HDP Kürtlerin milli kimlikleriyle siyaset yapmalarını engellemeye yönelik bir projedir
Kürt, Kürdistan halkı ve HDP’nin milli potansiyeli, kendi milli kimliğini esas alan, makul, savaşı reddeden, siyasal çözümü esas alan, iradesi kendi elinde, bir öze dönüş sürecine girmelidirler.
Faysal Taşkıran
HDP’nin kimliği, siyaset tartışmalarının önemli bir konusu olmuştur, olmaya devam ediyor.
HDP kendisine ‘Türkiyeli bir parti’ diyor.
HDP bileşenleri, DBP ve bazı Türk sol gruplarından oluşuyor.
HDP’nin kendisini ‘Türkiyeli bir parti’ olarak tanımlaması, bir çok Kürt siyasal partisi ve kadrosu tarafından kabul görmüş durumda.
Öncelikle bu konuda oluşturulan yanılsamaya dikkat çekmek, bir açıklık getirmek gerekiyor.
Türk toplumunda hiçbir karşılığı olmayan kimi marjinal sol şahıs ve gruplara HDP yönetiminde ağırlıklı bir yer verilmiş olması HDP’yi Türkiyeli Parti yapmaya yeter mi?
HDP’nin kendi programını ‘Ortak Vatan, Demokratik Ulus, Demokratik Cumhuriyet’ anlayışı üzerinde inşa etmiş olması, HDP’yi Türkiyeli parti yapmaya yeter mi?
HDP’nin kendisine ‘Türkiyeli bir parti’ demesi, HDP’yi Türkiyeli parti yapmaya yeter mi?
HDP ‘‘Türkiyeli Bir Parti’’ değildir
Öncelikle şu gerçekliği görmek gerekir: HDP’nin Türk toplumunda bir karşılığı yoktur.
HDP’nin almış olduğu 6 milyon oyun içinde bilimsel bir analiz yapıldığında, bu oylar içindeki Türk oyunun en fazla 500 bin olduğu görülecektir. Ve bu 500 bin oyun ağırlıklı kısmının HDP içindeki Türk sol kesimlerinin değil, Erdoğan’a karşı olan Türk toplumu içindeki farklı kesimlerin tepki oyu olduğu kolayca görülebilecektir.
HDP’nin şiddete verdiği destek ve kendi açıklamalarında iradesinin İmralı’da olduğunu söylemesi, Türkiye Devleti’nin izlemiş olduğu bilinçli karşıtlık siyasetiyle bütünleşince, Türk toplumunda HDP’ye karşı büyük bir tepkinin gelişmesine, örgütlendirilmesine zemin yaratılmıştır.
Türkiye illerinde HDP’nin almış olduğu oyların %90-95’i Kürtlerin oylarıdır; Türk oylarının oranı %10’u bulmaz.
HDP izlemiş olduğu yanlış siyaset sonucu, aslında bırakalım Türkiye partisi olmayı, Kürt karşıtlığının, şovenizmin, ırkçılığın daha da büyümesine uygun zemin hazırlamaktadır.
HDP’nin ‘’Ortak Vatan, Demokratik Ulus, Demokratik Cumhuriyet’’, ‘’halkların partisiyiz’’söylemi ve HDP yönetimine ağırlıklı olarak marjinal Türk kimi sol çevre ve kadrolarının yerleştirilmesi HDP’yi ‘’Türkiyeli parti’’ yapmaz.
Büyük oranda sadece Kürtlerden oy alan, Türk toplumunun desteklemediği, içinde örgütlenmediği bir partiye ‘’Türkiyeli Parti’’ demek, deyim yerindeyse, ancak zorlama bir tanımlama olur.
HDP’ye ‘’Türkiyeli parti’’ demek bir yanıltmacadır.
HDP’ye ‘’Türkiyeli Parti’’ demek, Türkiye’deki özgürlükçü, demokrat, sosyal adaletten yana kesimleri, aslında şiddet siyasetinin gölgesine mahkûm ederek gelişmelerini engellemektir.
HDP’ye ‘’Türkiyeli parti’’ demek, Türkiye’deki özgürlükçü, demokrat, sosyal adaletten yana kesimlerin, bağımsız Türkiyeli kimlikleriyle gelişmelerinin önüne set çekmektir.
HDP’ye ‘’Türkiyeli Parti’’ demek, Türkiye Devleti’nin izlediği anti-Kürt, şoven siyasete daha elverişli zeminler hazırlamaktır.
‘’Türkiyeli Parti’’ olmayan HDP’nin, göstermelik ‘’Türkiyeli parti’’ söyleminden ve iddiasından vazgeçerek, Türk ve Türkiye toplumunun kendi alternatifini yaratmasında olumsuz bir rol oynamaması en doğru tutum olur.
