H. Hüseyin Elon’un Yanlış Bilgilendirmelerine Dair Birkaç Söz

H. Hüseyin Elon’un Yanlış Bilgilendirmelerine Dair Birkaç Söz

Vahit Aba (PAK MYK Üyesi)

A+A-

Kuzey Kürdistan’da bir ihtiyaç olması nedeniyle  örgütsel ve siyasal birlik hep gündemde olmuştur.

 Fakat Kürtlerin bu alanda  başarılı oldukları söylenemez. Bunun da birçok nedeni vardır.

 Ayrı bir değerlendirmenin konusu olduğu için burada detaylara girmeyeceğim.

 Bu yazının amacı burada birlik ve ittifaklar sorununu ele almak değil, bu konuda partimiz PAK hakkında yanlış bir intiba uyandıran, ‘’Federalist’’ adlı internet sitesinde yayınlanan, ‘’ Birlik mi Kördüğüm mü?’’ başlıklı ‘’H. Hüseyin Elon’’ imzalı makaleye ilişkin kamuoyunu bilgilendirmektir.

 Tabii ki ‘’H. Hüseyin Elon’’un kim olduğunu bilmiyoruz. PAK ve HAKPAR gibi açık, legal iki partinin isimlerinin sözkonusu olduğu bir ‘’değerlendirme’’de hala müstear imzaların kullanılıyor olması başlı başına ciddi bir sorun. Açıkçası kiminle muhatap olduğumuzu bilmiyoruz. Ama buna takılmadan, sözkonusu yazıda dile getirilen iddialarla  ilgili olarak kamuoyunu bilgilendirmek istiyoruz.

 H. Hüseyin Elon şöyle diyor:

 ’’ Mesela Hak-Par ve PAK arasında geçen yıl birlik için yapılan görüşmelerde varılan nihai noktada öne sürülen gerekçe tam da böyleydi. Ortak ilkeler, değerler ve hedefler konusunda iki partinin de hiçbir itirazı yoktu. Birlik için hiçbir engel kalmamışken, başlangıçta, bütün özverisiyle birliğin gerçekleşmesi için elinden geleni yapacağını söyleyen PAK, son noktada ilkeleri bir yana bırakarak biçimsel olanı bir kırmızı çizgi olarak öne sürdü: Partinin adının başına Kürdistan’ın eklenmesini şart koştu’’.

 Öncelikle belirtmem gerekir ki H. Huseyin Elon’un söylediği gibi PAK ile HAKPAR arasında, konusu ‘'birlik'’ olan, ‘’başlayıp biten’’ özel bir birlik görüşmesi olmamıştır. Konunun  gerçek boyutlarının anlaşılabilmesi için bazı bilgilerin paylaşılmasında yarar var.

 PAK kurulduğu günden bu yana, kuruluş felsefesi gereği, şu anlayış ile hareket etmiştir: ’’Program, siyasal perspektif, örgüt ve mücadele anlayışı aynı ya da birbirine yakın olanlar tek partide birleşmelidirler’’.

 Bu yaklaşıma sahip olduğumuz için ‘birlik’ ve ‘ittifaklar’ konusunda atılan her adıma  sıcak baktık; sıcak bakıyoruz.

 Yazarın sözünü ettiği ‘PAK ile Hak-Par’ arasındaki ‘birlik’ görüşmesi şu şekilde gündeme gelmiştir:

 9 Nisan 2016 tarihinde 25 Kürt Siyasetçi, Hak-Par, Hereketa Azadî, KADEP, PAK, PAKURD, PSK, KDP-Bakur, KDP-T’ye bir çağrıda bulundu. Çağrı mektubunda,

 "….siyasi programı, çalışma yol ve yöntemleri büyük oranda aynı olan ve aynı sosyolojiden beslenen kadroların farklı yerde durmalarını da, her şeyden önce siyasi bir lüks, enerji israfı, siyasi ciddiyetsizlik ve hep birlikte kaybetme olarak görüyoruz………….Çabamız,  …….bizim ve bizim gibi yüzlerce bağımsız kadronun da içinde yer alacağı Kürdistan özgürlük davasını esas alan, ………… legal, çoğulcu birleşik bir kitle partisinde bir araya gelmektir.’’ deniliyordu.

 PAK, 25 Nisan 2016 günü bu çağrıya bir mektup ile yanıt verdi.

PAK’ın örgütsel ve siyasal birlik ile ilgili görüşlerinin özetlendiği bu mektubun sonunda, ‘’Bu temelde PAK olarak çağrınızı desteklediğimizi ve  bu sürece katılmaya hazır olduğumuzu bir kez daha belirtiriz….’’ denilerek çağrıya olumlu cevap veriliyordu.

