Kadınlar hangi bahanelerle öldürülüyor, katiller için nasıl ceza indirimi uygulanıyor?
'Mahkemede sırf kravat taktığı için indirim alan katiller var'
Türkiye'de 2018 yılında 440 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Kadın cinayetleri kadar kadın cinayeti davalarında yapılan ceza indirimleri de kamuoyunda tepki yaratıyor.
Kadın cinayeti davalarında en çok başvurulan ceza indirim gerekçeleri “haksız tahrik” ve "mahkemede iyi hal” durumu olarak dikkat çekiyor. Bunun yanında sanığın akıl sağlığı yerinde olmadığı iddiası ve rapor bekleme süresinin uzun olması da, davalarda savcının talep ettiği sonuçların çıkmamasına neden oluyor.
"HAKİMLER KARARLARINA KİŞİSEL GÖRÜŞLERİNİ KARIŞTIMASIN"
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri, Kadın Meclisleri temsilcilerinden Fidan Ataselim, karar verici ve soruşturucu makamların ilk delilleri toplama aşamasından itibaren şikayetler karşısında süreci titizlikle ele almaları gerektiğini söylüyor. Ataselim, bu süreçlerde ve mahkeme esnasında "hakimlerin kendi görüşleri, hayatı ele alışlarına ya da inançlarına göre değil; evrensel insan hakları ve değerlere göre karar vermeleri gerektiğini" belirtiyor.
“KARIM BANA BAKMIYORDU, YEMEK YAPMIYORDU”
2018’in tepki çeken kadın cinayeti davalarından biri de Halide Özpolat cinayetiydi. Nisan ayında görülen davada sanık ağırlaştırılmış müebbet cezası aldı ancak ceza “haksız tahrik” indirimi uygulanarak önce 24 yıla düşürüldü. Daha sonra sanığın mahkemedeki davranışlarına bakılarak 20 yıl ceza almasına karar verildi.
Sanık A. R. O.’nun celselerde “karım bana bakmıyordu ve yemeğimi yapmıyordu” şeklinde savunma yapması kayıtlara geçti.
“EVİN İÇİNDEN ERKEK SESİ GELİYORDU”
Emine Akgül, boşanma aşamasında olduğu Levent Akgül tarafından bir alışveriş merkezinde silahla vurularak öldürüldü. Üstelik Levent Akgül hakkında uzaklaştırma kararı da vardı.
“Kasten öldürmek” suçundan hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezası verilen Akgül için mahkeme heyeti “ağır tahrik” indirimi uygulayarak cezayı 17 yıl 6 aya düşürdü.
Sanık mahkemedeki savunmasında boşanma sürecinde olduğu ve uzaklaştırma kararının bulunduğu eşinin evinden “erkek sesi” geldiğini söyledi. Tabancasıyla bir alışveriş merkezine Emine Akgül ile buluşmaya gittiğini söyleyen sanık, barışma isteğini kabul etmeyen Emine Akgül’ü katletmesi hakkında şöyle konuştu: “Ben de o an kendimi kaybettim. Ne yaptığımı bilmiyordum. Tabancamı çıkarıp ateş ettim.” Bu savunmanın ardından sanık ceza indirimi aldı.
SAVCI ‘HAKSIZ TAHRİK’ İNDİRİMİ İSTEMİYOR
2018 Aralık ayında karar duruşması görülen Fulya Özdemir cinayeti davasında da benzer ceza indirimine rastlandı. Sanık Atilla Makta’nın “taammülden öldürme” suçundan yargılanması istenmişti. Mahkemede ise “kasten öldürme” suçundan önce ömür boyu hapis cezası verildi, daha sonra cinayetin "haksız tahrik altında" işlendiği gerekçesiyle 18 yıl hapis cezasına düşürüldü.
Savcı, haksız tahrik indirimi uygulanmasını istemiyordu fakat mahkeme kararı uyguladı. Fulya Özdemir’in avukatıysa kararı temyize taşıyacaklarını söyledi.
"MAHKEMEDE SIRF KRVAT TAKTIĞI İÇİN İNDİRİM ALAN KATİLLER VAR”
Yüzlerce kadın cinayeti davasını takip eden Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, haksız tahrik ve mahkemede iyi hal indirimlerinin sürekli olarak uygulandığını söylüyor.
Ataselim, sözkonusu indirim gerekçelerini şöyle örneklendiriyor: "Cezaevlerinde artık takım elbise duruşmalar için kiralanır oldu, çünkü mahkemede sırf kravat taktığı için indirim alan katiller var. Ankara’da Hatice Kaçmaz’ın katili çok seviyordum dedi ve ‘aşırı sevgi tutku indirimi’ uygulandı. Katilin tıp öğrencisi olduğu durumda ‘gelecek indirimi’ verildi. Katilin mesleği toplumda önemli yeri var diyerek ‘saygın tutum indirimi’ verildi. Pişmanım dediği için ‘pişmanlık indirimi’, anlık öfke ile olmuştur diyerek ‘cinnet indirimi’ gibi ceza indirimleriyle karşılaşıyoruz."
Sanıkların savunmalarından: 'Erkekliğime laf etti’, ‘bana küfretti’, ‘çocuğum benden değil dedi’, ‘başka biriyle görüşüyordu’
Fidan Ataselim'e göre, eğer cinayetin tanığı yok ise katiller ceza indiriminden yararlanmak için şöyle bir yol izliyor:
"Önce, yaşam hakları ihlal edilmiş kadınlara iftiralar atıp kendilerinin nasıl tahrik olduklarını anlatıyorlar: ‘Erkekliğime laf etti’, ‘bana küfretti’, ‘çocuğum benden değil dedi’, ‘başka biriyle görüşüyordu’ gibi… Buradan indirim alamazlarsa eğer bu sefer ‘çok pişmanım’, ‘anlık öfke ile oldu’ diyorlar. Kravat takıp gelmek katillerin vazgeçilmezi oluyor. Bunlarla indirim alamazlarsa eğer en son başvurdukları yöntem de ‘bir dönem ilaç kullandım’ vs. diyerek akli dengelerinin yerinde olmadığını ispatlamaya çalışmak."
Ataselim bütün bu örneklerden hareketle katillerin yasada tanımlı indirimleri suistimal ettiklerini ifade ediyor. Bunun yanında alınacak indirimler bilindiği için kadınları öldürmeyi ve şiddet uygulamayı çok kolay tasarlayabildiklerinin görüldüğünü ekliyor.
"TÜRKİYE'NİN İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE GÖRE İÇ HUKUKUNU TADİL ETMESİ GEREKİR"
Kadın Meclisleri temsilcilerinden de olan Ataselim, kadın hareketinin baskı unsuru olduğunu söyleyerek kamuoyu yaratma gücü sayesinde tüm kadınlar adına ve tüm kadınlar için adalete ulaşmada birikim sağladığını düşünüyor.
Öte yandan Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’ne göre iç hukukunu tadil etmesi gerekliliğinin altını çiziyor.
Bu noktada Atasever çözümün siyasi iradeyle geleceğine inanıyor: "Siyasi iktidarın kadınların toplumdan soyutlanması, değersizleştirilmesi ya da sadece belli rolleri yücelterek sınırlama çabasının dışında uygulanmayan yasaların uygulanması, ihmallerin üzerine gitmesi imzaladığı sözleşmelerin uygulanması için yükümlülükleri yerine getirmesi gerekir. Ve bu sadece sözlü beyandan öte siyasi irade ile ortaya konmalıdır."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.