Dosyalar sızdı: Erdoğan’ın yakınındaki isim Uber’den 150 bin dolar istedi

Dosyalar sızdı: Erdoğan’ın yakınındaki isim Uber’den 150 bin dolar istedi

.

A+A-

Uber’le ilgili ortaya çıkan sızıntı belgelerine göre; şirket, 2014’te Erdoğan’a ulaşmak için AK Parti Kurucusu ve eski MKYK üyesi Cüneyd Zapsu ile temasa geçti. Zapsu’nun danışmanlık firmasının üç aylık danışmanlık için Uber’den 150 bin dolar ücret talep etmesi üzerine iki şirket anlaşamadı. Şirket, Şubat 2015’te dönemin maliye bakanı Mehmet Şimşek’in kapısını çaldı. Cüneyd Zapsu, Mehmet Şimşek ve Ali Babacan ile bir sonuca varamayan Uber, bu konuşmadan yaklaşık bir ay sonra, lobi faaliyetlerine devam etmek için kutuplaştırıcı bir siyasi figür olmadığını düşündüğü ABD eski büyükelçisi Namık Tan ve ortağı, dönemin Türk Amerikan İşadamları Derneği Başkanı Ekim Alptekin ile anlaştı. Tan ve Alptekin’e ait NT danışmanlık firmasıyla aylık 35 bin dolardan üç aylık bir sözleşme imzalandı. Sızıntıda ortaya çıkan iç yazışmalarda Hürriyet ve Sabah'ın da aralarında olduğu gazetelere Uber hakkında pozitif haberler yaptırıldığı yer alıyor. DW’den Pelin Ünker’in haberi.

Türkiye’de sarı taksi – Uber tartışması giderek alevleniyordu. Ruhsatsız araçlarla çalıştığı, yasal düzenlemelere uymayarak haksız rekabete neden olduğu gerekçesiyle Uber’e açtığı dava iki yıldır devam ediyordu. Taksiciler protesto eylemleri yaparken Uber sürücülerinin de şiddete maruz kaldığı iddia ediliyordu. Tartışmalar sonrası yasal süreç taksicilerin zaferiyle sonuçlandı.

Mahkeme kararıyla 2019’da erişime engellenen Uber, 2020 sonunda ise “sadece” taksilerle çalışma şartıyla tekrar kullanıma açıldı.

Mobil uygulama üzerinden araç çağırma platformu olan Uber Technologies, Inc.  San Francisco merkezli bir Amerikan şirketi. Travis Kalanick ve Garrett Camp tarafından 2009’da kurulan şirket, yasal statüsü ve taksi pazarında yarattığı değişimler nedeniyle dünyanın dört bir yanında sorunlar yaşarken hızla büyüdü ve yıllık 17 milyar dolardan fazla gelir elde eden bir şirkete dönüştü. Kalanick ve Camp ise Forbes’in en zenginler listesine girdi.

Şu anda dünya genelinde 72 ülkede faaliyet gösteren Uber, Türkiye pazarına Haziran 2014’te girdi. Şirket, araç sürücüsü sayısını 2017’de yaklaşık 3 bin, 2018’de ise 8 bin olarak açıklamıştı. Taksicilere göre ise o dönem bu rakam 10 bini geçiyordu. Lisansı bulunmayan şirketin Türkiye’den kazandığı yüzde 20’lik komisyonun vergisini ödemeye başlaması ise 2018’in son dönemini buldu.

Peki Uber, yasal bir statüsü olmadan Türkiye’deki faaliyetlerini sürdürmeyi ve genişletmeyi nasıl başardı?

DW Türkçe’nin Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) ile birlikte yürüttüğü “The Uber Files” araştırmasına göre Uber, başarı sağlamak için girdiği tüm ülkelerde benzer taktikler kullandı. Şirket, sızdırılan iç kayıtlarına göre teknolojiden yararlanarak agresif lobi faaliyetleri yürüterek ve yasaları hiçe sayarak birkaç teknoloji uzmanı çalıştıran bir San Francisco girişiminden küresel bir dev haline geldi.

