Gazeteciyim Diyenlere Soruyorum:
Gördüğüm kadarıyla şoven duyguların esareti altında ezilen bazı gazeteciler bunalıma girdikleri için, sağlıklı düşünen insanların beyinlerini darmadağın etmek için kendi kişisel iç duygularını tatmin etmeye çalışıyorlar. Kesinlikle bu tür düşünceler yanlıştır. Şovenizmin sonu faşizmdir.
Kendilerine gazeteciyim diyenler bilhassa ABD ve emperyalizmin aleyhinde sık sık yazılar yazmaya başladılar. Beyler şimdiye kadar nerdeydiniz? Yıllar önce bizler emperyalizme karşı mücadele verirken, bize diyordunuz komünistler Moskova’ya gidin. Niçin bunalıma girdiğinizi iyi anlıyorum. Hiç merak etmeyin. Gün gelecek yine pişman olacaksınız. Bakalım o günlerde kimleri nasıl suçlayacaksınız. Türkiye’de elbette demokrat olan gazeteciler var. Sadece demokrat olan gazetecilere karşı değil bütün insanlara saygım ve sevgim var.
Bay gazeteciler, İkinci Dünya Savaşından sonra, Stalin, Aralık 1945’te Boğazlarla ilgili Türkiye’ye nota verdiğini, Kars ve Ardahan’ı istediğini biliyor musunuz? Niçin İsmet İnönü çarçabuk yasa çıkararak çok partili sisteme geçti? 1946’da ABD’nin San Francisco şehrinde yapılacak olan toplantıya katılmak için İsmet İnönü çok partili sisteme geçiş yasasını çıkardı. O toplantıya katılmanın bir tek şartı vardı. O şart da çok partili sisteme geçmekti. İsmet İnönü, istenen şartı yerine getirdikten sonra San Francisco toplantısına katılabildi. İsmet İnönü, Rusya’ya karşı savaşı göze alamadığı için San Francisco toplantısına katılarak sırtını ABD’ye dayamak zorunda kaldı. 1947’de ABD ile Türkiye arasında başlayan ticari anlaşmalar imzalandı. 1947’de CHP iktidardaydı. ABD ile başlayan ticari ilişkiler gün geçtikçe arttı.
Paris’te yapılan toplantıda Türkiye’nin, Marshall Planı içine alınmaması kararlaştırıldı. Daha sonra Türk Hükümetinin doğrudan ABD Hükümetine başvurarak Türkiye’nin de Marshall planına dahil edilmesini istedi. 4 Temmuz 1948’de ABD ile Türkiye arasında Ekonomik işbirliği anlaşması imzalandı. Marshall yardımı adı altında 1948 ve 1951 yılları arasında ABD Türk Hükümetine 62.376.000 Dolar hibe olarak verdi. Gün geçtikçe ticari ilişkiler ve ABD’den faiz ile dolar almalar devam etti. 1948’de CHP iktidardaydı. 1951’de Demokrat Parti iktidardaydı.
Yıllar ilerledikçe Türkiye, ABD ilişkileri gelişti. Marshall yardımı adı altında ilaçlı buğday köylülere bedava dağıtıldı. Bizler Dicle İlk Öğretmen Okulunda okurken ABD’nin bedava olarak gönderdiği süt tozu kaynatılarak sabah kahvaltısında bizlere veriyorlardı ve biz de içiyorduk.
Gün geçtikçe Türkiye ile ABD arasında yapılan antlaşmalarla ticari, ekonomi ve askeri alanlardaki işbirliği çok güçlendi. Türkiye’nin her yerinde komünizmin aleyhinde ateşli propagandalar başladı. Hiç unutmam CNN Türk televizyon kanalının canlı yayınında ABD Dışişlerinden sorumlu Paul Wolfowitz adındaki kişi, Mehmet Ali Birand ve Derya Sazak’la konuşurken dedi ki, ‘27 Mayıs 1960 - 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 Türkiye’deki askeri darbelerin tümü, Pentagon’un gölgesinde yapıldı’. Beyler o günleri hepimiz beraber yaşadık. Çünkü yakın bir tarihte bu canlı yayını izledim. Bunların hepsini unuttunuz mu? Niçin o günlerde ABD’ye karşı sesiniz çıkmıyordu da şimdi mi aklınız başınıza geldi?
