DEVRAN
Perîn Esmeroglu
Devletsizliğin umutsuzluğunda yaşamak zorunda kalan bir halkın trajik dramı. Devran’ı anlamak için kürt doğmak, kürt olmak ve kürt yaşamak gerekir. Hayalleri hayallerde yaşayan gençlik, çare bulamayan çaresizler, isyanının çığlığında sessiz kalıp çığlık atamayanlar.
Aradan bir ömür geçse de ondan geriye rengi solmuş siyah beyaz bir resim kalsa da, aldığı son nefese kadar hayatı çalınmış, yok edilmiş Devran’ının hakını aramak olsa da. Haksız yere canlarından can giden, gözünün yaşı, yüreğinin sancısı hiç mi hiç dinmeyen. Yıllar onlardan çok şey alsa bile, acılar ve anılarla yaşayan ana ve babaları anlamak için, aynı olayı veya kayıp acısını yaşamak mı gerekiyor? Gün oldu Devran döndü, aradan 25 yıl geçti ve bıkmadan yorulmadan kaybettiği Devran’ı için yazdığı dilekçeleri infazcılardan birinin eline vermişti bağrı yanık baba.
Kürdistan’ın ücra köşeleri, kışın, karın, soğuğun neredeyse insanın yalnız kaldığı coğrafyalar. Devlet karşısında susan insanlar, üniversiteli gençler, zenginliği hayallerde gerçekleştiren ve yaşayanlar. Hasta yakınlarının çaresizliği, ellerinden kayıp giden hayat ve hiç bir çare bulamayan çaresizler. Yapılan yaşatılan haksızlıklara karşı, sessiz kalmak zorunda kalanlar. Suçsuz olduğunu bildiği halde, sevdiği insanın zulme maruz kaldığını görüp hiç birşey yapamayanlar. Gözleri dolu yüreği kan ağlar bir halde susan, isyanının çığlığında sessiz kalıp çığlık atamayanlar. Bir çok ortamda kendini kanıtlamak zorunda kalan, severken bile bunu rahatlıkla söyleyemeyenler. Zulmün psikolojik işkencesinin içinde uzatılan ele sımsıkı sarılanlar. Yardım ve fedakarlıkta karşılıksız ve beklentisiz olanlar. Kısacası devletsizliğin umutsuzluğunda yaşamak zorunda kalan bir halkın trajik dıramı.
Yazar öyle güzel anlatmış ki yaşanan ve yaşatılanları. Okudukça çok etkilenir, bazen ağlar bazen güler, ama hep düşünüp düşündüren ayrıntılar. Olaylar, figürler, mekanlar devletsiz bir halkın sırtındaki yükün ağırlığı, mücadelesinin zorluğu. Yaşayıp yaşatmak için ağır bedeller veren, kayıp ve kaybettikleri için sonsuz ve sonuçsuz ölesiye de olsa son nefesine kadar mücadele eden kürt halkını anlatan bir kitap.
Zulüm ve işkencelerde öldürülen Devranlar. Öldürenler için büyük bir korku ve tehlike olan Devranlar. Suçsuz oldukları halde yapılan infazlar. Ana ve babaların kaybettikleri, bir daha ulaşamıyacakları çalınıp yok edilen hayat, mutluluk ve sevinçler. Evlerinden yurtlarından olan aileler, çareyi başka şehirlerde çalışmakta arayan ve hayatın ağır yükü altında ezilen umutsuz gençlik ve gençler. Geriye kalan tek şey kırık dökük anılar ve bitmeyen mücadele. Kayıplar insanı güçlü kılmasa da, ana babalar için hak aramak, gerçekleri kanıtlamak ayağa kaldıran veya ayakta tutan yegane yaşam sebebi.
Yazar üç yıla yakın suçsuz ve sebepsiz yere zindana konulan bir lider. Ailesinden, sevdiklerinden ve halkından uzaklaştırılan, özgürlüğü kısıtlanan bir lider. Yazılarında da görüldüğü gibi hep barışçıl yönü ağır basan bir lider. Bütün zorluklara rağmen hep iyiden yana olan, hep iyimser olan bir lider. 25 yıl boyunca bir babanın hislerine, duygularına, yazdıklarına göz yuman adama; evladının infazına imzasını atanlardan birine kapısını açacak kadar humanist bir kişiliği ortaya getiren bir lider. Elinde sazı ve yazıp söylediği şarkılarıyla, barış ve özgürlük sevdalısı bir lider; Selahattin Demirtaş.
Devran Selahattin Demirtaş’ın ikinci öykü kitabıdır. 14 kısa öykülerden oluşan Devran öyle bir kitap ki yazmak için, okumak için, anlamak için kürt doğmak, kürt olmak ve kürt yaşamak gerekir. Uzunca bir hayatı, kalabalıktaki yalnızlığı ve yoksullukta cömertce davranılan mertliği anlatan, kısa öyküler.
Devran, 138 s. Iletişim Yayınları, Istanbul 2019, 3. baskı
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.