HRW: Kürt Belediye Başkanlarının Görevden Alınması Seçme ve Seçilme Hakkını İhlal Ediyor

HRW: Kürt Belediye Başkanlarının Görevden Alınması Seçme ve Seçilme Hakkını İhlal Ediyor

Siyasal Saikli Tutuklamalara ve Yargılamalara Son Verilsin

A+A-

Haber Merkezi- İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yaptığı bir açıklamada, Türkiyeli yetkililerin ülkenin güneydoğusundaki Kürt belediye başkanlarını görevlerinden alarak ve tutuklayarak, seçme ve seçilme hakkını ihlal ettiklerini belirtti. Türkiye hükümeti, belediye başkanlarını görevlerinden alarak ve Türkiye’nin güneydoğusundaki belediye meclislerinin çalışmasını engelleyerek, muhalefetteki Halkların Demokratik Partisi’ne yönelik saldırılarını yoğunlaştırıyor.

Halen 23 Belediye başkanı, terörle mücadele yasası kapsamında suçlar işledikleri iddiasıyla tutuklu olarak hapiste bulunuyorlar. Bunlardan biri olan Diyarbakır’ın seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, “terör örgütü üyeliği” suçundan yargılandığı davanın ikinci duruşmasına 10 Şubat 2020 tarihinde çıkacak. Savcılık yayınladığı mütalaada, Mızraklı için mahkumiyet kararı istiyor olsa da, iddianamede Mızraklı aleyhine sunulan deliller, Mızraklı’ya isnat edilen örgüt üyeliği veya suç sayılabilecek başka faaliyetlere karışmış olma suçlamalarını desteklemekten uzaklar.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya direktörü Hugh Williamson, “yerel Kürt politikacıları, suç sayılabilecek faaliyetlerin varlığını gösteren ikna edici deliller olmaksızın, sanki silahlı militanlarmış gibi görevden almak, tutuklamak ve yargılamak, anlaşıldığı kadarıyla, Türkiye Hükümeti’nin siyasal muhalefeti ortadan kaldırmak için tercih ettiği yöntem haline gelmiş durumda,” şeklinde konuştu. Williamson, “meşru herhangi bir terörle mücadele çabasıyla bağlantılı olmayan bu davalar, belediye başkanlarının ve onlara oy vermiş 1.8 milyon seçmenin seçme ve seçilme haklarını çiğniyorlar,” dedi.

Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeydoğusunun kontrolünü elinde tutan Kürt güçlerini ve yönetimini uzaklaştırmak amacıyla söz konusu bölgeye 9 Ekim 2019 günü başlattığı askeri harekattan sonra, sol eğilimli, Kürt yanlısı Halkların Demokratik Partisi’nden seçilmiş Kürt belediye başkanlarının görevden alınmaları ve tutuklanmaları da hız kazandı. Mahkemeler, o tarihten bu yana, belediye başkanları hakkında, silahlı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile iltisaklı oldukları iddiasıyla soruşturma ve yargılamalar sürerken tutuklama kararları verdiler. İnsan Hakları İzleme Örgütü bu görevden alma ve tutuklamaların süreceğini gösteren her türlü emarenin mevcut olduğunu söylüyor. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki en kalabalık nüfuslu illerde belediye başkanlarının görevden alınması ve belediye meclislerinin işlevsizleştirilmesiyle birlikte, 31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerin sonuçları da fiilen iptal edilmiş oldu.

Belediye Başkanlarına karşı ilk adımlar, Ağustos ayında, Güneydoğu ve D oğu Anadolu Bölgelerindeki en büyük üç kentin önde gelen HDP’li belediye başkanlarının görevden alınmalarıyla atıldı. Hükümetin bu hamlesi, Diyarbakır’da gösterilerle protesto edildi.

Bölgedeki 32 HDP’li belediye başkanı görevlerinden alındılar ve bunların yerine ilçelerde kaymakamlar illerde ise valiler, Ankara tarafından “kayyum” olarak atandılar. Kayyumlar, atanmalarının ardından, belediye meclislerini toplamayarak, bu meclislerin yerel yönetimlerdeki rollerini fiilen etkisiz hale getirdiler. HDP, Mart ayında yapılan yerel seçimlerde, 65 Belediye başkanlığı kazanmıştı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü mahkemelerin belediye başkanlarının tutuklanmasına karar verdiği 18 dava ile, söz konusu başkanların savcılıkta verdikleri ifadelerin tutanaklarını ve üç davanın savcılık iddianamelerini inceledi. İnsan Hakları İzleme Örgütü, mahkeme kararlarının, bazıları gizli tutulan tanıklar tarafından belediye başkanlarına karşı dile getirilen muğlak ve genellemeci iddialar ile belediye başkanlarının siyasi faaliyetlerine ve sosyal medya paylaşımlarına ilişkin ayrıntılara dayandığını ve bunların suç sayılabilecek faaliyetlerin varlığına ilişkin makul şüphe bulunduğunu göstermekten, dolayısıyla tutuklama kararlarına gerekçe teşkil etmekten uzak olduğunu tespit etti.

Mızraklı’nın 22 Ekim günü tutuklanmasının ardından savcılık iddianamesi birkaç güç içinde hazırlandı ve Mızraklı’nın yargılanmasına 25 Aralık günü başlandı.

Bu durum, bölgede yaşayan Kürt seçmenler için, yerel demokrasinin ikinci kez askıya alınışı. Daha önce, Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal altında, Erdoğan hükümeti Belediye kanununda bir değişiklik yapmış ve 2014 yerel seçimlerini kazanarak göreve gelmiş 94 HDP’li belediyenin başkanlarını ve meclislerini görevden alarak, bunların yönetimine doğrudan el koymuştu. 2016-17 yıllarında tutuklanmış bu belediye başkanları hakkında da siyasal saikli ceza davaları açılmıştı.

Williamson, “Türkiye, terörle mücadele yasası kapsamına giren suç isnatlarını siyasi saiklerle, siyasi muhalifleri tutuklamak ve yargılamak amacıyla kullanmaya son vermelidir,” şeklinde konuştu. Williamson, “Meclis, belediye kanununda OHAL döneminde yapılan ve belediye başkanlarının keyfi olarak görevden alınarak tutuklanmalarını haklı göstermek için kullanılan değişiklileri yürürlükten kaldırmalıdır,” dedi.

Haberin kaynağına buradan ulaşabilirsiniz.

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.