Filosof Heraklitos biraz"Yanilmiş(!)" olamaz mi?

Selim Acar

Bildiğiniz gibi diyalektik düşüncenin babası  olan Heraklitos şu sözüyle önlüdür: "aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz" Bu diyalektiğin başlangıç halindeki açık tanımını göstermektedir. Diyalektik üzerine bütün çalışmaların başlangıç noktası burasıdır.

Evrende herşey değişir, hiçbirşey aynı kalmaz, herşey akar, herşey hareket eder. Bu nedenle aynı nehre bir daha girdiğinizde su da aynı su değildir, dere aynı dere değildir, siz de eskisi siz değilsiniz, siz de değişmişsinizdir. Çünkü herşey akar, hareket halindedir, değişir. Değişim süreklidir ve değişimin kendisi sonsuzdur. 

Ammma!

Filosof Heraklitos "aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz" önlü sözüyle bir az yanılmış olabilir diye "düşünüyorum", en az bu söz ve diyalektik metodu Türkiye ve Türk halkı için geçerliliği tartışma konusu olmalıdır!

Hisediyorum, evet hisediyorum , şaşkınlık içinde "nasıl oluyor?!" diye soruyorsunuz. Sizleri daha fazla meraktan bırakmayayım.

Eğer aşağı yukarı benim yaşımda isseniz, yani yıllarınız altmışın merdivenlerine dayanmış ise ve 80-larda politikayla ilişkileriniz olmuşsa kesin hatırlarsınız: Türkiye de, her kötülüğün başı, kaynağı ve nedenleri "anarşistler"di. 

Anarşistler her yerde idiler, Türkiye'nin başına bela idiler ve müslümanların kuşkusuz düşmanlarıydılar. Tabii biz kurd yurtseverleri ve devrimcileri de bu acayip varlıklar olan anarşistlerin içinde bir parça idik.

Her şeyin arkasında yabancı parmak vardı, en az siyah/beyaz Türk televizyonu, TRT (o zaman tek bir TV kanalı vardı adı da TRT idi), Türk gazeteleri örneğin şu önlü Hürriyet (ki logisine de "Türkiye Türklerindir" diye yazmıştı), Tercüman, Milliyet vs, tek radyo kanalı TRT, camiler de imamlar, üniversitelerde proflar, yazarlar, subaylar vs vs koro halinde "anarşist"lere yani Türk solculara ve kurd yurtseverleri saldırırlardılar. Onları Türk halkın gözlerinde şeytanlaştırmışlardı. Onları, Türk solcularını ve kurd yurtseverlerini her kötülüğün anneleri olarak gösterirlerdi ve sistemleri yani işgalcı, kolonyalist sistemleri ak ve pak olarak lanse ederlerdi ve çok iğrenç bir kara propaganda yürütüyorlardı. Türk halkı da buna inanıyor gibi görünürdü. 

Dünya döndü, zaman akıp geçti, onyıllar geçti, iki kutuplu dünya sistemi yıkıldı, internet denilen ulaşım aracı, üniversite ve askeri karargahların yüksek duvarları aşarak sivil halka ulaştı, Facebook, Twitter, whatsapp, youtube, skype,messenger, instagram vs denilen sosyal medya yaygınlaştı, cnntürk, ntv, star ve adlarını yasamıyacağım yüzlerce, binlerce özel tvler, radiolar açıldılar, kuruldular. İyi ya da kötü yönde üretim, ulaşım, bölüşüm, tüketim, toplumlar, yönetimler, metodlar vs vs değiştiler ve geliştiler vs vs. Bütün bunlar Heraklitos'un şu önlü sözüne "aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz"  ve diyalektiğine uygundur. Burada bir acayiplik yok, değil mi?

Acayip olan zaman bu Türk toplumunu ve politik sistemini değiştirtinilmemesidir. Buna inanamıyorsanız 80-ların Türk basın ve yayınların bulunuz tekstlerde ve programlarında "anarşist" yerinde "fetö"" koyunuz ya da bugünkü "fetö" yerinde "anarşist" koyunuz, göreceksiniz değişen yalnız "anarşist" yerine "fetö" olmuştur. Yabancı parmak yerine "üst akıl" almıştır. Yine sistemleri ak ve paktır. Türk halkı da hala aynı durumda, bu tür kara propogandaya inanıyor gibi görünüyor. 

Roboski'nin suçlusu, fetö, Sur'un, Cizre'nin, Nusaybin'in suçlusu fetö, H. Dink'ın suçlusu fetö vs vs. Yine işgalci, kolonyalist sistemleri ak ve paktır. Tabii buna inanan bazı okumuş kurdler de var ya(!)

Çok kısa olarak, dünya değişti ve değişiyor, ama Türkiye ve Türk toplumu değil. Eğer Heraklitos bugünkü Türkiye'yi görseydi, derdi "beni bağışlayınız, bir az yanıldım! Şu sözüm Türkiye için geçerli değildir, Türkiye istisnadır(!)" Evet Türkiye bir çok noktada istisnadır: Solcuları, diğer halkların sağcılarından daha sağcı, demokratları, diğer halkların faşistlerine daha faşist, dincileri, hümanistleri, barışseverleri aynı.  Istisnalar var, yok değil, yine de istisnalar kaideleri bozmaz ya!