Düne Açıklık Getirmezsen Gelecek Yarına Sözün Olmaz
Yaşanmış her olumsuz bir sureç, "olumlu bir doğuşa vesile olur" umudunu doğurur. Ama her ne hikmetse, Kürtlerin siyasal arenasında doğması muhtemel umutlar bile, aşiret mantığının çekişmesine indirgenen küflenmiş "ben" merkezli siyasete kurban edilir. Örneğin, belirsizliklere koşan öz yönetimle hendek belasının yaşattığı sendromdan sonra... Kürt siyaset arenasının geride bıraktığı dün gibi olmayacağının umudu hemen her aklıselim Kürdün beklentisi olmuştu.
Birçok yerleşim alanının yerle bir edilişinin muhasebesi mutlaka yapılır diye herkes umutlanmıştı. Yaşanmış yanlışların yerine, artık yanlışları bertaraf edecek doğrularla yola çıkılacağı umudu vardı. Nusaybin, Silvan ve sayısız benzeri yerleşim alanlarının yerle bir olan tüm hatıratlarının anısına. Çok samimi bir özeleştiri yapılması gerekir umudu, aklı başında olan her Kürt insanının beklentisi olmuştu.
Göz göre göre geliyorum diyen bir felaketin yarattığı tahribatın muhasebesi mutlaka yapılacaktır diye düşünen Kürtler çoğunluktaydı. Otopsi kapılarında bekleyen anaların ruhsal dünyasında kopan fırtınaların hatırına bile olsa ''üzgünüz ve yanlış yaptık, başaramadık" anlamına gelecek bir itiraf, bir erdemlilik, dürüstlük sergilenir beklentisi vardı.
Otopsilerle teslim edilen her bir cenazenin, "bu cenaze benim midir?" kuşkusuyla yanıp kavrulan doğurgan anaların yüreğinde kopanlara bir cevap verilecektir diye kim düşünmüyordu ki?
Kocaman şehirler yok edildiğinde, binlerce can toprağa verildiğinde, artık hiç bir şey "ben sen" çekişme siyasetine kurban edilmeyecek diye hangimiz inanmamıştık ki?
O zaman toplumsal iradenin dışında tecelli eden vakaların karar erki neden toplumsal irade ile çelişiyor?
Yarım yüzyıllık toplumsal beklentilere rağmen, bu beklentilerle çelişen çıkmaz yollara savrulmanın, halk gerçekliğimize ters siyasal stratejilere saplanmanın faturası çok ağır olmadı mı! Kürdlerin demokratik dinamizmini şuraya buraya yem etmenin ne anlama geldiği bilinmiyor mu sanki?
Kürt yavrularına Kürtlerin devletsiz kalışı için ölümü vadeden Kürt siyasetçilerin yerine, Kürt toplumunun özgünlükleriyle barışık, birlik ve beraberliğine yatkın, demokratik öngörüleri önemseyen, silah ve ölümlerin dışındaki tüm olabilirlere sarılan siyasetçilerin ortaya çıkacağını hangimiz hayal etmiyorduk?
Ya da Kürt halkına yaşatılmış dramları, siyasi kirliliklerine basamak yapan küflenmiş siyasetçilerin yerine, Kürt halkının özlemleriyle özdeşleşen yeni bir sürecin başlatılmasını hangimiz istemiyorduk ki?
Dün HDP'nin fırıldağı, bugün bir diğer tarafın fırıldaklığına terfi edilebilen belirsiz siyasi dinozorlardan kurtulmak hangimizi umutlandırmamıştı?
Viran olmuş yerlerde enkazların altından cenaze çıkışı devam ederken bile, yarını kendi menfaatine dönüştürme gayreti içinde olan fosilleşmiş Kürt siyasilerden kurtulmadıkça, Kürtlerin başına musallat olmuş Kürt siyasi dinozorların pençesinden kurtulmayız.
Velhasılıkelam, olup bitenlerin farkına varmamak aklın gereği olmadığı gibi, ona buna kuyruk sallamayı ret eden ve aydın geçinenlerin de görevidir görünenleri yazmak.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.