzalayabiliriz. En deneyimli sportif direktörünü işbaşına getirebiliriz ve en iyi oyuncuları DalKurd havuzunda biriktirebiliriz. Bütün bunlar mümkün. Bütün bunlara yapacak güç ve irademiz var.
Soru;- Peki teklifiniz nedir? Sayın Ramazan Kızıl ve DalKurd’e emeği geçen insanlar size bu kulübü neden bıraksınlar?
Cevap,- Ben kulübü bana bıraksınlar demiyorum. Benim böyle bir talebim yok. Benim talebim gelecek vizyonunun önünü açmalarıdır. Benim Ramazan Kızıl’ın yetki ve pozisyonu ile hiçbir problemim yoktur.
Soru; - Bildiğiniz gibi Ramazan Kızıl bu takımı yoktan var etti. 14 yıl boyunca bu takıma her şeyini verdi. Deyim uygunsa bugün DalKurd Allsvenskan’da yer alıyorsa bu Sayın Kızıl’ın gayretleri ve inatçı kişiliği sayesindedir.
Cevap;- Elbette söyledikleriniz doğrudur. Ben geçmişi eleştirmiyorum. Ben geleceği inşa edelim diyorum. Bakın hiç kimsenin emeğinde gözüm yok. Herkesin emeğinin hakkını vermek ve onları onore etmek isterim. Yeter ki açık ve şeffaf bir çözüm planı önüme konsun. Her şeyin bir bedelinin olduğunu biliyorum ve bu bedelleri de ödemeye hazırım. Yeter ki araya birileri girsin ve bu çözümün garantörü olsun.
Soru;- Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı? Eklemek istediğiniz?
Cevap.; Hayır söylemem gereken her şeyi şimdilik söyledim. Her şey DalKurd’un geleceği ve başarısı için. Her şey Kürt bayrağını dünyanın her yerinde dalgalandırmak için. Çok teşekkür ediyorum.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.