Koçgiri halk hareketi
1919’da Erzurum ve Sivas kongreleri yapıldı. Mustafa Kemal 1920’de isimlerini yazdığı kişileri milletvekili olarak Ankara’ya çağırdı. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisini dualarla açtı. Ayakları yere basınca, 1921’de Kürdistan Teali Cemiyetini kapattı. Kürt ileri gelenlerini aldatmaya çalışıyordu.
Temyiz Mahkemesi Başkanı Bitlisli Kürt asıllı Şefik Bey,” Sivas beylerinden bazılarını yanına alarak 15 Mart 1921 günü Boğzveren köyündeki Haydar Beyin evine geliyor. Hâkim Şefik Bey kendisinin de Kürt olduğunu ve Kürt milletinin kurtuluşundan yana olduğunu belirterek bunun için Köçgiri’ye geldiğini söylüyor. Hükümet tarafından Kürtler için bütün yetkilerle donatıldığını söylüyor. Görüşmelerin sonuna kadar Kürt birliklerin savaşı durdurmak koşuluyla kabul ettiğini söylüyor. Cehaletin kurbanı olan Kürtler başta Haydar ve bazıları farkına varmadan ihanetçi Şefik’in kurduğu tuzağa düşüyorlar. Durumun çok tehlikeli olduğunu bilen Nuri Dersimi, mahkeme başkanı Şefik Bey’e şunları söylüyor.
Mademki Ankara Hükümeti tarafından bütün yetkilerle donatılmışsın ve Kürt milletinin kurtuluşunu istiyorsun, Merkez Ordusunun, Koçgiri’ye karşı tedhiş hareketi devam etmektedir. Öyleyse her şeyden önce hareket halinde olan Merkez Ordusunun hareketini durdur. Ciddi bir samimiyet ancak o zaman beli olur. Aksi takdirde bizleri aldatmaktan başka bir amacın yoktur. Nuri Dersimi’nin konuşması Haydar’ın hoşuna gitmiyor. Diğer Kürt liderleri toplantıyı terk ediyorlar. Toplantıyı terk edenler, Bitlisli Şefik ve beraberinde gelenleri tutuklamayı düşünüyorlar.
Koçgiri’ye gelen nasihat heyeti, Kürtleri aldatmaya çalışırken diğer yandan Ankara Hükümeti, Kürtlerin yaşadıkları topraklarda askeri yığınak yapıyordu. 12 Mart 1921 günü Yozgat’taki 53. Cü süvari alayı Sivas’a hareket ettiği, 14 Mart 1921’de Amasya’daki 5. Fırka hücum taburları ve Merzifon dan 5. Fıkranın 10. cü alayının 2 taburu dağ ve grup toplarıyla donatılarak Sivas’a geldikleri, Kürt kuvvetleri tarafından biliniyordu. Bakanlar kurulu kararıyla 14 Mart 1921 günü seferberlik ilan edildi. Hükümet 308 ve330 doğumluları silahaltına almaya çağırıyordu. Hükümet Jandarma Genel Komutanlığını, Sivas Askerlik Şubesinin emrine veriliyor. 54. Süvari Alayı Sivas’tan Koçhisar’a, kısacası birçok askeri birlikleri savaş bölgesine gönderiliyor ve sıkı yönetim ilan ediliyor. Koçgiri bölgesi savaş alanı olarak kabul ediliyor.
Mustafa Kemal Hükümeti, Kürtlerin yaşadıkları bölgeyi bir savaş alanı olarak görüyor. Bu çalışmalar Ankara da yapılırken, Bitlisli Kürt Şefik, Haydar Ağanın konağında cahil olan Kürt aşiret reislerini tatlı vatlarla kandırmaya devam ediyordu. Her zamankinden daha fazla ulusal birliğimizi oluşturmaya çalışırken nasihat dolu yalanlara inanıyorlardı. Artık Sivas vilayetinin Kürtler tarafından zapt edilesi içten engellenmiş oldu. Nasihat heyeti yalan vatlarla Kürtleri içten vurduktan sonra, Ankara’daki Büyük Millet Meclisi merkez ordusunun, Koçgiriye girmesine karar veriyor.