Türkiyeli gerçek demokrat ve özgürlükçü kesimlerin, kendi ayakları üzerinde doğrularak, Türkiye’deki demokrasi, adalet ve özgürlük düşmanı ırkçı, şoven, kesimlere karşı, kendi doğru ve gerçek ‘’Türkiyeli’’ argümanlarıyla hareket etmelerine, serpilip gelişmelerine, HDP reel olmayan ‘’Türkiyeli parti’’ söylemi ve siyasetiyle ne yazık ki fiilen engel olmaktadır. HDP kendi mecrasında tabii bir gelişim seyrini yaşayacak Türkiyeli demokrat, anti-şövenist, adaleti ve özgürlüğü savunan bir partinin yeşermesini güçleştirdiği ortadadır. Belki de HDP projesi yapımcıları, HDPyi var etmenin bir yan gerekçeleri de bu olabilir.
Türkiye’de gerçekten de güçlü, Türkiye toplumunun içinde kitlesel bir nitelik kazanmış özgürlük, demokrasi ve adaleti savunan gerçek bir ‘Türkiyeli parti’ye ihtiyaç vardır; Ama bu ihtiyacı ‘’Türkiyeli Parti HDP’’ yanılsamasıyla tahrip etmemek, mecrasından saptırmamak lazım. Bırakalım Türkiye toplumu bu ihtiyacını kendisi örgütlesin; 5.5 milyon Kürdün oyunu alan bir partiyi ‘’Türkiyeli Parti’’ diye , Türk toplumuna dayatmayalım.
HDP bir Kürt, Kürdistan partisi de değildir
HDP, 5.5 milyon Kürdün oyunu almasına rağmen, bir Kürt Partisi, bir Kürdistan Partisi de değildir.
HDP, programında, siyasetinde, söylem ve propagandalarında, Kürtlerin millet, Kürdistan’ın ülke olarak varlığını yazılı siyaset belgesine dönüştürmemiştir, savunmamıştır.
HDP, Kürtlerin milli, demokratik hak ve özgürlüklerini programına koymamıştır.
HDP, Kürdistan halkının siyasi bir statü ile kendi ülkesinde kendisini yönetmesini savunmamaktadır.
HDP, Kürt milletinin bayrak vb. milli değer ve sembollerine sahip çıkmamaktadır.
HDP’ye oy veren 5,5 milyon Kürt’ün büyük çoğunluğu, HDP’nin siyasal çizgisini benimsemese de, aslında Erdoğan’ın izlediği siyaseti cezalandırma ve Türkiye Devleti’nin Kürt karşıtı siyasetine olan tepkileri, savaşa son verilmesi ve siyasal çözüme olan özlemleriyle, başka bir alternatif göremedikleri için, HDP’ye oy vermektedir. Ama HDP bu desteği suiistimal etmekte, PKK siyasetine paralel bir siyaset izleyerek, iradesinin Abdullah Öcalan’da olduğunu söyleyerek, hendek ve barikat çatışmaları döneminde olduğu gibi, şiddete, hendeklere açık destek vererek, barışçıl, siyasal, demokratik bir alternatifin gelişme zeminlerini sakatlamakta, bu yolla da Kürdistan halkına büyük bir zarar vermektedir.
Evet, bütün bu temel sebeplerden dolayı da, kimilerince dile getirilen‘’HDP kendisine Türkiyeli Parti dese de, aslında 5,5 milyon Kürtün oyunu alan bir Kürt partisidir. Türkiyeli Parti söylemi bir taktiktir’’ söylemi; deve kuşunun kafasını kuma gömerek saklanmaya çalışması misali, bir trajikomedidir.
HDP, Kürtlerin milli kimlikleriyle, bir taraf olarak siyaset yapmalarını engelleyen bir projedir
Evet, HDP ne bir ‘’Türkiyeli Parti’’dir, ne de bir Kürt, Kürdistan Partisi’dir.
Gelişen Kürt, Kürdistan özgürlük mücadelesinde, Kürt milletinin, Kürdistan halkının kendi siyasi temsilcileri aracılığıyla Türkiye Devleti ve dünya devletlerine muhatap olmalarını engellemek için geçmişten bugüne birçok yol ve yöntem uygulandı.
Çok uzak tarihlere gitmeye gerek yok; 1970’li yılların başından itibaren Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de tekrar gelişmeye başlayan Kürt milli, demokratik mücadelesinin, kendi öz örgütleri aracılığıyla bir taraf olmaması için birçok ‘’sol’ görüntülü teori ve siyaset tezi Türk sol kesimi tarafından ortaya atıldı.
