Fehim Işık: Sivas’ın ötesinde yapılmış tek korona testi yok
Fehim Işık Korona virüs hakkında Ahval’den Burhan Ekinci ile konuştu.
Haber Merkezi - Çin’de ortaya çıktıktan sonra dünyaya yayılan koronavirüs için devletler teyakkuzda. Alınan tedbirlere rağmen korona salgını can almaya ve yayılmaya ediyor. Bu ülkelerden biri de Türkiye. Ülkede Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın her gün hayatını kaybedenler ve yeni vaka sayısıyla ilgili verdiği bilgiler konusunda şüpheler var. Birçok kişi korona salgınının Türkiye’de açıklanan resmi rakamlardan daha fazla olduğu konusunda hemfikir. Konuyla ilgili gazeteci Fehim Işık ile konuştum. Gazeteci Işık, korona konusunda hükümetin hiçbir şekilde şeffaf olmadığını belirtiyor. Işık’a göre Erdoğan “nasıl 15 Temmuz’dan yararlandıysam, nasıl Suriye’deki krizden, ABD ve Rusya arasındaki çelişkilerden yararlanan orada alan kazandıysam, koronavirüsün yarattığı tablodan da yararlanıp, bundan iktidarımı kalıcılaştırma lehine sonuçlar çıkarabilirim” diye düşünüyor. Işık’ın dikkat çektiği bir diğer konusu ise, hiçbir Kürt kentinde şimdiye kadar koronavirüs testinin yapılmamış olması.
Türkiye’de nedir durum, koronavirüsle ilgili size gelen bilgiler var mı?
Sağlık Bakanı’nın verdiği bilgilerin gerçeği yansıtmadığı, eski bir Kara Kuvvetleri Komutanı’nın ölümüyle ortaya çıktı. Aytaç Yalman öldü ve bakan bu olayı basına yansıdıktan sonra açıkladı. Bir ülkede bir generalin adını bile saklayacak şekilde halktan bilgi saklıyorlar.
Günlük test sayısıyla orantılı bir vaka tespiti söz konusu. Bu vakaların ne kadar doğru olduğunu bilmesek de zaten yapılan test sayısı çok az. Dolayısıyla açıklanan sayılarda bir şeffaflık olmadığı çok açık şekilde belli oluyor. Bu sadece Türkiye’de değil, diktatörlükle yönetilen tüm ülkelerde durum aynı. Türkiye'de hiçbir şekilde reel bilgi verdiği inancında değilim.
Bunun nedeni yeterince test yapılmaması mı, yoksa test yapılıp da sonuçlar pozitif çıkıyor ama hükümet açıklamak mı istemiyor?
Test yapma sayısını sınırlı tutmanın, bilinçli bir politika olduğu düşüncesindeyim. Edindiğim bilgiler bu yönde. Çok sayıda insan korona belirtileri göstererek hastanelere, acil servise gidiyorlar, hiçbir şekilde test yapılmadan geri gönderiyorlar. Test yapmayarak böylece rakamları daha az göstermeye dönük bir çaba içerisindeler. Test yapıp sonuçları kayıtlara geçirdikten sonra bunları açıklamamak daha zor.
Bu bilinçli bir politikadır, bu politika sonuçları ne olur birlikte göreceğiz ama şeffaf olmamanın ya da önemsememenin sonuçlarının ne olduğunu dünya İran’da, İtalya’da, İspanya’da görüyor. Bir taraf bilgi gizledi, diğer taraf önemsemedi ortaya çıkan tablo korkunç. Üstelik tüm dünyaya yayılan ciddi bir virüsten bahsediyoruz. Bu tablo içerisinde Türkiye’nin yaptığı politikayı izah edebilmek mümkün değil ve bedeli ne yazık ki çok ağır olacak.
Hükümet neden bu konuda şeffaf değil?
Türkiye’de demokratik bir yönetim tarzı yok. Daha önce de yoktu ama anayasa değişikliğinden sonra tüm Türkiye tek kişiye bağlandı. Şu anda bilim kurulu diyorlar ama tümü aslında ne söylerse söylesinler, ne tespite ulaşırsa ulaşsınlar, Erdoğan onaylamadığı sürece onları kamuoyuna açıklama şansına ve durumuna sahip değiller.