DW’nin incelediği kayıtlara göre, Uber’in Türkiye’de ruhsatsız araçlarla büyümesi taksicileri ayağa kaldırırken arka planda lobi faaliyetleri sürüyordu. Uber, Türkiye’deki varlığını garantilemek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakın isimleri radarına aldı. Dönemin bakanları Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’in Erdoğan’ı ikna etmesi için harekete geçen şirket, ilk olarak AKP kurucularından olan ve bir danışmanlık firması bulunan Cuneyd Zapsu’ya ulaştı.

Erdoğan’a yakın isimler hedeflendi

Tüm dünyada eş zamanlı olarak yayınlanan ve Türkiye’ye ilişkin belgeleri sadece DW Türkçe’nin incelediği araştırmaya göre Uber, Türkiye piyasasına girmeden önce karşılaşacağı yasal sıkıntılar ve engellenme riskinin farkındaydı. Türkiye’de lisans almayı garantilemek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakın isimler üzerinden lobi faaliyetleri yürüten şirket, böylece her türlü yasal düzenlemeyi rahatlıkla yaptırmayı amaçlıyordu.

İncelenen belgelere göre, Uber Türkiye’ye girmeye hazırlanırken pazar araştırması yapan bir yönetici, “Önemli bir nokta şu ki, RTE (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan) bu günlerde yabancı internet şirketlerine karşı çok agresif. Twitter ve Youtube’u vergi ödememekle suçluyor… O halde tüm bu (yaratıcı!) argümanlara karşı hazırlıklı olmalıyız” dedi.

Türkiye’de ilk olarak taksilerle işe başlayan Uber, taksi ruhsatı olmayan araç sahipleriyle müşterilerin karşılıklı hizmet alım satımına imkan sağlayacak peer-to-peer, yani kişiler arası iş modeli P2P’nin lansmanı için de hedefleri ve riskleri belirlemeye başladı.

Bu şekilde işleyen platformlar kullanıcıların birbirlerine mal ve hizmet alıp satmalarını sağlarken karşılığında da bir komisyon alyor.

Eylül 2014 tarihli toplantı notlarına göre şirket yöneticileri, Türkiye’de güçlü olan taksi lobisinin vereceği cevap taksicilerin imajını olumsuz etkileyecek olsa da Uber’in “topla tüfekle saldırmak” yerine, daha ölçülü bir cevap vermeleri gerektiğini belirttiler. Bir yönetici “Gerçek şu ki Türkiye, sürücü ortaklarımız için şiddet riskine kayıtsız kalan büyük, kötü Amerikan şirketi olarak kabul edilirsek, kamuoyunu kazanamayacağımız aşırı milliyetçi bir pazar” dedi.

“Cesur korsan taksicilere ihtiyacımız var”

Aynı toplantıda korsan taksilerle çalışma da gündeme geldi. Korsan taksicileri olağan iş ortakları olarak tanımlayan şirket yetkilileri, Türkiye’deki yasalara göre ticari ehliyeti olmayan ve taksi taşımacılığı yapan sürücülerin sadece para cezası ile cezalandırıldığına dikkat çekti. Belgelere göre korsan taksicilerin sisteme kayıt olduğunda daha şeffaf hale geleceğini ve bunun onlar için sorun oluşturabileceğini söyleyen bir yöneticinin şöyle dedi:

“Bu yüzden başlangıçta sürücüleri bulmakta zorlanabiliriz, cesurlara ihtiyacımız var ve cezaları ödeyeceğimizi garanti ediyoruz.”