Türk sol kesimleri Kürtlerin kendi Kürt, Kürdistani özgün örgütlenmeleriyle örgütlenmelerine karşı çıkıyor, bu tür girişimleri ‘’ezilen ulus milliyetçiliği’, ‘’işçi sınıfı ve demokrasi hareketini zayıflatma girişimi’’ olarak değerlendiriyorlardı.
Türk soluna göre, ‘’Devrimden sonra, sosyalizmle zaten Kürtlerin hakları temin edileceğinden dolayı, Kürtler ayrı örgütler kurmamalı, Türkiyeli Sol, Sosyalist, Komünist Partiler içinde çalışmalı’’ydılar.
Aynı anlayış ümmetçi, İslami Türk kesimleri tarafından da başka bir söylemle dile getiriliyordu:’’Kürtler de İslam ümmetinin bir parçasıdırlar; İslam’ın yaşam bulması demek, Kürtlerin haklarının da yaşam bulması demektir. Kürtler Türkiye’deki tüm Müslüman âlemi ile birlikte aynı organizasyon, cemaat, parti ve kurumlar içinde yer almalıdırlar. Kürtlerin milli oluşumlara yönelmeleri ümmet bilincine zarar verir’’.
Evet, Kürdistan halkı, Türk sol ve ümmetçi kesimlerin bu söylem ve barikatlarını emekleriyle, mücadeleleriyle aşa aşa, kendi Kürt, Kürdistani örgütlerini, partilerini kurdular. Ve Kürdistan özgürlük mücadelesi onlarca yıldır, bu Kürdistani parti ve örgütlerin emek ve çabalarıyla bugünlere geldi.
Şimdi ortaya atılan HDP projesi de, Türk sol kesimlerinin 70’li yıllarda dayattıkları ‘’Türkiyeli Ortak Sol Parti’’ siyasetinin günümüz koşullarına uyarlanmış halidir. Buradaki fark, bu kez Kürtlerin gücüne dayanarak HDP’nin Kürt potansiyelini, ‘’Türkiyeliliğe’’ yamamaya çalışan bir eksende duruyor olmasıdır. Eskiden Türk solu Kürtlerin milli örgütlerini oluşturmalarını engellemek için ‘’Türkiyeli Parti’’yi dayatırken; bugün Kürtlerin içinden bir kesim Kürtlerin kendi milli kimlikleriyle siyaset etmelerini engellemek için ‘’Türkiyeli Parti’’yi Kürtlere dayatmaktadırlar.
HDP, bu anlamda, Kürt, Kürdistan halkının kendi öz örgütleri ve milli kimliğiyle temsiliyetini engellemek, dejenere etmek, siyaseti bulanıklaştırmak ve ‘’Türkiyeci’’ anlayışa angaje etmek için oluşturulmuş bir projedir.
HDP, Kürt siyasi temsiliyetini engellemek; Kürdistan halkının siyasi bir statü ile kendisini yönetme talebini, milyonlarca Kürt ve Kürdistanlının talebi olarak Türkiye devleti ve dünya devletleri nezdinde bir taraf olarak savunmalarının önüne set çekmek için oluşturulmuş bir projedir.
HDP, Kürt potansiyelini, Kürtlerin emek, bedel ve mücadelesini, milyonlarca Kürt’ün oyuyla, ‘’ortak vatan, demokratik ulus, demokratik cumhuriyet’’ siyasetiyle; Türkiye devletinin 96 yıllık paradigması olan ‘’tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak’’ siyaset ve anlayışı içinde eritmeye, angaje etmeye, statüsüz bir geleceğe entegre etmeye çalışan bir projedir.
HDP duruş ve politik çizgisini garipseyen ve şüpheyle bakan tabanını teskin etmek için ‘’taktiktir heval’’ diyorlar. İşin aslı bilerek veya inanarak kendileri taraftarlarını ve kendilerine oy veren yurtsever tabanlarını yanlış yolla saptırmak için ‘taktiksel manevra’ yapıyorlar.
Kürt, Kürdistan halkı ve HDP’nin milli potansiyeli, HDP’nin entegrasyoncu projesine ‘dur’ demelidirler
Özgürlüğünü elde etmek için yüz binlerce insanını yitirmiş, yüz binlerce yaralı vermiş, on binlerce insanı cezaevlerinde hapis yatmış, yüz binlerce insanı işkencelerden geçmiş, binlerce köy ve şehri yıkıma uğratılmış, yakılmış Kürt milleti, Kürdistan halkı, kendi milli, Kürdistani parti ve örgütleriyle büyük bir gelenek ve değerler yaratmıştır.
