Koç Üniversitesi'ndeki ırkçı saldırı hakkında soruşturma başlatıldı
.
Koç Üniversitesi'ndeki ırkçı ve ayrımcı saldırı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. yapılan açıklamada, "gerekli soruşturmalar başlatılmıştır ve konu ayrıca yargıya taşınmışmıştır" denildi.
Koç Üniversitesi'nde burslu okuyan TÜBİTAK birincilik ödülü sahibi öğrenci F. B.'ye, aynı yurtta kaldığı iki kişiden biri olan Hasan Ege Karanfil, iddiaya göre etnik kimliği ve mezhebi üzerinden ayrımcılık yaparak, işkence etme motivasyonuyla saldırdı.
Koç Üniversitesi konuya ilişkin, "Bilime ve insanlığa hizmet etme hedefiyle kurulmuş akademik bir kurum olarak taviz veremeyeceğimiz ilkelerin başında şiddetin ve ayrımcılığın hiçbir türünün kabul edilemeyeceği yer almaktadır. Bu kapsamda üniversitemizde yaşanan olayla ilgili derhal gerekli soruşturmalar başlatılmıştır ve konu ayrıca yargıya taşınmıştır" açıklamasını yaptı.
Konuyla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Şiddete maruz kalan F.B., "Alevi olduğum için ve bana karşı ayrımcılık yaptığından dolayı beni odadan atmak istiyordu. Kendisinden şikâyetçi olacaktım. Ancak, öğrenci olduğu için sabıkasına yansımasını istemediğim içim şikâyetçi olmadım. Halen bana ayrımcılık yapmaya devam ediyor” dedi.
Koç Üniversitesi, konuya dair soruşturma başlatıldığını belirterek şu açıklamayı yaptı:
"Bilime ve insanlığa hizmet etme hedefiyle kurulmuş akademik bir kurum olarak taviz veremeyeceğimiz ilkelerin başında şiddetin ve ayrımcılığın hiçbir türünün kabul edilemeyeceği yer almaktadır. Bu kapsamda üniversitemizde yaşanan olayla ilgili derhal gerekli soruşturmalar başlatılmıştır ve konu ayrıca yargıya taşınmıştır."
NE OLMUŞTU?
Koç Üniversitesi'nde tam burslu okuyan 21 yaşındaki F. B. ekim ayında yerleştiği ve iki oda arkadaşıyla daha kaldığı yurt odasında, bir süre sonra oda arkadaşlarından ayrımcılık ve şiddet görmeye başladı. Soruşturma dosyasına giren kayıtlara göre, Hasan Ege K. ve Arda D., F. B.’den odayı terk etmesi için baskı yaptı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmada yer alan iddialara göre, Hasan Ege Karanfil, F.B'ye kemerle vurdu ve yüzüne sıcak ütü yapıştırmaya çalıştı. Odada kalan diğer kişi Arda D ise, bir başka gün banyodan çıktığı esnada F.B'ye saldırdı.
Halk TV'den Dinçer Gökçe'nin haberine göre, Arda D., savcılık ifadesinde F. B.’nin kendisine sarkıntılık yaptığını öne sürerek "Üzerime gelmeye devam etti. O an yaşadığım olayın siniriyle derslerde kullandığım ve sanat bıçağı olarak adlandırılan ucunda neşter bulunan malzeme ile F.’yi belinden ve yüzünden çizerek yaraladım" ifadelerini kullandı.
'ALEVİ OLDUĞUM İÇİN ODADAN ATMAK İSTİYORDU'
Soruşturma dosyasına göre F. B.’ye yönelik ayrımcı ifadeler kullandığı anlaşılan Hasan Ege K. ise ifadesinde olayın kendisi dışında yaşandığını öne sürdü. Hasan Ege K. ifadesinde "Arda, F.’ye kretuarı salladı. Ben de o sırada F.’nin belinden kan aktığını gördüm" diye konuştu.
