“Hewş Cafe’ye saldıranların profilleri 90’lı yıllardakilerle aynı”

“Hewş Cafe’ye saldıranların profilleri 90’lı yıllardakilerle aynı”

Diyarbakır Baro Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir, Hewş Cafe’ye ve işletmecilerine yönelik saldırıların radikal İslamcıların tarzıyla aynı olduğunu ve devam etmesinin cezasızlık politikasıyla ilgili olduğunu söyledi.

A+A-

Evrim Deniz 

Diyarbakır Baro Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir, Hewş Cafe’ye ve işletmecilerine yönelik saldırıların radikal İslamcıların tarzıyla aynı olduğunu ve devam etmesinin cezasızlık politikasıyla ilgili olduğunu söyledi.

Görseli Büyüt

“Hewş Cafe’ye saldıranların profilleri 90’lı yıllardakilerle aynı”
Fotoğraf: Mezopotamya Ajansı
 

11 Temmuz gecesi Hewş Cafe ve Türkan Elçi’ye ait Karga Butik Otel’e yönelik yapılan silahlı ve bombalı saldırıların ardından tutuklanan üç kişi serbest bırakıldı.

Serbest kalan kişiler bir ay sonra (25 Ağustos) tekrar Hewş Cafe’ye saldırdı.

Tekrar gözaltına alınan saldırganlar, ertesi gün adli kontrol talebiyle sulh ceza hâkimliğince serbest bırakıldı.

Dosya avukatı ve Diyarbakır Baro Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir, dosyadaki eksiklikleri ve cezasızlık politikasını bianet’e anlattı.

“İlk saldırı 1,5 yıl önce gerçekleşti’’

Bugüne dek Hewş Cafe’ye yönelik dört ayrı saldırı olduğunu belirten Özdemir, ilk saldırının yaklaşık 1,5 yıl önce “yüksek seste müzik” bahanesiyle gerçekleştirildiğini söyledi.Özdemir, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“İlk saldırıda 10-15 kişilik bir grup ‘Burada açık giyinen insanlar var, fuhuş yaptırıyorsunuz, uyuşturucu satıyorsunuz’ diyerek cafede olay çıkarıp bu işletmeyi kapattırmakla tehdit etmiş, kapatmazlarsa gereğini kendilerinin yapacaklarını belirterek tehditte bulunmuşlar. Karga Butik Otel’in de daha önce bu şekilde tehditler aldığı dosyada mevcut.

“11 Temmuz 2024 gecesi Hewş Cafe ve Karga Butik Otel’e önce silahlı, sonrasında ise ses bombalı saldırı oldu. Olay yeri inceleme raporu incelendiğinde, Karga Butik Otel’in giriş kapısına 7, Hewş Cafe’nin duvarına ise 4 adet kurşunun isabet ettiği belirlendi. Ayrıca iki işyerinin ön tarafındaki yol kısmında 9 adet boş kovan bulundu.”

İnkâr

Tanık beyanları ve görüntüler ile faillerin teşhis edildiğini belirten Özdemir, kamera kayıtlarına dair şunları söyledi:

“Alınan beyan ve teşhis işlemleri neticesinde, şüpheli V.G, U.Y. ve G.Ç’nin olayın faili oldukları tespit edilerek gözaltına alınmış ve Bahoz’un beyanı ve canlı teşhis işlemi, olay anını gösteren kamera görüntülerinde 3 kişinin gerçekleştirdiğinin sabit olması gözetilerek tutuklandılar. Failler, ifadelerinde saldırıyı kendilerinin düzenlemediğini ve o saatlerde Ulucami önünde olduklarını beyan etti.

"14 Temmuz’da Ulucami önündeki işyerlerinin kamera görüntüleri üzerinden inceleme yapıldı ve bu görüntü kayıtları bilirkişiye verildi. Aynı gün içinde hazırlanan raporda faillerin saldırı sırasında Ulucami önünde bulundukları iddia edildi. Ancak, gece vakti, kamera açısı ve mesafesi itibariyle fiziksel görünümün tespit edilmesi mümkün değilken ve faillerin avukatının sunduğu kamera görüntülerindeki zaman dilimi hususunda kuşku bulunmasına rağmen, bu hususlarda açıklamada bulunulmadan rapor hazırlandı.”