Kürt ve Kürdistan halkı ve bu bedelleri farklı siyasal parti ve organizasyonlar içinde verenler, kendi emek ve bedellerinin anlamsızlaştırılması, değersizleştirilmesi ve amacına ulaşmasının engellenmesi amacını güden her türlü siyaset ve projeye ‘dur’ diyebilmelidirler.
‘’Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak’’a dayalı asimilasyon, inkar ve imha siyasetinin, milyonlarca Kürdün oyuyla,‘’ortak vatan, demokratik ulus, demokratik cumhuriyet’’ adı altında, yeniden devam ettirilmek istenmesine ‘dur’ demek lazım.
Kürt, Kürdistan halkı ve HDP’nin milli potansiyeli, milli, demokratik hak ve özgürlüklerini programlaştırarak, Kürt milleti ve Kürdistan halkının siyasal temsilcisi olarak, diğer Kürdistani siyasal kesimlerle birlikte, bir taraf olarak duruş sergilemelidir.
Kürt, Kürdistan halkı ve HDP’nin milli potansiyeli, diğer Kürdistani siyasal kesimlerle birlikte ikirciksiz bir şekilde ‘’savaşa hayır, siyasal çözüme evet’’ demeli; Türkiye devletinin Kürtleri savaş ve çatışmaya sürükleyerek, siyasal, demokratik, sivil mücadele ve çözüm yolları ile araçlarını ortadan kaldırmaya yönelik siyasetine zemin hazırlamaktan kaçınmalıdırlar.
HDP’nin binlerce yönetici ve üyesinin maruz kaldıkları haksızlık, gözaltı, işkence, hapis cezalarını; belediyelere yapılan kayyum atamalarını; düşünce ve örgütlenme özgürlüğünü ayaklar altına alan her türlü karar ve uygulamayı kınıyoruz. İşte tam da bu nedenlerden dolayı da, Kürt, Kürdistan halkı ve HDP’nin milli potansiyeli, kendi milli kimliğini esas alan, makul, savaşı reddeden, siyasal çözümü esas alan, iradesi kendi elinde, bir öze dönüş sürecine girmelidirler.
Türkiye toplumunda hiçbir karşılığı olmayan, Kürt milli mücadelesini doğal mecrasından koparmaya çalışan ‘’Türkiyeli parti’’ vb. projelere hayır diyelim. Kendi milli, demokratik programımızla, kendi öz örgütlerimizle halkımızı örgütleyelim.
Bir taraf olarak Kürdistan halkının siyasal temsilcilerinin, Türkiye halkının gerçek demokrat, özgürlükçü, adalet ve eşitliği savunan kesimleriyle, Kürdistan halkına eşitlik temelinde siyasi statüyü de içeren çok boyutlu ortak bir mücadeleye ‘evet’; Halkımızın milli değer ve taleplerini yok sayan entegrasyoncu, çözümü öteleyici projelere ‘hayır’ diyelim.
HDP kendisine hem‘’Türkiyeli parti’ diyor, hem de Kuzey Kürdistan’da ‘’ulusal ittifak’’ adı altında bir girişime öncülük ediyor; dört parça Kürdistan’da da ‘’ulusal kongre’ adı altında bir çalışmaya öncülük etmeye çalışıyor. HDP’nin izlediği bu tarz-ı siyaset akıllara şu soruyu getiriyor: HDP, bu girişimleriyle, aslında gerçek bir ulusal ittifakı, bir ulusal kongreyi engellemeye ya da kendi kontrolüne almaya çalışan bir proje midir? Bu konuda Rociwan Yeşil’in Rûpela Nû’da yayınlanan ‘’Gerçek Bir Ulusal İttifakın Önünü Kesmeye Yönelik ‘İttifak’ Girişimi’’ başlıklı yazısını okumanızı öneririm.
Evet, HDP ne bir Türkiyeli parti, ne de bir Kürt partisidir. HDP, ‘ulusal ittifak’ın da, ‘ulusal kongre’nin de muhatabı değildir. HDP, hem Türk toplumunda Kürt karşıtı siyasetin geliştirilmesinde Türkiye Devleti’nin bahane göstereceği bir argüman, hem gerçek demokrat Türkiyeli bir partinin Türk toplumunda kitleselleşmesinin önünün alınmasında bir set; hem de Kürtlerin milli kimlikleriyle, bir taraf olarak siyaset yapmalarının engellenmesine, ulusal ittifak ve ulusal kongrenin önünün kesilmesine ya da kontrol altına alınmasına yönelik kilit rol oynamaya çalışan bir misyon projedir.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.