Kasım Süleymani ve Kürtler
Zira Süleymani bu yılda ilk basamağını Kürtlerin sırtına basarak çıktı.
ABD’nin “İran’ın Ortadoğu’daki kılcı” olarak bilinen Kudüs Güçleri Komutanı Kasım Süleymani’yi Bağdat Havaalanı yakınlarında öldürmesi bir anda dünya ve tabi ki Ortadoğu gündemini altüst etti.
Elbette hiç kimse küçük kroşelerle devam eden ABD-İran geriliminde Trump yönetiminin bu kadar ileri giderek salvo yapabileceğini düşünmüyordu. Zira Kasım Süleymani demek İran’ın Ortadoğu’daki heykeli demekti.
Süleymani’nin öldürülmesi sadece İran’a değil, Ortadoğu dehlizinde oyun kurmaya çalışan tüm güçlere de açık bir mesaj oldu. Şimdi bu dehlizde at koşturanlar akabinde yaşanacak gelişmeleri biraz endişe, biraz kaygı ve biraz da titreyerek izliyor.
2011 yılında Suudi Arabistan Washington Büyükelçisi'ne yönelik bir suikast girişiminin ardından ABD tarafından yabancı terör organizasyonları listesine alınan Süleymani’nin namı daha sonra “Arap Baharı” olarak adlandırılan ayaklanmalarda İran’ın Ortadoğu’daki nüfuzunun sağlamlaştırılmasında oynadığı rol nedeniyle çok fazla anılmaya başlandı.
Kasım Süleymani, İran İslam Cumhuriyeti’nin “Şii Hilali” olarak adlandırılan ve Şii çoğunluğunun yaşadığı ülkelerde (Azerbaycan, İran, Bahreyn Irak ve Lübnan) Şii hakimiyetini sağlama amacıyla hayata geçirmeye çalıştığı projenin baş aktörlerinden biri olarak öne çıktı.
Bölgede, Kürdistan’ın yanı sıra Türkiye, Suriye, Yemen, Afganistan, Pakistan, Kuveyt, Suudi Arabistan, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni de yakından ilgilendiren ve haritada hilal şeklinde gözüken bu proje, bir bakıma İran’ın belayı kendi topraklarından uzak tutarak Şii nüfusu arkasına alan, mezhebi amaçlar güden en can alıcı projesi olarak biliniyor.
Son yıllarda Irak ve tabi ki Kürdistan Bölgesi, Suriye, Lübnan ve Yemen’deki olaylarla adı anılan Süleymani, birnevi İran’ın bölgedeki siyasetini belirleyen kişi olarak öne çıktı. Öyle ki Süleymani’nin bölgedeki rolü nedeniyle gelecekte İran rejimi içinde yüksek siyasi bir makama getirilebileceği konuşuluyordu.
Kimileri onu “İran’ın Ortadoğu’daki eli”, kimileri “Halep Kasabı”, kimileri “gölge komutan”, kimileri “acımasız bir katil” ve kimileri de “dahi” olarak tanıttı.
1957’de İran’ın Kirman kentine bağlı bir köyde doğan, sadece ilk okul okuduğu halde İran İslam Devrimi ile bir anda tarihin kendisine “yürü ya kulum yolun açıktır” dediği bir yükselişe geçen Kasım Süleymani’nin, İran’ın yurt dışı operasyonları için kurulmuş özel birliği olan Kudüs Gücü Komutanı olmasına giden yoldaki hayat hikayesi birçok defa Kürtlerle kesişti.
Zira Süleymani bu yılda ilk basamağını Kürtlerin sırtına basarak çıktı.
Süleymani, bir figür olarak öne çıktığı dönem boyunca Kürt liderlerle ilişkilerini çeşitli zamanlarda ve çeşitli vesilelerle kesintisiz sürdürmüşse de Rojhılat’ta ve gerekse de Güney Kürdistan’da Kürtlere karşı yaptıkları nedeniyle hafızalarda “zorbanın kılıcı” olarak yer edindi.
Nitekim ordu içerisinde yükselmeye başladığı 1979’da, Mahabad’da Kürtleri’nin ayaklanmasını bastırmak için görevlendirildiğinde henüz 22 yaşındaydı ve burada üstlendiği rol nedeniyle Tahran yönetiminin dikkatini çekti.