Yüzünden ve belinden yaralanan F. B. ise ifadesinde "Hasan Ege K., ben Alevi olduğum için ve bana karşı ayrımcılık yaptığından dolayı beni odadan atmak istiyordu. Kendisinden şikayetçi olacaktım. Ancak öğrenci olduğu için sabıkasına yansımasını istemediğim içim şikayetçi olmadım. Halen bana ayrımcılık yapmaya devam ediyor" dedi.
MONTAJ OLDUĞUNU ÖNE SÜRDÜ
Savcılık soruşturma dosyasına, 5 ayrı ses kaydının çözümü girdi. Hasan Ege K.’nin, F. B.’ye yönelik “Türkiye’nin, belli bir noktadan sonraki Doğusu olduğu gibi ateşe verilse…” diyor. Hasan Ege K., F. B.’nin etnik kimliği için “Alt ırksınız. İtlaf edilmeniz lazım. Köle olduğunuzu kabullenmelisiniz. İtaat etmek zorundasınız. Seni bu odadan istemiyoruz. Buradan gitmezsen seni öldürürüz ” ifadelerini kullanıyor.
Konu ile ilgili telefonla ulaşılan Hasan Ege K., söz konusu kayıtların ‘montaj’ olduğunu öne sürdü.
İDDİALARI YALANLADI
Haberin duyulmasının ardından sosyal medya platformu X üzerinden paylaşım yapan Hasan Ege Karanfil iddiaları yalanladı.
Karanfil açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Sair medya mecralarından yayımlanan ve yer yer adımın ve fotoğraflarımın da geçtiği abuk subuk iftira haberlerinden haberdarım. Kimin, ne saikle ve amaçla bunu yaptığını da anlıyoruz. Gerekli hukuki başvurular yapılarak suçluların cezalandırılması sağlanacaktır. Haberlerde “F.B.” olarak kısaltılan ve kendisini mağdur gibi gösteren şahıs, cinsel saldırı suçundan adli kontrol ile imza yükümlülüğü altındadır ve yalan haberlerle medya desteği sağlayarak soruşturmanın gidişatını etkilemeye çalışmaktadır. Bilginize."
OLAYLARI ORGANİZE EDENE DOKUNULMADI’
Soruşturmaya ilişkin görüşüne başvurduğumuz F. B.’nin avukatı Alper Sarıca,yaşanan olaylar nedeni ile okul idaresinin de ciddi ihmali olduğunu savunarak, “Müvekkilin, kendisine bu saldırıyı yapan fail ile birlikte okuldan uzaklaştırılması, savcılıkça da hakkında adli kontrol istenerek mağduriyetinin iyice artırılması, bu vahşeti tertipleyen diğer oda arkadaşına ise bugüne dek hiçbir yaptırım uygulanmaması oldukça dikkat çekici. Müvekkil açısından hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağım” ifadelerini kullandı.
Avukat Alper Sarıca’nın paylaşımı şöyle;
“Bu ülkedeki samimiyetsizlikten, ikiyüzlülükten bıktım, usandım. Eğer medyaya yansımayacaksa kimsenin hak, hukuk, adalet derdi falan yok. Medyaya yansıyan en basit olaylarda küçük su sinekleri bile tutuklanırken yansımayan olaylardaki ejderhalar dışarıda kol geziyor. En büyük trajedilere şahit olanlar da ölü taklidi yapıyorlar;
Kasım ayı sonunda ofise gelen, alanında Avrupa ve dünya birincilikleri bulunan, devlet büyükleri tarafından başarıları takdir edilen ve tam burslu olarak Türkiye’nin tartışmasız en iyi üniversitelerinden birinde okuyan gencecik pırıl pırıl bir öğrenci.
