Dêsim bir kez daha gündemde…
Dêsim/Tunceli/Dersim
Tunceli Belediye Meclisi yaptığı toplantıda oy çokluğuyla aldığı bir kararla, 'Tunceli Belediyesi' adını 'Dersim Belediyesi' olarak değiştirdi. Hatta 'Dersim Belediyesi' ibaresiyle bir tabela da asıldı.
Doğal olarak ömrü kısa oldu. Saman alevi gibi yanıp söndü. Kamuoyunda 'Komünist Başkan' olarak bilinen Fatih Mehmet Maçoğlu, Meclis toplantısının ardından yaptığı açıklamada, 'kararı Valiliğe gönderdik, ne derse öyle hareket edeceğiz' dedikten sonra 'Dersim Belediyesi' tabelasının hangi akıbetle karşılaşacağı da belli olmuş oldu. Devletin valisi, T.C. Devleti'nin Anayasasında yer alan 'değiştirilmesi dahi teklif edilemez' maddeleri hilafına hareket edecek değildi herhalde. Beklenen oldu: Tunceli Valiliği Erzincan İdare Mahkemesi vasıtasıyla aldırdığı tedbir kararıyla 'Dersim Belediyesi' tabelasını söktürdü, tekrar Tunceli Belediyesi tabelasını astırdı.
Bu haklı ve meşru girişim süresince insanı derinden etkileyen kimi davranışla karşılaştık. Açıkçası üzüntümün nedeni Valiliğin aldırmış olduğu tedbir kararı değildir. Valilik, kendisinden bekleneni yaptı. Aynı şekilde, başta Kemalist Dernekler olmak üzere, Türk parti ve örgütlerinin 'Dersim' adına tepki göstermesi ve kullanımının yasaklanması için mahkemelere akın etmesi de beni şaşırtmadı. Buna 'Komünist Başkan'ın listesinden Belediye Başkanı seçildiği TKP de dahil. Türk kurum ve kuruluşlarında resmen görevli olan Tuncelililerin tepkisiz kalması da şaşırtıcı olmadı. CHP'nin başındaki Kemal Kılıçdaroğlu da dahil...
Bütün bu şahıs, kurum ve kuruluşlar, T.C. Anayasası'nda belirlenmiş olan resmi görüşün gönüllü savunucularıdırlar. Mensup oldukları etnik kimlik ya da siyasal kuruluş ne olursa olsun, bunları bağlayan ve kendilerinin de gönüllü olarak içselleştirdiği kavram 'Türklük' ve bunun gerektirdiği tutum ve davranışlardır. Onlar, bu nedenle, evrensel düzeyde geri bir mevzide bulunsalar da politik tutum olarak yapmaları gerekeni yapmaktadırlar.
Fakat üzücü olan, 'Tunceli Belediyesi' adını 'Dersim Belediyesi' olarak değiştiren cephedeki kafa karışıklığıdır. Kimi anlaşılır sebepler olmakta birlikte, başta 'Komünist Başkan' olmak üzere, bu kesimlerdeki tutum ve söylem, bulundukları konuma yakışmıyor. Kısaca özetlemek istiyorum:
Birincisi, Belediye Meclisi'nin aldığı karar gayet meşru ve yerindedir. Buna karşı çıkmak, sebep ne olursa olsun, gayri meşrudur. Hepimizin bildiği gibi evveliyatı 'tedip ve tenkile' atıfla 'Tunç El' olan bu kavram isim halini aldıktan sonra 'Tunç Eli' ve daha sonra da 'Tunceli'ye evrilmiştir. Bunun bilincinde olanlar bakımından bu adı sindirerek telaffuz etmek namümkündür. Haklı olarak kimilerinin belirttiği gibi 'Tunceli' ismi bizlere acılarımızı, elimizden alınan kültürümüzü, her gün biraz daha tahrip edilen doğamızı hatırlatmaktadır.
Böyle olunca insan sormadan edemiyor: 'Tunceli' adının 'Dersim' olarak değiştirilmesine oy vermeyen Meclis Üyelerinin gerekçesi nedir acaba? Doğrusu bunu öğrenmek isterim.