Kürt milletinin temsilcileri sayılan, aslında hiçbir zaman Kürt milletini temsil etmedikleri gibi, yaşadıkları saltanatı devam ettirmek için devamlı Mustafa Kemal’e yağ çekiyorlardı. Yalnız Erzurum Milletvekili Şadan Aşireti aydınlarından Hüseyin Avni Kürdistan’ın imhasına karşı çıkıyordu. Mustafa Kemal diyordu büyük olayları önlemek için gereken tedbirleri alıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi karar aldıktan sonra Nurettin Paşa seri bir şekilde Sivas’a hareket ediyor. Artık Merkez Ordusunun Sivas’a girdiği herkes tarafından bilindiği halde, kendi milletine ihanet eden hain Bitlisli Şefik hiç sıkılmadan ve utanmadan, Haydar Ağanın konağında cahil Kürtleri aldattığı gibi Merkez Ordusunun Sivas’a girdiğini yalanlıyordu. Ankara Hükümeti, kendi halkına ihanet eden Kürt Şefik’e verilen ihanet görevi tamamlamıştı. Kendi milletine istediği ihaneti tam anlamıyla yerine getirdikten sonra Haydar’ın konağından ayrılma zamanı gelmişti. Nasihat heyeti, Koçgiri’ye gelmekte olan orduyu durdurmak ve Kürtlerin isteklerini, Ankara Hükümetine kabul ettirmeye çalışmak için Sivas’a gitmek zorunda olduğunu söylüyor. İhanetçi Şefik’in başkanlığındaki heyet, Haydar’ın korumasında koçgiri den ayrılıyorlar.
Sivas, Kangal, Malatya, Elazığ ve Zara yolları ordunun kontrolü altına alındı. O günkü hükümet, Kürtlerin kendi topraklarında seyahat etmelerine yasak getiridi. Dersim, Elazığ, Arapkir, Malatya, Eğin ve Kemah arasındaki; Fırat ve Murat nehirleri üzerindeki köprüler de ordu birlikleri tarafından tutulmuştu. Sivas’a giden nasihat heyeti yayın yoluyla birkaç demeç vererek, Haydar’ı teslim olmaya davet ediyordu. Diğer yandan Kürt milletine çağrıda bulunarak Nuri Dersimi ve Ali Şan’ın peşinden gitmeyin diyorlardı.
Aldandığını anlayan Haydar bütün gücüyle Kürt savaşçıların yanında yer alarak, devlet kuvvetlerine karşı savaşmaya başlıyor. Haydar; Sivas, Koçgiri, Zara ve Sivas, Kangal cephesindeki şiddetli çatışmalara girer. Seyit Aziz bizzat savaşa katılır. Hafik cephesinde Kurmeşen aşiretleri hükümet kuvvetleriyle savaşırken, Kürt Aziz kuvvetleri de devlet kuvvetlerinin yanında yer alarak kendi insanlarına kurşun sıkmaya başladılar. Kurmı darı jı darı nebı dar puç nabı. Ağacın kurdu ağaçtan olmazsa ağaç çürümez.
Savaşın ağırlık noktası Sivas ve Kızılırmak hattındayken kuzey doğudan Giresunlu Topal Osman’ın alayı seyran jandarma birliğiyle 20 Mart 1921 günü Refahiye üzerinden Koçgiri’ye saldırmaya başlıyorlar. Gittikleri yerlerde silahsız ve savunmasız Kürt halkına acımasızca zulüm yaptılar. Hiç acımadan kadın, erkek, yaşlı, genç ve çocuk ayrımı yapmadan evlere doldurup üzerlerine gazyağı dökerek canlı canlı yaktılar. 25 Mart 1921 günü Köçgirili Beko komutasındaki Kürt kuvvetleri, Refahiye’nin Taşdibi bölgesinde Topal Osman’ın birliğini çembere aldılar. Aynı gün Erzincan’dan gelen 11. Alayın 2. Taburu Topal Osman’ın yardımına yetişerek onu ölümden kurtarıyorlar. Artık Koçgiri aşiretleri tek başına devlet kuvvetlerine karşı savaşıyorlardı. Topal Osman’ın birliğinden çok kişi Kürtlerin eline düşüyordu ve kurşuna dizilerek öldürülüyordu.
1964 ve 1966 yıları arasında, Ordu ilinin Aybastı ilçesinin bir köyünde öğretmen olarak çalışıyordum. 1965’te köyde referandum yapılarak ilçeye bağlandı. Ali dayı isminde yaşlı bir adam vardı. Kendisi bana anlattı. Dedi hocam, Dersim isyanı zamanında ve Dersim de askerlik yapıyordum. Bazen ayrım yapmadan insanları evlere doldurarak ve üzerlerine gazyağı dökerek yakıyorduk. Dedim Ali dayı Allahtan korkmuyordun. Dedi hocam komutan emir ediyordu. Biz komutanın emrini yerine getirmek zorundaydık. Bunu anlattığı zaman gözlerimden yaşlar aktı.
Şaban Aslan/25.08.2023