Uber, Türkiye’de faaliyete geçtikten hemen sonra bir lobi kitapçığı hazırlatarak stratejilerini de belirledi. Şirketin temel hedeflerinden biri, “kilit iş ve siyasi paydaşları” belirleyerek lüks taşımacılıkta “daha iyi bir” lisanslama planı için “yasa yapma sürecinin aktif bir oyuncusu olmak”tı.

Ekim 2014’teki yazışmalarda Türkiye’den sorumlu bir yönetici, Uber’in P2P lansmanının Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Twitter ve Youtube vakası gibi aktarılma riskine karşı, AKP kabinesinden “entelektüel ve teknoloji meraklısı kişilerle” iletişime geçeceklerini söyledi.

Babacan ve Şimşek ile görüşme

Bu isimler dönemin Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ti. Yazışmalara göre Babacan, o tarihten önce şirket kurucusu Travis Kalanick ile görüşmüş, Şimşek ise yakın zamanda Londra’da Uber’i destekleyen bir tweet atmıştı. 

Toplantılarda “Amacımız, taksi lobisinden önce bu iki kişinin Uber’i Erdoğan’a anlatmasını sağlamak” diyen Uber yöneticisi, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile konuşmanın taksi lobisini harekete geçirebileceğinden Topbaş’tan önce daha kıdemli insanlarla irtibata geçmeyi deneyeceklerini ifade etti.

Şirket, Babacan ve Şimşek’e “AKP’nin kurucularından ve Erdoğan’ın yakın arkadaşı olan” Cuneyd Zapsu üzerinden ulaşmaya karar verdi.

Öte yandan eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun oğlu Murat Aksu’ya ait bir hukuk bürosu olan ASC Hukuk ile de olası bir yardım için iletişime geçeceklerini belirttiler.

AKP kurucularından olan Zapsu, 2001 ile 2008 yılları arasında partinin merkez yürütme kurulu üyesiydi. Zapsu, Erdoğan’ın Başbakanlık döneminde danışmanlığını üstlendi. 2008 yılına kadar AKP Merkez Karar Yürütme Kurulu’nda (MKYK) olan ve Genel Başkan Erdoğan’ın Özel Asistanlığı ve Veri Koordinatörlüğünü yapan Zapsu, 2008 yılında aktif siyasi görevlerinden istifa ederek kurduğu Cuneyd Zapsu Danışmanlık A.Ş. ile uluslararası yatırım ve yönetim danışmanlığı hizmeti vermeye başladı.

Cuneyd Zapsu 150 bin dolar istedi

Kayıtlara göre UBER yöneticileri İstanbul’da Zapsu ve şirket yetkilisi ile bir yemek gerçekleştirdi. Görüşmede Zapsu’nun şirketi, Uber’in Türkiye pazarında işlerini kolaylaştıracak kilit kişileri belirledi. Valilerden belediye başkanlarına, taksi plakası sahiplerinden medya şirketlerinin başkanları ve içişleri, ulaştırma ve maliye bakanlarına yaklaşık 30 kişilik bir liste sunan Zapsu’nun şirket yöneticisi, bu kişilerin kim oldukları ve şirketten duymak istedikleri mesajın ne olduğu konusunda Uber’e yardım edeceklerini belirtti. Ayrıca 2015 seçimlerinin öncesi ve sonrasında doğru iletişim kanalları kurmaları için şirkete rehberlik edeceklerini ifade etti.

Görüşmenin ardından Aralık 2014’te Zapsu’nun danışmanlık firması Uber’e bir anlaşma taslağı gönderdi. Taslağa göre Zapsu, üç aylık lobi faaliyeti için ayda 50 bin dolarlık ücret talep ediyordu.

Üst düzey bir yönetici, “Fiyat çok yüksek ama muhtemelen Türkiye’de gerçekten büyümemizin tek yolu Cuneyd Zapsu gibi nüfuz sahibi birinin bizi önemli Türklerin radarına sokması” dedi. Ancak iki şirket fiyatta anlaşamayınca o dönem resmi bir anlaşma yapılmadı.

