Kazımi neden hedef alınıyor?
.
Bugün sabah erken saatlerde Irak Başbakanı Mustafa Kazımi’ye yönelik insansız hava aracı ile saldırı düzenlendiği haberi Irak ve dünya medyasında ve sosyal medyada şok etkisi yarattı. Tehdit ve örgütlü terör gelişmiş teknolojik araçlarla Başbakanı konağında tatlı uykusunda öldürmeye kalkıştı. Kazımi ve çocuklarının zarar görmeden kurtulmuş olması, zararın sadece bazı korumaların yaralanması ve maddi hasa ile sınırlı kalması Başbakan’ı öldürmeye yönelik saldırının ciddiyetinden hiç bir şey kaybettirmiyor.
Terör saldırısının sorumluları hala açıklanmış değil. Fakat birkaç gün önce seçim sonuçlarını protesto etmek amacıyla gösteri düzenleyen Heşdi Şabi üye ve taraftarları Bağdat’taki Yeşil Bölgeye girmeye çalışmış, görevi bölgenin güvenliğini sağlamak olan görevlilerin müdahalesi sonucu bazı göstericiler yaralanmıştı. Heşdi Şabi liderleri bu olayın adından Başbakan’ı hedef alan sert mesajlar vermiş, bu milis grubunun en radikal liderlerinden biri olan Kays Gazali göstericiler arasında yaralanan protestocuların intikamının Kazımi’den alınacağını söylemişti.
Heşdi Şabi’ye bağlı gruplar daha önce defalarca Irak ve Erbil’deki ABD ve koalisyon güçlerine ait hedeflere insansız hava araçları ile saldırılar düzenlemişti. Nitekim Heşdi Şabi dışında başka hiç bir grup bu bölgelerde bu şekilde saldırılar düzenleyemez. Bu nedenle resmi olarak bu terör saldırısının sorumluluğu Heşdi Şabi’ye yıkılmasa da herkes arkasında bu milis gücünün bulunduğunu biliyor. Heşdi Şabi, başarılı olması halinde Irak’ın mevcut durumunu çok daha kötüye götürecek olan bu saldırıyı İran’dan izinsiz yapmamış olacak.
Burada soru şu; neden Mustafa Kazımi hedef alınıyor? Oysa Kazımi hiç bir zaman Heşdi Şabi gruplarına karşı bir tehlike olmamış, hatta yetki ve konumundaki zayıflığı bu milis gruplara her türlü yetkiyi kendinde görme fırsatı vermiş, astıkları astık, kestikleri kestik olmuştur.
En çok bütçe Kazımi döneminde Heşdi Şabi gruplarına ayırılmış, daha önce uzaklaştırılan milisleri de baskı sayesinde Kazımi tarafından göreve iade edilmişlerdir. Heşdi Şabi’nin hakimiyeti altındaki bölgelerde haraç, hırsızlık ve yağma azalmamış, aksine artmıştır. Hatta ve hatta Heşdi Şabi’nin çıkarlarına uymayan kararlar ya uygulanmamış ya da geri alınmıştır. Dolayısıyla Heşdi Şabi neden Kazımi’yi öldürmek istesin?
Mevcut durumda Heşdi Şabi gruplarının kaygısı kendilerini sahiplenen karakter ve siyasi güçlerin seçimde aldıkları yenilgiden kaynaklanıyor. Heşdi Şabi’nin Irak’ta seçim sisteminin bazı bölgesel ve uluslararası güçler tarafından kontrol edildiği ve İran ile İran’a yakın güçlerin zayıflatılmasının amaçlandığı yönündeki düşünce ve kuruntuları doğru ise Kazımi’nin seçimlerdeki dengenin değişmesi konusundaki rolü ne olmuştur? Yada daha açık belirteyim; Kazımi ne zaman İran’ın nüfuz ve çıkarlarına karşı olmuş ki Tahran ölüm fermanını imzalasın?
Öyleyse bir kaç senaryodan söz edilebilir. Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla atasözünde olduğu gibi bu mesaj, ilgili taraflara hükumet kurulduğunda İran’a bağlı güçlerin hesaba katılması gerektiği ve sandalye sayısının dikkate alınmaması anlamını taşıyordur. Veya İran Irak’ta durumların kötüleşmesini, böylece nükleer programını hayata geçirene kadar dünyanın Irak’la meşgul olmasını istiyordur. Yada seçimlere müdahalenin arkasında oldukları iddia edilen bölgesel ve uluslararası güçlere bir mesajdır.
Başkalarına verilmek istenen bir mesaj ise gelin ne kadar saf olursa olsun mesajı anlar ve İran hedefine ulaşmış olur. Heşdi Şabi’nin gözardı edilmemesi gerektiğine yönelik bir tehdit ise Kazımi’nin konağına yönelik drone saldırısının ardından Hadi Amiri birkaç sandalye ile hükumet kurma çalışmalarının belirleyici taraflarından biri olacak. Fakat eğer Irak’taki durumu bozmaya yönelik bir girişim ise saldırı planının başarısız olması amacın bitmemiş olduğu, İran’ın daha farklı yollarla Irak’ın istikrarını hedef alacağı anlamına geliyor. İran’ın Irak’ta eli ve ayağını bağlamayı amaçlayanların bir planıysa eğer bu saldırı ile İran’ın Irak’ta elini güçlendirmiş oldular.
Bu nedenle, seçimlerin İran’ın düşmanları tarafından Irak’taki nüfuzuna sınır koymak için bir fırsat olarak değerlendirildiği iddiaları doğruysa, şu bilinmelidir ki artık bunun için çok geç. Irak sahası içerisinde Tahran’ın Bağdat üzerindeki etkisini gevşetemezsiniz. Öyleyse strateji değiştirilmeli, İran kendi içerisinde meşgul edilmeli ki eli Irak’a sıçramasın. Bunun için de Irak’ın “kendi krizlerini dışarıya havale etme” şeklindeki dış politikası gözönünde bulundurulmalı. Yani oyalama öyle olmalıdır ki İran dışarısı ile meşgul olamasın ki aslında şu an İran karşıtları bunu yapabilecek güçte değiller.
Bu nedenle her halükarda bu sezon da İran yenilmedi, güçler arasındaki denge değişmiş olsa da Tahran bir kez daha Bağdat’taki hakimiyeti eline geçirdi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.