Güneybatı Kürdistan İçin ABD PKK'yi Gözden Çıkardı mı?
Bir yıldan beri TC ordusunun Kandil'e sürekli operasyonları ve son olarak 15/08/2018 Ağustos'ta Türk Savaş uçaklarının ŞENGAL'A havadan nokta atışı ile PKK’nın önemli adamlarından Şengal temsilcisi Zeki ŞENGALLİ'İN öldürülmesi ve ABD 'nin buna seyirci kalması ve GÜNEY BATI KÜRDİSTAN'A ağırlık vermesi PKK için düşündürücü olmalı... Büyük devletlerin dostlukları siyasi, ekonomik ve askeri temeller üzerinde kurulmuştur.
Nasıl ki, Rusya’nın öteden beri amacı Akdeniz'e inmek , İran'ın Şii Irak, Kuveyt, Körfez ülkeleri, Lübnan ve Suriye'yi ele geçirip bir Şii çemberi oluşturmaksa, ABD’nin amacı ise Rusya ve İran'a karşı başta müttefiki İngiltere olmak üzere AB ülkelerini de yanına alarak Ortadoğu’da petrol bölgesine hakim olmaktır.
Şu anda ABD’nin çıkarlarına taş koyan Rusya, İran ve kısmen de NATO Müttefiki Türkiye'dir.
ABD çıkarlarına göre, ülkelerle ve örgütlerle iliskileri, taktik olarak sürekli değişebiliyor. Bugün görünen o ki, ABD giderek bölgede politika yanlışlarını ve Kürt halkı için yararı olmayan PKK'yi gözden çıkarıp, Güney Batı Kürdistan’da kısmen YPG’ye destek veriyor. Bununla varmak istediği yer, özerk bir bölge oluşturmaktır.
Onun için ABD, ayağını yere sağlam basmak için, başta KOBANİ ile HASEKİ’de Askeri Savunma Üsleri kuruyor. Kuşkusuz bu Üsler Kürtlerle işbirliği anlamına geldiği için başta Türkiye olmak üzere, Rusya ve Suriye’nin çıkarlarına ters düşüyor. Türkiye önce KOBANİ’de IŞİD, EL NUSRA ve İslami Kesimlere Lojistik yardımda bulundu. Fakat (Peşmerge ile YPG) direnişi ile karşılaşınca başarısız kaldı ve KOBANİ'YE giremedi.
AFRİN’de ise Türkiye, tamamen çapulcu bir örgüt olan ÖSO ile güç birliği yaparak. Bu işgal Rusya'nın de bilgisi dahilinde olmuştur.
Türkiye’ Kuzey Kıbrıs’ta olduğu gibi girdiği yerleri kolay terk etmez.
Şimdi ise amacı Kobani'den Reyhanlı’ya kadar uzanan 100 kmlık stratejik konum olan İDLİBİ ele geçirmektir.
Ancak öteden beri ABD ile Rusya, Ortadoğu’da stratejik ve petrol çıkarları nerede ise öyle hareket ederler.
Örneğin, ABD İran Irak savaşın a kanemici SADDAM’ın yanında yer almıştı.
Oysa ki SADDAM Kürtlere ve Şiilere soy kırım yapmıştı...
Ayni şekilde değişik dönemlerde Sovyet dönemi iktidarları SADDAM'A destek verdiler. Bu günkü Rusya ise tam anlamı ile çok tutarsız, ilkesiz tamamen ufak kırıntı çıkarları ile sadece ABD ye karşı anlayışı ile, Suriye'ye İran'a ve kısmen Türkiye'ye destek veriyor.
Türkiye ise; Ortadoğu satranç oyununda acemi oyuncu gibi hep yeniliyor ve buna rağmen rahmetli (Çetin ALTAN’ın deyimi ile Türk'ün Türk'e propagandası ile) Türk halkının Milliyetçilik duygularını kabartıp ayakta tutma çabasında. .
Yakın zamana kadar sessiz kalan Türk basını kalemşorlarının, tehlikeyi gördüklerinde başvurdukları felaket çağrılarına göz atalım.
Fehmi KORU, ''Beşşar Esad'ın Rusya ve İran'dan aldığı destekle Suriye'de yeniden güç kazandığını, İDLİB'E yeniden göz diktiğini ve İDLİB'IN Türkiye için her an patlamaya hazır bir bomba görüntüsünde olduğunu ''yazıyor..
Yine Hürriyet gazetesi yazarı Fatih Çekirge, 'Doğu Akdeniz'de bu tahrike dikkat' başlıklı yazısında''' Bölgedeki hareketliliğe dikkat çekerek, Kıbrıs Rum Kesimi'nin adımlarını ve olası sonuçlarını kaleme aldı.
Çekirge, Rum kesiminin yeni ortaklıklara başladığını ifade ederek, ABD Kara Kuvvetleri Komutanı'nın bu kapsamda üs istemek için Güney Kıbrıs'a geldiğini yazdı. Çekirge, "Türkiye 2018 yılı ortalarında Akdeniz'de doğal gaz arayacağını açıklamıştı. İşte şimdi buna karşı bir tezgâh, bir oyun, bir oldu-bitti, bir tahrik seziyorum” ifadelerini kullaniyor...
Peki tüm bu felaket senaryolarına göre Kürtler ne yapmalı?
PKK güdümünde olan YPG ve PYD kendi dışındaki Kürtleri dışlayacak mı yoksa ABD'NIN güç birliği ile oluşan fırsattan Kürtlerin birliğine dönüştürecek mi?
Kürtler artık kendi birlik yolundaki öz güçlerine güvenip, dış ittifakları doğru seçmeli. KERKÜK'Ü PAWEL Talabani, Goran ve PKK iş birliği ile Irak güçlerine teslim etmişlerdi...'' Bu Tarihte Kürtler için unutulmayacak bir ihanettir. Bundan böyle Güney Kürdistan'ın bağımsızlığı ve Güney Batı Kürdistan'ında, geniş bir özerklik mi, yoksa ortak yönetim mi?
Bu da tüm Kürtlerin birlik ve güçlü iradelerine bağlıdır. Bundan böyle Kürtlerin artık yenilgiye ve başarısızlığa, ihanete tahammülü olmamalıdır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.