Yazışmalarda Zapsu’nun Erdoğan’ın ilk döneminden olduğu ve etkisini yitirdiğini dile getiren şirket yöneticileri, kendisine son çare olarak başvurmayı düşünerek yeni alternatiflere yöneldi.

“Hükümetin göz yummasını sağlayabilir”

Şirket yöneticilerine göre Uber’in Türkiye’de yapacağı bir iş ortaklığı da yasaların değiştirilmesine yardımcı olabilirdi.

Ocak 2015’teki bir yazışmada, Türkiye’den sorumlu bir yönetici, kurduğu bağlantıların kendilerine ortaklık için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imam hatip lisesinden arkadaşı Hasan Gürsoy’un sahibi olduğu Gürsoy İnşaat’ı tavsiye ettiğini söyledi. Şirketin ağırlıklı olarak inşaat ve alışveriş merkezi işletmeciliği yaptığını ve ulaşıma yatırım yapmayı planladığını anlatan yönetici, “Özellikle özel jet kiralama. Hükümet ve Cumhurbaşkanı ile çok iyi bağlantıları var, gerçekten bu şirket AKP döneminde yükseldi. Bağlantımız aracılığıyla kendisine ulaştık ve çok ilgilendiler. Gerçekten de bu adam hükümetin önce Uber’e göz yummasına ve sonra da gerekli P2P düzenlemelerine gitmesine meydan verebilir. Onlarla bir anlaşma yaparsak, Zapsu’nun hizmetlerine ihtiyaç duymuyor olacağız” dedi.

Uber daha sonra iki şirketle daha stratejik yatırım görüşmesi yaptı.

Şubat 2015’te ise dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile görüşme gerçekleşti. Şimşek’le görüşmenin hangi lobici ya da bağlantılar aracılığıyla gerçekleştirildiği sızan belgelerde belirsiz kaldı. Şimşek’in bu görüşmesi kamuya açık kaynaklarda da yer almadı.

“Şimşek çok destekleyici”

“Yenilikçilik ve şeffaflık yanlısı” olarak tanımladıkları Bakan Şimşek ile görüşmenin olumlu geçtiğinin belirtildiği şirket notlarında Şimşek’in, Uber’in Türkiye’de faaliyet göstermesi konusunda “çok destekleyici” olduğu ifade edildi. Şirket notlarında “Bizden Gelir idaresi ile görüşmemizi istedi. (Onlardan da Uber konusunda olumlu olmalarını talep etti.) Twitter yasasını incelememizi tembih etti. Uber, e-araç çağırma düzenlemeleri ve P2P hakkında Bakan’a bir teklif sunacak” denildi.

Uber'in şirket kayıtlarına giren söz konusu Tweet'i

Dönemin Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın o dönem Uber CEO’su olan Travis Kalanick ve şirket kurucusu Garrett Camp ile yemek yediği de Uber yöneticilerinin iç yazışmalarında ortaya çıktı. Üst düzey bir Uber yöneticisi, 30 Haziran 2016’da şirketin başka bir üst yöneticisine yazdığı bir e-postada şöyle dedi:

“Yemekte Türkiye eski Başbakan Yardımcısı’nın yanında oturuyorum. Yaklaşık üç yıl önce Travis ve Garrett ile yemek yediğini söylüyor. Herhangi bir değeri var mı? Eğer öyleyse, ondan bizim için ne yapmasını isteyebilirim?”

Diğer yönetici, “Sanmıyorum ama onunla sohbet etmeye değer. Ekonomiden sorumlu eski Başbakan Yardımcısıydı, ancak aldığımız bilgilere göre Erdoğan’ın gözünden düştü ve son kabine değişikliğinde başka bir bakanlık görevine atanmadı” yanıtını verdi.

