Tarihin bilinen iki Devleti Fransa ve İngiltere, Sykes-Picot gizli anlaşması sonucu, Ortadoğu Topraklarını parçaladı, dağıttı. Bu anlaşma sonucu vatanı parçalanan ve bölüştürülen, 100 yıldır devletsizliğe mahkum edilen uluslardan biri de Kurdlerdir. Bu nedenle, bu ulus ulusal davasını yürütürken, Kurdistan'ın  en büyük iki parçasını sömürgeleştiren iki devlet; Türkiye ve İran sürekli bu mücadeleyi terör yöntemleriyle bastırmak istemektedir.

Uluslararası yasaları çiğneyen bu iki devlet terörize yöntemlerle „insanın yaşam hakkına müdahale" etmektedir. Uluslararası sözleşme ve yasaları hiçe sayan bu iki ülke, terör ve suikast yöntemlerini, Kurd ulusal mücadelesini bastırma yöntemi olarak kullaniyor.

Avrupa basınına ve Almanya İstihbarat teşkilatının verdiği bilgilere göre, Türkiye ve İran İstihbarat örgütleri, Avrupa'da „Kurd avı"na çıkmişmişlar. Kurdleri, Kurd kurumlarını, Kurd aydın ve siyaset adamını izleme terorize etme ve sindirmek için yoğun bir istihbarat ağı oluşturmuşlar. Verilen rakamlar korkunç düzeyde ve „skandal" olarak tanımlaniyor.

Sadece Türkiye tarafından Almanya'ya „gönderdigi 6.000 istihbarat elemanı" tesbit edilmiş ve Alman kamuoyuna açıklamiş durumda. Bu gönderilen 6 bin istihbarat elemanının görevi ise:

„buradaki muhalif olan Kürdleri gözetletmesi, suikast ve sindirme" yöntemleri için gönderildiği belirtilerek; „Acikca görüldügü gibi Almanya ortadogunun gizli servislerinin calisma alanina dönüştüğü ve Alman topraklari üzerinde Gizli Servis Faaliyetlerini sürdürmesi  kabul edilemez."(!) denilmektedir.

Türk İstihbarat Teşkilatı'nın faaliyetlerini takip eden ikinci Kurd düşmanı ülke ise İran.

Bildiğimiz gibi, terör ve suikast faaliyetleri konusunda elimizde bu iki Kurd düşmanı devlet ile ilgili yeteri kadar belge, bilgi var.

. 2013 yilinda Türk İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından Paris'te bir dernekte katledilen  Sakine Cansız ve iki kadın arkadaşı Öldürülmüştü. Cinayet sonrası yakalanan Türk asılı Ömer Güney, Fransa polisinin yaptığı araştırma sonucu MİT elemanı ve eylemin de MİT tarafından yapıldığı belgelenmiştir.

Bilinmeyen onlarca faili mechul cinayete kurban giden, faili ve cinayet sebebi belirlenemeyen Kurd var.

Türkiyeyi takip eden İran devleti'nin ise Avrupa'da geçmişte tesbit edilmiş iki suikast cinayeti var.

1988 yılında, İran Devleti ile KDP-İ arasında siyasi görüşmeler yürütülüyordu. 13 Temmuz 1989 tarihinde Viyana'da yapılması kararlaştırılan görüşmede, İran Kurdistan Demokrat Partisi Genel sekreteri Dr. Kasımlo 13 Temmuz günü görüşmenin yapıldığı otel odasında uğradığı silahlı saldırıda İran İstihbarat servisi SAWAK tarafından katledildi. Aynı saldırıda yardımcısı Gaderi Azar ile görüşmelere arabulucu olarak katılan Iraklı akademisyen Fadıl Resul da yaşamını kaybetti.

Tarihe „Mykonos suikasti" olarak geçen ve 17.Eylül 1992 de Yunan restoranti olan Mykonos'da gercekleşmiş bir diğer Suikast ise; Prager Straße, Berlin-Wilmesdorf ilcesinde bulunan bu Lokalde aralarinda Kürdistan Demokratik Partisi- Iran(PDK-I) nin baskani Sadegh Sharafkandi´nin de bulundugu sürgünde yasayan 4 Dogu Kürdistanli politikaci Iran gizli servisi VEVAK´in talimatiyle katledildi. bir müsteri ve bir garsonda ağır yaralandı.

Tesbit edilmiş ve kayda geçen Sosyal medya üzerinden yürütülen ölüm tehditlerinin ise haddı-hesabı yok.

Bu araştırmalar gösteriyorki Sürgünde kurdler, diyasporada kurdler tehdit altındadır. Ticari işletmelere, sosyal kurumlara, dil kurslarına, okullara, derneklere, sanat evlerine değişik isimler altında faaliyet yürüten binlerce ajan işbaşındadır.

„Türk sol örgü" ilişkileri çinde Kurd hareketine sızan, rahatlıkla bilgi toplayan bu istihbarat servis ajanlarına karşı duyarlı olmak bir görevdir. Bunun en açık örneği Paris'te yaşanan cinayetlerin hazin hikayesidir. Ögüte sızarak, en olmadık yerlerde cirit atan Ömer Güney deneyi var önümüzde.

22.01.2017