Erzincan'da Siyanür borusu patladı: Bu felaket yukarı Fırat Havzası'nın yok edilişidir
.
Fırat Nehrine akan 20 ton civarında zehirli atık risk oluşturuyor. Nehrin aktığı 8 kent ve ulaştığı 2 ülke var. Olaydan 4 gün sonra açıklama yapan valilik ise 'derelere bulaşmadı' dedi.
Erzincan İliç’te Kanada ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold altın madeninin siyanür borularından birisi kırıldı. Borunun kırılması üzerine 20 ton civarında siyanürün çevreye yayıldığı belirtiliyor. Siyanürün sadece çevreye değil, Erzincan, Dersim, Elazığ, Malatya, Maraş ve Antep’ten Suriye’ye kadar uzanan coğrafyadan akan Fırat Nehri’ne de aktığı gelen bilgiler arasında.
NE KADAR SİYANÜRÜN AKTIĞI JANDARMA TUTANAĞINA YANSIDI
Siyanür borusunun patlaması üzerine Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında jandarmanın hazırladığı tutanak, olayın vahametini gözler önüne serdi. 22 Haziran tarihli tutanakta, 21 Haziran’da basınç kaybının 28 nolu lift bölümünde meydana geldiği belirtildi. Yırtılma Siyanürlü Solüsyonun pompalandığı boruda meydana geldiğinin belirtildiği tutanakta, “Lift 28 bölgesinde yırtılan boru içinde yaklaşık 20 metre küp siyanürlü solüsyonun eğime bağlı olarak aktığı” tespitine yer verildi.
VALİLİK: MEVSİMSEL AKIŞ GÖSTEREN HİÇBİR DEREYE KARIŞMA OLMADI
Konuya ilişkin Erzincan Valiliği'nden yapılan açıklamada, jandarma tutanağında akıntının Fırat Nehri’ne karıştığı bilgisinin geçmediği iddia edildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın teknik personellerinin sahada gerekli inceleme ve değerlendirmeler yaptığının belirtildiği açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Bölgedeki mevsimsel akış gösteren hiçbir dereye karışma olmadığı, Fırat havzasına gözlemsel olarak ulaşmadığı tespit edilmiştir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yetkilendirilmiş Lisanslı Çevre Laboratuvarı tarafından, Müdürlüğümüz teknik personelleri gözetiminde, kirlendiği iddia edilen alanın 27 farklı noktasından numune alınmış olup, ilgili laboratuvar tarafından analizleri gerçekleştirilecektir. Gerekli inceleme ve değerlendirme Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından sürdürülmektedir.”
ŞİRKET DE SIZINTIYI DOĞRULADI: HEMEN TEMİZLENDİ
Valiliğin ardından Anagold Madencilik de, internet sitesi üzerinden bir açıklama yayınladı. Dökülen siyanür miktarının 8 kilogram olduğunu ve 'hemen temizlendiğini' ileri süren şirketin açıklamasında, "Maden sahasında gerçekleşen solüsyon döküntüsünün içerisindeki toplam siyanür miktarı yaklaşık 8 kg'dır. Sosyal medyada yer alan asılsız iddialara göre tonlarca siyanür döküntüsü olduğu ve Fırat Nehri'ni etkilediği iddiaları tamamen yanlıştır" denildi.
İLİÇ DOĞA VE ÇEVRE PLATFORMU: BU FELAKET YUKARI FIRAT HAVZASININ YOK EDİLİŞİDİR
Valiliğin açıklaması çevre örgütlerinin tepkisine neden oldu. Valiliğe yapılan ölçümlerin sonuçlarını açıklayın çağrısı yapan İliç Doğa ve Çevre Platformu sosyal medya hesaplarından yaptığı açıklamada “Bu felaket Yukarı Fırat Havzasının yok edilişidir! Çevre bakanlığının yaptığı açıklamada bu felaketi 'çevre kirliliği' diye geçiştirmesine izin vermeyeceğiz! En üstten ceza kesilmesini değil, kapasite artışının durdurulması ve madenin kapatılmasını istiyoruz!” ifadelerini kullandı.
TMMOB: VALİLİK NEDEN 4 GÜN BEKLEDİ?
Konuya ilişkin açıklama yapan TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, İliç ilçesi, Çöpler köyü mevkiinde altın madeni işletmesinde, 21 Haziran 2022’de Salı günü gecesi siyanür içerikli solüsyon taşıyan boru hattında oluşan yırtılma nedeniyle yaklaşık 20 metreküp siyanürlü solüsyonun çevreye yayıldığı belirtildi.
Valiliğin olaydan 4 gün sonra açıklama yaptığını hatırlatan TMMOB Maden Mühendisleri Odası, “Yapılan açıklamada ‘hiçbir dereye karışma olmadığı, Fırat Havzasına gözlemsel olarak ulaşmadığı tespit edilmiştir’ denilmektedir. Burada öncelikli olarak sorgulanması gereken Erzincan Valiliğinin açıklama yapması için neden 4 gün bekledi? Bu süre içerisinde neler yaptı” diye sordu.
İliç Maden Alanı
'SOLÜSYON EN AZ 3 SAAT SÜREYLE ZEMİN TARAFINDAN EMİLDİ'
TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak yaptıkları tüm çalışmalara rağmen gerekli teknik bilgilere ulaşamadıklarının belirtildiği açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Bu nedenle çalışmalarımız basından ve kamuoyundan yapılan açıklamalar doğrultusunda elde edilen bilgiler üzerinden yürütülmüştür. Tutanaklar incelendiğinde sızıntı saat 02:45 itibarıyla fark edilmiş olup saat 05:00 sularında yapılan müdahaleyle solüsyon akışının durdurulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda solüsyonun en az 3 saat süreyle zemin tarafından emildiği düşünülebilir. Bu nedenle siyanürlü solüsyonun çevreye ve yeraltı sularına etkileri derhal tespit edilmeli ve gerekli önlemler acilen alınmalıdır.
