Ali Fikri IŞIK

Ali Fikri IŞIK

Yazarın Tüm Yazıları >

DalKurd'un Gelecek Vizyonu ve CEO Mikael Ahlerup(1)

A+A-

Değişim projeleri, yenilenme ve reform yapma arzusunu gündemine taşıyan insanların, tam da bu kavramdan söz ettiklerinde aklıma hep ABD’li Generalin Afganistan’da yaşadıkları gelir. Dalkurd için planlanan yenilenme projesinin ayrıntılarına girmeden önce eğer izin verirseniz, size bu hikâyeyi anlatmak isterim. Bildiğiniz gibi 11 Eylül olaylarından sonra ABD iki ülkeyi bu büyük terör dalgasından sorumlu tutarak işgal etmeye karar verdi. ABD ordusunun bir bölümü Afganistan’da Usame Bin Ladin avına çıkarken, diğer bölümü Irak’ın işgal edilmesi planlarına odaklandı.

Hikâyemizin kahramanı olan General beraberindeki askerleriyle Taliban bölgesinde bir köyü ele geçirirler ve orada karargahlarını kurmaya karar verirler. İhtiyaç duydukları askeri işlerini bitirince, General Afganlı kadınların 3 kilometre ötedeki nehirden, içmek amacıyla, içme suyunu binbir zahmetle eve taşıdıklarını görür. Hemen askerlerine bir emir verir. Köyün tam ortasında üç kuyunun açılmasını ister. Kısa sürede sondaj makinaları harekete geçer ve köyün ortasında üç adet içme suyu kuyusu açılır. Gece yarısı büyük bir patlama sesi duyulur. General dahil herkes, patlamanın olduğu yere koşar. Görülen manzaraya göre birileri gündüz açtıkları kuyuları bomba ile havaya uçurmuş. General bir taraftan bu işi yapanları bulmak için soruşturma emri verir diğer taraftan da yeni kuyuların açılması talimatını yeniler. Kuyular tekrar açılır. Ama gece yeni kuyular da bombalanır.

Köyün bütün erkeklerini bizzat General sorgular. Kadınların sorgusu için de bir gazeteci kadını görevlendirir. Erkeklerin sorgusundan bir şey çıkmaz. Kadınların sorgusunu yapan kadın gazeteci bir süre sonra çıka gelir. Generalim der ‘’ Kuyuları bombalayanlar köyün kadınlarıdır. Bana itiraf ettiler’’. General ‘’ama nasıl olur, biz onların iyiliği için bu kuyuları açtık. 3 kilometrelik yolu tepmesinler diye, yorulmasınlar diye, evlerinin önünden suyu temin etsinler diye kuyu açtık’’ der. Kadın gazeteci ‘’Komutanım, dediklerinizin hepsi doğru ve kadınlar tam bu nedenle kuyuları bombalamışlar; çünkü kadınlar diyor ki, bizim tek sosyalleşme alanımız bu nehir yoluydu. Su almak bahanesiyle ancak evimizden dört duvarın arasından çıkabiliyorduk. Erkeklerimiz başka hiçbir nedenle evden çıkmamıza izin vermiyor. Siz o kuyuları açarak bize iyilik yapmıyorsunuz tam tersine bizim nefes borumuzu kesiyorsunuz’’

Bu hikâyeden çıkaracağımız ahlaki sonuç şu ’’ Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz’’. Her yenilenme paketi ya da reform projesi kendi köklerine sıkı sıkıya bağlı olmalıdır. Yenilemeye çalıştığınız, ya da reforma tabi tuttuğunuz olgu, kendi kökleri veya kendi kimliği ya da ihtiyaç duyulan sorunların çözümü için, asli ve meşru bir zemin bulamasa, tıpkı bumerang gibi döner sahibini vurur.

Evet, bende kabul ediyorum. DalKurd’un yenilenmeye ihtiyacı var. Evet, kabul ediyorum, DalKurd’un profesyonelce yürütülecek bir reform hareketine ihtiyacı var. Bu ihtiyaç doğru ve gerekli. Ama bu ihtiyacı Züccaciye dükkanına giren fil gibi gidermeye çalışmak, kabul edilemez. Hemen en başından söylemeliyim ki, CEO Mikael Ahlerup’un DalKurd için hayata geçirmek istediği yenilenme stratejisi yanlış. Neden yanlış? Çünkü yenilenecek olan futbol kulübü Kürtlerin dişi ve tırnağıyla yenilenmeye hazır hale getirdikleri bir kulüptür. Kürtlerin kulübüdür. Saf bir İsveç kulübü değildir. Bünye Kürttür. Kürt olan bünyeyi tahrip ederek, buradan profesyonel bir İsveç kulübü çıkaramazsınız. Ayrıca yenilenme ihtiyacı duyanlar İsveçli değil ki, Kürtlerdir. Dolayısıyla yenilenme stratejisinin hedefi, yenilenecek olan Kürtler olmalıdır. İsveçliler değil. Bu strateji ya da benzer ama aynı nedenlerden hareket eden bir strateji, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, son tahlilde Kürtlerin tasfiyesi ile sonuçlanacaktır.