 25 Kürt siyasetçinin bu çağrısına ne yazık ki PAK dışında olumlu yanıt veren olmadı. Çağrının muhatabı olan diğer parti ve örgütler, çeşitli gerekçelerle bu çağrıyı reddettiler. Daha sonra Azadi Hareketi  prensip olarak birlik anlayışına karşı olmadıklarını, ama bu konuda yetkili organlarının Kongreleri olduğunu, öneriyi kongreye götüreceklerini söyledi ve çağrıda bulunanlarla olan ilişkisini sürdürdü.

 Böylece 25 Kürt siyasetçi, PAK ve Azadi Hareketi  ‘birlik konulu’  görüşmelerini devam ettirdi.  Bu görüşmelere olan saygıdan dolayı PAK, iki kez Genel Kongresi’ni  erteledi. Yapılan görüşmeler sonucunda PAK ve 25 Kürt siyasetçi, PAK’ın mevcut varlığı esas alınarak, her konuda birlikte karar vermek üzere birleşme konusunda prensip anlaşmasına vardılar. Azadi Hareketi de bu konuda Kongre’de karar vereceklerini, ama prensip olarak o zamana kadar bu çalışmanın içinde olacaklarını söylediler. Bu amaçla 15 Ekim 2016 tarihinde birleşmenin kamuoyuna açıklanacağı bir Konferans düzenlenmesi kararı alındı.

 25 Kürt Siyasetçi’nin yapmış olduğu çağrı artık sona gelmişken, Komisyon’dan bazı kişilerin ‘’HAKPAR da sürece katılmak istiyor.  HAKPAR’la görüşelim,  ondan sonra Konferansı yapalım’’ önerisi üzerine yazarın sözünü etmiş olduğu PAK ile HAKPAR’ın görüşmesi gündeme gelmiş oldu.

 Aslında bundan önce 3 kez, 25 kişiden oluşan  Komisyon ile birlikte HAKPAR’la görüşmüştük. HAKPAR’ın böylesi bir çalışmaya katılmak gibi bir niyeti yoktu. ‘’Gelin HAKPAR’a katılın’’ diyorlardı. Ama ‘’yine de bir kez daha deneyelim’’ düşüncesiyle, PAK, Komisyon ve Azadi Hareketi olarak  HAKPAR ile görüşmek amacıyla,  26.10.2016 günü  karar  aldık.

 Bu toplantı öncesinde HAKPAR’a bizlerin üzerinde anlaştığı ‘’Siyasal ve Örgütsel Birlik için Ön Mutabakat Çerçevesi’’ başlıklı bir metin sunduk.

 Bu temelde 26 Ekim 2017 günü PAK, Azadi Hareketi, 25 Kürt siyasetçisini temsil eden Komisyon ve Genel Başkanı Sayın Refik Karakoç’un başkanlığındaki HAKPAR heyetinin katıldığı toplantı yapıldı.

 Toplantı daha önce sunduğumuz 12 maddelik prensipleri içeren ‘’ Siyasal ve örgütsel Birlik için Ön Mutabakat Çerçevesi’’ esas alınarak gerçekleştirilecekti. Ama ne yazık ki HAKPAR Genel Başkanı Sayın Refik Karakoç bu konuda partilerinin genel yaklaşımını dile getirdikten sonra şunları söyledi:

‘’ 1- HAKPAR, adında ‘Kürdistan’ olan bir partiyi reel görmemektedir. Bu nedenle de adında ‘Kürdistan’ olan bir parti içinde yer almayacağız.

2- HAKPAR zaten birlik partisidir. Kuruludur. Seçime katılma hakkını kazanmıştır. Gelin HAKPAR’a katılın. HAKPAR Kongresi yapılır, orada yeniden yönetim oluşturulur’’.

 Sayın Karakoç’un bu yaklaşımı aslında PAK, Azadi Hareketi ve 25 Kürt Siyasetçisini temsil eden Komisyon olarak kendilerine göndermiş olduğumuz 12 maddelik Mutabakat Çerçevesi’ni de, birliklerin etik yönünü de yok sayan bir yaklaşımdı.

 HAKPAR’a sunulan Mutabakat Çerçevesi’nde 12 Maddelik temel prensipler dile getirilmişti. Bu prensiplerden biri de şuydu:

 "’ Türk Devleti onlarca yıldır Kürdistan isimli partilerin legal alanda çalışmalarını yasal ve fiili olarak engellemiştir. İllegal olarak çalışmalarını yürüten Kürdistani parti ve hareketlerin en temel taleplerinden biri de kendi aidiyeti ve isimleriyle yasal çalışma imkanlarının sağlanmasıdır. Özgürlük davamız için verdiğimiz mücadeleler ve ödediğimiz ağır bedeller sonucunda, bugün Kürdistan isimli partilerin yasal olarak kuruluşları alanında önemli mevziler kazanılmıştır. Parti, bu alanda kazanılan mevzileri koruma ve geliştirmeyi esas alan bir perspektifle, en geniş milli, demokrat, özgürlükçü, kesimlerin birleşmesini sağlayacak uygun formülleri de değerlendirmeye açıktır’’. 

