İHD Eş Genel Başkanı: Cizre bodrumları davasında hak kaybı yok

İHD Eş Genel Başkanı: Cizre bodrumları davasında hak kaybı yok

.

A+A-

Anayasa Mahkemesi (AYM), Şırnak’ın Cizre ilçesinde 2015- 2016’da uygulanan sokağa çıkma yasakları sırasında İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan tarafından 16 kişi adına 10 Şubat 2016’da yapılan başvuruyu reddetti. Bugün Resmi Gazete’de yer alan ret kararının gerekçesi olarak "Başvurunun geçerli mazeret olmaksızın eksikliğin süresinde tamamlanmaması nedeniyle reddine..." ifadesi kullanıldı.

Konuya ilişkin açıklama yapan Öztürk Türkdoğan başvurunun yasaklar sırasında 2016’da başvurucular hakkında tedbir kararının alınması için yapıldığını ancak başvurudan 2 gün sonra başvurucuların hayatını kaybettiğini söyledi. Hayatını kaybeden 16 başvurucudan 10’u hakkında Anayasa Mahkemesi’ne yeniden başvuru yapıldığını vurgulayan Türkdoğan “Bu başvurular hakkında henüz karar verilmiş değil” dedi.

TIKLAYINIZ: Cizre bodrumları’ davasında AYM eksik evraklar tamamlanmadığı için başvuruyu reddetti

“Cizre 3. bodrumunda yaşamını yitiren Derya Koç ve arkadaşlarının yaşam hakkı ihlali bireysel başvuruları aym’de her bir başvurucu bakımından ayrı ayrı devam etmektedir” diyen Öztürk Türkdoğan’ın açıklaması şöyle:

“Sivillerin yaşam hakkının korunması için başvuru yaptık, 2 gün sonra ölüm haberi geldi”

“Sokağa çıkma yasağının devam ettiği Cizre’de Ocak-Şubat 2016 aylarında 3 farklı bina bodrumunda yüzden fazla sivil yaşamını yitirmiştir. Bu sivillerin basın aracılığı ile yardım taleplerine duyarlı ve hak savunucusu avukatlar olarak cevap verip yaşamlarını kurtarmak için ihtiyati tedbir talepli olarak AYM ve AİHM’e başvurular yaptık. Derya Koç ve arkadaşlarının yaşam haklarının korunması amacı ile 10 Şubat 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne tedbir talepli başvuru yapmış, bu başvurumuza 2016/2629 başvuru numarası verilerek, talebimiz 12 Şubat 2016 günü ölüm haberinin alınması nedeniyle ‘tedbir verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmişti. Bu karar henüz verilmeden aynı gün akşam saatlerinde de AİHM’e başvuru yapmıştık.

10 Şubat 2016 tarihinde tedbir talepli olarak yaptığımız başvuruda AYM’nin 2016/2629 başvuru numarası verilmiş, başvurucular olarak Derya Koç, İbrahim İverendi, Lokman Bilgiç, Murat Keskin, Sinan Kaya, Fırat Malda, Orhan Tunç, Meryem Akyol, Mürsel Dalmış, Sıtar Öztürk, Murat Tunç, Abdülselam Turgut, Fatma Demir, Emek Aydın, Mesut Özer, Abdullah Özgür, Agit Aydın, Barış Ağadır, Sahip Edin, Ferhat isimli kişiler belirtilmişti. Bu kişiler yaşamını yitirdiğinden bu kişilerin yakınları üzerinden başvuru devam ettirilmiştir.

“10 kişi üzerinden yeniden başvuru yapıldı, süreç devam ediyor”

Derya Koç’un babası Kemal Koç, Abdullah Özgül’ün babası Mehmet Siraç Özgül, Meryem Akyol’un babası Mehmet Akyol, İbrahim İverendi’nin annesi Nermiye İverendi, Lokman Bilgiç’in babası Sait Bilgiç, Sitar Özkül’ün babası Selim Özkül,  Fatma Demir’in abisi Recep Demir, Abdülselam Turgut’un abisi Süleyman Turgut, Sahip Edin’in annesi Zekiye Edin, eşi Berivan Edin, çocukları Muhammet Ali Edin, Arjin Edin, Süleyman Edin ve Sahip Baran Edin, Orhan Tunç’un babası Ahmet Tunç ve nikahsız eşi Güler Yerbasan adına usulüne uygun olarak çıkarılmış vekaletnameler ve kimlik fotokopileri hazırlanmıştır. Diğer yaşamını yitiren kişilerin ailelerine ulaşılamamıştır. Toplam 10 kişi üzerinden başvuru sürdürülmüştür.