Benim kanaatim o ki, Erdoğan ‘nasıl 15 Temmuz’dan yararlandıysam, nasıl Suriye’deki krizden, ABD ve Rusya arasındaki çelişkilerden yararlanıp orada alan kazandıysam, koronavirüsün yarattığı tablodan da yararlanıp, bundan iktidarımı kalıcılaştırma lehine sonuçlar çıkarabilirim’ diyor. Bugünlerde Türkiye'de anayasa ve hukuk uzmanları dikkat çeke çeke söylüyor:
Bu süreçten sokağa çıkma yasakları gerekçe edilerek bir OHAL çıkabilir. OHAL sürecinde de nasıl 15 Temmuz’dan sonra yaptıysa, kararnamelerle ülke yeni bir cendereye alınabilir. Deyim yerindeyse Erdoğan’ın tek kişilik diktatörlüğünün korona gerekçesiyle yaratılmış bir OHAL ile daha uzun süreye yayılmış bir hukuksuz, faşizan yönetim biçimine yönelmesini beraberinde getirebilir. Erdoğan’ın mevcut rejimi bu tablo içerisinde. Bizim halk sağlığı açısından bakmamız gerekiyor. Büyük bir risk var. Ortaya çıkacak durum çok çok sayıda insanın ölmesini beraberinde getirebilir.
Hükümet vakaları saklayarak neyi amaçlıyor ve kendi iktidarı için nasıl bir fayda görüyor?
Mikrobiyoloji uzmanlarının bir kısmının hükümetlere verdiği bir akıl var. Bunu İngiltere’de Johnson açık söyledi, ‘sürü bağışıklığı’ dedikleri yöntem. Türkiye'de de bir ‘sürü bağışıklığı’ yöntemini bir şekilde akıllarından geçiriyorlar. Çok sayıda insan enfekte olsa, ölüm sayıları çok yükselse bile bunu bir şekilde toplumda gizleyerek, bunun kendi iktidarlarının aleyhine bir sonuç çıkaramayacak bir tablo içerisinde gitmesini sağlayabilirler. Sürü bağışıklığı dediğimiz yöntem birçok ülkede bir şekilde uygulanıyor. Hiçbirinin hastanesi, sağlık ekipmanları yetmiyor, bu virüse karşı bir ilaç yok.
Sürü bağışıklığı, İngiltere, Almanya gibi ülkelerde belki büyük gelir dengesizliği, eşitsizliği olmadığı için ölümü de eşitleyecek ama Türkiye gibi ülkelerde gelir dağılımındaki korkunç adaletsiz ve eşitsiz tutum daha çok yoksulların emekçi sınıfların ölümünü beraberinde getirecek.
Kürt bölgesinde durum nedir, bu konuda aldığınız bilgiler var mı?
Hiçbir yerde tek bir test yapılmamış. Şimdiye kadar Sağlık Bakanı’nın açıkladığı testler özellikle üç-beş ilde yapılan testler ama Sivas’ın ötesinde yapılmış tek bir test göremiyorsunuz. Bu nedenle insanlar vakaların farkında olmayabilir ya da o vakalar resmi olarak kayıtlara yansımamış olmayabilir. Çok az sayıda Kovid-19 vakası nedeniyle hastanelerde kaydı olanlar var. Ama onun dışında geriye kalanlar, benzer özellikler de gösterseler daha çok zatürre, üst solunum yolları enfeksiyonu gibi genel tanılarla hastanelere yatırılmışlar. Ama sokağa çıkma yasakları konusunda özellikle Kuzey Kürdistan’da çok ciddi bir duyarsızlık var. İnsanlar günlük yaşamlarına hiçbir şey olmamış gibi devam ekiyorlar Bu konuyla ilgili hiçbir tedbiri de alınmıyor. Tedbir alınması gereken yerel yönetimler. Yönetimler de HDP’den alınıp, kayyımlara verilmiş. Kayyımlar ve valilikler de sorumluluğunu yerine getirmiyor. Bu şekilde giderse, nasıl Türkiye’de en çok yoksulları vuracak diyorsak, bu tedbirsizlikle belki Kuzey Kürdistan’da çok ağır tablo ile karşı karşıya kalabiliriz. Hem kendi kendilerini yok edebilecek krizle karşı karşıyalar hem de devlet duyarsız ve adeta ‘yok olsun’ diye uğraşıyor. Ben o kentlerden çok kaygılıyım.
Var mı size gelen bilgiler?
Kürdistan dışında aldığım bilgiler var. Ne yazık ki, birkaç kez hastaneye gidip, evine gönderilenler var. Sonra bazı ilişkiler üzerinden özel hastaneye yatıp, orada yoğun bakıma alınan, ailesinin tümünün karantinaya alındığı insanlar var. Yurtdışından gidip karantinaya alınmayıp daha sonra çok sayıda insanı enfekte eden kişiler olduğunu da öğrendik. Bu konuda özellikle yer konusunda bilgi vermiyorum. Çünkü bunu versem, polis işini gücünü bırakıp, bu bilgileri verenin peşine düşecek. Çok sayıda enfekte olan ya da yoğun bakıma alınan insan haberleri duyuyoruz. Bu bize gösteriyor ki tablo Sağlık Bakanı'ndan dediğinden daha ağır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.