Diyarbakır Barosu: Alternatif bir kolluk rejimi oluşturmanın amacı nedir?
Bekçilere geniş yetki tanıyan kanunu teklifinin Meclis Genel Kuruluna sunulması tepkilere neden oldu.
Haber Merkezi- Bekçilere “kimlik sorma” ve “silah kullanma” gibi yetkiler veren Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifinin, TBMM İçişleri Komisyonu’ndan geçerek Meclis Genel Kuruluna sunulması ile ilgili tartışmalar sürüyor. Diyarbakır Barosu, İHD Diyarbakır Şubesi, TİHV, Diyarbakır Tabip Odası ve Hak İnisiyatifi Derneği Diyarbakır temsilciliği bekçilere “kimlik sorma” ve “silah kullanma” gibi yetkiler veren kanun teklifi ile ilgili ortak açıklama yaptı. Açıklamayı Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın okudu.
AYDIN: ALTERNATİF BİR KOLLUK REJİMİ OLUŞTURMANIN AMACI NEDİR?
‘Çarşı ve Mahalle Bekçileri Hakkında Kanun Teklifi’nin kamuoyunun yoğun tepkisine rağmen Meclis Genel Kuruluna sunulduğunu hatırlatan Aydın, hazırlanan tasarının genel gerekçesine dikkat çekti. Mahalle bekçilerine yurttaşları durdurarak arama ve kimlik sorma, üst ve araçlarını arama, el koyma yetkilerinin yanı sıra silah kullanma yetkisi de verildiğini hatırlatan Aydın, “Genel kolluğa bağlı yardımcı statüdeki bekçilerin sunulan yeni kanun teklifi ile genel kolluğun hemen tüm yetkileri ile donatılmıştır. Bu durumda sorulması gereken soru şudur; genel kolluk varken, hemen hemen aynı yetkilerle donatılmış alternatif bir kolluk rejimi oluşturmanın amacı nedir? Bu soru yasanın ne genel gerekçesinde, ne de madde gerekçelerinde tatmin edici bir şekilde açıklanmamıştır” dedi.
“OHAL DÖNEMİNDE PROVASI YAPILDI”
Bunun provasının OHAL döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle yapıldığını hatırlatan Aydın, açıklamasını şu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Kamuoyuna bir güvenlik hizmeti gibi sunulan düzenlemeler işkenceye açık kapı haline gelmektedir. Makul şüphe gerekçesi ile durdurulan ve GBT sorgusu sırasında kolluğun fiziksel şiddetine maruz kalanların yanı sıra yine bu paralel kolluk rejimi mensuplarına silah kullanma yetkisi verilmiş olması; yeni yargısız infazlara, aşırı ve gereksiz güç kullanımı sonucu ölümlere açıkça davetiye çıkarmaktadır. Polisin gereksiz silah kullanması sonucu Medeni Yıldırım, Kemal Kurkut, Recep Hantaş, Özgür Arda, Ferit İli, Ethem Sarısülük ve daha onlarca kişinin yaşamını yitirdiğini hatırda tutarak, bekçilere silah kullanma yetkisi verilmiş olmasının, yaşam hakkına yönelik daha fazla tehdit anlamına geleceğini ve daha fazla kişinin “devlet kurşunu” ile ölümüne yol açacağını kamuoyuna duyurmak isteriz.
“DAHA FAZLA ÖLÜM, MAĞDURİYET VE HAK İHLALİ ÜRETİLECEK”
Polis şiddetinin bu kadar yaygın olduğu bir dönemde, hiçbir eğitim almadan göreve başlatılan üstelik de silah kullanma yetkisi ile donatılan bu güçlerin daha fazla ölüm, mağduriyet ve hak ihlali üreteceğinden kuşkumuz bulunmamaktadır. Yurttaş ile sürekli iç içe görev yapan bu personelin polis ve jandarmadan gerek insan hakları konusunda, gerekse sosyal ve psikolojik açıdan daha uzun eğitim süreçlerine tabi tutulması gerekiyor. Sadece bir sınav sonrası atamalarının yapılması ve eğitim süreçlerinin de atama sonrasını bırakılması, devletin, yaşam hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklere karşı nasıl bir kayıtsızlık içinde olduğunu göstermektedir.
“HÂKİMİN İZNİ GEREKTİREN “EL KOYMA YETKİSİ” BEKÇİLERE TANINIYOR”
Yine Ceza Muhakemesi Kanununa (CMK) göre zorunlu haller dışında hakimin iznini gerektiren “el koyma” yetkisinin bekçilere tanınması, yurttaşların can güvenliğinin yanı sıra mal güvenliğini de tehdit edecektir. Hakim iznine tabi el koyma yetkisinin, hiçbir eğitimden geçmeyen ve silah kullanma yetkisi ile donatılmış paralel kolluk personeline tanınmış olmasını hukuken açıklamak mümkün olmadığı gibi hukuk devleti ilkeleri açısından kabul edilebilir bir uygulama değildir.
“YASA TASARISI TÜMDEN GERİ ALINSIN”
Türkiye’de hükümet ve devlet bürokrasisi, son yıllarda özgürlük ve güvenlik denkleminde tercihini salt güvenlikten yana kullanmaktadır. Özgürlük ise gereksiz bir teferruat olarak değerlendirilmekte ve öyle muamele görmektedir. Bu yasa ile özgürlük bir kez daha güvenlik için kurban edilmiştir. Bu eleştirilerimiz kolluk görevlilerinin karıştığı adli meselelerdeki “cezasızlık politikası” ile birlikte değerlendirildiğinde durumun vahameti daha net bir şekilde anlaşılacaktır. Bu nedenle bizler daha fazla ölüme yol açacak, temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldıracak ve kısıtlayacak bu yasa tasarısının tümden geri alınması çağrısında bulunuyoruz.”
Artı Gerçek
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.