Uber, Türkiye’deki stratejik ortaklık planını ise hayata geçiremedi. Eylül 2015’teki yazışmalarda firmaların çoğunun Türkiye’deki gergin siyasi ortamdan dolayı ya da taksi sektörünü etkilemek istemedikleri için bu alanda bir ortaklığa sıcak bakmadığı ifade edildi.

Eski büyükelçi Tan ayda 35 bin dolar aldı

Bunun üzerine yazışmalarda, Türkiye’de lisans almak için herhangi bir meşru yolun olmadığı, bu nedenle daha güçlü bir lobiciye ihtiyaç duyulduğu belirtildi.

Uber’in Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’dan (EMEA) sorumlu bir direktörü, “Birçok seçeneği tükettikten sonra, yasallaşma sürecinde bize destek olacak doğru kişiyi bulamazsak, bunun Türkiye’deki tüm operasyonumuzu yeniden gözden geçirmemize neden olacağını hesaba katmak zorundayız” dedi.

Cuneyd Zapsu, Mehmet Şimşek ve Ali Babacan ile bir sonuca varamayan Uber, bu konuşmadan yaklaşık bir ay sonra, lobi faaliyetlerine devam etmek için kutuplaştırıcı bir siyasi figür olmadığını düşündükleri ABD eski büyükelçisi Namık Tan ve ortağı, dönemin Türk Amerikan İşadamları Derneği Başkanı Ekim Alptekin ile anlaştı. Tan ve Alptekin’in birlikte çalıştığı NT Danışmanlık firmasıyla aylık 35 bin dolardan üç aylık bir sözleşme imzalandı.

Eski büyükelçi Tan'ın Uber'le ilgili bir paylaşımı

Uber yöneticileri, Ocak 2016’daki yazışmalarda, üç aylık süre sonunda ilerleme kaydedildiği, ama hedefe ulaşmak için daha uzun zamana ihtiyaç olduğunu belirterek aylık ödenecek miktarı “20 bin dolar + bonuslar” olarak belirleyip şirketle bir yıllık anlaşma yapmayı önerdiler. Sızdırılan belgelerde bu sözleşmenin imzalanıp imzalanmadığı yer almadı.

Fatih Altaylı’ya sipariş köşe yazısı

Uber, bu süreçte medya çalışmaları da yürütüyordu. İç yazışmalara göre bire bir görüşmeler sonrası Hürriyet ve Sabah’ın aralarında olduğu gazetelere şirket hakkında pozitif haberler yaptırıldı.

Ocak 2016’daki yazışmalarda “hükümete yakın gazeteci” olarak tanımladıkları Fatih Altaylı’nın da iki köşe yazısı kaleme aldığı belirtildi.

Uber yasal statü kazanmadan büyüdü

Gelinen noktada ise şirketin Türkiye’deki lobi faaliyetleri başarısız oldu. Kendi lehine yasal düzenlemelerin önünü açamayan Uber’e 16 Ekim 2019 tarihinde İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi kararı ile erişim engeli getirildi. Şirketin, turizm taşımacılığı yetki belgeli araçları taksi olarak çalıştırması yasalara aykırı bulundu. 2020’nin aralık sonunda ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin kararına göre sadece sarı taksilerle çalışmak suretiyle Uber’e getirilen erişim engeli kaldırıldı.

Ancak tüm bu lobi faaliyetleri içinde şirket, 2014 ile 2019 arasında yasal statü kazanmadan Türkiye’de faaliyet göstererek büyümüş oldu.

İstanbul Taksiciler Esnaf Odası’nın eski başkanı Yahya Uğur, DW Türkçe’ye şirketin mahkeme kararına kadar yasa dışı faaliyette bulunmasa da yasalardaki boşluklardan faydalandığını, istinaf kararı sonrası ise sadece taksilerle çalışma şartından dolayı yasalarla uyumlu hale geldiğini söyledi.

ICIJ’in araştırması da Uber yöneticilerinin zaman zaman yasaların dışında faaliyet gösterdiklerini bildiklerini ortaya koydu.