Şimdi, CEO Mikael Ahlerup’un bunu bilmediğini var sayamayız. Bunca tecrübeli bir adamın bu kadar acemi işi bir stratejiye bel bağlaması da düşünülemez. O zaman işin içinde bir iş var demektir. Açıkça konuşmak gerekirse benim kanaatim şudur. Mikael Ahlerup bilinçli bir strateji ile bugün yaşanılan yönetim krizine yol açtı. Sayın Kawa Junaid Rekani ve Sayın Ramazan Kızıl’ın anlatımlarından anlaşılacağı gibi DalKurd Anonim şirketi yönetim kurulu öyle sanıldığı gibi dört başı mamur toplantılar yapmamıştır. Her şeyden önce gelecek Vizyonu adı altında yönetim kurulunun da detaylarını tartışıp, sonuçlarına iştirak ettiği bir faaliyet planı yazılmamıştır. Yapılacak yenilenmelerin bütün adımlarını, yapılacak işleri ve zamanlamalarını da içeren bir takvim yönetim kurulu onayına sunulmamıştır.

Eğer Mikael Ahlerup daha başında yenilenme ve değişim için ön gördüğü profesyonelleşme planını detaylandırıp, her konu başlığını yönetim kurulu ile tartışa tartışa olgunlaştırsaydı,bu problemlerin hiçbiri olmazdı.Taraflar ya daha ilk günde ihtilafa düşer ve ayrılırlardı ya da hiçbir ciddi sorun yaşanmadan eylem planı hayata geçirilirdi. Ama Bay Mikael bu yolu denemedi. Doğru yol buydu.Doğru yöntemde buydu. Ama yapmadı.

Peki; ayrıntılandırılmamış bir yıllık eylem planını yazılı hale getirmeden ve bu yazılı hal üstünde yönetim kurulu onayı alınmadan yürütülen işler nasıl profesyonelce olabilir? Bu mantık hangi İsveç kulübü tarafından kabul edilebilir? Yoksa, İsveç’te işler, Uganda da yürütüldüğü gibi mi yürütülüyor? Bir kere bu tavır ve iş yapma biçimi CEO’nun tarafsız olmadığını kanıtlar; en azından yönetim kurulu üyelerine karşı eşit mesafede durmadığını kanıtlar.

Konunun buraya kadar olan bölümünü yeniden toparlayayım; 1- Yenilenme stratejisi yanlış 2- Orta da yönetim kurulunun üstünde tartıştığı ve onay verdiği ayrıntılı yıllık eylem planı yok. Böyle şey olmaz. Yangından mal mı kaçırılıyor? Elbette yangında mal kaçırılıyor? Çünkü bay Mikael Ahlerup’un planı başka.

Onun gördüğü ve gördüğü durumdan vazife çıkarmaya çalıştığı manzara şu; bir tarafta Dubai’ de oturan çok zengin ve parayı asla sorun yapmayan bir Kürt, diğer taraftan da canını dişine takmış ve kendi bildiğince bu kulübü yönetmeye çalışan ‘’Gundi’’bir gurup Kürt. Eh demiştir; ben bu Gundi Kürtleri devreden çıkarırsan İsveç’te kendi imparatorluğumu ilan ederim. Nasılsa biri her dediğim şeye para akıtıyor. Nasılsa finans sorunum yok. O zaman yapılacak iş yönetimde bir kriz oluşturmak. Bu da kolay, eğer Ramazan Kızıl’ın hassas noktalarına basınç uygularsam o da duygusal davranıp aşırı refleksler sergileyecek. Ben de onun hatalarını önüüne ölüm fermanı olarak koyarım. Plan bu ve bu plan adım adım hayata geçirildi. (DEVAM EDECEĞİM) Yarın yaptığı icraatları tek tek yazacağım. Bakalım icraatları gerçekten DalKurd yararına mı ve profesyonelce mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.