Aradan 1 yıl 9 ay geçtikten sonra Anayasa Mahkemesi Bölümler Raportörlüğü tarafımıza bir mektup göndererek, eksikliğin giderilmesi bildiriminde bulunmuş ve mektupta belirtilen eksiklikleri 15 gün içerisinde tamamlamamız gerektiğini belirtmiştir. Bu mektubu 13.11.2017 tarihinde teslim aldık. Yazıyı alır almaz ek süre talep ettik. 15 günlük süre dolduktan sonra ek süre talebimize 01.12.2017 tarihinde olumlu cevap verilmiştir. Biz de bu tarihi esas alarak 30 gün içinde istenilen evrakları teslim ettik.

Derya Koç ve arkadaşlarının yaşamlarının korunması amacı ile 10 Şubat 2016 tarihinde AYM’ye yaptığımız başvuru 12 Şubat gündüz vakti sonuçlanmadığından ötürü 12 Şubat 2016 tarihinde AİHM’e başvuru yaptık. AİHM’de devam eden 8536/16 başvuru numaralı Koç ve diğerleri, 4133/16 başvuru nolu Ahmet ve Zeynep Tunç, 31542/16 başvuru nolu Tunç ve Yerbasan Türkiye davalarında, AİHM kabul edilebilirlik ve esasla ilgili olarak Türkiye Hükümetinin savunmasını talep etmiştir. Hükümetin 21 Temmuz 2017 tarihli savunmasında başvurumuz ile ilgili iç hukukun tükenmediği, başvurumuz hakkında Anayasa Mahkemesinin 2016/2602 bireysel başvuru numaralı dosyasında davanın devam ettiği belirtilmişti. AİHM karar vermeden önce Türkiye iç hukukundaki gelişmeleri anlatmış ve takipsizlik kararlarına yaptığımız itirazların red edilmesi üzerine her bir başvurucu için ayrı ayrı AYM’ye başvuru yapmaya başladığımızı da belirtmiştik.

Ayrıca 11 Ekim 2017 tarihli AİHM’e cevap beyanımızda, Anayasa Mahkemesine yaptığımız tedbir talepli başvurumuzu anlatmış, tedbir talebimizin 12 Şubat 2016 tarihinde kabul edilmediğini ve Anayasa Mahkemesi kararında başkaca bir bilgiye yer verilmediğini ve böylece başvurumuzun sonuçlandığını ifade etmiştik. Çünkü, Anayasa Mahkemesi bizlere eksikliğin giderilmesi bildirimi yapmamış ve esas başvurusu yapacağımızı bildirmemişti.

AİHM bu başvuruyu (8536/16) 4 Nisan 2019 tarihinde Türkiye iç hukuku tüketilmediği için usulden red etmiştir. İç hukuk gereği her bir başvurucu bakımından soruşturma sürecinin bitmesi ve konunun bu şekilde AYM önüne getirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 66. Maddesinde bireysel başvuru bürosuna gelen başvurular hakkında şekli incelemenin yapılarak eksikliğin tespit edilmesi halinde başvurucuya bu durumun bildirileceği belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğün 73. Maddesinde ise tedbir taleplerinin öncelikle görüşüleceği ve tedbir ile ilgili kararın verilmesi ile birlikte en geç 6 ay içinde esas kararın verilmesi gerektiği belirtilmektedir.

10 Şubat 2016 tarihinde tedbir talepli olarak Anayasa Mahkemesine başvurduk. Anayasa Mahkemesi başvurunun aciliyeti nedeni ile kamu kurumları ile gerekli yazışmaları yapmış, bizlerin ek beyanlarını almış ve sonuçta 12 Şubat 2016 tarihinde tedbire yer olmadığına dair karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğüne göre bu karar ile birlikte veya en geç 6 ay içinde başvuruculara veya vekillerine eksikliğin giderilmesi bildirimi yapılarak, eksikliğin giderilmesi gerektiğini belirtmeleri gerekirdi. AYM bu işlemleri süresinde yapmamıştır.

Anayasa Mahkemesi kendi İçtüzüğüne aykırı olarak başvurumuzdan 1 yıl 9 ay sonra başvuruculara eksiklik bildirimi mektubu göndermiştir. Bu durumun AİHM’de devam eden davamız ile ilgili olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak usul hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesi’nin tarafımızdan talep ettiği;

a)Başvurucuların açık kimlik ve adres bilgileri ile nüfus cüzdan fotokopileri ekteki yenilenmiş başvuru dilekçesinde ve ekinde yer almıştır.

b)Usulüne uygun olarak çıkarılmış ve onaylanmış vekaletnameler ektedir.

c)Başvuru yapıldıktan sonra gerçekleşen işlemler ile ilgili bilgiler yenilenen başvuru dilekçesinde ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

d)Başvuru formu eksikliğin giderilmesi bildirim yazısında belirtildiği gibi açıklanarak yenilenmiştir.