“Savcı faillerin serbest kalmasına itiraz etmedi”

Raporun eksik ve bilimsel ölçütlerden yoksun olduğunu belirterek Adli Tıp Kurumu Bilişim İhtisas Dairesi’nden görüntü kayıtlarına ilişkin tespit istediklerini belirten Özdemir “Fakat 15 Temmuz günü raporda eksik olmasına rağmen gün içerisinde, Diyarbakır 1. Sulh Ceza Hâkimliğince failler serbest bırakıldı. Serbest bırakma kararının ardından tutukluluk talep eden Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na serbest bırakılma kararına itiraz edilmesi için gittik ancak, savcılıkça herhangi bir itiraz başvurusunda bulunulmadı,” dedi.

Faillerin serbest kaldıktan sonra kafenin bulunduğu sokakta grup halinde “dolaştıklarını” söyleyen Özdemir, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Sürekli tacizlerin ardından nihayetinde, 25 Ağustos 2024 tarihinde, aynı failler V.G, U.Y., tarafından, müvekkillerime saldırıda bulunuldu. Fail V.G, sokakta bulunan polis memurunun 3 kez tabancası almaya yeltenmiş, üzerinde bulunan bıçakla saldırı teşebbüsünde bulunmuş.

"Bu sırada, kafe işletmecilerinden Agit Damlayıcı’nın sağ elinde kırık oluşmuş, Bahoz Damlayıcı ise vücudunun çeşitli yerlerinden darp edilmiş. Aynı gün içerisinde alınan ifade işlemlerinden sonra, failler gözaltına alındı ve ertesi gün adli kontrol talebiyle sulh ceza hâkimliğine çıkarıldılar. Haftanın bir günü imza ve yurt dışı çıkış yasağı ile faillerin serbest bırakılmalarına karar verildi."

“Silahlı tehdit suçundan soruşturma yürütüldü”

Hewş Cafe ve sahiplerine yönelik sürekli, maksatlı ve provokatif şekilde dört kez fiziksel ve sözlü saldırı olduğunu vurgulayan Özdemir, şöyle dedi:

“Savcılık 9 adet boş kovanın bulunduğu silahlı ve ses bombalı saldırı girişiminin olduğu kafede insan bulunmasına rağmen ‘öldürmeye teşebbüs suçu’ yerine ‘silahlı tehdit suçundan’ soruşturma yürüterek failleri serbest bıraktı. Saldırıya uğrayan kafe sahipleri ve kafenin sokağı polis koruması altında bulunmalarına rağmen, ne yazık ki önleyici kolluk hizmetleri açık tehlike haline ve faillerin tacizlerine karşın gereğini yerine getiremeyip ikinci saldırıda yaralanmalara engel olamadı.

“Ayrıca kolluğun belindeki silahın alınmaya çalışılması ve beldeki bıçağa rağmen kelepçeleme yapılmayıp takviye kuvvet beklenmiş.”

"90’lardaki saldırıların metodu"

Son dönemlerde Diyarbakır’da benzer saldırıların arttığını ifade eden Özdemir, açıklamasını şöyle sonlandırdı:

Diyarbakır, benzer düşünce yapısına sahip ve kimi zaman aynı faillerin kamusal alanlarda, özel yaşama müdahale ettiği saldırılarda bulunulduğu görülmekte. 1990’lı yıllarda olduğu gibi aynı metot uygulandığı, saldırıda bulunanların profillerinin, kullandıkları dilin ve saldırı biçimlerinin aynı nitelikte olmasından anlaşılmakta. Bu kişiler/gruplara karşı gerekli araştırmalar yapılmalı, saldırılar cezasız bırakılmamalı ve tedbirler alınmalıdır. Aksi durumda bu ve benzeri kentin farklı ve renkli dokusuna karşı yapılan saldırılar karşısında, kentteki kamusal alanın dağılmasının, güvensizlik hissi doğurmasının,toplumsal barışın ve birlikte yaşam kültürünün olumsuz etkilenmesini olanaklı hale getirecektir.

“1990’lı yıllardan günümüze, insanların yaşam tarzlarına yönelik aynı yerden beslenen kişi/grupların saldırıları karşısında, yargı makamlarının etkin bir yargılama süreci yürütmesi, failleri cezasız bırakacak kararlardan vazgeçmesi gerekir.

"Cezasızlık politikasından vazgeçilmesi durumunda, failler açısından caydırıcı bir yargı pratiği oluşabilecek ve fiile uygun suç tanımları üzerinden alınabilecek kararlarla, bu tarz saldırıların önüne geçebilme ihtimali bulunacak. Aksi takdirde, alınmayan güvenlik önlemleriyle silahlı ve ses bombalı saldırı karşısında 34 gün sonunda serbest bırakılan saldırganların koruma altında bulunan kişilere yönelik aynı şekilde saldırıda bulunmalarının önü açılmakta.” 

Kaynak: Bianet

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.