31 yıl önce, 16 Mart 1988 günü Saddam Hüseyin rejimi, kimyasal silahlarla yaptığı saldırı sonucunda, Güney Kürdistan’ın Halepçe şehrinde büyük çoğunluğunu çocuk, kadın ve yaşlıların oluşturduğu 5000’i aşkın insanımızı katletti.

Halepçe’de sadece 5000 insan değil; insanlık vicdanı da şehit düşmüştü. Bu sadece faşist diktatör Saddam Hüseyin’in insanlık dışı, kirli yüzünün dışa vurumu değildi; aynı zamanda insanlığın alnına vurulmuş kara bir lekeydi de

Soykırımın gerçekleştirildiği dönemde, bütün bölge devletleri, Arap dünyası, ABD, SSCB ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere tüm dünya devletleri bu soykırımı görmezden geldiler, katliamı sessizce geçiştirdiler.
Halepçe soykırımından 31 yıl sonra da , Kürdistan halkı Kürdistan’ın dört parçasında katliam, ölüm, haksızlık ve yıkımlara maruz kalmaktadır.
Halepçe soykırımı bütün dünyanın gözleri önünde gerçekleştirildi.

Halepçe Soykırımı, halkımızın özgürlüğünün engellenmesiyle devam ediyor

Türkiye, Irak, İran ve Suriye devletleri Kürtler dünyanın hiç bir yerinde bir siyasi statü, hiç bir hak ve özgürlük elde etmesinler diye el birliği içindedirler.

Dün Halepçe soykırımına göz yuman dünyanın büyük devletleri, bugün de ne yazık ki, bir çok saldırı, işgal ve haksızlığa göz yummaya devam ediyorlar.

Ve bununla bir kez daha insanlık vicdanı Kürdistan’ın her bir karış toprağında şehit düşüyor. Bir kez daha utanç bir kara leke olarak insanlığın alnında beliriyor.

Ama ne Halepçe, ne Enfal, ne de öncesi ve sonrasında gerçekleşen katliam ve saldırlar Kürdistan özgürlük mücadelesini durduramadığı gibi; bundan böyle de hiçbir soykırım, katliam, saldırı Kürdistan özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini durduramayacaktır.

Milli, yurtsever bir anlayış ve siyaset tarzıyla bezenmiş bir ittifak bir çok yaramızın da , özgürlük mücadelemizin gelişip güçlendirilmesinin de en temel ilacıdır. Birleşememe ve ittifaktan yoksunlukta ifadesini bulan tarihsel yaramızı da ulusal, yurtsever bilinçle örülmüş birlik ve ittifaklarla sararak mutlaka kazanacağız.

31. Yıl dönümünde Halepçe Soykırımını bir kez daha lanetliyoruz.

16.03.2019

PAK Basın ve İletişim Bürosu