Henüz çok erken ama Dalkurd tekliyor
.
Ali Fikri Işık/ Kurdistan24
Tıp terminolojisinde çok kıymetli bir kavram var “Kanserden korkma ama geç kalmaktan kork.” Çok doğru bir laf bu. Son iki maçta Dalkurd’un sergilediği performanstan öte oyun ve oyunun karakteri, bir şeylerin açıkça ters gittiğini söylüyor. Altı haftalık tıkır tıkır işleyen kalp atışları sanki tekleme sinyalleri veriyor. Bu çok ciddi bir veri ve bulgudur. Eğer tam da bu haftalarda gerekli müdahaleler yapılmazsa korkarım ki bu illet kronikleşir. Veri ve bulgularımızı teşhis ve analiz ederken basit sorulardan hareket etsek, sanırım daha doğru ve daha verimli sonuçlara ulaşabiliriz. Yukarıdaki başlıktan anlaşılacağı üzere, her şey için henüz çok erken; bunun anlamı şudur, gördüğümüz arızların hepsini çözmek için yeterli zaman var demektir.
Pazartesi günleri, Sevgili Mehdi Çılgın’la yaptığımız “Futbol şirove” programlarında Mehdi, sürekli Dalkurd’un maç kondisyonundan şikâyet ediyordu. Ben ise bu fikre pek itibar etmiyordum; çünkü ilk altı haftalık süreçte, dikkate değer bir kondisyon arızasına rastlamamıştım. Ama açıkça söylemek gerekirse, IFK Lulea maçında bu yetersizlik görüldü; özellikle 60. dakikadan sonra kondisyon yetersizliği, Dalkurd’lu bütün oyuncuların, bütün davranışlarına yansımaya başladı. Paslar isabetsizleşmeye, alanlar karışmaya ve bloklar arası disiplin dağılmaya başladı.
Maçı daha dikkatli izlemeye karar verince, şunları gördüm. Dalkurd ekonomik oynamayı başaramıyor. Özellikle de 1-0 skorunun getirdiği serinkanlı ve telaşsız oyun hiç ortaya çıkmadı. Demek ki Dalkurd skorun 1-0 olduğu durumlar üstüne çalışmamış ve bu durumun gerektirdiği bir planlama yapmamış. Nitekim yine 90+2’de yenilen gol, bu meselenin ne kadar vahim olduğunu kanıtlıyor.
Soru şu; Dalkurd neden ekonomik oynayamıyor? Ve dolayısıyla takımın kondisyonu neden 60. dakikadan sonra perişan hale geliyor? Bence bu durum ya da bulgu, bizzat Dalkurd’un oyun planından kaynaklanıyor. Mesele defans oyuncuları kendi arasında paslaşırken, orta saha oyuncuları ve hücum oyuncuları ne yapıyor. Normalde geride yapılan paslaşmaların iki nedeni olur: Birincisi, hücum planı için önceden planlanmış pozisyonları oluşması; o pozisyonlar ve fırsatlar şekilleninceye kadar paslaşma devam eder. İkincisi ise, topu rakibe vermeden rakibi koşturarak, rakibin maç kondisyonunu eritmek.
Peki olan ne? Olan şu; Dalkurd defansı kendi arasında geriye ve yana paslaşırken, orta saha oyuncuları, defansa pas opsiyonu olmak için, uygun açılar aramak yerine, hepsi dikine oyun için yüzünü karşı kaleye dikiyor. Oysa topu ikinci bölgeye taşımadan dikine oynamak, hiç kolay değil. Hem çok yorucu hem de mesafeler uzun olduğu için ya top atışları isabetsizleşecek ve rakip kapacak ya da topu takip eden hangi oyuncu oluşa olsun depar atmak zorunda kalacak. Bir de bu tip bir oyunda sürekli pas hatası yapmak demek, sürekli geriye doğru koşmak demektir.
Aynı durum Dalkurd forvetleri içinde geçerli. Top henüz birinci bölgedeyken, forvetler el kaldırıp topu kendilerine istiyorlar. Bu davranış eğer rakibi yanılmak için yapılmıyorsa ki sürekli yapıldığı için bu davranışın kandırma kabiliyeti son derece zayıftır. O zaman demek ki alan geçişleri için tasarlanmış bir olgun oyundan mahrumdur Dalkurd.
Kondisyonu tüketen, bu yanlış ya da kesinlikle eksik oyun planıdır. Oyun planında ciddi boşlukların olması oyuncuları mental olarak olumsuz etkiliyor. Özellikle maçların ikinci yarısında Dalkurd oyuncularında görülen güvensizlik ve telaş bundan kaynaklanıyor. Bir de buna yanlış motivasyonlar eklenince takım, ihtiyaç duyduğu özgüven ve serinkanlı duruşu kolayca terk ediyor.
Toparlıyorum: 1-Dalkurd’un maç kondisyonu eksik ve Dalkurd ekonomik bir oyunu mutlaka oyun planlarına dahil etmelidir.
2-Dalkurd alan geçişleri için daha yavaş ama daha isabetli bir geçiş planı bulmalıdır.
3-Tedirgin eden huzursuz motivasyona ne sebep oluyorsa o sebep mutlaka bulunup ortadan kaldırılmalıdır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.