Devlet Yöneticilerine Riyakârlık Yakışmıyor

Devlet Yöneticilerine Riyakârlık Yakışmıyor

.

A+A-

ss-002.jpg

Şaban Aslan

Hiç unutmam 1992 yılıydı. İstanbul dayım. Kürt Enstitüsü bir gün önce açılmıştı. İkinci gün gittim. Tanınmış şahsiyetlerden şu an aklımda kalanlardan İsmet Şerif Vanlı, Prof. Dr. Orduxan Celili, kardeşi Celile Celil, Apı Musa, İsmail Beşikçi ve Eşber Yağmurdereli vardı. Bizler 8-10 kişilik bir grup ayrı oturmuştuk. Tanınmış kişiler arasından Merhum Prof. Dr. Orduxan Celil Onlardan ayrıldı, geldi aramızda oturdu. Kürtçe konuşuyorduk. Orduxan Celil dedi tek kelime Türkçe bilmiyorum. Tanımadığım ve şu an adını hatırlayamadığım bir Bayan, Prof Dr. Orduxan Celil’ sordu. Dedi Lenin döneminde, Kürtlerin durumu nasıldı. Şimdi Kürtlerin durumu nasıldır. Prof. Dr. Orduxan dedi, Lenin döneminde Kürdistan’a Sor Devletini kurmuştu. Lenin öldükten sonra, Stalin devlet başkanı oldu. Stalin Kürtleri bitirmek için Kürt ailelerini, Rusya’nın değişik bölgelerine sürgün ettiğini söyledi. Kürtleri en fazla 6 ay bir yerde tutuyordu. Bazen 3 ayda bir, bazen 4 ayda bir, Kürtlerin sürgün yerlerini değiştiriyordu. Sergey Lavrov sen Kürtlerin sürgün olayını benden daha iyi biliyorsun. Çünkü sen Rusya da yaşıyorsun ve Dışişleri Bakanısın.

Halen aklımdadır. 15 Kasım 2018 günü, Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklama da Fırat’ın doğusunda IŞİD’e karşı operasyonları yeniden başlatan ABD liderliğindeki koalisyona dikkat çekici bir suçlama getirdi. Rus Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, ABD’nin Fırat’ın doğusundaki hava saldırılarına yeniden başladığını ve burada yasaklı olan fosfor bombaları kullandığını söyledi.

İdlib’de Rusya ile Türkiye arasında varılan anlaşmaya da değinen Zaharova, ‘teröristler ile ılımlı muhalefeti ayrıştırma hedefine Türkiye’nin çabalarına rağmen henüz ulaşılamadığını’ yazmıştı.

Rusya Dışişleri Bakanı diyor ki, ABD, Fırat’ın doğusunda yasaklı fosfor bombaları kullandı. Acaba kendisinin söylediği bu söze inanıyor mu? Bay Bakan’a soruyorum: 85 ülkedeki çapulcuları, kaçakları, vurguncuları, ve mahkumları kimler topladı getirdi, Ortadoğu coğrafyasında, Kürtlerin başına bela etti? Dünyada devleti olmayan nüfusu 50 milyonu aşan en büyük millet Kürt milletidir. Niçin bunları açıklamıyorsun? Bay Serger Lavrov.

DAİŞ’in vahşice yaptığı katliamları dünya medyası çarşaf, çarşaf yayınlıyordu. Niçin buna ses çıkarmıyorsun? Ben sana yazıyorum: Ortadoğu coğrafyasındaki yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarını Rusya ve ABD paylaşmıştır. Ve birbirileriyle savaşmayacaklar. Aklı başında olan bütün insanlar biliyor. Mutlaka sende biliyorsun.

Nasıl ki nehirler sularını denizlere akıtarak bir daha geri alamıyorlarsa, dünyadaki bütün savaşlar ve barışlar yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynakları içindir.  

Hiç unutmam 1992 yılıydı. İstanbul dayım. Kürt Enstitüsü bir gün önce açılmıştı. İkinci gün gittim. Tanınmış şahsiyetler vardı. Bizler 8-10 kişilik bir grup ayrı oturmuştuk. Tanınmış kişiler arasından Merhum Prof. Dr. Orduxan Celil Onlardan ayrıldı, geldi aramızda oturdu. Kürtçe konuşuyoruz. Orduxan dedi tek kelime Türkçe bilmiyorum. Tanımadığım ve şu an adını hatırlayamadığım bir Bayan, Prof Dr. Orduxan’a sordu. Dedi Lenin döneminde, Kürtlerin durumu nasıldı. Şimdi Kürtlerin durumu nasıldır. Prof. Dr. Orduxan dedi, Lenin döneminde Kürdistan’a Sor Devletini kurmuştu. Lenin öldükten sonra, Stalin devlet başkanı oldu. Stalin Kürtleri bitirmek için Kürt ailelerini, Rusya’nın değişik bölgelerine sürgün ettiğini söyledi. Kürtleri en fazla 6 ay bir yerde tutuyordu. Bazen 3 ayda bir, bazen 4 ayda bir, Kürtlerin sürgün yerlerini değiştiriyordu. Sergey Lavrov sen Kürtlerin sürgün olayını benden daha iyi biliyorsun. Çünkü sen Rusya da yaşıyorsun ve Dışişleri Bakanısın. Kürtlerin sürgün olayını, Kürt asıllı Merhum Prof. Dr. Orduxan Celil 1992 yılında, İstanbul’da Kürt Enstitüsünde bana ve oturduğum gruba anlattı. Ve dedi Kürtlerin sürgün olayı halen devam ediyor.

Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin kurucusu Qazi Muhammed ve arkadaşları 22 Ocak 1946 yılında ilk defa Kürt Cumhuriyetinin kuruluşunu Çarçıra meydanında ilan etti. Mahabad Kürt Cumhuriyeti hükümetinde 13 bakan görev almıştı. Bakanlar kurulu, Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed’e bağlıydı.  Bu cumhuriyet Sine, Şino ve Miyandoab şehirlerini kapsadığı gibi başkenti Mahabad'dı. Stalin yalnız Kürtlerin sürgünü etmekle kalmadı. İkinci ihanetini 1946 yılında kurulan Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin yıkılmasına da sebep oldu. Mahabad’a gittim, Çarçıra meydanında Qazi Muhammed ve arkadaşların anısına bir dakika saygı duruşunda durdum.                            

Mahabad Kürt Cumhuriyeti yıkıldıktan sonra, Kürt savaşçıların Baş Komutanı Melle Mustafa Barzani anavatanları olan Kürdistan da yaşama imkânı kalmadığını gördü. Kendisi ile beraber savaşan Peşmergeleriyle yaptığı toplantıda yaşamak ve kendi milletine hizmet etmek için Sovyetler Birliğine sığınmak zorunda kaldıklarını anlattı. Benimle beraber gelebilecek olanlar gelsinler dedi. Alınan karar üzerine Merhum Melle Mustafa Barzani ile beraber 514 savaşçı 1947 yılının Mayıs ayında yola çıktılar. Aras Nehrinden geçerken iki Peşmerge boğularak şehit düştü.

Mele Mustafa Barzani ve Peşmergelerinin bu uzun yürüyüşü Güney Kürdistan'dan başladı, bugün Hakkari’ye bağlı olan Şemdinli ilçesinden sınırı geçerek Ermenistan sınırına kadar tarihi uzun yolculuk devam etti.

Merhum Melle Mustafa Barzani ve arkadaşları 25 Mayıs 1947 yılında Bêdawê(Ayranlı) köyünden yola çıkarak Bayê(Çevre) köyüne ulaştı. Bayê köyüne ulaştığında Abdülmecit Said Bêmbo onları Bayê köyüne karşılamaya gitti.  Mele Mustafa Barzani ve Peşmergeleri Şemdinli’nin köylüleri tarafından çok sıcak bir şekilde karşılandılar.

Qazi Muhammed savunmalarında Kürdistan Bayrağını Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin Savaş Bakanlığını yapmış olan Mustafa Barzani'ye emanet ettiğini ve Mele Mustafa Barzani'nin bayrağı her yerde dalgalandıracağını bildirmiştir.

Melle Mustafa Barzani ve Peşmergeleri, Türkiye, İran sınırlarında zikzaklar çizerek tarihi uzun yolculuğuna devam ettiler. Sınırda silahlarını Sovyet yetkililerine teslim ederek iltica ettiler. Cafer Bakırof ve Stalin, Serok Barzani ve Kürt savaşçılarını birbirinden ayırarak darmadağın ettiler. 7 yıl boyunca birbirilerinden haber alamıyorlardı. Adata zindan hayatını yaşattılar. Mustafa Barzani defalarca Cafer Bakrof’a yazdığı yazıları, Cafer Bakrof döşek altı etti. Mart 1953’te Stalin öldükten sonra yerine Nikita Kruşçev, Eylül 1953’te Birinci Sekreter olarak Merkez Komitenin lideri olarak devlet başkanlığına seçildi.

Merhum Melle Mustafa Barzani bir yazı yazıyor. Bir şehre gidiyor. Bir geçle konuşuyor, diyor sen komünist mi sin? Genç diyor evet ben komünistim. Melle Mustafa diyor bildiğim komünistler yalan konuşmazlar. Genç diyor yalan konuşmuyorum. Melle Mustafa diyor sana bir mektup versem Nikita Kruşçev’e verebilir misin? Genç diyor verebilirim. Melle Mustafa yazdığı mektubu o gence veriyor.

Kısa bir süre sonra Nikita Kruşçev, Melle Mustafa’yı çağırıyor. Yaşadıkları hayatı, Kruşçev’e anlatıyor. Kruşçev diyor ne istiyorsun. Serok Barzani diyor savaşçılarımla bir arda yaşamak istiyorum. Okul çağındaki çocuklarımızın okullarınızda okumalarını istiyorum. Kruşçev, serok Barzani’nin isteklerini kabul ediyor ve uygulamaya başlıyor.

14 Temmuz 1958’de Irak’ta General Abdülkerim Kasım askeri darbe yaptı ve krallığa son noktayı koydu. Merhum Şeyh Ahmet Barzani, General Abdülkerim Kasım’ın yanına gider, kardeşi Melle Mustafa Barzani ve Kürt savaşçılarının ülkelerine dönmeleri için izin istiyor. Abdülkerim Kasım, Şeyh Ahmet Barzani’nin isteğini kabul eder. Baş Komutan Mustafa Barzani yıllarca hasretini çektiği baba ocağı olan Kürdistan’a geri döndü.    

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.