 Birleşmenin yöntemi konusunda da şöyle denilmişti:

 "’Yukarıdaki çerçeveyi benimseyen PAK, AZADİ HAREKETİ ve Siyasal- Örgütsel Birlik İçin Girişim Komisyonu, HAK-PAR ile yapılacak toplantıdan sonraki süreçte, benzer bir çerçeve üzerinde prensip olarak anlaşmaya varmaları durumunda, en geç Kasım 2016 sonunda, daha geniş heyetlerinin katıldığı ortak bir toplantı yapmalıdırlar. Taraflar, bu toplantıda ortaklaşacakları partinin politik ve örgütsel çerçevesinin son rötuşlarını yaparak, durumu, yani tek bir partinin çatısı altında birleşmeye karar verdiklerini kamuoyuna deklare etmelidirler.

 Bu toplantıda, ayrıca parti adı, programı, tüzüğü, yönetim kadrosu (Meclis) ile ilgili taslak ve önerileri hazırlamak üzere yeterli sayıda komisyon kurulmalıdır’’. 

 Sayın Refik Karakoç’un yaklaşımı, aslında birleşme gibi bir sorunlarının olmadığını gösteriyordu.

 Bu bilgiler ışığında tekrar Federalist’te yayınlanan yazıya gelecek olursak…

 Açık ki, H. Hüseyin Elon, yukarıda verdiğimiz tüm bilgileri yok sayarak konuşuyor ya da yaşanan süreçten haberi yok

 Sakıncaları pahasına özetleyecek olursak:

 HAKPAR hiçbir süreçte ne PAK ile ne de PAK’ın da dahil olduğu ortak bir çalışma grubu ile örgütsel ve siyasal birliği görüşmemiştir. Bu konudaki bütün çağrılar HAKPAR tarafından olumsuz karşılanmıştır. HAKPAR Genel Başkanı ve yöneticileri her seferinde ‘’İşte HAKPAR var, gelin katılın’’ şeklinde yanıtlarla,  başka parti ve grupların kişilik haklarını yok sayan bir tutum sergilemişlerdir.

 PAK kurulduğu günden itibaren,  ‘’Kürdistan’’ ismini ilkesel bir tutum olarak ortaya koymuştur  .   H. Hüseyin Elon’un iddia ettiği gibi ‘tam birlik gerçekleşiyorken şart olarak öne’sürmemiştir. H.H. Elon  için bu isim ‘’biçimsel’’ bir gerekçe olabilir. Ama inanıyoruz ki 1900’lü yılların başından bu yana kurulan Kürdistan isimli hiçbir parti, bu ismi ‘’biçimsel’’ olarak görmedi. PDKT, PSK, KİP vb. hiçbir partinin adındaki ‘’Kürdistan’’ ismi biçimsel değildir.

Kürdistan ismini biçimsel bir fark olarak görmek, aynı zamanda bu isim uğruna yaşamını feda eden, hala da emek veren herkese saygısızlıktır.

 PAK, özgürlükçü, demokrat Kürdistani bir partinin hem isim, hem programatik, hem de siyaseten bu anlayışa uygun olması gerektiğini söylüyor.

 PAK bu anlayışı esas alarak kendi ismini, Genel Başkanı’nı, yönetimini kimseye dayatmıyor.

 PAK kimseye ‘’gelin bana katılın’’ demiyor; ‘’gelin birleşelim’’ diyor.

 Bugün de PAK aynı anlayış ile yoluna devam ediyor.

Ama ne örgütsel birliğe, ne ulusal işbirliği çalışmalarına gelmeyenlerin, elbette ki bir gün bu yanlış tutumlarından vazgeçeceklerini umuyoruz.

 PAK kendisine yakın düşünen en geniş potansiyelin birliği için de, ulusal demokratik işbirliği ve ittifaklar için  her türlü çaba ve fedakarlığı göstermeye her zaman hazırdır .

 PAK kendi fikirlerini, kamuouyunu yanlış bilgilendirme, başkalarına hakaret, saldırganlık üzerinde dile getirmiyor. Kürtler arası her zaman diyalog ve birlik kapısını açık tutmanın yolu da eleştiri ve tartışma dilimize dikkat etmektir.

 H. Hüseyin Elon  gibi arkadaşlara da ‘bilmeden konuşmak’ ya da bildiğini doğru aktarmamak, itham etmek yerine  makul, yapıcı bir dil ve üslubu kullanmayı öneririz.

 Azadi Hareketi’nin daha sonraki süreçte kendi kongresinde herhangi bir partiyle birleşmeme kararını aldığını; 25 Kürt siyasetçinin de kendi aralarında görüşerek, herhangi bir partiyle birleşme yerine, herkesin özgür kılındığı bir karara vardıklarını da bir bilgi notu olarak burada dile getirmenin yararlı olacağı kanısındayım.

12.07.2017

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.