İkincisi ve en önemlisi, bu kararın alınmasında ve savunulmasında 'Komünist Başkan' Fatih Mehmet Maçoğlu'nun takınmış olduğu tutumdur. Teferruatını bilmiyorum. Haksızlık etmek de istemiyorum. Bu nedenle basında yer alan ve kendisi tarafından tekzip edilmeyen konuşmasını aktardıktan sonra söylemek istediğimi söylemek istiyorum.
Şöyle diyor 'Komünist Başkan' T24'te yer alan açıklamasında:
"...Toplum içinde yapmış olduğumuz çalışmalarda halkın büyük bir bölümünün talebi üzerine Dersim tabelasının asılabileceğine dair bir karar çıkmıştı. Belediye meclisine de öyle bir önerge ile başvuru yapıldı. Arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğunun kabulü sonrasında bu karar alındı ama esasen hepimiz çok iyi biliyoruz ki yerel yönetimlerde belediye meclislerinin aldığı kararların tamamı il makamına yani valilik makamına gidiyor, valilik makamı sonrasında alınan kararlar doğrultusunda hareket ediliyor. Yani valilik kararının olur ya da olmaz karından sonra aslında harekete geçiliyor".
Tercümeye gerek var mı? Bundan anlıyoruz ki 'Komünist Başkan', kendi dışında gelişen bir inisiyatifin nereye varacağını sağlayan formel bir faktör dışında hiçbir bir etkiye ve görüşe sahip değil. Karışmak istemiyor. Topu valiliğe atıyor. Dahası, bütünüyle politik olan bir meseleyi bakın nasıl sıradanlaştırıyor:
"Bugün burada Dersimspor diye bir kulüp var, Dersim diye bir gazete var, Dersim62 diye bir kulüp kuruldu ve yine bir devlet okulunun adı da Dersim. Yani bizim burada yaptığımız şey Dersim'in adını politikleştirmek değil, tersine halkın talepleri doğrultusunda o talebi yerine getirme meselesiydi ama bu kararı veren belediye başkanı ya da belediye meclisi değil. Karar, valilik makamına gönderildi, oranın kararına göre davranacağız."
Bütünüyle politik sebeplerle adı değiştirilmiş Dêsim meselesinin, adı 'Komünist' olan bir partinin Belediye Başkanı tarafından apolitikleştirilmesi anlaşılır ve maruz görülür bir tutum değil. 'Komünist Başkan'ın '...bu kararı veren belediye başkanı ya da belediye meclisi değil' demesinden bir halkın haklı talepleri karşısında devletten yana taraf olduğunu anlamış oluyoruz fakat bunula yetinmiyor, kendisine 'ortak' da icat ediyor. Acaba bu kararı alan meclis çoğunluğu bu beyana katılıyor mu?
Doğrusu öğrenmek istediğim bir diğer konu da budur.
Son olarak öğrenmek istediğim bir şey daha var: 'Komünist Başkan'dan kendi girişimini eleştiren partisine karşı bir tutum almasını beklemiyorum ve önermiyorum da çünkü aynı şeyi düşünüyorlar. Fakat şunu öğrenmek istiyorum: 'Komünist Başkan', Mahkeme tarafından kendisine tanınan bir hak olan, mahkeme nezdinde 'Dersim halkının almış olduğu kararın' gerekçesini açıklamak ve mahkemenin kararına itiraz etmek üzere savunma yapacak mı?
Bunu yaparsa bir önerim olacak: Bizim adımız 'Dersim' değil Dêsim'dir. Bir yanlışı düzeltirken lütfen bir başka yanlışa düşmeyelim. Pilê ma, waxto ke kesey kene wanê ke Dêsim. Zone ma de Dersim çino. Name Dêsim hata 1568 sono. Nejdiye 500 sarreyi ko sare ma vano Dêsim.Qeseyi peyniye: sifte na xo bivorne!
Bir halk, ancak kendisi gibi düşünen önder/temsilcileri tarafından savunulabilir. Bu olmadıkça her şey bir göz boyamadan ibaret kalır.