KADİR BÜYÜKKAYA: ÖLDÜRÜLÜŞÜNÜN 42. YILINDA FERİT UZUN AĞABEYİMİZİ SAYGI VE SEVGİYLE ANIYORUM...
.
Kadir Büyükkaya
1977’nin Ocak veya Şubat ayıydı. Necmettin abi uzun ve çok yorucu geçen bir yolculuktan daha yeni dönmüştü. Karakış ortasında gerçekleştirdiği bu çetin yolculuk ona pahalıya mal olmuş, kar, yağmur altında epeyce hırpalanmıştı. Dağların dayanılmaz ayazı iliklerine kadar işlemişti. Necmettin abi birkaç günden beri Siverek’teki baba evinde ateşler içerisinde halsiz yatıyordu. Yakasını kaptırdığı soğuk algınlığının kendiliğinden geçeceği yoktu. Durumun daha da kötüleşeceğinden endişelenen Necmettin abi, beni yakın dostu Dr. Fuat Kılıç’a gönderdi. Muayenehanesine giderek ona Necmettin abinin durumunu aktardım. Beni dinledikten sonra, elindeki işi bir tarafa bırakan Fuat abi, “Haydi, hemen gidelim,” dedi.
Eve varıp içeriye girdiğimizde yengem Eliya, sanki bir faydası olacakmış gibi, durmadan sobaya odun atıyordu. Dr. Fuat içerdeki sıcaklığı görünce, “Yahu siz ne yapmışsınız, burayı hamama çevirmişsiniz,” dedi. Onun içeri girdiğini gören Necmettin abi uzandığı yerden doğrulmak istedi. Dr. Fuat koşar adım yanına giderek onu kolundan tuttu ve doğrulmasına fırsat vermedi. Necmettin abiye sarılan Dr. Fuat, onu çok samimi bir şekilde alnından öptü. Kısa bir merhabalaşmadan sonra Necmettin abiyi tepeden tırnağa muayeneden geçirdi. Muayene sırasında Doktor Fuat ile Necmettin abi arasında esprili bir sohbet başladı. Muayeneden sonra Dr. Fuat, Necmettin abi için birkaç ilaç yazdı.
Yengem Eliya’nın sobanın üstüne koyduğu çaydanlık fokur fokur kaynıyordu. Çayın demlenmesini beklediğimiz sırada sokak kapısı çalındı. Yengem kimseye fırsat vermeden hemen kapıya koştu. Gelen Ferit Uzun’du, yanında annesi Kejé ve babası Sefo amca da vardı. Necmettin abinin rahatsızlığını duymuş, onu sormaya gelmişlerdi.
Ferit Uzun’un babası Sefo amca, Siverek’te Sefé Brodiréjan olarak tanınırdı. Bol esprili, hoşsohbet bir insandı. Din başta olmak üzere hemen hemen bütün konularda derin bir bilgiye sahipti. Neredeyse bilmediği şey yok gibiydi. Kimsenin üzerinde kafa yormadığı ve tartışma konusu yapmadığı meseleler hakkında kendine has düşünceleri vardı. Bu özelliğinden dolayı kimi çevreler ona “Beşinci” derdi, yani dört mezhebin dışında biriymiş gibi adlandırırdı. Ama kimin ne dediği umurunda değildi. Her konuda kendine fazlasıyla güvenen Sefo amca insanlara takılmayı çok severdi.
Babam ve amcalarımla bir araya geldiğinde, “Hele gelin, size bir Musa hikâyesi anlatayım,” der ve konuyu farklı yerlere getirerek onlara zor anlar yaşatırdı. Bu yüzden çoğu insan Sefo amcayla hiçbir konuda tartışmaya girmeye cesaret edemez ama onun güzel sohbetinden mahrum kalmak da istemezdi, sadece dinlemekle yetinirdi.
Apé Sefo içeriye adımını atar atmaz başladı hasta yatan Necmettin abiyle şakalaşmaya. Ferit Uzun, annesi ve babası Necmettin abiye sarılıp “Geçmiş olsun,” dediler. Çok geçmeden çay demlendi. Ben çayları doldururken, Apé Sefo kâh Necmettin abiye kâh Dr. Fuat’a takılarak birbirinden ilginç meseleler anlatıyor ve odada oturanları gülmekten kırıp geçiriyordu.
Derken Necmettin abi, Ferit Uzun ve Dr. Fuat Kılıç arasında bir sohbet başladı. Sohbetin bir yerinde Dr. Fuat, Necmettin abiye dönerek:
“Yahu Necmettin, sen Sovyet yanlısı, Ferit Maoist, buna rağmen aranızdaki bu dostluğu nasıl yürütüyorsunuz? Sizin gibi farklı yerlerde duran iki insanın bırakalım birbirleriyle dost olmalarını, sokakta karşılaşmaları, birbirlerine selam vermeleri bile çok zor. Buna rağmen siz bu yakın dostluğunuzu nasıl devam ettirebiliyorsunuz, bunu nasıl başarıyorsunuz?” diye sordu.
Necmettin abi Fuat Kılıç’a gülümseyerek:
“Doktor, biz olması gerekeni yapıyoruz. Unutma ki, biz her şeyden önce insan, sonra da devrimciyiz. Önünde sonunda nasıl olsa bir araya geleceğiz, bunu bildiğimiz için, aramızda ideolojik duvarlar örmeye gerek görmüyoruz. Siyasi farklılıklardan dolayı birimize neden eziyet edelim, buna neden gerek duyalım?” diye cevap verdi.
Necmettin abinin söylediklerini başıyla onaylayan Ferit Uzun, Dr. Fuat’a dönerek, “Ya doktor, işte böyle… Şimdi anladın mı Kek Necmettin’le nasıl dost kaldığımızı?” diyerek keyifle güldü.
Fikir ve düşünce alanında birbirine zıt, iki farklı kulvarda siyaset yürüten bu iki seçkin insan o zamanlarda birbirleriyle dost kalmayı başarabilirken, birçok siyasi çevrenin bunu halen başaramamış olması ne acı.
Siverek coğrafyasının istisna aydınlarından Ferit Uzun 1978 yılının 22 Kasım’ında karanlık güçler tarafından eşi ve henüz iki yaşında olan kızı Yekbun’un gözleri önünde katledildiğinde Necmettin abi adeta yıkılmmış ve ağzından şunlar dökülmüştü:
‘Siverek hiçbir zaman artık eski Siverek olmayacaktır !‘…
Nitekim öyle de oldu..
Siverek gerçektende hiçbir zaman eski Siverek olmadı artık.
Katledilişinin 42. Yıldönümünde Ferit Uzun ağabeyimizi saygı, sevgi ve özlemle anıyorum..
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.