Davutoğlu'ndan Binali Yıldırım'a 'düşük profil' göndermesi

Davutoğlu'ndan Binali Yıldırım'a 'düşük profil' göndermesi

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, görevden alındığı günden bu yana ilk kez bir programa katıldı. Gazetecilerin sorularını yanıtladı

A+A-

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, görevden alındığı günden bu yana ilk kez bir programa katıldı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, "Benden 'düşük profilli başbakan' gibi bir şey isteniyordu. Ben kendimi bilirim, benden her şey olur da düşük profilli bir şey olmaz. En zor durumda kalsam da yapamam" dedi. Akif Beki'nin 'kukla mı demek istiyorsunuz? sorusuna ise "Hayır daha sonra da o makama gelenler olduğu için öyle demem, düşük profili de o gün öyle dendiği için söyledim" dedi.
   

Ahmet Davutoğlu RS FM’de Yavuz Oğhan'ın sunduğu ‘Bidebunuizle’ adlı programa konuk oldu. Davutoğlu, Akif Beki, Yavuz Oğhan, İsmail Saymaz’ın sorularını yanıtlıyor.

Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan kısımlar şu şekilde:

-En temel problem düşünce özgürlüğünün olmayışı.
-2017 Nisan'ı öncesinde yeni anayasa paketiyle ilgili düşüncelerimi anlatabilmek ve kaygılarımı anlatmak için TV kanallarına girişimlerde bulundum. Hiçbiri olumlu cevap veremedi.
(Marmara Üniversitesi'ndeki paneliniz iptal edildi, eşinizin paneli iptal edildi, yurtdışı temaslarınız engellendi, neden engelleniyorsunuz? Bütün bunların mağduru olarak aynı iktidarın mensubu olmaktan kendinizde de bir sorumluluk görüyorsunuz?) 

-O malum troll çetesi. Pelikan çetesi denilen çete. Bildiri denilen şeyi, benim gıyabımda imzalanan MKYK toplantısının ardından ben Varto'ya gittim. Son ziyaretimdi. Pazar günü böyle bir bildiri yayınlandı. Arkasındaki isimleri biliyorum, kimlerin finanse ettiğini biliyorum. Ellerimi açtım ve 'ben ne yaptım bu insanlara' dedim. Bu şey beni istifaya zorlamak için Alman ajanlığıyla suçluyordu.
-Bugün hala ben 3 yıl sonra ilk defa konuşuyorum. 3 yıl susmadım aslında. Cumhurbaşkanımıza, uluaşabildiğim kadar ulaştım. Partideki arkadaşlara bildirdim.
-Pelikan çetesinin bildirisi çıktığında muhteris bir grubun elde ettikleri menfaat karşılığında şahsiyet katliamı olarak değerlendirmiş ve biraz da acıyarak bakmıştım. Böylesine zelil yöntemlere başvurulduğu için. Yol ayrımında olduğumuzu hissettiğim için de başbakanlık makamını bırakmayı partinin bölünmemesi devlette kriz çıkmaması için tercih ettim.
-Muhteris bir grubun çıkarları için yayınladığını düşündüğüm paçavra, daha sonra yaşananlara baktığımızda Türkiye'nin istikrarına, Türkiye'de bir takım heveslerin ortaya çıkmasına zemin hazırladığını düşünüyorum. 1 Kasım sabahı bu ülke yeni bir ümide uyanmıştı. Ekonomide tedbirler alınacaktı. Üç ay içinde bütün sözlerimizi yerine getirmişiz. Asgari ücrete enflasyonun beş misli zam yapmışız, buna rağmen enflasyon düşüş trendine girmiş... ÜFE yılda yüzde 3.2'ydi şimdi aylık o düzeylerde.


-Türkiye'nin yüzde 50+1'e muhtaç edildiği, gizli koalisyonlara zorlandığı bir senaryonun oluşması için benim devre dışında bırakılmam gerekiyordu. Şimdi gördüğüm bu.
(Cumhurbaşkanıyla aranızda ihtilaf var mı?) Evet insanlar arasında hele hele bu düzeylere gelmiş insanların yüzde yüz anlaşması mümkün değil. Mesele bu farklılıkları nasıl yönettiğimiz. 12 Eylül anayasası ikiz kardeşin birini cumhurbaşkanı birini başbakan yapsanız bir süre sonra ihtilaf çıkartan bir anayasaydı.
-AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaşadığı diyaloğu anlatan Davutoğlu'nun ifadeleri şu şekilde: 

"Sayın Cumhurbaşkanı siz beni ısrarla siyasete davet ettiniz. Partimize kapatılma davası açıldığında ben size gelip bundan sonra mezara kadar yanınızdayım dediğim için siyasete girdim. Ben bir görevin hakkını veririm. Ben anladım ki siz gücü elinizde toplamak istiyorsunuz. Bunu yadırgamam siyasi liderler bunu isterler. 258 milletvekilimiz var başkanlık sistemini getirmemiz mümkün değil. Dolayısıyla gelin, sayın Bahçeli'yle, Kılıçdaroğlu'yla görüşelim. 1 ay içinde cumhuriyet tarihinin en kapsamlı reformunu yapıp pür parlamenter sistemine geçelim, bütün yetkileri başbakanda toplayalım. Eylül ayında da bizim kongremiz var. Ben sizin bana tevdi ettiğiniz emaneti size vereyim. Genel başkan olun. Başbakan olup bütün yetki sizde olsun. Ben de başdanışmanınız olayım. İstemezseniz de akademik hayata döneyim."

"'Sayın Cumhurbaşkanım kanaatiniz nedir?' dedim. 'Böyle devam edelim' dedi.
-(Sayın Cumhurbaşkanı kırgın size) Kırgınlığı keşfetmiş olmak güzel bir şey. Önce hepimiz karşı tarafı ne kadar kırdığımızı düşünelim. Ben kendi adıma hiç kırgın değilim.


"DÜŞÜK PROFİL"


-Başbakanmış gibi yap ama yetki kullanma, kendi il başkanını bile atayama. Bunu benden sayın cumhurbaşkanı ve MKYK'ye imza atanlar istedi. Benden 'düşük profilli başbakan' gibi bir şey isteniyordu. Ben kendimi bilirim, benden her şey olur da düşük profilli bir şey olmaz. En zor durumda kalsam da yapamam.
-(Kukla mı demek istiyorsunuz?) Hayır daha sonra da o makama gelenler olduğu için öyle demem düşük profili de o gün öyle dendiği için söyledim.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.