AYM’nin eksiklik bildirim mektubu 13.11.2017 tarihinde tarafımıza ulaşmıştır. Ek süre dilekçemize cevap ise 01.12.2017 tarihinde verilmiştir. Biz de bu tarihi esas alarak 30 günlük ek süreyi esas aldık ve 29.12.2017 tarihinde eksiklikleri bildirdik. Bildirim yaparken esasen bu işlemlerin AYM Tüzüğüne aykırı olduğunu, halen aynı konuda AİHM’de devam eden dava olduğunu, o tarihte Derya Koç bakımından ayrıca bir başvuru yaptığımızı belirttik.

AYM’de bu başvuru devam ettirilirken, avukat olarak yaşamını yitiren Derya Koç ve diğer kişilerin Cizre ve Şırnak Cumhuriyet Başsavcılıklarındaki dosyalarını Cizre ve Şırnak’ta bulunan avukat meslektaşlarımız ile takip ettik. Önce Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı görevsizlik vererek dosyayı Şırnak’a göndermiştir. Ardından da Şırnak Cumhuriyet Başsavcılıklarının takipsizlik kararlarına avukat arkadaşlarımızla itiraz ettik. Bu itirazlar ayrı ayrı Şırnak Sulh Ceza Hakimliği tarafından red edildi. Red kararlarına karşı süresi içinde her bir başvurucu için ayrı ayrı AYM’ye bireysel başvuru yaptık. Bu başvurular da halen derdesttir ve başvurular 2017-2019 yıllarında yapılmış olmalarına ve önemlerine rağmen halen AYM tarafından karara bağlanmamıştır.

AYM’nin bugün yayınlanan 2016/2629 başvuru nolu ve 21.04.2021 tarihli kararında da belirtildiği gibi;

-Cizre’de 3. Bodrum diye tabir edilen yende yaşamını yitiren Derya Koç’un başvurusu 2017/39437 başvuru no ile devam etmektedir.

-İbrahim İverendi’nin başvurusu 2018/23552 başvuru no ile devam etmektedir

-Lokman Bilgiç’in başvurusu 2018/23549 başvuru no ile devam etmektedir

-Sitar Özkul’un başvurusu 2018/20205 başvuru no ile devam etmektedir

Abdülselam Turgut’un başvurusu 2019/20817 başvuru no ile devam etmektedir.

-Sahip Edin’in başvurusu 2018/14655 başvuru no ile devam etmektedir

-Orhan Turgut’un başvurusu bir başka meslektaşımın başvurusu ile 2018/361 başvuru no ile devam etmektedir.

Görüldüğü gibi esas bakımından başvurular devam etmektedir. Bu hususu AYM’de kararında belirtmiştir. Yaşamını yitiren diğer 2 kişi ile ilgili olarak Cizre ve Şırnak Savcılıklarındaki soruşturma işlemleri bitmemiştir.

“AYM’nin bugünkü kararı Derya Koç ve arkadaşları yaşıyorken yaptığımız ihtiyati tedbir talebi ile ilgilidir”

AYM’nin bugünkü kararı Derya Koç ve arkadaşları yaşıyorken yaptığımız ihtiyati tedbir talebi ile ilgilidir. Yaşamlarını yitirdikten sonra Savcılık ve Hakimlik süreçleri tamamlanınca AYM’ye  aileleri adına ayrı ayrı başvuruları yaptık ve yukarıda belirttiğimiz gibi bu başvurular halen devam etmektedir.

“30 gün içinde evraklar teslim edildiği halde bu yokmuş gibi davranıldı”

Ayrıca Cizre 1. ve 2. bina bodrumları ile ilgili ihtiyati tedbir amaçlı yapılan toplu başvurular ile ilgili olarak AYM henüz bir karar vermeyip bu başvurulardan birisini ayırmıştır. Buradan da ne çıkacağını beklemekteyiz. Ancak tekrar belirtmek gerekir ki, yaşamını yitiren her bir başvurucu için Şırnak Sulh Ceza Hakimliği kararından sonra AYM başvurusu yapıldığı için bu gibi usulü kararların esas bakımından ciddiye alınmaması gerektiğini, ancak 5 yıl sonra etkili hukuk yolu olmadığı, içtüzüğe aykırı olarak usulü eksiklik talep edildiği, ek süre tebliğinden itibaren 30 gün içinde evraklar teslim edildiği halde bu yokmuş gibi davranılması gibi hususlarda bu kararı  AİHM’e taşıyacağımızı da belirtmek isterim.

“Yaşamını yitirenlerin yakınları bakımından herhangi bir hak kaybı oluşmamıştır”

Sonuç olarak Cizre bodrumlarında katledilen sivillerin yakınlarının ve hak savunucularının adalet talebi inatla ve ısrarla sürdürülmektedir. Yaşamını yitirenlerin yakınları bakımından herhangi bir hak kaybı oluşmamıştır. Çünkü bireysel başvurular devam etmektedir.”

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.