İnfaz ertelemeye gerekçe: Tek kaldığı hücrede örgütsel hareket ediyor

İnfaz ertelemeye gerekçe: Tek kaldığı hücrede örgütsel hareket ediyor

İzmir 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi İdari Gözlem Kurulu, 29 yıldır cezaevinde olan hasta mahpus Mehmet Sait Yıldırım'ın infazını keyfi gerekçelerle 9 ay erteledi. Kurul, Yıldırım'ın "toplu yaşamın gerektirdiği sorumluluklara uygun davrandığını, sosyal bec

A+A-

İzmir Kırıklar 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan 30 yıllık hasta mahpus Mehmet Sait Yıldırım’ın (73) tahliyesi “iyi halli” olmadığı ve “pişmanlık duymadığı” gerekçesiyle İdari ve Gözlem Kurulu kararıyla 9 ay ertelendi.

Kurul, 27 Şubat'ta tahliye olması gereken Yıldırım’ın tahliyesini öne sürdüğü gerekçelerle 27 Aralık 2025 tarihine bıraktı ve o tarihte yeniden incelenmesine karar verdi.

Kurulda yer alan psiko-sosyal yardım servisinin raporuna göre; 2018’den bu yana tek başına tutulan Yıldırım’ın “Tek kaldığı fakat örgütlülerle birlikte hareket ettiği” iddia edildi.

Aynı raporda Yıldırım’ın “haklarını iyi niyetle kullandığı, toplu yaşamın gerektirdiği sorumluluklara uygun davrandığı, sosyal becerilerinin iyi olduğu, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılım gösterdiği, gelişime açık bir tutumda olduğu…” ancak “suçunu algılayamadığı” “pişmanlık duymadığı” ve “düşünce yapısının değişmediği” gerekçesiyle “toplumla bütünleşmeye hazır olmadığı” ifade edildi.

Eğitim ve öğretim servisi ise hazırladığı raporda, Yıldırım’ın “cezaevinde kaldığı süre zarfında eğitim servis personeline karşı zorlayıcı tutum ve hareketlerde bulunmadığı” ancak “kurs ve etkinliklere katılmaması”, “kütüphaneden üç yıldır faydalanmaması”,  “kurumda uygulanan eğitim faaliyetlerine katılım yönünden çaba ve isteğinin düşük olması” gibi nedenlerden dolayı “tutum ve davranış değişikliği ile gelişim motivasyonunun yetersiz” olduğu belirtildi.

Raporların sonucunda Kurul, Yıldırım’ın tahliyesini 9 ay uzatılmasına karar verdi.

"Anayasa'ya ve AİHS'ne aykırı"

Yıldırım’ın avukatı Eylem Zengin, İdari Gözlem Kurulu’nun söz konusu kararını bianet’e değerlendirdi.

Zengin, 2021 yılında Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanununun 89. Maddesi’nde (iyi hâlin belirlenmesi) yapılan değişikliğin ardından “keyfi” bir durumun ortaya çıktığını ve özellikle siyasi mahpusların infazlarının ertelendiğinin söyledi.

Mahpuslara, “pişman olup olmadıkları” veya “PKK terör örgütü müdür?” gibi sorular yöneltildiğini söyleyen Zengin, “Bu sorular, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve Anayasa’nın 25. Maddesi’ne (Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz) aykırı. Bir kişinin iyi halli olup olmadığının belirlenmesinin kriterleri bunlar olamaz. Bu sorular ve bunlar üzerinden verilen kararlar tamamen yasalarla çelişiyor” dedi.

"7 yıldır hiçbir mahpusla görüştürülmüyor"

İdari Gözlem Kurul kararlarının bilimsellikten uzak değerlendirmelerde bulunduğunu ifade eden Zengin, kriterlerin nesnel olmadığını belirtti:

“Kurum kütüphanesinden yararlanıp yararlanmadığı, spora çıkıp çıkmadığı, atölyelere katılıp katılmadığı gibi değerlendirmeler baz alınıyor ama özellikle pandemiden sonra bahsettiğimiz kurs ya da atölyelerden mahpuslar zaten yararlandırılmıyor. Böylesine absürt kriterlerle mahpuslara tamamen ideolojik yaklaşıyorlar. Mehmet Sait Yıldırım özelinde ise çok başka bir durum var. Kendisi 7 yıldır tek başına tutuluyor hiç kimseyle, hiçbir mahpusla iletişimi yok ancak ‘örgütsel bağının’ devam ettiği belirtiliyor. Böyle bir kararı biz avukatları olarak anlamakta güçlük çekiyoruz. Tek başına tutulan bir insan, örgütsel bağını ne şekilde sürdürebilir? Ayrıca cezaevinde bir örgütün varlığını kabul etmek ise, devletin egemenlik ilkesiyle bağdaşmıyor.”

