Hüseyin Şahin Yazdı: Her kuşu hal ettik, kaldı leylek!
.
Hüseyin Şahin
Bu makalemi Sayın Aydın Dere'nin yazısını okuduktan sonra kaleme almıştım. Aradan 3 hafta geçti. Görünen o ki , o günkü aşağıda kaleme aldığım yazı şimdi daha da anlamlaşır bir hal aldı. Şöyle başlamıştım satırlarıma ''Şu kaç hacim ve de santimli (cm) kafa tasımız bizim kontrolümüzde.
Bizi şekillendiren, yön veren annemiz, sonra sırası ile kardeşlerimiz, büyükanne, dedelerimiz, akraba, köy halkı, şehirdeyseniz, komşu, okul, polis, memur ve de egemen sistemle yoğrulmuş meşter takımı.
Buna karşın içten, içe kaynayan, patlamaya hazır bir zümre, katıksız ve de yalın. Bu zümreyi anlamak, kavramak, hissetmek başlı, başına önemli bir gerçektir. Bu zümreyi keşfedip, anlamazsak, başkaları devreye girer ve yanlış yollara, kirli emellere yönlendirirler. Bunun örnekleri Mem û Zin`de, Koçgiri, Şêx Said, Ağrı, Dersim, Mele Mustafa Barzani, YNK, KDP problemlerinde ve de günümüzde PKK' da görmek mümkündür.
Osmanlı, Fars çekişmelerinde Kürdler iki kardeş misali saf belirlemede zayıflık göstererek, ayrı kulvarlara savruldular. Sonrası daha vahim, iki olan Kardeş zamanla dört olarak daha da bir katmerleştirildiler.
Her dört parçada egemen olan' a sığındık, sonuç SIFIR.
Dört olan bizi çözdü ve bizi daha da köleleştirdi.
TC, İran, Irak; Suriye.
Ve biz HALA kendimize dönemedik.
ABD olmasaydı ne 1990 ve de sonrası yaşanırdı, ne de Rojava gerçekliği.
Ve biz kellelerimizi uçuranların hayranlarıyız.
Dün Mahbat'ta bugün Ankara, Şam ve Bağdat'ta
Körle yatan, şaşı kalkar.
Bunun ötesi yok.
Bir Sıtran dinledim, Özgürlük, Kardeşlik, Birlik ve Mültecilikten yana.
Benim bardağım, yani gözlerim dolmuştu.
Müzik sözleri bardağın taşmasına neden oldu.
Ağladım hem de hıçkırıklarla.
10 yaşındaki kızım bana sokuldu, 'niye ağlıyorsun'? diye.
Ne demeliyim, ne diyebilirim.
Kızım Berlin doğumlu, yarı Kürd.
Görüntülü müziği açtım O da ağlamaya başladı...
O beni, bende onu karşılıklı sakinleştirmeye başladık.
Bardak taştıkça, taştı..... Saat akşamım 21:00'i.
Başkaları çocuklarına, çocuk hikayeleri anlatırlarken, bizdeki ruh hali malesef budur.
Nereden başlamalı, neyi anlatmalıyız.
Örneğin:
Enfal, Halabça, 1991, Roboski, Hendekle bodrum katlarında can verenleri, her gün darağacında Molalar tarafında sallanan Filintalar'ı yada İhanetimi?
İhanet nedir?
Kim ihanetçi, kim değil?.
Sığınılan, İran, TC, Suriye, Irak.
Sahi hangisi benim dostum?
Şaşı kalkmak için körle fingirdeşmek mi?
Kimin için VEKALET mücadelesi veriliyor?
Sorun bence burada yatmaktadır.
Aktörlük mü, yoksa taşaronluk, fügüranlık mı gerçek rol?
Kavranmalı gerçek ROL.
Ya başkalarının rollerini, yada KENDİ özümüze dönerek, kendi rolümüzü adam akıllı oynayacağız, bunun ÖTESİ YOK!!!!!!
Son bir haftada yine bildiğimiz seneryolar devrede.
Körle yatmanın, şaşılık getireceğini bile, bile bunda ısrar etmek, alışkanlık yapar.
Esad, Saddam, Maliki, Mollalar vede TC' ile yapılan şaşı siyasetidir......
Bu düşük yaptırır, Bu ilişkide sağlıklı bir DOĞUM, ümit bekleyenler, BÜYÜK YANILIYORLARDIR.
