Osman AYDIN

Bugün (26 Haziran) İşkencenin insanlık suçu olduğuna ilişkin özel bir gün olarak dünyanın büyük çoğunluğu tarafından anılmakta ise de bu insanlık suçunun ortadan kalkmadığı da ayrı bir gerçek olarak insanlığın yaşamında bütün ağırlığıyla duruyor.

Defalarca çeşitli işkencelere maruz kalmış biri olarak biliyorum ki, işkencenin en yaralayıcı yanı, fiziki acıdan daha ağır olan insan onurunun, hırpalanması, yaralanmasıdır.

İşkence denen çoğu zaman sistematik olarak uygulanan eylemlere karşı insanın onurunun ve bedeninin korunması girişimleri ne yazık ki dünya tarihinde son derece yeni bir eğilim olarak ortaya çıkmıştır.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 10 Aralık 1984 tarihli ve 39/46 sayılı kararla "İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Küçültücü Muamele ve Cezaya Karşı Sözleşme"’sini kabul etmiş ve 26 Haziran 1987 tarihinde bu sözleşme yürürlüğe girmişir.

Savaş veya Olağanüstü Hal durumlarında bile işkence yapılmasını meşru kabul etmeyen bu uluslararası sözleşmeye rağmen, Türkiye dahil dünyanın hemen her ülkesinde insanlara işkence ve kötü muamele hala uygulanmaktadır.

Türkiye 25 Ocak 1988'de bu sözleşmeyi imzalamış ve TBMM 21 Nisan 1988 tarih ve 3441 sayılı kanunla sözleşmeyi onaylamıştır. Söz konusu kanun 29 Nisan 1988 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanmış ve o tarihte yürürlüğe girmiştir.

Ancak T.C. Hükûmeti, bu sözleşmenin 30. maddesine çekince koyarak, sözleşmeden doğan anlaşmazlık durumunda Uluslararası Adalet Mahkemesi'ne başvurulacağı koşulunu kabul etmemiştir.

İnsan onurunun ve bedeninin her türlü eyleme karşı korunduğundan insanın kuşku duymadığı günler dileğiyle…