"İkinci bir cezalandırmaya dönüştürüyorlar"

Yıldırım’ın sağlık sorunlarına da işaret eden Zengin, şöyle devam etti: “73 yaşında kalp hastası, cezaevinde defalarca kez anjiyo oldu. Hatta Diyarbakır’da kendisinin tek başına cezaevinde kalamayacağına dair hastane raporu verildi. Fakat tek başına tutulduğu gibi infazı erteleniyor. Ayrıca kanun en az üç ay, en uzun ise bir yıl uzatılabileceğini söylüyor. Mehmet Sait Yıldırım’ın infazı en uzun süreye yakın şekilde uzatılıyor. Açıkça ikinci bir cezalandırmaya dönüştürüyorlar.”

"İmralı'da kalması sebebiyle özel uygulama yapılıyor"

Zengin, Yıldırım’ın tek başına tutulmasının da kanunlara aykırı olduğunu ifade etti. Ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmemesine rağmen, bu prosedürün uygulandığını aktaran avukat Zengin, “Kanunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilenlerin tek başına tutulabileceği ifade ediliyor. Telefon hakları 15 günde bir, ziyaretçi görüşünde sınırlandırma var. Fakat Mehmet Sait Yıldırım, müebbet hapis cezası verilmemiş olmasına rağmen tek başına tutuluyor. Bunun gerekçesini sorduğumuzda ise cezaevi yönetiminin kararı olmadığı, Adalet Bakanlığının talimatı olduğu ifade ediliyor. Hukuka aykırı davrandıklarının kendileri de farkındalar ve topu Adalet Bakanlığına atıyorlar. Bizim kanaatimize göre; Mehmet Sait Yıldırım özelinde; İmralı'da kalması sebebiyle özel bir uygulama yapılıyor. Biz tüm bu hukuksuzluklara karşı itirazlarımızı yaptık. Bu sürecin devam ettirilmemesini, keyfiliğe son verilip müvekilimizin bir an önce tahliye edilmesini istiyoruz" dedi.

"İki rapor da 'cezaevinde kalamaz' diyor"

Mehmet Sait Yıldırım'ın kardeşi aynı zamanda vasisi Hasan Yıldırım ise; pazartesi (3 Mart) günü görüşe gittiğini, ağabeyinin sağlık durumunun iyi olmadığını söyledi:

"İki ayrı Sağlık Kurulu, 'tek başına' kalamaz diye rapor veriyor ama buna rağmen 7 yıldır tek tutuluyor. Kalp hastası ve günlük ilaç kullanıyor, çok kez hastaneye kaldırıldı. Tek başına kaldığı koğuşta bir şey olsa kimse duymayacak. Belki kapıya bile yetişemeyecek. Bir şey olsa sorumluluk bu kararı verenlerindir. ‘Kalp krizi geçir öl’ diyorlar resmen. Biz bu korku ve endişeyle yaşıyoruz.”

"Duvarlarla mı örgütsel faaliyet içerisinde bulunmuş?"

Hasan Yıldırım, Kurul’un ‘örgütsel bağı sürüyor’ tespitine de tepki gösterdi ve şöyle dedi:

“Duvarlarla mı örgütsel faaliyet içerisinde bulunmuş? Hastaneye götürülürken, görüşe çıkarken, revire giderken bir arkadaşını görmesin, selam vermesin diye çaba sarf ediyorlar. Nasıl bir örgütsel faaliyet yürütmüş bunu izah etsinler? Ayrıca birileri, ‘silahlar bırakılsın, örgüt kendini feshetsin’ deniliyor. Diğer taraftan yıllarca cezaevinde olan insanlara bunlar yapılıyor. Bugün barış olsun diye yapılan ortadayken 30 yıldır cezaevinde 73 yaşındaki bir insanın cezasını 9 ay ertelemenin mantığı nedir? Böyle bir şey olamaz.”

"Termal boyunluk için dahi Kurul kararı gerekiyormuş"

Yıldırım, görüş günü ağabeyine boyun fıtığı nedeniyle termal bir boyunluk götürdüğünü ancak bu boyunluğun dahi alınmadığını belirtti. Savcı ile arasında geçen diyalogu anlatan Yıldırım şöyle devam etti:

“Boyunluk için savcıya gittim. Savcı ‘Kurul kararı gerekiyor’ diyor. Kurul kararı gelinceye kadar yaz gelecek. ‘Kurulda kim var savcı bey?’, ‘Baş kardiyan var, müdür var',  ‘Bu kurulun başkanı da sizsiniz, 10 cm'lik bez parçasını almak bir şey yapamaz mısın?’, ‘Yok’ diyor."

Siyasi mahpuslara yaklaşımın da siyasi olduğunu ifade eden Yıldırım, "Kadın katilleri, çocuklara tecavüz edenler mahkemede kravat takıyor 'iyi hal' denilerek serbest bırakıyorlar. O iyi halli dedikleri adamlar, cezaevinden çıkar çıkmaz gidip bir kadını, çocuğu öldürüyor. Ama siyasi mahpuslar cezaevi kütüphanesinden kitap almadı, kursa gitmedi denilerek cezaları uzatılıyor. Böyle hukuksuzluk olmaz."

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.