Afedersiniz ''her kuşu hallettikte, Leylekmi'' bir tek kaldı?
TC, İran, Irak, Suriyeyi' dize getirdik, bir tek Güney Kürdistan yönetimi mi kaldı?
ÊDİ BES E....................
VEKALETÇİLİK: İran, Türkiye, Suriye vede Irak`ta ne mevzi kazandırdı?
Qasım Süleymani, Haşti Şahbi 'ın müfrezeliği Kürdlerin sorunu değildir, olmamalıdır da.
Sahi İran bağlantılı Suriye, Irak bir ÜÇGEN teşkil etmiyor mu?
İran üç devletin yanı sıra TC'yi de etkileyen yegane DEVLET' tir.
Bu kavranırsa, PKK'nın üstlendiği rolde kendiliğinde ortaya çıkacaktır.
PKK bu adı geçen Devletlerce sıkı ilişkilerini sürdürürse, sonuç ilelebet değişmeyecektir.
Kim ki ''düşmanımın, düşmanı benim dostumdur'' diye hayal kuruyorsa, bu sevdadan hemen şimdi vaz geçmelidir.
Bunun en acı örneğini Saddam döneminde PKK' nın 1994' te güney Kürdistan Özerk yönetimini kontrol eden yerlere saldırmasıyla yaşadık. Sonuçta gördük ki bunun arkasında özellikle İran ve dolayısı ile Irak, Suriye, Tc vardı.
Bunu Osman Öcalan, Özerk Kürdistan yönemitince esir alındıktan sonra itiraf etmiştir.
Bugünde yaşananlar aynısıdır.
Kandili İran etkilemektedir dolayısı ile Şengali de.
Buralarda PKK'nın Kürt rolünün otoritesini tanımama dışında başka bir fonksiyonu yoktur. Şengal isgali bir Qasım Süleymani, Haşbi Şahbi dolayısı ile derin bir İran projesidir. Uzaklara gitmeye gerek yok, hatırlardadır.
PKK ne zaman Saddam, Maliki, Mola vede Esad yönetimlerine saldırmıştır?
Oysa aynı PKK her parçada Kürd partilerine saldırmıştır.
Şimdi de oynanmak isteten aynısıdır.
PYD ve ENKS yakınlaşmasını istemeyen İran ve TC'dir.PKK'nin izledigi sitaset de bu iki devletin siyasetlerine daha elverisli zeminler yaratmaktadır. Bundan amaç bir yandan ENKS ve PYD yakınlaşmasını engellemek, diğer yandan da Güney Kurdistan kazanımlarını PKK'yi bahane ederek zayıflatmaktır. Şengal'de şimdilerde atılan adımlar İran ve TC'yi ürkütmüştür. Bu iki devlet Şengal'de bir Haşbi Şahbi ve PKK etkisinin kırılmasını istemez.
Şengalde durum buyken, TC'ce işgal edilen Afrine ne demeli? Afirin'i hallettik. Güney Kurdistan kaldı. TC zindanlarında yatan 10 binlerce insanı özgürleştirdik, elde giden Belediyeleri savunduk, kaldı Güney KURDİSTAN.
Ayıp, günah, suçtur bilerek ŞAŞIDA ısrar etmek....
Kimki bu yanlış ve zarar verici siyasetten Kurtler lehine iyi bir sonuç bekliyorsa, büyük yanılıyordur.
Masa devrilmemelidir.
Hevler, Duhok antlaşmalarına yeniden dönülmelidir.
PYD, ENKS yakınlaşması Kürdleri ürkütmemelidir.
Qandilin Iran ve Türkiye 'den bağımsızlaşması, Kürdlere kazandırdığı gibi yaraların sarılmasına da neden olur.
Bağımsız olan bir Qandil Güney Kurdistan'a köstekten ziyade, destek olur.
Mazlum Abdi'nin (Kobani) ABD'ce general olarak adlandırılması tesadüfü değildir, bu mesaj iyi okunmalıdır. Kürd İtitfakı önemlidir bunu ANA SÜTÜ gibi korumalı, A. Xaniye, Qadı Muhammed'e kulak vermeli, onların ruhlarını şad etmeliyiz.
Ustalık, öngörü TC ve İran'ın heveslerini Kursaklarında bırakacaktır, yeter ki oyuna gelinmesin.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.