Güney'de Ulusal Çıkarlarımız Tehdit Altında!
Tarih, yaklaşık iki küsür yıl önce Kurdistan bölge Başkanı sayin Mesut Barzanî'nın „bağımsızlığa giden yolda referandum" konseptiyle meşgulken; birden bire islam adına kafa kesen siyah bayraklı cellatların saldırısı ile uyandı.
Etrafa korku ve dehşet saçan bu guruhların ne denli tehlikeli olduğunu idrak edene kadar, bu orta çağ barbarları, Iraq ve Güney Kurdistan topraklarının büyük bir kısmını kontröle ve tehdi altına aldı. Bütün bunlar çok kısa bir zaman dilimi içinde oldu.
İnsanlığı tehdit altına alan bu barbar gelişme karşısında ilk edapta herkes gibi kurdler de şaşkınlık içinde, dünyaya destek mesajları talep etme ile birlikte, kendi topraklarını nasıl kuruyacaklarının fıkır telakisi içindeyken; medeni dünya kurdlerin çağrılarına cevap vermeye başladılar:
„Biz Kurdleri desteklemek zorundayiz, yoksa bir insanlık dramı oluşur!"
„Başta ABD olmak üzere , „Avrupa Parlementosu kurdlere nasıl ve ne düzeyde yardım yapma imkanlarının oldabileceği"ni araştırırken;
Bu parlementoların kapısında, yanlarına Almanya Solu'nu da alarak „kurd milli giysileriyle" gösteri düzenleyerek;
„kurdlere, barzanilere silah vermeyin. Barzanilere silah verirseniz, hepsi İS'in eline geçer. Bize verin silahları" diye kendini yırtanlar da hafızalara kayıtlı duruyordu.
PKK'nin kurmayları „Kurdlere silah ve destek vermeyin" grişimlerin hem pilan, hem teorisini üretmekle meşguldüler...
Ama tarih, kısa bir süre sonra İS'in Kobane saldırısında Kahreman Peşmerge desteğinine muhtaç ettiler.
Bir de „peşmerge kaçiyor, peşmerge savaşamamaz"(!) mastırbasyon haberlerle kendi kendilerini tatmine yelteniyorlardı.
Tarih bugün bize bir çok koldan Kurdistan'ı tehdit altına alan bu düşmani saldırıları püskürten Kahraman Peşmerge'nin direniş ve zaferleriyle, çok kısa mektuplarla önlü Amlanya/BİLD gazetesi yazarlarından Franz Josef Wagner'in şu mektubuyla adeta kurdleri yeniden keşfediyordu:
Alman BILD gazetesi yazarı Franz Josef Wagner'in Kürtlere hitaben yazdığı mektup sarsıcı ifadelerle dolu.
„Sizler kimsiniz ey yiğitler?" diye başlayan mektup, çarpıcı bir gerçeği de suyüzüne çıkariyordu. Sanki Almanya Parmentosu'nun „Kurdlere silah ve lojistik destek verme kararı'nın tartışıldığı gün; Almanya Parlamentosu'nu basan o „dört Kurd elbiseli kadın"ına cevap veriyordu:
"Dünya kafa kesen siyah bayraklılarla olan savaşınıza karşı donup kalmış durumda.
Sizler kimsiniz ey yiğitler?
Sizler, en acı dolu türkülerin milletisiniz, türkülerinizin konusu hep, yitik aşk ve yitik ülkedir...
Siz ülkesiz bir milletsiniz. Diliniz, kıyafetleriniz yasaklandı.
Halkınız Türkiye'de yaşıyordu, Irak'ta, İran'da, Suriye'de. Ayaklar altına alındınız.
Kabul edilmediniz. Kimsesizdiniz. Hep savaşmaya mahkumdunuz." Diyordu.
Evet bugün bu vahşet sahneleri ile dolu savaş, Kahraman Peşmerge ve Kurdistan sorumluluk sahibi bazı siyasi kadroların geceyi gündüze katarak savaşma ve mücadeleleriyle bir sonuca ulaştı. Ama yeni tehlikelere gebe Kurdistan. Hem de çok büyük tehlikelere.
İki küsür yıllık savaşın sonuçlarını hesap etmeye aciz bir siyasi yapılanmanın var olduğu Süleymaniye siyaseti, Kurdistan'ı boğazlamaya hazır düşman güçlerin hizmetinde bir pozisyonda olduğu sürece, bu tehlikeler var olacak.
Bunca zaman savaş cephesini yöneten, modernize eden, besleyen ve zafer üzerine zafer kazanan bu kahramanların tek tek hikayesini bile dinlemekten aciz bir Süleymaniye siyaseti Kurdistan'i olma vazfını yitirmiş durumdadır.
Binlerce övgü ve madalya hakeden bu isimsiz kahmamanların karşısında düşya şaşkınken, Suleymaniye Siyaseti „cep ve post hesapları' ile meşgul „Maaşlarını almak için baxdat'a yalvarmak"la meşgul.
Dünyaya, kendi ülkeleri ve ulusuna özgürlük ve onur kapısını aralayan bu kahraman öncü savaşçıların yarattığı değerler ve prestijin saygınlığı karşısında söyleyecek söz bulmazken; Süleymaniye Siyasileri, burunlarından kıl aldırmayan kibirli siyasetleri ve ukala duruşlariyla, „barzanilere düşman kindarlığı" ile yolalma hesapları içinde, yeniden „Baxdat ve Tahran fahişeleri olma" hesapları yapmaktadırlar.
Bu kahramanca savaş ve zaferlerin başkomandanlarından biri şunu haykıriyor:
„Çok iyi biliyorum Süleymaniye düşünsel teror etkisi altında. Süleymaniye üzerindeki bu düşünsel terör en kısa zamanda kırılmalı"! diyerek bize tehlikenin boyutunu vermekteydi.
Evet, iki küsür yılda Güney Kurdistan topraklarının %98'ini özgürleştiren, bunca zaman 1050 Km. Uzunluğunda bir savaş cephesini finanse eden, eğiten, modernize eden, özel çabalarla birliği koruyan, Kurdlere ulusal bir ordu yaratan güç kim?
Kurdleri açlıkla terbiye etmek isteyen düşman güçlere savaşın en dorukta olduğu bir dönemde, Kurdistan'a davet eden ve savaş cephesinde yokluklar içinde direnen Peşmergeye rağmen, bunlara kucak açan kim?
Şimdi bunlar „başkanlık Postu kavgası hesapları" ile meşgul!
24.11.2016
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.