-Elde edilebilen teknik bilginin eksikliğine rağmen, bu denli tehlikeli kimyasalların sadece muhafaza edildikleri alanların değil, taşındıkları hatlarda da çevreye verebilecekleri zarar göz önünde bulundurulmalı, olası sızıntı ve deşarjlara karşın gerekli tedbirler önceden alınmalıdır. Geçtiğimiz aylarda kapasite artırımı için başvuruda bulunan şirketin, bu duyarlılıkla mı kapasite artışına gideceği konusu da ayrı bir sorundur.
-Diğer yandan, konunun basına yansımasının ardından ilgili şirkete idari para cezası kesildiği yönünde haberler yayınlanmaktadır. Elbette ki idari para cezası işlemi bir caydırma mekanizmasıdır ancak asıl olan, bilim ve tekniğin gerektirdiği üst standartlarda işletmeler kurmak ve her türlü faaliyeti etkin bir biçimde denetlemektir. Oysa ülkemizde kamu denetiminin bırakın etkinliğini varlığından bile söz etmek mümkün değildir.
'İLİÇ BİR İLK DEĞİLDİR, SON DA OLMAYACAKTIR'
-Yandaşları kollayan politikalar, yetersiz örgüt yapısı, denetim elemanı sayısındaki eksiklik, liyakatsiz atamalar ve kayırmacılık gibi nedenlerle ortada bir denetim mekanizmasından bahsetmek mümkün değildir. Anti demokratik baskıcı ortam sivil denetimi de engellemekte yaşamın her alanında ranta dayalı; standardı düşük doğa ve insan karşıtı uygulamalar artarak devam etmektedir. Üzülerek ifade etmek zorundayız ki; İliç kazası bir ilk değildir, son da olmayacaktır."
ZEHİRLİ ATIK 8 İLDEN AKIYOR, SURİYE VE IRAK’A KADAR ULAŞIYOR
+Gerçek’e konuşan TMMOB ÇMO Genel Merkez SÜMER ve Diyarbakır Şube Başkanı Canfidal Boldaş, Siyanür borusundaki yırtıktan dolayı Siyanürlü Solüsyonun çevreye akmasının çevreye ciddi etkilerinin olacağı uyarısında bulundu.
Siyanürün aktığı Fırat Nehri’nin ülke içinde yaklaşık bin kilometre uzunluğunda olduğunu hatırlatan Boldaş, “Dolayısı ile bu uzunluk boyunca söz konusu kirlilik, taşınarak Erzincan’dan sonra Tunceli (Dersim), Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa ve sonrasında Suriye ve Irak’a geçerek tarih boyunca çok sayıda uygarlığa beşiklik etmiş olan komple Mezopotamya’yı etkileyecektir. Bu durum özellikle tarımı, hayvancılığı, yaban hayatını yani bütün canlı popülasyonunu ciddi düzeyde olumsuz yönde etkiler” dedi.
Canfidal Boldaş
'ŞİRKETİN SORUMLULUĞUNU HAFİFLETİCİ AÇIKLAMALARDAN KAÇINILMALI'
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın konuya ilişkin açıklamasında da değinen Boldaş, bakanlığın siyanür sızıntısının tesis sınırlarının dışına taşarak, eğimli arazide aktığı, mevsim itibarıyla alt kotta bulunan dere yatağında herhangi bir su akışının bulunmadığı yönünde açıklama yaptığına dikkat çekti. Bakanlığın herhangi bir kirliliğin olmadığını, altın madenini işleten şirkete 16 milyon 441 bin lira ceza kesilerek Cumhuriyet Başsavcılığına da suç duyurusunda bulunulduğunu yine basından öğrendiklerini ifade eden Boldaş, “Kamuoyu tarafından ifade edilen siyanürün Fırat nehrine aktığı bilgisi, Bakanlık tarafından yapılan açıklamanın tam zıttında. Burada yetkili idarelerin hassasiyeti oldukça önemlidir. Burada şirketin sorumluluğunu hafifletici açıklamalardan ziyade olayın en şeffaf şekilde ortaya konmasına ihtiyacımızın olduğunu ifade etmek isteriz” diye konuştu.
'ÇEVRESEL İZLEME ÇALIŞMALARI ACİLEN TAMAMLANMALI'
Siyanür borusundaki patlama huşunda üç noktaya dikkat çeken Boldaş, şunları söyledi: “Bu patlamada maden şirketinin ihmalinin olup olmadığı araştırılmalı, doğanın etkilenme düzeyini belirlemek için çevresel izleme çalışmaları acilen tamamlanmalı ve bu çalışmalar sonucunda lüzumlu yerlerde acilen çevresel iyileştirme çalışmaları başlatılmalıdır. Konunun hassasiyetinin tüm kamuoyu tarafından büyük bir sahiplenme ile önemsenmesi gerektiğini ve biz teknik çevrelerin de konunun özveriyle takipçisi olacağımızı belirterek; herkese duyarlılık, yetkili tüm kurum-kuruluş-kişi-oluşumlara da Çevre Mühendisleri Odası olarak sorumluluk çağrısı yapıyoruz.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.