Devrime sadakatinin hediyesi olarak, Mahabad’dan dönüşünün ardından, Kirman’daki Devrim Muhafızları Kudüs Garnizonu'nun başına getirildi.
İran-Irak Savaşı’nda gösterdiği performansı onu 23 yaşında, 41’inci Sarallah Tümeni Komutanı yaptı. Savaş sırasında birliğiyle birlikte Irak'ın işgal ettiği İran topraklarında birçok operasyon yaptı. Bu dönemde Saddam rejimine karşı, Kürt liderler Başkan Mesud Barzani ve KYB eski Genel Sekreteri Celal Talabani ile ilişkiler kurdu.
Kendisi gibi “hayalet” olan namı ve sanı da sürekli Kürtlerle ilişkileri hakkındaki iddialarla anıldı.
Rojhılatlı Kürt örgüt ve liderlere karşı faaliyetlerini sürdüren Süleymani’nin, 13 Temmuz 1989 yılında İranlı Hükümet yetkilileri ile görüşme yapmak üzere gittiği Avusturya’nın başkenti Viyana’da, İran ajanlarınca pusuya düşürülerek şehid edilen Dr. Abdurrahman Kasımlo cinayetinde de bir dönem Cumhurbaşkanı olan Mahmud Ahmedinecat ile birlikte rol aldığı iddia edildi.
IŞİD’in Suriye ve Irak’a saldırısının ardından adeta bu iki ülkeyi mesken edinen Süleymani birçok defa savaş cephelerinde göründü, Kürt liderlerle gizli görüşmeler yaptığı sayıklandı.
Süleymani’nin 2016’da PKK’nin kurucularından Cemil Bayık ile Süleymaniye’de görüştüğü ve Bayık'tan PKK'nin Musul'u kurtarma operasyonuna katılmasını talep ettiği ileri sürüldü.
Kasım Süleymani’nin ismi Güney Kürdistan’da Kürtlere karşı faaliyetlerinin en çok da 16 Ekim 2017’de yaşanan olaylarda geçti. Bu süreçte Erbi-Bağdat-Süleymaniye üçgeninde dokuduğu mekik belki de en somut olarak kendisini ifşa ettiği dönem oldu.
Öyle ki Reuters ajansı, Kasım Süleymani'nin Kerkük saldırısında Kürtlere “Kerkük'ten çekilmezlerse dağa sürüleceklerini” söylediğini yazdı.
Irak ordusu ve Heşdi Şabi’nin Kerkük ve diğer Kürdistani bölgeleri işgal etmesinde İran’ın açık desteğinin yanı sıra Süleymani’nin tavrı da önplana çıktı. Bu olaylar Kürtlerin yüreğinde derin bri yara olarak kaldı.
Kimi kaynaklar da kendi ağzından, “Kürtlerden zaman kalsa Amerika ile savaşacağız” dediğini ve Kürtleri Şiiler nezdinde hedef haline getirdiğini iddia etti.
Kasım Süleymani’nin Suriye’de bulunduğu dönemde PKK ile ilişkilerini de kullanarak Demokratik Suriye Güçleri ile çeşitli temaslar kurduğu, İran güçlerinin Rojava ve Suriye’nin doğusunda yerleştirilmesinde etkin rol aldığı gizli kapılar ardında konuşuldu.
Bazı uzmanlar, İran’ın Kürtleri son derece iyi tahlil ederek uyguladığı siyaseti ustaca hayata geçirdiğini, Kürt örgütler arasında oyun kuran olduğu kadar oyunbozan rolü üstlendiğini dile getirdi.
Suriye’den Irak’a geçtiği gece Bağdat Havaalanı yakınlarında ABD’nin düzenlediği saldırıda ölen Süleymani, İran İslam Cumhuriyeti'nin en yüksek siyasi ve dini makamı olan Ayetullah Ali Hamaney'den doğrudan emir alıyordu.
Hamaney Mart 2019’da Süleymani’yi “Zülfikar Nişanı” ile ödüllendirmiş ve “Allah akıbetine şehitlik versin fakat şimdi değil” demişti.
Süleymani’nin ölümü ile İran’ın Ortadoğu’daki Şii Hilali’nde kırılan Zülfikar Kılıcı’nın arkasından yaşanacak gelişmeler herkes gibi Kürtleri de düşündürüyor.
Rûdaw
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.