Diyarbakır’da 67 yıldır solmuş elbiselere can veriyor
Diyarbakır’da tam 67 yıldır solarak eskimiş elbiseleri boyayarak can veren 76 yaşındaki Cuma Gürkan, kentin tek elbise boyayan ustası durumunda.
Ramazan YAVUZ-ÖZEL HABER
Cuma usta, artan hayat pahalılığı yüzünden yeni elbise alamayanların eski elbiselerini boyatmaya getirdiğini belirterek, “9-10 yaşımdan beri bu işi yapıyorum. Kentte benden başka elbise boyacısı yok.
Son yıllarda milletin alım gücü düştü. Fakir fukara ne yapsın. Yeni elbise alamadığı için mecburen eski elbiselerini getirip boyatıyor” dedi.
KENTİN TEK ELBİSE BOYACISI
Diyarbakır’ın tarihi Sur içinde 76 yaşındaki Cuma Gürkan, tam 67 yıldır solmuş eski elbiseleri boyayarak tekrar kullanılacak hale getiriyor. Cuma ustanın dükkânı Balıkçılarbaşı’ndan Aşefciler çarşısına inerken bir ara sokakta bulunuyor. Ve oldukça da tanınan biri.
Rahmetli babası Şaban usta Ermeni bir ortağı bulunan dedesi Hacı Süleyman’ın yanında elbise boyacılığı yapıyormuş. Cuma usta henüz 9 yaşındayken babası ve dedesinin yanında çırak olarak çalışarak bu işle tanışmış. Önce dedesi ardından babası vefat edince Cuma usta bu işi sürdürmeye karar vermiş.
Yani bu meslek dedesinden babasına, babasından da ona kalmış. Cuma usta, koca kentte tek elbise boyacısı. Diyarbakır merkezinin yanı sıra çevre köylerden de eskiden beri bir çok kişi elbiselerini boyatmak için ona getiriyor.
POŞETLER DOLUSU ESKİ ELBİSE
Cuma usta’yı küçücük dükkânında belirli aralıklarla ziyaret ediyorum, elbiseleri boyamak için nasıl çaba sarf ettiğine tanık oluyorum. Cuma usta ile her ziyaretimde uzun bir sohbet yapıyoruz. Gözü gönlü tok biri. Dükkânın içinde poşetler içinde boyanmayı bekleyen çeşit çeşit elbiselerin yanı sıra, sahiplerinin gelip teslim almasını bekleyen boyama işlemi biten elbiseler de var. Boya işlemi bitmiş bazı elbiseler ise duvarlarda asılı durumda. İçerde yerler ise dökülen boyalardan dolayı siyaha dönüşmüş. Küçük dükkânın dışında da boyandıktan sonra kurutmaya bırakılmış elbiseler asılı.
Dükkânın ortasında bir tüp ve üzerinde ise içi boya dolu bir teneke var. Cuma usta, bir sopa yardımıyla tek renk elbiseleri bu boyaya batırıp çıkarıyor. Tenekeden kaynayan boyanın dumanı yükseliyor. Kendisine, “bu duman sana zarar vermiyor mu?” diye soruyorum. Cevabı, “bu doğal boya pek zararı olmaz” oluyor. Bu arada sokaktan geçenlerin bazısı Cuma ustaya selam vererek, bazısı ise yanına gelerek kısa bir sohbetten sonra yoluna devam ediyor. Dükkâna gelen bazı müşteriler ise elbiselerinin boyama işleminin bitip bitmediğini soruyor.
“ELBİSE BOYAMAK KOLAY İŞ DEĞİL”
Bu elbise boyama işi öyle kolay değilmiş. Önce kumaş boyasını eritip kaynatıyor. Sonra solmuş elbiseyi içine atıp aralıklarla bir sopayla batırıp çıkarıyor. Ha bire bunu tekrarlıyor. Elbise boyayı iyice yediğinde ve solan kısımlar tamamen kapandığında boyadan çıkarılıp asılarak kurutmaya bırakılıyor. Bazı müşterilerin elbisede henüz kuruma işlemi bitmeden götürmek istediğine değinen Cuma usta “elbise sahipleri bazen ıslak ıslak elbiseleri götürmek istiyor. Uyarıyorum ama bana ‘ben evde asar kuruturum’ diyor. Malum mevsim kış ve kuruma işi 3-4 gün sürebiliyor. Hava sıcak olsa çok çabuk kurur” diyor.
Ailesinin kentin yerlisi olduğunu belirten Cuma usta, “bizim dükkanımız şimdi otel olan eski Kısmet han(şimdiki Greenpark otelin yeri) sokağındaki Muş otelinin yanındaydı. Hemen herkes birbirini tanırdı” diyerek eski günlere olan özlemini sürekli dile getiriyor.
“ELBİSENİN KALİTESİ DE DÜŞMÜŞ”
Günümüzdeki her kumaşın boya tutmadığını, bunu da elbiselerdeki kalitesizliğe bağlayan Cuma usta, “elbiselerde de eski kalite kalmamış. Adam bir iki ay giyiyor elbise solmaya başlıyor. Ben kadife, keten ve yünlü kumaşları boyuyorum. Adam getiriyor bakıyorum naylon ve boya tutmuyor. Sahibi bunu duyunca morali bozuluyor.
Ne yapayım mecburen geri çeviriyorum. Zavallı boynunu büküp gidiyor “ diyor. Eskiden elbiselerin büyük bölümün yün kumaştan yapıldığını ve çok kaliteli olduğunu dile getiren Cuma usta “ eskiden elbiseler hep yün kumaştan yapılıyordu. Bizde kök boya kullanıyorduk. Karacadağ'dan hatta çevre il ve ilçelerden, köylerden gelenler bizden kök boya alıp götürüyor bulundukları yerlerde de bu mesleği yapıyorlardı. Tabii şimdi kalmadı artık” diye de ekliyor.
“ALIM GÜCÜ DÜŞTÜ, ESKİ ELBİSELERİNİ GETİRİP BOYATIYORLAR”
Son yıllarda alım gücünün düşmesi nedeniyle ekonomik durumu iyi olmayan insanların eski elbiselerini mecburen getirip boyattığına dikkati çeken Cuma Gürkan şunları söylüyor:
“Her şey pahalanmış. Fiyatlar almış başını gitmiş. Milletin eskisi gibi geliri yok. Elbise fiyatları çok pahalı. Bir pantolon 1000-1500 lira. Bu da normal kalitede olan. Hele normal kalitedeki bir mont 3-4 bin liradan başlıyor. Adam nasıl alsın. Ben yenisini alamıyorum diyor. Mecburen solduğu için giymediği eski elbiselerini toplayıp getiriyor. Bende kontrol ediyorum boya tutan varsa kabul ediyorum, boya tutmayanları ise geri gönderiyorum. Adam 1 yıl daha giysem iyi diyor. Geçim çok zor. Millet mecburen getiriyor. Benim de yaşım geçti. Zorlansam da bu mesleği sürdürmeye çalışıyorum. Benden sonra bu meslek Diyarbakır’da bitecek. Bu mesleği gücüm yettiğince sürdüreceğim.”
Kaynak: Tigris Haber
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.