Niçin 1952’de Türkiye NATO’ya girdi? NATO kimin gücüdür ve kimlere karşı kurulmuş bir güçtür? Kore Savaşında kaç yüz Türk askeri öldü? Kore’de ölen Türk askerleri şehit mi oldu? Şehit olmanın da şartları var. Sizlere yol gösteriyor. Dr. Hakkı Uyar’ın yazdığı Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarih kitabını okuyun. Aynı zamanda da internette Google girin neleri göreceksiniz. İçki masasında oturup sohbet etmek yazı yazmak kolaydır. Gerçeği görmek ve yaşamak çok farklıdır. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan niçin idam edildiler? Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın sözüdür. “ ABD’yi eleştirmeye ne hakkımız var. Kıçımızdaki donu bile ABD veriyor.” Bay gazeteciler bunları unuttunuz mu?
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey şunu söyledi, bunu söyledi deyip ABD’yi eleştiriyorsunuz. Elbette eleştirmeye hakkınız var. Süleyman Demirel, Rusya’ya karşı komünizmle mücadele derneğini kurmuştu. Derneğin ikinci başkanı tanıdığımdı. İsmi Orhan Kiverlioğlu idi. Bunları hepsini unuttunuz mu?
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne verdiği rapora göre, PYD’nin hakim olduğu bölgelerdeki ‘hak ihlallerinin’ eğitim boyutuna bakınca, sözünü ettiğimiz proje meydana çıkıyor diyorsunuz.
Bilmiyorum kaçıncı defadır yazıyorum. ABD’nin politikası açıktır. ABD yöneticileri diyorlar kendi ülkemin menfaatları için filan ülkede bu işi böyle yapacağız. Ben X devletine savaş açıyorum. Irak’ta Saddam Hüseyin, Libya da Muammer Kaddafi örnekleri ortadadır. Şimdi sıra İran’daki Mollalardadır. Hepimiz İran olayını yakında göreceğiz. İsteseniz Putin’i savunabilirsiniz. Bu sizin tabii hakkınızdır. Putin size hayırlı uğurlu olsun. İsmet İnönü’nün sözüdür. “Büyük devletlerle ortaklık etmek, ayı ile beraber çuvala girmeye benzer. İsmet İnönü’n sözünü unutmayın.
1556 yılında Paris’te yapılan toplantıda, Almanların verdikleri destekle, Çarlık Rusya’sı sıcak denizlere indi. Kısa bir süre sonra, İngilizlerin karşı çıkması üzerine, altı ay dolmadan, Londra’da yapılan toplantıda, Ruslar sıcak denizlerden çıkarılarak, soğuk denizlere hapis edildiler. 500 seneden beri Rusların en büyük rüyası sıcak denizlere inmekti. Şimdi Ruslar, Lazkiye’de deniz üssünü kurdular. Haberiniz olsun. Ruslar artık sıcak denizlerden çıkmayacak.
Alışmışsınız, zora girdiğiniz zaman dış devletleri suçluyorsunuz. Türkiye’de dış devletler mi kilogramı bir lira olan soğanın fiyatını 5 liraya çıkardılar? Türkiye, Suriye sınırında güvenliğini aldığı zaman, Suriye’de federasyon veya bağımsız Kürt devleti kurulsa da, Türkiye’ye zarar gelmez. Bugün Güney Kürdistan’da, Federe Kürt Devleti var. Türkiye ile Federe Kürt Devleti arasında hiçbir sorun yoktur. İyi komşuluk ve ticari ilişkileri gayet iyi gidiyor.
Çünkü savaş felakettir, cinayettir, vahşettir ve katliamdır. Aklı başında olan hiçbir devletin yetkilileri savaş istemiyorlar. Savaşın kazananı olmuyor. Savaş her iki tarafa da çok pahallıya mal oluyor. Ancak X devleti Z devletine savaş açtığı zaman Z devletinin yöneticileri kendi milletini ve vatanlarını korumak zorundadırlar. Girdikleri savaşta da haklıdırlar.
Her dönemde sırtını iktidardaki partiye veya koalisyon hükümetlerine dayatarak haber veren gazeteciler olduğu gibi, iktidara karşı olan gazeteciler de olmuş. İktidarı da muhalefeti da eleştirmeye hakkınız var. Yapacağınız eleştiriler yerinde olması ve uyarıcı eleştiriler olmalı. Ama iktidara da muhalefete de hakaret etmeye hakkınız yoktur.
Sizlere bir örnek veriyorum: Google girin, Medine sözleşmesini okuyun. Ne kadar iyi ve güzel bir sözleşme olduğunu göreceksiz.