Bu öğrenci yurtta 2 oda arkadaşıyla kaldığını, birisinin kendisine sırf “KÜRT VE ALEVİ OLDUĞU İÇİN” sürekli eziyet ettiğini, aşağıladığını, en son üniversite güvenliğini aramasından yarım saat kadar sonra diğer oda arkadaşını azmettirerek kendisini öldürtmeye çalıştığını anlattı. Yüzünden ve karnından ciddi şekilde bıçaklandığını, yangın alarmına basarak ve tuvalete saklanarak kurtulduğunu, ambulansla hastaneye kaldırıldığını söyleyerek yüzündeki sargının ve vücudundaki dikişlerin sebebini izah etti. En şaşırtıcı kısmı ise; bahse konu oda arkadaşları tarafından suçtan kurtulmak için sırf cinsel saldırı ile itham edildiği için kendisini öldürmeye teşebbüs eden kişinin serbest bırakıldığını, azmettiriciye savcılık ve okul tarafından hiçbir yaptırım uygulanmadığını, kendisine ise her hafta imza yükümlülüğü verildiğini, okuldan uzaklaştırıldığını söylemesi oldu.
Anlattıklarını şaşkınlık ve üzüntü içinde dinledim. Üstelik kendisine salt Kürt ve Alevi olduğu için yapılan eziyetleri, aşağılamaları ses kaydına almıştı. Üniversitedeki yurt müdürüne ses kayıtlarını dinletmiş, yurt müdürü hukukçu olmadığı halde bu ses kayıtlarının usulsüz olduğunu söyleyerek göz ardı etmişti. (Ki bence tereddütsüz şekilde geçerli) Müvekkilim bu ses kayıtlarını almamış olsa mağduriyetini kanıtlaması muhtemelen mümkün olmayacaktı. Oda arkadaşları kendisine karşı birleşip yaşananları inkar edeceklerdi ki zaten somut olayda da öyle yaptılar.
İstanbul CBS dosyasına ses kayıtlarını çözümüyle birlikte sunmamızın üzerinden 1 aydan fazla süre geçmesine rağmen sadece ikmalen ifadesinin alınmasına karar verilen oda arkadaşının ses kayıtlarındaki dehşete düşüren ifadelerinden birkaçı;
“Türkiye’nin bir noktadan sonra doğusunun olduğu gibi ateşe verilmesi gerektiği, Kürtlerin alt sınıf/köle olduklarını kabul etmeleri gerektiği, Kürt olmalarının değil kendinin Türklerle eşit görmelerinin suç olduğu, müvekkilin Kürt olduğu yetmezmiş gibi bir de Alevi olduğu, bunları seçemese de intihar etmeyi seçebileceği” vs.
Şahsın müvekkilimin yüzüne ütü basmaya çalışma ve ona kemerle vurma eylemleri de ses kayıtlarına açıkça yansımış.
Ben derhal üniversite rektörüne ulaşmaya çalıştım. Sekreteri yoğun olduğu için görüşmeyeceğini söyledi. Sosyal medyadan yazdım cevap vermedi. Üniversite baş hukuk müşavirinden randevu alıp gittim. Elimizdeki somut delilleri sundum. İdari soruşturma sonunda müvekkil hakkındaki cinsel saldırı suçlamaları çürütüldü ve kendisine ceza verilmesine yer olmadığına karar verildi. Buna rağmen Müvekkilim bir ay boyunca üniversite ve yurt binalarına ve dolayısıyla sınavlarına giremedi. Kendisi için telafi sınavları açılmadı ve şuan ses kayıtlarını gözardı eden yurt müdürü okulunu dondurmasını tavsiye ediyor. Tekrar yurda yerleşen müvekkilim her gün faillerle karşılaşıyor. Sınavlarına giremediği gibi sağlığı ve psikolojisi de bozuldu, muhtemelen bursunu kaybedecek.
Hiç beyin göçünden falan yakınmayın. Vatandaşının başarısını kutla, takdir et fakat ülkendeki özel ve resmi kurumlar onun uğradığı ayrımcılık, ırkçılık, faşistliğe karşı, sosyal medyaya yansıyan rakı masasındaki küfür kadar hızlı ve ciddi tepki göstermesin.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.