Gönüllü Kurbanlık
Doğrusu, bu seçim sürecinde yazmak isteyip de yazamadığım birçok konu oldu. Neden bağımsız adaylarla seçimlere katılıyoruz ve amacımız nedir gibi...
Dün, nezaket gereği beni arayıp doğum günümü kutlayan bir arkadaşın söyledikleri olmasaydı bu notu yazmayacaktım fakat siyaseti yakından takip eden söz konusu arkadaşım gayet sakin bir ses tonuyla öyle şeyler söyledi ki aklımdan geçenleri paylaşmadan edemedim.
Mealen dedi ki, 'adayınızı severim fakat oy vermeyeceğim. Falan yerdeki adayınızı sevmem ve oy da vermem. CHP'ye vereceğim. Biliyorsun, HDP, CHP ile ittifak halinde. Biz de HDP ile ittifak yaptık. Bu nedenle CHP'ye vereceğim'.
Şaşırmadım desem yalan olur. Açık sözlü davranışı tabii ki iyi fakat herkesin bildiği halde söyleyemediği CHP-HDP işbirliğine atfen bunu izah etmesine şaşırdım.
Bu eğilim oldukça yaygın. Üstelik 'siyaseti bilenler' arasında... Davos zirvesinde C. Zapsu, 'dünya tehlikeli bir yere doğru gidiyor, önümüzdeki yıllarda artık ne düşünmemiz gerektiğine de başkaları karar verecek' demişti.
Yaşadığımız bundan başka bir şey değil. 'Siyaseti bilenler', onu oluşturanların istediği yönde tereddütsüz ilerliyorlar. 'Seni başkan yaptırmayacağız'dan hareketle kitleleri apolitikleştiren ve özellikle kendinin farkına varmış Kürt halkını olamayacak duaya amin demeye yönlendiren siyasetin gerçek aktörleri şimdi, 'bunlar gitsin de kim gelirse gelsin' mottosuyla yeni bir albenili güzergah oluşturmuş görünüyorlar. Alıcısı bir hayli fazla.
Daha kötüsü var: Uzun yıllar birlikte cezaevi yattığımız, çıkar çıkmaz yurt dışına giden bu arkadaş epeydir ortalıkta görünmüyordu. Seçimlerle birlikte ortaya çıktı ve yaptığı ilk şeylerden biri, bağımsız adaylarla seçimlere katılan bizleri 'birileri tarafından harekete geçirilmek'le itham etmek oldu.
'Seni başkan yaptıramayacağız' deyip, hendek ve barikat siyasetiyle Erdoğan'a dolaysız Sultanlık yolunu açanların bizleri AKP'ye dolaylı destek vermekle suçlamaları tam da trajikomik bir tutumu ifade etmektedir.
Bu türden insanların anlamak isteyeceğini sanmıyorum fakat gene de kısaca izah edeyim: Bizler, Kürt milleti olarak, kendi ülkemizde kendimizi yönetmek istiyoruz. Seçimlere katılan diğerlerinden bunu daha fazla hak ediyoruz ve tartışılacak hiç-bir tarafı yoktur. Yeryüzünde her millet kendi ülkesinin sahibidir. Ülkesiz tek millet olarak bunun gayreti içindeyiz. Unutulmasın ki bu çaba, Türkiyelileşmek için canhıraş bir şekilde çalışanların peşine takılanların da yararınadır. Hiç değilse onurluca yaşayacakları bir ülkeleri olur... Nerede olursa olsun yüreği Kürdistan için çarpan binlerce arkadaşımı ve milyonlarca saygıdeğer insanı tenzih ederek söylüyorum bunları...
Türkiye' de seçimlere katılmamızın esprisi daha farklıdır. Oluşturulmaya çalışılan ve esas olarak Kürtlerin inkarına dayanan 'Başkanlık sisteminin kurbanları olmayacağımız hususunda duyarlılık yaratmak ve Turkiyeyi oluşturan ikinci büyük popülasyon olarak haklarımızın tanınmasını sağlamak...
Açık ki bu tutumumuz herhangi bir partiden karşılık bulmuyor. Iki esas cephe, Millet ve Cumhur Ittifakı, Kürtlere hakaret ede ede oy istiyor. Sizler bunlardan birinin kurbanı olmak konusunda gönüllü olabilirsiniz fakat biz 'köpürmeyeceğiz'.
Evet, ne kayyum, ne hendek ve barikat; alternatifimiz, Yurtsever Demokrat İttifak.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.