Uber, şu anda Türkiye'de sarı taksilerle çalışıyor

Uber yöneticilerinden itiraf

Uber, Türkiye dışında başka ülkelerde de yasal boşluklardan faydalanmaya çalıştı.

Sızan iç yazışmalara göre o dönem Uber’in kurumsal iletişim direktörü olan Nairi Hourdajian, Tayland ve Hindistan’daki hükümetlerin araç çağırma hizmetini kapatma çabaları devam ederken şirket yöneticilerinden birine şöyle diyordu:

“Sorunlarımız var, çünkü s*tiğimin sadece yasadışıyız.”

Başka bir yazışmada ise Uber’in EMEA yöneticisi Mike Macgann, şirketin ülke direktörlerinden birine Uber’in yeni pazarlara giriş stratejisini şu sözlerle açıkladı: “Temelde Uber piyasaya çıkıyor ve ardından düzenleyici ve yasal bir b*k fırtınası var.”

Gizli kayıtlar sızdırıldı

Uber’in sızdırılan kayıtları, şirketin dünyanın farklı ülkelerindeki şehirlere girmek için savaşırken 2013 ve 2017 yılları arasında kullandığı taktikleri ortaya koydu.

The Uber Files, İngiltere’nin önde gelen yayın kuruluşlarından the Guardian’a sızdırıldı ve Washington D.C. merkezli kar amacı gütmeyen gazeteciler ağı olan Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) ile paylaşıldı.

Araştırma, 83 bin e-postayı içeren 124 binden fazla kayda dayanıyor. Bu kayıtlar arasında e-postaların yanı sıra Uber’in üst düzey yöneticileri arasındaki iMessage’lar ve WhatsApp yazışmaları, sunumlar, not defterleri, brifing notları ve faturalar yer alıyor. Dosyalar, Uber’in dünya çapında agresif bir şekilde genişlediği dönem olan 2013’ten 2017’ye kadar uzanıyor. The Guardian ve ICIJ tarafından yürütülen ve 44 medya partneri ile paylaşılan proje üzerinde 29 ülkeden 180’den fazla gazeteci dört ay boyunca çalıştı.

Uber: Bugün farklı bir şirketiz

Uber, ICIJ’e ve DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada “Uber bugün farklı bir şirket” diyerek geçmişteki davranışlarının mevcut değerleriyle uyuşmadığını kabul etti.”Beş yıl önceki bu hatalar, çok sayıda hükümet soruşturmasına ve üst düzey birkaç yöneticinin iş akdinin feshine yol açtı” diyen Uber’in Pazarlama ve Halkla İlişkiler Kıdemli Başkan Yardımcısı Jill Hazelbaker, bu yüzden Eylül 2017’de firmanın iş yapış şeklinin her yönünü dönüştürmekten sorumlu yeni bir CEO olan Dara Khosrowshahi’nin göreve getirildiğini belirtti.

Hazelbaker, mevcut Uber çalışanlarının yüzde 90’ının Dara Khosrowshahi CEO olduktan sonra işe başladığını aktardı. Uber sözcüsü Jill Hazelbaker ise “Tabi ki ilk yaklaşımımız daha hassas olabilirdi, çok sayıda hata ve yanlış adımlar içeriyordu. Büyüdükçe, hükümetlerle olan ilişkilerimizin hem yasalara uygun hem de şeffaf olmasını sağlamak için, lobi faaliyetlerimiz için ilave iç denetim mekanizmaları geliştirdik” ifadelerini kullandı.

Türkiye’deki lobi faaliyetleri için ne kadar bütçe ayırdığını açıklamayı reddeden şirket, şu anda Türkiye’de İstanbul, Ankara ve İzmir’de sadece ticari taksi plakası olan taksilerle çalıştıklarını ve Türk yasalarına uygun hareket ettiklerini bildirdi.

KAYNAK: DW – Pelin Ünker

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.